Dünya kuru kayısı ihtiyacının yüzde 85'inin karşılandığı Malatya'da, kayısı ağaçlarında dal kurumaları görülmeye başlandı.
2016-2017 sezonunda 86 bin 255 ton kuru kayısı ihraç ederek, ülke ekonomisine 273 milyon 421 bin dolar katkı sağlayan Malatya'da, üretim sezonunda don olaylarının yaşanmaması üreticiyi umutlandırdı ancak ilkbaharda etkili olan dolu, çil hastalığı ve kaysıda kalibre düşüklüğü üretimi etkiledi.
Ağaçlardaki meyve yoğunluğu, çil hastalığı ve dolu nedeniyle ekonomik değeri düşen kayısının bir kısmı kilogramı 40 kuruştan meyve suyu fabrikalarına satıldı. Kalan kayısılar ise gün kurusu ve kükürtlü kayısı olarak kurutularak beklenenin altında fiyata satıldı.
Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2017 yılının kayısı üretimi açısından biraz sıkıntılı geçtiğini, son yıllarda kayısı ağaçlarında görülmeyen dal kurumalarının bu yıl yeniden kendini gösterdiğini belirtti.
Enstitüdeki uzmanların kurumalarla ilgili gerekli saha çalışmasını yaptığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kurumaların A biyotik ve biyotik sebeplerden kaynaklandığını belirledik. Biyotik dediğimiz fungal etmenlerden kaynaklanan hastalıklardan kurumaların olduğunu tahmin ediyoruz. Bunun yanında A biyotik koşullarında çok etkili olduğunu hepimiz gözlemledik. Özellikle ilkbaharda görülen aşırı yağışlar, ertesinde ağaçların meyve ile yüklü olduğu dönemlerde aşırı sıcakların aniden başlaması. Hasat sırasında dallarda oluşan yaralanmalar. Aşırı meyve yükü, yetersiz sulamanın ve aşırı sıcakların bu tür kurumalara sebep olduğunu belirledik. Bir yıl önce normal bakım yapılan bahçeler de aşırı meyve yükünden dolayı besin yetersizliğine maruz kaldı. Bu durum yetersiz beslenme dolayısıyla meyvelerin küçük kalmasına neden oldu."
Hastalığın belirlenmesi noktasında alınan numunelerin laboratuvar çalışmalarının devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, yıllar önce bu olayın yine meydana geldiğini anımsattı.
Dal kurumalarıyla ilgili çalışmalar ve testlerin sürdüğünü aktaran Erdoğan, "Kimyasal olarak bunlara mücadele yöntemi yok, korunmak için kültürel işlemlere ağırlık vermek gerekir. Hasattan sonra budama geciktirilmemeli. Yağışlar başlamadan budama yapılmalı. Budamada kulanılan aletlerin ağaçtan ağaca hatta daldan dala geçerken dezenfekte edilmesi gerekir, çamaşır suyuyla da yapılabilir." diye konuştu.
- "Üretici kayısıyı 4-11 lira arasında satıyor"
Yeşilyurt Ziraat Odası Başkanı Doğan Solmaz, bu yıl kayısının bol olduğunu anımsattı.
Bu yıl yaşanan dolu olayı, çil hastalığı ve kayısıdaki kalibre düşüklüğünden dolayı üreticilerin kayısıyı maliyetine ya da biraz üstünde sattığını anlatan Solmaz, şunları ifade etti:
"Bazı üreticiler kuruyan dallarda budama yapamıyor, bu çiftçinin zararına gözükse de aslında ülke ekonomisine zarar veriyor. Kalite düşük olduğu için üretici kayısıyı 4-11 lira arasında satıyor. Tüketici ise 30 liradan alıyor. Çiftçiden alınan kayısıya en az yüzde 10 nem oranı veriyorlar. Çünkü çiftçiden alınan kayısı kuru olduğu için tüketime hazır durumda değil. Çiftçiden alınan kayısı ambalajlanarak, tüketiciye sunuluyor. Kuru kayısı ambalajlama maliyeti kilogram başına 50 kuruşu geçmiyor. Burada çiftçiyi de düşünmemiz lazım, madem ucuz alıyorsunuz, ucuza satın ki tüketim fazla olsun, piyasamız canlı kalsın. Bu zincirde en büyük zararı çiftçi görüyor, çiftçiden sonra da tüketici görüyor."
Kuşdoğan Mahallesi'nde 10 yıldır kayısı üreticiliği yapan Hasan Engin, yoğun olmamakla birlikte kendi bahçesinde de dal kuruması görüldüğünü söyledi.
Bahçesindeki 8-10 ağacın tamamen kuruduğunu aktaran Engin, "Geriye kalanların bir kaçında dallarda kuruma var. Ben kurumaları susuzluğa bağlıyorum. Bu sene rekolte iyiydi fakat ufak oldu. Randıman alamadık. Kayısıyı satamadık, işçilere cepten ödedim. Kredi çekip işçi parasını ödeyen var, ben zor bela ödedim." diye konuştu.
AA