Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM Genel Kurulu'nda 'Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı' görüşmeleri sırasında CHP grubu adına yaptığı konuşmalarda yaşanan don olayı nedeniyle özellikle kayısı üreticileri olmak üzere diğer ürünleri yetiştirenlerin mağduriyetinin bir an önce giderilmesi gerektiğini söyledi ve ayrıca Malatya'da meraların kiraya verilmesine ilişkin yaşanan sorunları dile getirdi.
MERALAR KONUSU..
Ağbaba'nın Malatya'da kiraya verilen meralarla ilgili eleştirileri ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in yanıtı TBMM tutanaklarında şöyle yeraldı:
"VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakan, Malatya'da meraların birçoğu büyük iş adamlarına köylülerin itiraz etmesine rağmen verildi; Akçadağ'da, Doğanşehir'de, şimdi Yazıhan'da meraların tamamına yakını kiraya verildi. Şimdi, mera kiraya verilmesinin amacı, tarafınızca hayvancılığı teşvik etmek. Ancak, Malatya'da yaylada hayvancılık çok önemli bir yer tutmakta. Maalesef, şimdi, yaylalar o yoksul, küçük hayvan üreticilerine kiraya verilmeye çalışılmakta. Bir tarafta büyük meralar büyük iş adamlarına verilirken aslında Malatya için çok önemli olan, üretimin gelişmesi anlamında çok hayati önemi bulunan yaylaların kiraya verilmesini nasıl karşılıyorsunuz, küçük hayvan üreticilerine?
Ayrıca, yaylada hayvancılık yapanları desteklemeyle ilgili ne tür şeyler düşünüyorsunuz? Örneğin, onlar çok zor koşullarda üretim yapıyor, suları yok, yolları yok, büyük bir mağduriyet yaşıyorlar. Bu konuda, yaylada hayvancılık yapanlarla ilgili bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba...
..GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -Malatya'da meraların büyük şirketlere verildiği… "Küçük çiftçilere ve yoksul ailelere yönelik bir tedbiriniz var mı?" diye Sayın Ağbaba sordu. Burada önce şunu söyleyeyim: Malatya'da Büyükbaş hayvancılıkta da küçükbaş hayvancılıkta da çok ciddi bir gelişme var. Onu öncelikle vurgulamak istiyorum. Mesela, 110 binden 130 bine, küçükbaşta da 236 binden 290 bine çıktı. Yeni projelerle ifade ediliyor. Burada ifade edildiği gibi Malatya'nın meralarının çok büyük bir kısmının kiraya verildiği bilgisi de yanlış bir bilgi. Verilen, mevsimlik olarak kiralama yapılan, Malatya'da 4200 hektar yani bunun toplamdaki karşılığı da gerçekte çok yüksek değil."
KAYISI KONUSU..
Ağbaba, bir kez daha söz aldığında kayısı ile ilgili yaşanan sorunları dile getirdi. Bu konuşma da tutanaklara şöyle geçti:
"VELİ AĞBABA (Devamla) - Mahzuru yok, duysa da bir şey anlamıyorlar zaten. Ben kendi konuşmama devam edeyim.
Ben, sadece Türkiye'nin değil dünyanın en güzel kayısılarının üretildiği kentin milletvekiliyim. Bugüne kadar yılmadan, usanmadan defalarca anlattım. Malatya için kayısı önemli dedim, Malatyalı için kayısı demek yaşam demektir dedim.
Diğer yandan, hepinizin bildiği gibi, Malatya çok çeşitli tarım ürünlerinin en kaliteli üretildiği bir kenttir. Türkiye'nin en meşhur dalbastı kirazı Yeşilyurt'ta, en güzel cevizi Hekimhan'da, en güzel elması, çileği Doğanşehir'de, en güzel üzümü Arapgir'de, Konak'ta, Banazı'da üretilmektedir. Tabii, bütün dünyada herkesin bildiği gibi dünyanın en güzel kayısıları da Malatya'da üretilmekte. Malatya'da 10 milyon kayısı ağacından yaklaşık 350 bin ton yaş, 110 bin ton kuru kayısı elde edilmektedir. Hem Türkiye'nin hem dünyanın kuru kayısı üretiminin tamamına yakınını Malatya karşılamaktadır. Yani Malatya kayısı üretiminde hem Türkiye hem de dünya için çok önemli bir yere sahiptir.
Bu kadar önemli bir ürünü üreten çiftçilerimiz maalesef emeklerinin karşılığını almamaktadırlar. Ben iki buçuk yıldan beri kayısının sorunlarını, çözüm önerilerini her fırsatta dile getiriyorum. Kulağının üzerine yatanlar duysun, kıllarını kıpırdatmayanların yüzü kızarsın diye bıkmadan, usanmadan Malatyalının kayısısını anlatıyorum, Malatya'nın ekmeğini anlatıyorum. Ama maalesef, Hükûmet kayısının sorunlarını bugüne kadar hep duymazdan geldi, körleri, sağırları oynadı.
Bugün konuşacağım konu, bütün Türkiye'nin etkilendiği doğal afet. Malatya Malatya olalı böyle bir afet görmedi. 29-30-31 Mart tarihlerinde Malatya dondu, kayısı dondu, kiraz dondu, ceviz dondu, elma dondu, üzüm dondu yani Malatyalıların hayatı dondu, umutları dondu. Bu don felaketi Malatyalıların geleceğini dondurdu çünkü donan sadece üretici olmadı; esnaf dondu, şoför dondu, öğrenci dondu. Değerli milletvekilleri, gençler dondu, çocuklarımız dondu.
Malatyalı don ve dolu afetiyle ilk kez karşılaşmıyor. Daha önce de bu afetler bazen bölgesel olurdu, bazen sadece ürünün bir kısmını vururdu; bazen sadece kayısı etkilenirdi, bazen sadece başka meyveler etkilenirdi. Ama bu yılki afet, maalesef, bütün ürünlerimizi, domura gelen bütün ürünlerimizi yok etti, yandı hepsi. Bu olayı dikkatinizi çekmek için size şöyle anlatmak isterim: Belki bu yıl Malatyalılar size hediyelik kayısı bile ikram edemeyecek.
Değerli arkadaşlar, Malatya'da tarım ürünleri yandı, hayvancılık zaten AKP'nin uyguladığı politikalar neticesinde yok edildi, yok oldu. Artık küçük üretici hayvancılık yapamaz durumda.
Peki, Malatyalı ne yapacak, nasıl yaşayacak? Maalesef, üreticinin herkese borcu var, borcu olmayan üretici yok. Kimisi eşinden, kimisi dostundan, kimisi bankadan aldığı krediyle yaşıyor, ayakta kalmaya çalışıyor. Bu nedenle üreticilerin birçoğu TARSİM'e ürünlerini sigorta yaptırmakta zorlanıyor. Banka borcuna boğulmuş, eşine dostuna borçlanmış üreticiler şartlar zor olduğu, primler pahalı ve geri ödemesi sıkıntılı olduğu için TARSİM'den uzak duruyor. Bu yüzden, Malatya'daki üreticilerin yüzde 45'ine yakını TARSİM'e başvurdu, diğeri TARSİM'e başvurmadı.
Değerli arkadaşlar, tekrar belirtmek isterim ki don olayı sadece kayısı üreticilerini etkilemedi, don olayı domura gelen bütün ürünleri vurdu. Bu nedenle, devlet, Malatyalının düştüğü çaresizliği görmek zorundadır; devlet, Malatyalının düştüğü bu duruma çare bulmalıdır. Her şeyde önce derhâl afet kapsamına alınmalıdır. Tabii, afet kapsamına alınırken de bu Afet Kanunu değiştirilmelidir. TARSİM'e sigorta yapılıp yapılmadığına bakılmadan dönüm başına ödeme yapılmalıdır. ÇKS'ye kayıtlı herkese dönüm başına ödeme yapılmalıdır. Devletten yeni bir şey istemiyoruz. Bunun Türkiye'de örneği var, bu Malatya'ya mahsus bir şey değil. Daha seçimden önce, daha bir ay önce fındıkta gördük, afet olmadığı hâlde AKP seçim öncesi fındığa 170 TL ödeme yaptı. Aynısını kayısı için de istiyoruz, aynısını Malatyalının dertlerine çözüm bulması için devletten bunu istiyoruz çünkü yüz yıldan beri, yüz yıllardan beri Malatyalı hep üretti, devletin kesesine, kasasına her yıl 300 milyon doların üzerinde para koydu. Bu sefer başımıza bir felâket geldi, bu felâkette devletin Malatyalı üreticiye sahip çıkmasını bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanı burada borçların ertelenebileceğini söyledi. Bu yetmez değerli milletvekilleri, borçların ertelenmesi yetmez çünkü borçlar sadece o yılın borçları erteleniyor, Malatyalı zaten yıllardan beri borçlu, yıllardan beri Malatyalı birçok çiftçinin devletle ilişkisi icra kâğıtlarıyla. O nedenle Malatyalının uykusuz kalmasını engellemez borçlarını ertelemek. Bunun için ne yapmak lazım? Bir, geçmiş yıllara ait borçlar silinebilirse silinsin, ki bu Malatyalı için çok büyük bir para değil, geçtiğimiz 17 Aralık sonrasında yaşanan olayları gördüğümüzde bu borçların silinmesinin ne kadar küçük bir miktar olduğunu görebiliriz. Biz her zaman övünüyoruz Malatya'nın kayısısın güzelliğiyle, kayısının önemiyle. Bu nedenle zaman geçirmeden, Malatyalıları daha fazla uykusuz bırakmadan burada rica ediyorum, Meclisten de rica ediyorum; Malatyalı kayısı üreticisinin ve diğer üreticilerin dertlerine çözüm bulmanızı sizden rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii bir de elektrik meselesi var. Malatyalının hiç memnun olmadığı, yel estikçe kesilen, buzdolabının, televizyonunun yandığı bir elektrik meselesi var. Elektriğin tek ciddi olduğu konu borç toplama konusu. Elektrikte herkesin önüne, özellikle tarımsal üretim yapan herkesin evine icra gidiyor, mutlaka bu elektrik borçları da ertelenmelidir.
Değerli arkadaşlar, övünüyoruz, anlatıyoruz. Kayısı Malatya demek diyoruz ama hâlâ, maalesef on iki yıldan beri AKP iktidarda olmasına rağmen Malatyalının kayısıda ve diğer tarım ürünlerinde sulama problemi çözülebilmiş değil. Bakın, çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Malatyalı bostan eker, domatesini, salatalığını, biberini bostandan elde eder ama Malatyalı üretici birçok bölgede maalesef üzülerek söylüyorum, artık domatesini, salatalığını Malatyalı manavdan alıyor, Malatyalı kendi üretemiyor. Bunun iki nedeni var: Sulama konusunda, hem kayısı sulama konusunda hem de sebze sulama konusunda maalesef hiçbir yatırım yapılmıyor.
Değerli arkadaşlar, Malatyalıyı, üreten Malatyalıyı manava muhtaç edenleri yüce Meclise havale ediyorum ve Malatyalıyı bu duruma düşürenler utansın diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)"
“KAYISIYLA FINDIK KARDEŞTİR”
Genel Kuruldaki görüşmeler esnasında Ağbaba'nın konuşması sırasında CHP Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu'da fındık konusunu gündeme getirdi. Bu konudaki ifadeler TBMM tutanaklarına şöyle yansıdı;
"MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) -Şimdi, zaten Karadeniz Bölgesi'nde tütün -çok şükür- kota mota o gitti, kapandı gitti. Bir fındığımız var. Değerli Malatya Milletvekili arkadaşım "kayısı, kayısı" dedi ama o bizden şöyle şanslı: Uçaklarda kayısı veriliyor, uçaklarda fındık verilmiyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - O da benim emeğimle.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) - Uçaklarda artık fındık da verilmesi lazım. Kayısıyla fındık kardeştir. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bunlar her şekilde insan sağlığına faydalı olduğu gibi, aynı zamanda ekonomiye de önemli katkıları var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Para etmediği için parasız veriyoruz. Kayısı para etmiyor, bedava alıyorlar.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) - Sayın Bakanımız, şimdi, siz de biliyorsunuz ki Türkiye'de, ülkemizde 322 bin üretici fındık üretimi yapmaktadır ve 2 milyon insan fındıktan gelir elde etmektedir ve yine, ülkemiz 2 milyar dolar gelir elde etmektedir. Ama bizim düşüncemiz, yani Hükûmetin düşüncesi: "Üretici üretmesin, biz ona alan bazlı desteğimizi verelim, üretim bazlı desteğimizi kenara koyalım." Oysa alan bazlı desteği yürütürken aynı zamanda üretim bazlı da destek vermeliyiz ki insanları hazırcılıktan kurtaralım ve onları üretime yönlendirelim.
Şimdi, çayın durumuna girmiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Ağabey, uçaklarda fındık verilsin, doğru söylüyor.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) - Osmancığım, onu sonra söylerim.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Volkan Ağabey, katılıyorum sana, destekliyorum.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Osman, sporcu anlayışıyla beraber.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Niye, fındık spora iyi mi geliyor?
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) - Şimdi, bakınız, 29, 30, 31 Martta her yerde olduğu gibi fındıkta da don oldu ve eksperler hâlâ çalışmalarını tamamlayamadılar. Sayın Bakanım, bir an önce eksperlerin bu çalışmaları tamamlamaları lazım. Şimdi, siz güzel dediniz: "Biz TARSİM'i çıkardık yani tarımla ilgili Tarım Sigortaları Havuzu yaptık ve buradan yüzde 50'sini biz üreticiye veriyoruz." Çok doğru. Peki, çeşitli nedenlerle ya da ekonomik nedenlerle tarım sigortası yapmayanların durumu ne olacak Sayın Bakanım? O zaman bunların durumunu da düzeltmek lazım çünkü devlet bugünler için vardır.."