- Malatyalı Prof.Dr. Bulun, ABD'nin 'Ulusal Tıp Akademisi'ne seçilmiş ve alanında çığır açan çalışmalar yapan bir bilim insanı..
Habertürk Gazetesi'nin, Türk bilim insanlarının Türkiye'den ABD'ye uzanan başarı hikayelerini konu alan dizi röportajında, bu insanlardan biri olan Malatyalı Prof.Dr. Serdar Bulun, Ümran Avcı'nın sorularını yanıtladı.
Gazetenin, "Aziz Sancar tek değil. ABD’de yükselen nice genç Türk bilim insanı var. Onlardan biri olan Prof. Dr. Serdar Bulun, Gazete Habertürk'ten Ümran Avcı'nın sorularını yanıtladı... NASA’dan dünyanın en saygın üniversitelerine kadar pek çok alanda kariyerlerinde basamak basamak ilerleyen bilim insanlarımız, başarıya giden yoldaki hikâyelerini ve tavsiyelerini Habertürk’le paylaştı. Neden yurtdışını tercih ettiklerini, Türkiye’deki eksiklikleri anlatıp gençlere de tavsiyelerini sıralayan bilim insanlarımızın ortak temennisi ise başka gençlere itici güç olup cesaretlendirmek. İşte bilim insanlarımızın Türkiye’den Amerika’ya uzanan başarı hikâyeleri." diye duyurduğu röportajın bir bölümü şöyle:
"MALATYA’DAN AMERİKA’YA UZANAN BAŞARI HİKÂYESİ
Televizyonun bile olmadığı Malatya’daki küçük bir yerleşim yerinden çıkıp İstanbul Robert Kolej’e yatılı öğrenci olarak gittiğinde ilk kültür şokuyla da tanışmış oldu. Bu tanışıklık onu hayata daha çabuk hazırlayacak, hatta Amerika’ya taşıyacaktı. Serdar Bulun, yıllar sonra adının önüne ekleyeceği Prof. Dr. unvanı ile tıp dünyasındaki başarılı çalışmalarıyla özellikle kadınların umudu olacaktı.
PROF. DR. SERDAR BULUN: 60 MİLYON DOLARIN ÜZERİNDE ARAŞTIRMA FONU ALDIM
KİMYA dalında Nobel Ödülü’nü kazanan Prof. Dr. Aziz Sancar’dan sonra 2 bilim insanı daha Türkiye’nin gururu oldu. ABD’nin Chicago kentinde Nortwestern Üniversitesi Hastanesi Kadın Doğum Bölümü Anabilim Başkanı Prof. Dr. Serdar Bulun, tıp alanında ABD’nin en saygın kurumlarından biri olan ‘Ulusal Tıp Akademisi’ (NAM) üyeliğine seçildi. Malatya’da doğup büyüyen Bulun, dünyada 200 milyon kadının mustarip olduğu ve kısırlığa neden olan endometriosis hastalığının tedavisi üzerine ilaç çalışmaları yapıyor. Bulun, başarıya uzanan uzun ve zorlu süreci anlatıp gençlere önerilerini sıraladı...
- Malatya’dan Amerika’ya giden uzun bir yol. Adım adım mı gittiniz?
Küçük adımlarla ilerledim. Küçüklükten beri bilimsel konuları araştırmaya hevesliydim. Malatya’da doğdum. Babam Malatya Devlet Hastanesi’nde hekim, annem ev hanımıydı. İkisi de beni cesaretlendirirlerdi. Ay’a gidildiği zaman veya ilk kalp nakli yapıldığında bu konuları evde ciddi bir biçimde uzun uzun konuştuğumuzu hatırlıyorum. Evde bilimi içtenlikle destekleyen bir heyecan vardı. Lise için 14 yaşımda Robert Kolej’e İstanbul’a gittim. Babam da emekli olunca ailece taşındık.
- En büyük kültür şokunu Malatya’dan koleje geçince yaşamısınız. Amerika’dan daha fazla hatta.
Kesin öyle. 70’lerin basında İstanbul ve Malatya çok farklı ortamlardı. Örneğin Malatya’da televizyon yoktu. Robert Kolej’de yatılı okuyordum. Okulda çokça Amerikalı öğretmen vardı. Bir de tam bu sırada ergenlik çağından geçiyordum. İstanbul o sırada enerji dolu ve yorucu bir şehirdi benim için. İstanbul’daki çocuklar okula gidip geliyor, günde 4-5 saat yolda zaman geçiriyor, ödevlerini yapıyor, üzerine spor yapıyor ve bir de aktif sosyal yaşamlarını sürdürüyorlardı. Karşılaştırıldığında, o zamanlar Malatya’da çok daha yalın bir hayat vardı.
- Gelelim Amerika’ya gitmeye karar verdiğiniz döneme? Kararınızda ne etkili oldu?
Tıpta çok geniş araştırma olanaklarını bilim adamlarına mümkün olduğunca eşit ve adil bir biçimde sunduğu için Amerika’ya gittim. Bu ortamda başarılı ve mutlu olduğumun farkına varıp temelli olarak bu ülkede kalmaya karar verdim.
- Peki Amerika’daki kariyeriniz?
Dünyanın çeşitli ülkelerinde ve özellikle Batı’da, hekim-bilim insani olarak işlev gören bir doktor grubu var. Ben de Amerika’daki kariyerime bir hekim-bilim insanı olarak başlamayı tercih ettim. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1983’te mezun olduktan sonra Antalya’nın Gazipaşa İlçesi Çobanlar Köyü’nde 2 yıl mecburi hizmet yaptım. Amerika’da önce kadın doğum ihtisası, arkasından üreme tıbbı ve kısırlık ihtisası yapıp Teksas Üniversitesi Southwestern Dallas Tıp Fakültesi’nde 7 yıl öğretim üyesi olarak çalıştım. 1999’da Chicago-Illinois Üniversitesi Hastanesi’nde 4 yıl üreme tıbbi servis şefliği yaptım. Nortwestern Üniversitesi’ne transfer oldum.
MAYMUN KARNINDA ÇALIŞTI
- Tıptaki buluşunuz neydi?
Son 25 senedir yumurtalık hormonlarının çeşitli kadın hastalıkları ve genel kadın sağlığı üzerindeki etkileri konusunda çok tutarlı araştırmalar yaptım. Sadece kendi laboratuvarımda yapılan araştırmaları yürütebilmek için 1993’ten beri 60 milyon doların üzerinde araştırma fonu aldım. Üzerinde durduğum konulardan biri ağrılı adet kanamalarının, süregen pelvik ağrının ve de kısırlığın en önemli nedenlerinden biri olan endometriosis.
- Nasıl bir hastalık bu?
Bu hastalık rahmin iç zarının olmaması gereken yerlerde, örneğin karın boşluğunda bulunup gelişerek yumurtalık hormonlarının etkisi altında büyümesi ve karın boşluğuna kanaması. Bu hem kısırlığa neden oluyor, hem âdet sırasında ve âdet aralarında şiddetli ağrılar yapıyor ve insan hayatını resmen zehir ediyor. Amerika’da 10 milyon, dünyada yaklaşık 200 milyon kadın ‘endometriosis’ hastası. Bu hastalığın doku ve hücrelerini laboratuvarımda tüplerde ve daha sonra maymunların karnında büyüterek inceledim. Hastalığa katkıda bulunan “aromataz” adında önemli bir enzimi buldum. Bu enzimi ilaçlarla bloke edince ağrıların geçtiğini gördüm. Hastalığı tedavi edici veya önleyici ilaç birleşimleri geliştirdik. Hem de “Neden bu enzim burada ortaya çıkmış?” konusunu irdeledik. Bunu da daha ileri götürüp epigenetik dediğimiz yani DNA’nın kodunun değiştiği değil de bu kodun hücreler tarafından nasıl okunduğunu gösterdik.
- Ulusal Tıp Akademisi’ne seçilmeniz bütün bu katkıların sonucu elbette?
-Bir hekim bilim adamının seçilebileceği en yüksek derneklerden biri olan Milli Tıp Akademisi’ne (National Academy of Medicine) seçilmem çok gurur verici bir şey. Bu sene bu derneğe seçilen 70 hekim - bilim adamı arasında 2 Nobel Ödüllü doktor da var. Son 10 senedir Northwestern’dan kimse buraya seçilmemişti. Yani Nortwestern için çok önemli bir şey..."
Ümran Avcı'nın, Prof.Dr. Serdar Bulun'la yaptığı röportajın tamamını, haberturk.com'a aşağıdaki linkten ulaşarak okuyabilirsiniz:
haberturk.com
FOTOĞRAF: Prof.Dr. Serdar Bulun, eşi Lina ve oğlu Erol ile birlikte