Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “İnsanlarımız, kadınlarımız bedel ödedi, bedel ödeye ödeye bu noktaya geldik. Şimdi Türkiye’nin geri götürülmesine, Türkiye’nin bir adamla idare edilmesine izin vermememiz gerekiyor” dedi.
“Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı"nın verilmesinin yıl dönümü dolayısıyla CHP Malatya Kadın Kolları tarafından Öğretmenevi’nde düzenlenen etkinliğe katılan Ağbaba, “5 Aralık Seçme ve Seçilme Hakkı’nın verilmiş olduğu gün, önemli bir gündür. O gün ki dünyaya baktığınız zaman verilen bu hakkın ne anlama geldiğini daha iyi anlayabiliriz. Çevremizde bir tane demokrasiyle yönetilen ülkenin olmadığı, Avrupa’da Hitler, Mussolini gibi faşist liderlerin egemen olduğu; dünyanın hiçbir yerinde kadının değeri olmadığı hatta beyazlarla siyahların arasında farkların olduğu bir dönemde bu ülkenin kurucusu, her zaman her Türk’ün, Türkiye’de yaşayan yurttaşın onur duyduğu, lideri olmaktan övündüğü, bu toprakların yetiştirmiş olduğu en büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, kadına seçme ve seçilme hakkını vermiştir. Bu değerlendirmeyi yaparken dünya koşullarını her beraber bilmeliyiz, yanı başımızdaki ülkeleri görebilmeliyiz. İsviçre’sinde, Almanya’sında, Fransa’sında kadına bırakın seçilme hakkını seçme hakkı yokken; Türkiye’nin kurucuları, birilerinin beğenmediği, ‘iki ayyaş’ dediği, zaman zaman horladığı insanlar bu ülkede kadını erkekle eş tutmuştur. Kadınla erkeğin eşitliğini ilan etmiştir” diye konuştu.
“BİZE GÖSTERİLEN HEDEFE ULAŞMAK ZORUNDAYIZ”
Ağbaba, Atatürk’ün gösterdiği hedefe ulaşmak zorunda olduklarını ifade ederek, şunları söyledi: “Türkiye’ye hedef olarak gösterilen ülkelerden birisi Suudi Arabistan, hedef gösterilen anlayış, Arap anlayışı. Bugün o ülkelerde bırakın kadınların seçme ve seçilme hakkını, kadınların araba kullanıp kullanamayacağı tartışılıyor. Kadınların yargıç olmasına izin yok. Yüksek devlet görevlerinde görev alamıyorlar. Kadınlar denize, otel havuzlarına giremiyor. Suudi Arabistan’da bir kadının kocasına kahve yapmaması boşanma sebebi oluyor. İşte hedef gösterilen ülkeler bunlar. Bugün sıkça söz ediliyor, Cumhurbaşkanı da ‘bizim Doğu’yla bağlarımız var’ diyor. Doğrudur bizim Doğu’yla bağlarımız var. Biz Doğu’yu biliyor, tanıyoruz ancak bu ülkeyi kuranlar Türkiye’de bir hedefi göstermişler. O hedef nedir? Çağdaş medeniyettir. Türkiye bir yol ayrımında ve önünde iki yol var. Bir Batı’ya giden yol, bir Doğu’ya giden yol. Doğu’ya giden ve bugün hükümetin desteklediği, Cumhurbaşkanı’nın desteklediği, hedef gösterdiği Doğu’da kan ve gözyaşı, mezhep ayrımcılığı, etnik ayrımcılık var. 13-14 yaşında kızlar köle pazarlarında satılıyor. Bu ülkelerde Şii-Sünni ayrımı var. Bu ülkelerde her gün katliam var, demokrasi yok. Ama bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği yerde demokrasi, kadın-erkek eşitliği, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, insan hakları var. Biz, bize gösterilen hedefe ulaşmalıyız, ulaşmak zorundayız.”
“TESLİM OLMAK YOK”
Ağbaba, Türkiye’de bir mücadele başladığını ifade ederek, “Teslim olmak yok. Öyle el kaldırmayla meclisin rejimi değişmez. Bir ‘başkanlık sistemi’ tartışması var. Devlet Bahçeli, her zaman Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuk değneği olmuş bir siyasi partinin genel başkanı, şimdi Erdoğan’ın başkanlık yolunu açmaya çalışıyor. Başkanlığı ve başkanlığın ne kadar önemli bir şey olduğunu anlatıyor.
Başkanlıkla yönetilen birkaç ülke göstereceğim. Bugün yanı başımızdaki Suriye’de başkanlık sistemi var. Daha dün 1,5 milyon Müslüman’ın katledildiği, yüzbinlerce kadına tecavüz edilen Irak’ta ne vardı? Orada da başkanlık vardı. Mısır’da Hüsnü Mübarek, Libya’da Kaddafi, Suriye’de Esad, Irak’ta Saddam, çevrenizde başkanlıkla yönetilen bir tek ülkede demokrasi var mı? Başkanlığın olduğu her yerde diktatörlük var. Tek adamın olduğu her yerde kadın-erkek eşitliği, demokrasi, özgürlük yok.
Bir mücadele başladı. Bir mücadele 1923’ten beri hatta 140 yıldan beri bir mücadele var. Mücadelenin bir yanında kadın-erkek eşitliğini savunanlar, bir safında insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, fırsat eşitliğini savunanlar, bir tarafında da bunlarla düşman olan anlayışlar var. Bu mücadelede Kurtuluş Savaşı’ndan başlamak üzere birçok şehir verip, bedel ödedik. İnsanlarımız, kadınlarımız bedel ödedi, bedel ödeye ödeye bu noktaya geldik. Şimdi Türkiye’nin geri götürülmesine, Türkiye’nin bir adamla idare edilmesine izin vermememiz gerekiyor. Meclise bir ‘tecavüz yasası’ getirildi. 12-13 yaşında tecavüze uğrayan çocuklar, eğer evlenirlerse o tecavüzcüler ceza çekmekten kurtulacaktı. Meclise geldi, Cumhuriyet Halk Partisi grubu buna şiddetle karşı çıktı. Ardından kadın örgütleri buna karşı çıktı. AKP geri adım atmak durumunda kaldı. Bu yasayı Tayyip Erdoğan’dan habersiz meclise gelmesi düşünülemez. Dolayısıyla eğer başkanlık olsaydı bu yasa çıkmıştı. Bu yasayla 12-13 yaşındaki çocuklarımız tecavüzcüleriyle evlenmiş olacaktı. O nedenle kadınlarımız için, Türkiye için demokrasi, cumhuriyet, laiklik hava kadar, su kadar önemlidir” diye konuştu.
“KADIN-ERKEK EŞİTTİR, YAN YANA YÜRÜMELİDİR”
CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz ise 5 Aralık’ın Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı’nın verilmesinin 82’nci yılı ayrıca Kadın Hakları Günü olduğunu belirtti.
Kiraz, 82 yıl önce, birçok Avrupa Birliği ülkesinden önce Mustafa Kemal Atatürk’ün kadını erkekle eşit görerek, bütün haklarının verilmesi noktasında önemli bir adım attığını ifade ederek, “Daha önce Medeni Kanunla kadınlara toplumsal alanda verilen önemli haklar, 1934 yılında da siyasal alanda kadınla erkeğin eşit duruma getirilmesini sağlamıştır. Bu açından kadınlarımızla erkeklerin her zaman eşit olduğunu Mustafa Kemal’den emanet aldık ve bu aldığımız emanetle, bizim düşüncemizde kadın-erkek eşittir, yan yana yürümelidir. Sosyal ve toplumsal hayatta da hep omuz omuza olmalıdır” dedi.
“SAHİP OLDUĞUMUZ HAKLARI KULLANMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE MÜCADELE ETMELİYİZ”
CHP Malatya Kadın Kolları Başkanı Güllü Tunçer de “Türk kadınının sosyal statüsü, iktisadi ve siyasal yaşama katılması Yüce Atatürk'ün öncülük ettiği bir dizi değişiklikle mümkün olabilmiştir” dedi.
Tunçer, konuşmasında şunları söyledi:
“Kadınlara tanınan bu hakların o yıllarda birçok Avrupa ülkesinde bulunmayışı Atatürk'ün Türk kadınına ve demokrasiye verdiği önemi ortaya koymaktadır. Biz Cumhuriyet kadınları; sahip olduğumuz haklarımızı gerektiği gibi kullanmak için var gücümüzle mücadele etmeliyiz. İktidar sahiplerinin haklarımızı gasp etmesine izin vermemeliyiz. Güçlü bir demokrasi tek kişinin egemenliği ile değil; hukukun egemen olduğu çağdaş insan hakları ve özgürlüklerin geçerli olduğu, güçler ayrılığının hüküm sürdüğü katılımcı bir yönetimle mümkün olabilir. Bu özlem duyduğumuz anlayışın CHP'sinin iktidarı ile mümkün olacağını biliyor ve inanıyoruz.”
Selahattin GÖKATALAY, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com