SON DAKİKA
SON DEPREMLER

O İlçe İçin Uyarı!.

0
Güncellendi - 2018-04-01 23:10:18
O İlçe İçin Uyarı!.
A- A+ PAYLAŞ

  • “Depremsellik ve Güvenli Kent Planlaması” konulu panelde Malatya’nın depremselliği masaya yatırıldı

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 'Depremsellik ve Güvenli Kent Planlaması'başlıklı panel Ramada Otel’de yapıldı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Cumhuriyet Üniversitesi’nden yönetici ve akademisyenlerin birer sunum yaptığı panelde konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerbilimsel Etüt Daire Başkanı Cahit Kocaman, Malatya’nın afete maruz kalma istatistikleri bağlamında Türkiye genelinde ilk 10 il arasında yer aldığına dikkat çekerek, doğal afetlerin önemli bir bölümünün kaynağında yerleşime uygun olmayan alanlardaki yapılaşmalardan ve plansız kentsel gelişmelerden kaynaklandığını söyledi.

Afet yönetiminde esas olanın, afet sonrası çalışmalar değil, afeti önleyici planlama olduğuna dikkat çeken Cahit Kocaman, “Yani afet öncesi riski azaltmak çok önemli. Afet olduktan sonra sizin ne kadar çok iyi müdahale imkânlarınız olsa bile bazı koşullarda elden hiç bir şey gelmez.  Bazı durumlarda Akut makut çare olmuyor.  Çareyi biraz öncesinde düşünmek gerekiyor. Önemli olan afete duyarlı planlama ve depreme dayanıklı yapı yapmak” dedi.

Malatya’nın depremselliği ve afet potansiyeli tartışıldı

Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin bir süredir hazırlığını yaptığı 'Depremsellik ve Güvenli Kent Planlaması' yoğun bir katılım ile gerçekleşti. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın ev sahipliğinde düzenlenen panelde,  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerbilimsel Etüt Daire Başkanı Cahit Kocaman ‘Afete Dirençli Planlama ve Şehirleşme’, Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Tatar, ‘Malatya’nın Depremselliği ve Yüzey Faylanması Tehlikesi’, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, ‘Yerel Yönetimlerde Jeolojinin Yeri ve Önemi’, ODTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Tamer Topal ise ‘Arguvan Heyelanı ve Yapılan Çalışmalar’ başlıklı birer sunum yaptı.

Panele Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır'ın yanı sıra, Arguvan Belediye Başkanı Mehmet Kızıldaş, Çevre ve Şehircilik Malatya İl Müdürü Fikret Onhan, Yeşilyurt Belediye Başkan Yardımcısı Meltem Kavuk, AFAD Malatya il yöneticileri, İnönü Üniversitesi Battalgazi MYO Müdür Yardımcısı Cumali Aydoğan, jeoloji ve inşaat mühendisleri, mimarlar, Battalgazi MYO Yerel Yönetimler Programı öğrencileri ve çok sayıda davetli katıldı.

Çakır: Malatya'nın 50-60 yıllık hedefini ortaya koyan çalışmaları yürütme fırsatı yakaladık

İki oturum halinde yapılan panelin açış konuşmasını Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır yaptı. Malatya’nın büyükşehir statüsüne kavuşmasından sonra, bütünlükçü bir planlama yapılabilmesi ve büyük ölçekli ana plan üretilmesi açısından Malatya’nın önemli bir fırsat yakaladığını belirten Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Malatya’nın gelecek projeksiyonun “Güvenli, planlı sağlıklı, huzurlu ve yaşam kalitesi yüksek bir kent” olduğunu söyledi.

'Depremsellik ve Güvenli Kent Planlaması'  panelinin de bu amaca hizmet ettiğini vurgulayan Başkan Ahmet Çakır, panel içeriğinin Malatya’nın depremsellik ve doğal afetler bağlamında daha güvenli bir kent planlaması yolunda büyük fayda sağlayacağına inandığını belirterek panelistlere teşekkür etti.

Çakır daha sonra şunları söyledi:

"Malatya'nın büyükşehir olmasından sonra, uzun vadede stratejik planlar yaparak Malatya'nın 50-60 yıllık hedefini ortaya koyan çalışmalarımızı yürütme fırsatı yakaladık.  Örneğin MASKİ'de 2071 su planlamasını yapıyoruz. Bunlar üzerine önemli çalışmalar yürüttük. Bunlardan bir tanesi dünyanın bir gerçeği olan ve büyük kayıpların yaşandığı deprem. 1999 depreminden sonra bir takım yasal düzenlemelere gidildi. Şuanda geldiğimiz nokta çok iyi. Yaptığımız çalışmalarla yerellerde biz bir ilkiz. Biz sadece merkezde değil ilçelerimizi de içine alan, jeolojik etüt çalışmalarımızı hızla devam ettiriyoruz. Sağlıklı yerleşim yerlerinin yapılması, sağlıklı yerleşim yerlerinin tespiti, konut alanlarının yapılması, yer altı sularının tespit edilmesi önemli. Arguvan ilçemiz farklı bir yapıya sahipti. Arguvan belediyemizle birlikte bu çalışmalarımızı tamamladık. Bu çalışmalar kapsamında hem büyükşehrimizin 5 bin ölçekli hem de ilçelerimizin 1000 ölçekli planları için çok önemliydi".

“Afete maruz kalma bakımından Malatya ilk 10 arasında”

Panelin dikkat çekici sunumlarından birini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerbilimsel Etüt Daire Başkanı Cahit Kocaman yaptı. ‘Afete Dirençli Planlama ve Şehirleşme başlıklı sunumunda Malatya’nın doğal afetlere maruz kalması ile ilgili çarpıcı bilgiler aktaran Cahit Kocaman, istatiksel verilere göre Malatya’nın Türkiye genelinde afete en çok maruz kalan ilk 10 il arasında yer aldığını söyledi.

Malatya’da doğal afetlerin ilk sıralamasında heyelanın geldiğini belirten Kocaman, Arguvan ilçesinin heyelan bakımından özel bir durumunun olduğunu, Hekimhan’ın ise, Karabük’ten sonra heyelana en çok maruz kalan ikinci yerleşim alanı olduğunu söyledi. Kocaman bu ilçelerin sadece heyelana maruz kalması açısından değil, afetzede sayısı yönünde de Türkiye’nin ilk sıralarında yer aldığını kaydetti.

Kocaman, Malatya’nın yaşadığı diğer afet türlerinden ikisinin ise kaya düşmesi ve çığ olduğunu söyledi. Kocaman şöyle konuştu:

“Kaya düşmesi açısından biraz daha iyi ama yine Türkiye’de ilk 20’ye giren iller arasında. Darende, Akçadağ ve Doğanyol ilçelerinde kaya düşmeleri var. Su baskını da yine aynı şekilde. Kale, Akçadağ, Yeşilyurt; Arguvan ilçelerinde var. Çığa baktığımızda çığ baskınları da var. Çığ açısından Bitlis en  fazla çığ olayının görüldüğü ilimiz. Bitlis’in ardından Bingöl, Tunceli ve Malatya gelmektedir.  Doğanşehir ve Yeşilyurt’a bağlı köylerde çığ olayının gerçekleştiği biliniyor”.

Afet riskinin kaynağında ne var? 

Afet riskinin kaynağında, yerleşime uygun olmayan alanlarda yapılaşmaya izin verilmesi, plansız büyüme ve depreme dayanıklı olmayan ve zemin-yapı ilişkisini doğru kurmayan yapı stokunun olduğunu kaydeden Cahit Kocaman Türkiye’nin risk yönetimi konusundaki sorunlarına ilişkin olarak şunları söyledi:

"Ülkemizde afet riskinin yüksek olmasının sebebi sadece tehlike değil.  Burada risk kavramına biraz bakmamız lazım.  Yani bir yerde deprem tehlikeniz yüksek ama orada hiç binanız yoksa riskiniz yok demektir. Veya deprem tehlikeniz yüksek, yapılarınızın çoğu depreme dayanıklı yine riskiniz düşük Riskin hiçbir zaman sıfır olmayacağını da bilmemiz gerek. Kırılganlık dediğimiz şey çok önemli. Peki ülkemizde risk neden yüksek? Son yıllarda meydana gelen afetlere baktığımızda yerleşime uygun olmayan alanlarda planlama ve gerekli önlemleri almadan yapılaşma. Depreme dayanıklı olmayan mevcut yapı stokumuz bizim ülkemizin riskini yükselten nedenler olarak karşımıza çıkıyor."

“Çare Akut makut değil,  çare afet öncesi riski azaltmak, afete duyarlı planlama yapmak”

Afetlerin meydana gelmesinden sonra çözüm üretmenin doğru bir yol olmadığını söyleyen Cahit Kocaman, esas olanın, afet öncesinde alınabilecek tedbirlerle afete duyarlı planlama olduğunu kaydetti. Kocaman, “Bu yönüyle baktığımızda doğal afetlerden sonraki arama – kurtarma çalışmaları, yani Akut makut çare değil” vurgusunu yaparak konuşmasını şöyle tamamladı: “Yani afet öncesi riski azaltmak çok önemli. Afet olduktan sonra sizin ne kadar çok iyi müdahale imkanlarınız olsa bile bazı koşullarda elden hiç bir şey gelmez.  Bazı durumlarda akut makut çare olmuyor.  Çareyi biraz öncesinde düşünmek gerekiyor” diye konuştu.

“Birlikte çalışma kültürümüz önündeki en büyük engel egolar”

Afet öncesi en önemli faktörün, afete duyarlı planlama ve depreme dayanıklı yapı yapmak olduğuna dikkat çeken Kocaman, daha sonra şöyle konuştu:

“Ülkemizde afet yönetimi döngüsüne baktığınızda bu biraz  değişti.  Birçok kurum birleşti, AFAD oldu.  Bu kurumların zarara hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında  çok sayıda kurum ve kuruluş görev alıyor. Bunların  kendi içinde birçok mevzuatı var.  Bir mevzuat kirliliği var.  Şimdi bir kurumun görevi tam net olarak belli olmadığı zaman o  görevi kimse tam olarak üstlenmiyor.   Ülkemizin afet yönetimi açısından böyle bir sıkıntısı var.  Mevzuatımızda görevlerde net tanımlamalar yok. Bunların sadeleşmesi lazım. Çok eski yıllarda çıkmış mevzuatlar var. Bunların elden geçirilmesi lazım. Kurumların iş birliği yapmasında sıkıntı var. Birlikte çalışma kültürümüz çok zayıf. Verileri paylaşmada bir sıkıntımız var. Bunun en önemli sebebi, kurumsal egolar, mesleki egolar, kişisel egolar.  Bu işin önündeki en büyük engel. Oysa afet olayında özellikle birlikte çalışma kültürü çok önemli. Yapılacak ilk iş afete duyarlı planlama.  Bunları çok sağlıklı bir şekilde yapmalıyız.  Afet tehlikelerini dikkate alan planlama yapmayı sağlamak. Sürdürülebilir kentsel gelişmeyi sağlamak”.

 Prof. Dr. Tatar “Pütürge’de 7 büyüklüğünde deprem olasılığı var”

Panelin bir diğer konuşmacısı Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Tatar ise, Malatya’nın Depremselliği ve Yüzey Faylanması Tehlikesi başlıklı bir sunum yaptı.

Malatya özelinde yapılan çalışmalara dayanarak Malatya’nın tarihsel depremselliği konusunda bilgi veren Prof. Tatar, Malatya’da tarih boyunca büyük boyutta 6 depremin meydana geldiğini,  bu depremlerden en büyük depremin 1120 yılında 7.5 büyüklüğünde meydana geldiğini, diğer iki büyük depremin ise 499 yılında, son büyük depremin ise 1905 yılında olduğunu belirtti.

Son yüzyılda Malatya’da 5 büyük deprem meydana geldiğini kaydeden Tatar, bunların en büyüğünün 1964 yılında 6.0 büyüklüğünde meydana geldiğini, mevcut durumda, Pütürge segmentinde enerji birikiminin yaşandığını ve gelecekte burada 7 büyüklüğünde bir depremin meydana gelmesinin olası olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Orhan Tatar, Malatya ve çevresindeki deprem fay hatları ve potansiyel tehlikeler ile ilgili olarak da şu bilgileri verdi:

“Doğu Anadolu Fay zonu üzerinde bize en yakın semgentler Palu segmenti var, Hazar segmenti var, Pütürge segmenti var. Dolayısıyla Pütürge segmenti bizim için sismik bir boşluk olarak değerlendirilmeli. Gelecekte bölgede deprem olma olasılığı en yüksek segment bu durumda Pütürge segmenti olarak gözüküyor. Burada 7’nin üzerinde bir deprem olma olasılığını söylemek mümkündür.”

Türkiye’nin yıkıcı depreminin, yıkıcı olmasının en önemli 3 nedeni neydi?

Prof. Dr. Orhan Tatar, Türkiye’nin yaşadığı en büyük ve en yıkıcı depremlerden birinin 1939 depremi olduğunu hatırlatarak, deprem sonrası deprem alanında bir inceleme yapan ve bu incelemesini rapora dönüştüren MTA mensubu bir yabancı bilim adamının bu depremin yıkıcı etkilerinin nedenleri ile ilgili 3 temel tespitte bulunduğunu belirtti. Tatar,  “Bu deprem esasında MTA’da çalışan yabancı bir bilim adamı bölgeye gittiğinde hasarları artıran 3 temel gözlem yapmış. Bir tanesi binaların kötü inşa edilmesi. Depreme dayanıksız bina ve yapılar yapıyoruz.  Hasarların bir diğer nedeni kötü zeminlere bina yapıyor olmamız. Bazı binalar kayalık zemine değil alüvyon, gevşek ve iyileştirilmemiş zeminler üzerine yapılmış. Bir diğer neden yapılaşmayı diri ve aktif faylar üzerine kurmuş olmamız. Hepsi aslında önlem almadığımız takdirde bütün bunlar bu bölgede de mevcut. Diri faylar önemli. Bu diri faylardan sakınmak gerekiyor. Üzerinde çok önemli veriler elde edip bunları uygulamaya ve planlamaya aktarmak gerekiyor” dedi.

Mikrobölgeleme Etüt Çalışması

Panelde ayrıca Malatya’nın mikro bölgeleme etüt çalışmasını yapan yüklenici firma yetkilisi Ali Rıza Kandemir de il genelinde yapılan çalışmalar ile ilgili sunum eşliğinde bilgiler verdi.

Panelin 2. oturumunda ise iki ayrı sunum yapıldı. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan ‘Yerel Yönetimlerde Jeolojinin Yeri ve Önemi’, ODTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Tamer Topal ise ‘Arguvan Heyelanı ve Yapılan Çalışmalar’ konularında sunum yaptılar.

Soru ve cevap kısmının ardından panelistler Arguvan'a giderek, heyelan bölgesinde inceleme yapıp, ziyaretlerde bulundular.

Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

6 yorum yapılmış

  • Raif (6 yıl önce)
    Hocalarımızın da belirttiği gibi deprem öncesi önlemler daha ucuz ve kalıcı, en önemli etken zemin unsuru, Maalesef Malatya'nın tarım arazileri imara açıldı, 8-10 kat imar izni verildi.Bazılarına rant sağlamak için çok yazık edildi,Ta üniversiteden -Yeşilyurt' a kadar dağlık taşlık zemine villa imarı verildi, yumuşak zeminli tarım arazilerine 10 kat imar izni verildi.Allah korusun, meydana gelecek bir afette can ve mal kaybının müsebbibi öncelikle tarım arazilerini imara açan yetkililerdir. Yetkililerin derhal bu yanlıştan vazgeçmeye, dağlık ve kayalık zeminleri imara açmaya davet ediyorum.
    0
    0
    Yanıtla
  • Osman (6 yıl önce)
    Sayın çakır 50 - 60 yıllık hedef belirledik derken, kendi koltuğunuz içindir sanırım. Geçen sene yapılan kaldırımlar, yollar tekrar eşiliyor, sonra yalandan bir asvfaltla sıvama yapılıyor. Allah rızası için her gün bir mahalleyi etrafınızda koruma ordusu olamadan inceleyerek gezin. Bu size çok şey kazandırır. En azından dua alırsınız.
    0
    0
    Yanıtla
  • ALPER (6 yıl önce)
    DİĞER BELEDİYE BAŞKANLARININ DAHA ÖNEMLİ İŞLERİ VARMIŞ DEMEK Kİ!!
    0
    0
    Yanıtla
  • Yavuz (6 yıl önce)
    Söylemde kalmasın.
    0
    0
    Yanıtla
  • Hakan (6 yıl önce)
    İmar ve yapılaşmayı Beydağlarına doğru kaydırmaktan başka çıkar yol yok. Belediye, Kuzey çevre yolu etrafında rant için imar için yapılan baskılara boyun eğerse ilk depremde Allah muhafaza...
    0
    0
    Yanıtla
  • Mahmut (6 yıl önce)
    Güzel bir çalışma, belediyenin bu duyarlılığı , çok iyi
    0
    0
    Yanıtla