İnönü Üniversitesi Battalgazi Meslek Yüksek Okulu, Ziraat Fakültesi ve Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Malatya Şubesi’nin ortaklaşa düzenlediği bir programla, ‘Türkiye’de Ziraat Eğitim ve Öğretiminin Başlamasının 172. Yıldönümü” kutlandı.
2004-2014 Tokat Belediye Başkanı olarak görev yapan, halen Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Çiçek’in konuşmacı olarak katıldığı bir konferansın da yer aldığı kutlama programında, tarımsal üretim ile tarım eğitimi ilişkisi, tarımsal faaliyetlerin gıda güvenliği açısından önemi, Türkiye ve Malatya’nın tarımsal sorunları ile 2012 yılında çıkarılan 6360 Sayılı Kanun’un kırsal kesime yönelik etkileri ele alındı.
Ziraat Fakültesi’nin Battalgazi Kampüsü’ndeki binasında düzenlenen programa, Malatya Vali Yardımcısı Ali Sakar, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Hekimhan Belediye Başkanı Aliseydi Millioğulları Battalgazi Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Kırçuval, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Türkmen, Tarım İl Müdürü Tahir Macit, Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Sabri Akın, TARSİM Bölge Müdürü Mehmet Ali Doğan, Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın, Tarım Meslek Lisesi Şükrü Doğan, Ziraat Fakültesi ve Battalgazi MYO öğretim üyeleri, Ziraat Fakültesi öğrencileri ve çok sayıda davetli izledi.
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nihat Tursun ve aynı zamanda Ziraat Mühendisleri Malatya Şube Başkanı da olan Battalgazi MYO Müdürü Doç. Dr. Orhan Gündüz’ün ev sahipliğinde düzenlenen kutlama programının açılış konuşmasını Doç. Dr. Orhan Gündüz yaptı.
Doç. Dr.Gündüz’den çarpıcı açıklamalar
Konuşmasında, tarım eğitiminin yanı sıra, Malatya ve Türkiye’nin tarımsal sorunlarına yönelik çarpıcı açıklamalar yapan Doç. Dr. Orhan Gündüz, Türkiye’de tarımsal eğitimin 1846 yılında İstanbul Halkalı Ziraat Mektebi’nin kurulması ile başladığını, 170 yılı aşkın bir süreçte, temelini ziraat okullarının oluşturduğu eğitim ve öğretim faaliyetleri ile önemli ilerlemeler sağlandığını söyledi.
“Ziraat okulları şimdiki durumda, kuruluş amacının dışında görevler yürütüyor”
Tarımsal eğitimin, Türkiye’nin tarımsal faaliyetlerinin kalite düzeyinin artmasına ciddi katkılar yaptığını ifade eden Doç. Dr. Orhan Gündüz, “Ancak, ziraat eğitiminin temelini oluşturan, Türkiye tarımına büyük hizmetler sunan, şu anda sahada çalışan meslektaşlarımızın gelişimine önemli katkılar sunmuş olan ziraat okulları, şu andaki vasfı itibariyle kuruluş amacının dışında vazifelendirilmiştir ve kuruluş gayesinin dışında görevler yürütüyor’ dedi.
“Orta öğretimde tarım eğitimi Tarım Bakanlığı ile birlikte yürütülmelidir”
Lise düzeyindeki ziraat okullarında, 28 Şubat döneminde meslek liselerine yönelik katsayı uygulaması ve 2004 yılında tarım liselerinin Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmesi ile birlikte, nitelikli tarım eğitim ve öğretimi konusunda sorunlar yaşanmaya başlandığını, bu durumun halen devam ettiğini ifade eden Doç. Dr. Orhan Gündüz, bu alandaki sorunların giderilmesi için orta öğretimdeki tarım odaklı eğitim kurumlarının sadece Milli Eğitim Bakanlığı uhdesinde değil, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile ortaklaşa yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
“Ziraat Fakültesi açmak yerine tarımsal eğitimin kalitesi yükseltilmeli”
Türkiye’de 40’ı aşkın ziraat fakültesi bulunduğunu, bu fakültelerin binlerce mezun verdiğini, binlerce de lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde öğrenci ile eğitim ve öğretim faaliyetine devam ettiğine vurgu yapan Doç. Dr. Gündüz, “Bundan sonra ziraat fakültesi açmak yerine, mevcut fakültelerdeki eğitim ve öğretim kalitesinin yükseltilmesi ve özellikle de sahanın ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde planlama yapılması ve bütçe ayrılmasının önemine değindi.
“Et ithalatının sürekli hale getirilmesinden korkuyoruz”
Türkiye’de son bir yılın tarımsal gündeminin et fiyatları olduğunu belirten Doç. Dr. Orhan Gündüz, tarımsal ithalatın gerektiğinde kullanılabilecek bir araç olduğunu, ancak bu uygulamanın sürekli hale getirilmesinden korktuklarını söyledi. Gündüz şöyle konuştu:
“Son bir yıllık süreçte et fiyatları ile ilgili bir ülke gündemimiz var. Tarım sektörünün diğer paydaşları ile de görüş alışverişinde bulunduğumuzda, Türkiye’nin tarımsal ithalatın ülkenin geleceği açısından ciddi bir sorun olduğu ortak bir kanaatin oluştuğunu görüyoruz. Tarımsal ithalat bir politika aracı, gerektiğinde kullanılabilir. Çünkü özellikle et alanında arz eksikliği ve fiyat istikrarsızlığı var. Daha doğrusu vardı. Karar vericiler et ithalatı yaparak, bu arz eksikliğini gidermeye yönelik bir politika uyguladı. Ancak, bu politikanın sürekli hale getirilmesinden korkuyoruz açıkçası. Bu tür politikaların geçici olarak uygulanması gerekir Asıl yapılması gereken ise, yerli üreticiyi destekleyecek, yerli üretimi arttıracak politikaların hayata geçirilmesidir. İthal edilen et çok fazla değil. Yıllık 80 bin ton et ithal ediyoruz. Mesela, Sırbistan’dan 5 bin ton et ithal ettik. Türkiye’de kişi başına düşen günlük et tüketimi 100 gram. Bu rakam, Sırbistan’dan ithal ettiğimiz etin Türkiye’nin 1 günlük ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Ancak, az ya da çok, ihtiyacımız olan bu et üretimini kendi üreticimizi destekleyerek yapmalıyız. Üretici teşvik edilmeli, yerli üretim büyütülmelidir”.
“Küçük aile işletmelerine verilen destek, ‘bu işletmeler hep küçük kalsın’ diye verilmemeli, büyüsün diye verilmeli”
Küçük aile işletmelerine son yıllarda verilen desteğin olumlu bir gelişme olduğunu ifade eden Doç. Dr. Orhan Gündüz, bu işletmelere verilen desteğin ‘küçük işletmeler hep küçük kalsın’ diye değil, tersine bu işletmelerin büyümesini, etkin ve verimli üretim yapmasını sağlayarak, köyden kente göçü önleyecek nitelikte olmasının altını çizdi. Gündüz bu konuda şöyle konuştu: “Tarımsal alanda faaliyet gösteren küçük aile işletmeleri destekleniyor. Son yıllarda bu yönde bir trend var. Ama bu destek, ‘küçük aile işletmeleri küçük kalsın’ diye verilmemelidir. Tam tersine, ‘Küçük aile işletmeleri, büyük işletmeye nasıl dönüştürülür, nasıl daha fazla tarımsal üretim yapılır, nasıl daha etkin ve verimli faaliyet yürütülür?’ soruları için çözüm üretecek şekilde kullanılmalıdır. Bu yönde destek politikalarının ve araçlarının geliştirilmesi zorunludur. Çünkü kırsalda yaşamanın zorlukları var. Pamuk ipliğine bağlı hayatlar var. Bir fırsatını bulduğunda kırsalı, köyü terk edip göç etmek istiyor ve fırsatını yakaladığında tarımı, hayvancılığı bırakıp kentlere gidiyorlar. İşte, bu nedenle, küçük aile işletmelerine verilecek desteklerin ‘göç’ düşüncesini insanların zihninden çıkaracak şekilde kurgulanması gerekir. Ya üretimi artırın ya da üretimi artıranın karşısında olmayın” diye konuştu.
“İnsan sağlığı için tehlikeli olan nişasta bazlı şekerin dünyada kullanım oran ve alanları azaltılırken, Türkiye’de bu oran yükseltildi ve % 15’e çıkarıldı”
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan KHK ile kapatılan Şeker Kurumu’nun faaliyette olduğu sürece işlevsizliğine de değinen Gündüz, Şeker Kurumu varken, dünya nişasta bazlı şeker oranını düşürürken Türkiye’de bu oranın % 15’e çıkarıldığını, oysa nişasta bazlı şekerin insan sağlığı için zararlı olduğunu, buna karşın Şeker Kurumu’nun herhangi bir müdahalede bulunmadığını kaydederek şöyle dedi: “Son KHK ile kapatılan iki kurumumuz var. Şeker Kurumu ve Tütün Alkol Piyasasını Düzenleme Kurulu. Bu kurumlar aslında, ses çıkarıldığı kadar etkin kurumlar değildi. Mesela Dünyada nişasta bazlı şeker oranı her geçen gün azaltılırken Türkiye’de bu oran % 15’e çıkarıldı. Amerika bu oranı sürekli azaltır ve kullanım alanlarını daraltırken Türkiye’de bu oran sürekli arttı ve kullanım alanı da genişledi. Nişasta bazlı şeker konusunda tüm bunlar olurken Türkiye’de Şeker Kurumu vardı. Ama bu olumsuzluğu azaltacak bir şey yapmadı. Oysa nişasta bazlı şeker, biliyoruz ki insan sağlığı için tehdit oluşturan unsurlar içeriyor”.
Dekan Prof. Dr. Tursun: Yeni açılan bazı ziraat fakülteleri tabela fakültesi olma yolunda ilerliyor
Battalgazi MYO Müdürü ve Malatya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Doç. Dr. Orhan Gündüz’den sonra konuşan İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nihat Tursun, Türkiye’de bugün itibariyle 41 ziraat fakültesinin bulunduğunu, İnönü Üniversitesi bünyesindeki ziraat fakültesinin 2010 yılında açılan 16 fakülteden biri olduğunu söyledi. Türkiye’de tarımsal eğitimin 172. Yılının kutlanmasının anlamlı olduğunu belirten Prof. Dr. Tursun, “Bugünden geriye baktığımızda 150 yıl önceki tarımsal üretimimiz bugünkü üretimin 10’da 1’i kadardı. Bugünkü üretim büyüklüğümüz, tarımsal eğitim sayesinde kaydettiğimiz ilerlemeyi gösteriyor. Ancak, yeni açılan bazı ziraat fakültelerinin tabela fakültesi olma yolunda ilerliyor olması üzücüdür” dedi.
Rektör Prof. Dr. Kızılay: Gıdayı kontrol eden her şeyi kontrol eder
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay da konuşmasında, İnönü Üniversitesi’ne kaliteli bir tarım eğitimi ve öğretimi yürütüldüğünü, fakülte bünyesinde Bahçe Bitkileri ve Bitki Koruma Bölümlerinin olduğunu hatırlatarak, tarım ekonomisi bölümünün de aktive edilmesi için YÖK’ten izin istediklerini ancak bu izni henüz alamadıklarını açıkladı. Gıdanın her geçe gün önem kazandığını aktaran Rektör Kızılay, “Gıdayı kontrol eden her şeyi kontrol eder” diye konuştu.
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com