- "ELİMİN ALTINDA İŞE YARAR KADRO VARDI": Vali, Malatya'da kayısının değerinde pazar bulması için yapacaklarını ve Ordu'da iken fındık için yapılan çalışmalardan alınan olumlu sonucu anlattı.
Malatya’daki kayısı ihracatçıları ile yapılan toplantıda konuşan Vali Ali Kaban, Ordu’daki görevi esnasında hazırlamış olduğu Fındık raporu çalışmasının bir benzerini de Malatya’da yapacağını açıklayarak, Ordu’daki raporu hazırlayan ekipte bulunan bürokratların Malatya’da görevlendirilmesini istediğini bildirdi.
Malatya Tarım ve Sanayi İhracatçıları Derneği tarafından kayısı ihracatçılarına yönelik düzenlenen toplantı DoubleTree by Hilton Malatya Oteli’nde gerçekleştirildi. Toplantıya Vali Ali Kaban, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık, AKP Malatya Milletvekilleri Mustafa Şahin ve Nurettin Yaşar, AKP İl Başkanı Hakan Kahtalı, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertan Mumcu, Malatya Tarım ve Sanayi İhracatçıları Derneği Başkanı Ali Rıza Boyraz ve Malatya’da kayısı ihracatı yapan firmaların yönetici ve temsilcileri katıldılar.
“ELİMİN ALTINDA ÇOK İŞE YARAR BİR BÜROKRAT KADRO VARDI”
Toplantının açılışında konuşan Vali Ali Kaban, kayısı ile ilgili olarak yapacağı çalışmaları Ordu Valiliği sırasında Fındık konusunda yapacağı çalışmaları anlatarak aktaracağını ifade ederek başladığı konuşmasında; “Ordu’da Valiliğim sırasında fındık ile ilgilenmek zorunda kaldık. İlgilenmek zorunda kaldım diyorum, çünkü bir vilayette vali iseniz ve oranında çok temel bazı problemleri varsa, çok ayrıntılara girmeden en temel problemler üzerinde o şehrin, yada o kentin okumasını yapmak durumundasınız. Ve oraya bir şeyler bırakıp ayrılmak durumundasınız ki, aldığınız para helal olsun. O manada düşündüğüm için mesela Ordu’da fındık, Türkiye fındığının yüzde 32’si idi üretimde. Biz bunu Or-Gi, Ordu artı Giresun, yanı Or-Gi konsepti adı altında yüzde 32 artı yüzde 17, yüzde 49 ediyordu. Yüzde 49’u gündeme alarak, yani Türkiye üretiminin yarısı diyerek ve dünyada da fındık tüketiminin yüzde 79’unu tutturduğumuz için bu kadar önemli bir ürünle ilgilenmek dışında bir şansımız olmadığından ilgilendik. Tabi çok problemli bir durum söz konusu. Konu tek boyutlu değil. Yani elinizde bir sihirli değnek yok ve sihirli bir şapka yok. O sihirli değnek ile o sihirli şapkaya dokunarak tavşan çıkartamıyorsunuz. Ama size şunu temin ediyorum, oradaki çalışmamdan atıflar yaparak neler olabileceğini anlatacağım için fındıktan bahsedeceğim. Elimin altında çok işe yarar bir bürokrat kadro vardı. Kafası analitik çalışan, hiçbir yerin menfaati ile ilgisi olmayan, şuanda çok yaygın kullanıyoruz ya ‘win win’ diye, ‘kazan kazan’ oyunu, ‘kazan kazan’ oyunu yapabileceğimiz bir sistematiği araştırabilecek bir ekibim vardı. Bende de gözü karalık vardı ve neticede biz bu çalışmaya başladık. Yaklaşık 6 ay kadar çalıştık. Şuanda kayısıyı ne kadar biliyorsam, Ordu’da göreve başladığımda fındığı da o kadar biliyordum. Ama o 6 ayın sonunda fındık konusunda herkes ile atışabilecek kadar fındık bilgim olmuştu. Üstelikte şehir efsanelerinin ötesinde, anlatılan efsanelerin ötesinde gayet bilimsel, gayet hesaba dayalı, gayet o hesapların neticesinde çözüm önerilerine dayalı bir rapor hazırladık.”
KAYISI TABLOSU İÇİN; “ FİYAT İLE ÜRETİM YILININ ORANI ARASINDA BİR İLİŞKİ YOK”
Kayısının yıllara dayalı ihracat tablosunu gösteren Vali Kaban, “Fiyat ile üretim yılının oranı arasında bir ilişki yok. Bu neden kaynaklanıyor, onu bilemiyorum. Bakacağız. Bunlar üzerinde bilimin verileri ile çalışılarak sonuç elde edebilecek veriler. Fındıktaki meblağ o gün için 1 milyar 750 milyon dolardı. 1 milyar 750 milyon dolardan bahsediyoruz ve bugün 3 milyar dolara yaklaştı. İşte o rapordaki bazı verilerle. Ama fındık halen stratejik bir ürün değil arkadaşlar. 3 milyar dolardan bahsediyoruz, kayısının yaklaşık 10 katı. Bunun mücadelesini verdik, benim bir dikili fındık ağacım yok, bir dikili kayısı ağacımda yok, olmayacaktır da.” dedi.
“TEMENNİLER ÜZERİNE FELSEFE YAPILAMAZ”
Ordu’daki fındık çalışmasında tüketicinin talebine odaklandıklarını belirten Vali Kaban; “Nihai tüketici ne ister’ dedik. Neticede mal müşteriye satılmıyor mu? Malı müşteriye satıyorsunuz değil mi? Önemli olan müşteri. Herkes şunu söylüyordu, biliyormusunuz; ‘ ‘Bu Hamburg Borsası var ya, bu alçaklar.’ Böyle bir şey yok. Adam o borsayı 100 yılda, 200 yılda oluşturuyor, sen orada onu Ordu’ya, Giresun’a getiremezsin, ya da Ankara’ya, İstanbul’a. Böyle bir lüks yok. Bu bir hayaldir, bu bir temennidir. Temenniler üzerine felsefe yapılamaz. Oysa biz felsefe yapacağımız bir alan arıyorduk, temenni değil. Dedik ki, ‘O borsa orada oluşmuş, bizim bunu 100 yıl bekleyecek halimiz yok.’” şeklinde konuştu.
Hazırladıkları fındık raporunda müşteri için fiyat ile stok garantisinin çok önemli olduğunun ön plana çıktığını belirten Vali Kaban; “Fiyat ve stok garantisi çok önemlidir, bunu fark ettik. Bu çıktı yani sonuçta. Fiyatı garantilemek için stok garantinizin olması gerekiyor. Ben bunu bileyim, bana bir sene 3 dolardan, bir sene 8 dolardan gelmeyin. Biz tüketiciyi de düşünmek durumundayız.” dedi.
“O EKİBİ MALATYA’YA İSTEDİM, KAZAN KAZAN OYNAMAMIZ LAZIM”
Ordu’da valiliği döneminde Fındık Raporu’nun hazırlanmasında görev yapan bürokrat ekibinin Malatya’da görevlendirilmesi için girişimlerde bulunduğunu da aktaran Vali Kaban; “Bahsettiğim ekibi istedim. Bu bürokratları alabilirsem bu çalışmaya başlayacağız. Belki bir 7-8 ay sürer diye düşünüyorum. Bütün boyutlarıyla düşünmemiz lazım. Çünkü kazan kazan oynamamız lazım. Yani önü açık, bugün çok kazanıp, ertesi yıl komple göçtüğünüz bir sistem istemezsiniz diye düşünüyorum. Bunu kim ister ki. Şimdi herkes kazanmak istiyor, ama birde fedakarlık lazım. Geçen ziyaretimiz sırasında bir üretici diyorki; ‘Biz feşmekan yere kayısı ağacı diktik, 12 senede 3 kere ürün aldık.’ diyor. Yani bunu kimseye sigortalatamazsınız. Hangi sigorta 12 senede 3’kez ürün veren kayısı ağacını sigortalar? Bir destekten bahsedeceksek mesela, desteğin şartları var. Diyorki, ‘Şunları da keseceksiniz, ben bunlara destek vermem’ diyor. Fındıkta böyle bir zorunluluk var, ‘şuraya fındığı dikemezsiniz’ diyor. ‘Kayısıyı şuraya dikemeyeceksin’ diyecektir, eğer desteklemeye girecekse. Desteklemenin nasıl olacağına dair asgari şartları bilimsel olarak incelememiz lazım ve bunu Ankara’ya somut rakamlarla ortaya koymamız lazım. Bu bize neyi getirir, neyi götürür? Bir diğer husus, özellikle katma değer oluşturmada ben kayısıyı 1 aylık tanıdığım şekliyle zayıf buldum.
Kayısı için tanıtım konusundaki eksikliği de vurgulayan Vali Kaban; Fındık Tanıtım Grubu’nun önemli çalışmalar yaptığını vurgulayarak, “Fındık için kafa patlatıyorlardı, ‘hayatın içine nasıl daha fazla sokarız ‘ diye.” ifadelerini kaydetti.
“FINDIK KONUSUNDA BANA MASAL ANLATMA” KİTABINI DA YAYINLAMIŞ…
BU arada, Vali Kaban’ın 22 Mayıs 2008-19 Eylül 2009 tarihleri arasında görev yaptığı Ordu Valiliği esnasında hazırladığı fındık raporundan sonra, “Fındık Dalına Ağır Sincap Ormanına Sağır-Fındık Konusunda Bana Masal Anlatma” adlı birde kitap yayınlattığı belirtildi. Ağustos 2009’de yayınlanan kitabın tanıtımını yapan Vali Kaban’ın “Yıllarca fındık konusunda büyüklere de masal anlattılar. Artık uyanık olalım” mesajı verdiği görüldü.
“TÜRKİYE İHRACATININ YÜZDE 90’I MALATYA’DAN…”
Toplantıda konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ise, “Şuanda dünyada son veriler; 520 bin hektar alanda 3.3 milyon ton kayısı üretilmekte. Bu dünyadaki kayısı üretiminin taze kayısı, rekor kayısı olarak oranladığımızda kayısı üretiminde yüzde 62 ile ilk sıradayız. Dünyanın tükettiği kuru kayısının yüzde 62’sini Türkiye olarak biz karşılıyoruz. Bu yüzde 62’nin yüzde 90’ını ise Malatya olarak biz karşılıyoruz. 2016 yılında 125 bin hektar alanda 730 bin ton kayısı üretimi gerçekleştirildi. Bu son TÜİK’ten alınan rakamlar. 2017 yılında da 985 bin ton kayısı öngörülmekte. Bu dönem en fazla kayısımızın olduğu dönem olacak. Yaş kayısı konusunda özellikle farklı bir çalışma yapmamız gerektiği çok aşikar. Direk olarak kuru kayısıya yöneliyoruz, kuru kayısıda maliyet oldukça yüksek oranda. Bu nedenle yaş kayısı ihracatına da yönelmemiz gerekmekte.
“2023’DE 1 MİLYAR DOLARA ÇIKARTMAK İÇİN BİR HEDEFİMİZ VAR”
Çalık şunları söyledi; “Geçmiş yıllarda üreticimiz don zararları dolayısıyla çok ciddi zararlar gördü. Bu don zararları AK Parti iktidarları öncesinde hiçbir şekilde karşılanmıyordu. Dolu vururdu ama hiçbir şekliyle don zararları karşılanmazdı. 2006 yılından itibaren başta TARSİM olmak üzere üreticilerimizin zararları karşılanarak, tarımda çok önemli adımlar attık. Bu atmış olduğumuz adım ile birlikte 2006-2017 yılları arasında toplamda tam 537 milyon TL hasar ödemesi yapıldı. Sadece bu yıl 121 milyon TL tutarında TARSİM üreticimize hasar ödemesi yapacak. Hasardan dolayı üreticimize vermiş olduğumuz 537 milyon TL ile birlikte 411 milyon TL’de üreticimize TARSİM’den dolayı ödeme yapmış vaziyetteyiz. Biz bir hedef koyacağız, 300 milyon dolar olan ihracatı 2023’de 1 milyar dolara çıkartmak için bir hedefimiz var. Bu hedef için hepimiz çalışacağız. Kredi destekleri dahil olmak üzere, yatırım projeleri olmak üzere üzerimize düşen desteği memnuniyetle vermeye hazırız. Bu kayısının sahibi, üreticiden, tüketiciye herkestir. Hepimiz kayısının sahibiyiz.”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Ahmet Eşref Fakıbaba ile görüşerek; kayısı konusunda, kayısı üreticilerimizin, ihracatçılarımızın taleplerini kendilerine ilettik. Alan bazlı desteğin örnekleri ve emsalleri çok. Fakat alan bazlı destek almak için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının koymuş olduğu bir takım kriterler var. Bu kriterler çerçevesinde kayısı ne kadar bu kriterleri tutuyor, bunları da masaya yatıracağız. Alan bazlı destek son yıllarda bütün vatandaşlarımızın dilinde.
“SUSUZ ARAZİLERE DE KAYISI DİKTİK, ŞUANDA SU YETMİYOR, KAYISI SOS VEREBİLİR”
AKP Malatya Milletvekili Mustafa Şahin ise, “Biz daha önce kendi bağımızın, bahçemizin, arazilerimizin ancak çevresini, sınır boylarına bir sıra olmak üzere kayısı dikerken, ortasına da daha değişik ürünler ekerdik. Ama şuanda bakıyorum; o güzel taban arazilerinde de, susuz arazilerimizin tamamında da kayısı ağaçları yetiştiriliyor. Kayısının sahibi derken, herkes sahiplenebilir. Ama gerçekten ilgilenme noktasında, sahiplenme noktasında maalesef kendisine dert edecek insanlara ihtiyacımız var. Köylere gidiyoruz, gitmiş olduğumuz her yerde insanların en başlı sorunu; ‘Efendim kayısımızın hali ne olacak?’ Vallahi bu sorunun cevabını bende veremiyorum. Kayısının sorunu yalnızca pazar sorunu değil, bugün sulama sorunu da var. Bizim daha önce, Malatya’mız gerçekten yalnız sulanabilir tarım arazilerinde kayısı ve diğer ürünlerle bezenirken, su zengini bir il konumunda iken, bugün artık ne yapıyoruz, susuz araziler dahil olmak üzere, geçenlerde Tohma’nın suyu kurumuştu neredeyse, Medik Barajından su birikmiyor, Medik kanallarına su dökülmüyor, su olmazsa kayısının hali ne olur? Gerçekten Boran’daki kendi arazimizdeki kayısılara Haziran 10-15’te bir su vermişiz, 45-50 gün geçmiş, daha henüz ikinci can suyunu verememişiz. Ürününü silkelemişiz, ama bu ne demektir? Gerçekten seneye kayısının artık sos seslerini duyacağız. Niye, kayısı artık tomur vermeyecek, çiçek açmayacak, ürün alamayacağız. Ne yaptık, o sulanabilir tarım arazilerinin belki 2 katı, belki 3 katından daha fazlasında özellikle susuz arazilerimizde kayısı dikmişiz. DSİ’den sordum, Tohma’dan gelen sudan yaklaşık 400 su pompaları ile susuz arazilerde kayısıları dikmeye başlamışız.” şeklinde konuştu.
“YA SORUNU MASAYA YATIRACAĞIZ, YADA ‘HERKES BİRİNCİ’ DİYECEĞİZ”
AKP Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar ise toplantıda şunları söyledi:
“ İki tercihte bulunmamız lazım. Ya hakikaten bir iş yapıyoruz, ‘bu işi nasıl geliştirebiliriz’ diye, eksisiyle, artısıyla masaya yatıracağız, yada genelde olduğu gibi ‘Aman etliye sütlüye dokunmayalım, arayı da, sırayı da bozmayalım, işadamımızda birincidir, siyasetçimizde birincidir, bürokratımızda birincidir, dünyada en birinciyiz, ama nedense sorunlarımızda eksilmiyor’ diyeceğiz. Şuanda Malatya’da kayısı ihracatçısı ve işletmecisi diye belli bir hacme yönelen, belli bir ciro kapasitesine sahip olan arkadaşlarımızın 30 yıldan bu yana, hatta 30 yılı geçti, 1982-1983’de İzmir’e kayısı komisyonculuğu yaparak giden arkadaşlar, yavaş yavaş ihracatçı olmaya başladılar. O günden bu yana bu arkadaşlarım işletme tarzları, ihracat tarzları, pazarlamaları, müşteri kapasiteleri, yöntem acısından bir değişikliğe uğradı mı, uğramadı mı? Kendi gözlemim, çok ciddi bir değişiklik yok. Bu durum bu arkadaşların kabahati değil. Bu arkadaşların ciddi gayretleri var, ama bu gayreti belli bir segmentte sürdürdüğün zaman dönüp dolaşacağımız yer burası olur ve ancak mağduriyet, şikayet ve sorun beklersiniz. Bir kapı açılması lazım. Bir yere yönelmesi lazım. Enerji var, sermaye var, iş gücü var, girişim ruhu var, bunu bir yerde aşmak gerekiyor. Bu sadece işadamlarının sorunu değil, Türkiye’nin temel sorunlarından biri. Kayısı üreticimiz aynı şekilde üretiyor, kayısı işletmecimiz aynı şekilde işletiyor, kayısı ihracatçımız aynı şekilde ihraç ediyor. Bu sadece kayısının da sorunu değil, genel sorunumuz.”
“FİYAT ÇIKTIĞI YIL ‘BUNU İHRACATÇI ÇIKARDI’ DEMİYORLAR, DÜŞTÜĞÜ YIL BÜTÜN SUÇ İHRACATÇININ OLUYOR”
Malatya Tarım ve Sanayi İhracatçıları Derneği Başkanı Ali Rıza Boyraz ise toplantının açılışındaki konuşmasında; “Bizim olmazsa olmazımız üreticilerimizdir. Çünkü üretecinin olmadığı bir yerde ihracatta olmaz, ticarette olmaz. 1980’de Malatya’da 7 bin ton kuru kayısı üretiliyordu. 7 bin tondan bugün 200 bin ton kapasiteye geldik. Alan bazlı destekler var, Türkiye’de bazı bölgelerde veriliyor, bunun Malatya’da verilmesini istiyoruz. İhtisaslı depoculuğun acilen yaygınlaştırılması gerekiyor.
Fiyat istikrarı sadece ihracatçıdan bekleniyor. Bu yanlış bir kanaat. Fiyat istikrarının olabilmesi için çiftçimizin mahsulünün çok olduğu zamanda da ürünün değerinde satılabilmesi için alım desteğinin olması gerekiyor. Bu Toprak Mahsulleri Ofisi marifetiyle de yapılabilir. Şuanda Fındıkta uygulanıyor ve doğruda uygulanıyor. Her toplantıda da gündeme gelen bir konu; bürokratlarımız, ihracatçılarımız, köylümüz, siyasetçimiz herkes bu konuyla ilgili. Bazı toplantılarda ‘3-5 ihracatçı’ deniliyor, bu laflardan biz rahatsızız. Kayısı ihracatçısı 300 milyon dolarını geçen ihracatı gerçekleştiriyor. Yeni ihracatçımız 10 yıldan aşağı değil, 40-50 yıllık firmalar var. Ürün çok olduğu zaman fiyatlar aşırı düşüyor, az olduğu yıl fiyat çıkıyor. Fiyat çıktığı yıl ‘Bunu ihracatçı çıkardı’ demiyorlar, düştüğü yıl bütün suç ihracatçının oluyor. Biz düzenleyici değiliz, biz çiftçinin ürettiği malı dünyanın her tarafını gezip satan aracıyız. Düzenleme devlet tarafından olur. Çiftçi bu düzenlemeyi yapacak güçte değil, ihracatçıda değil. Bu kayısının sahibi kim deniliyor? Ben bu sorunun cevabını çok net biliyorum; kayısının sahibi devlettir. Neden devlettir? Çünkü stratejik bir üründür, bugün 350 milyon dolar ihracatımız vardır.” İfadelerini kaydetti.
Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com