Türk futbolu üzerine dünyada bugüne kadar yazılmış en kapsamlı ilk İngilizce kitap olarak gösterilen, İngiliz gazeteci Patrick Keddie’nin kitabı “The Passion: Football and the Story of Modern Turkey” (Tutku – Futbol ve Modern Türkiye’nin Tarihi) ülkesinde yayınlandı.
Kitabın hazırlık sürecinde İstanbul’a yerleşip Türkiye’nin farklı yerlerine seyahat eden Keddie, 2016’da iki kez de Malatya’ya gelip görüşmeler yaptı; maç izledi.
Keddie, kitabın son bölümünde Türkiye kadın futbolunu ele alırken ve kendi ifadesine göre, başrolü Malatya’da futbol oynayan kızlar oluşturdu.
Dünyaca ünlü spor yazarı Simon Kuper’in kitapla ilgili yaptığı değerlendirmede yer alan “Türk tarihinin futbolla canlı bir anlatımı” ifadesi kapakta yer aldı. (Yandaki fotoğrafta)
Keddie, kitabıyla ilgili görüşmeler yapmak üzere Malatya’ya gelip gittiği günlerde Yeni Malatyaspor’un gelişimini ilginç bulduğunu belirterek hakkında bir yazı yazmak istedi. Bu amaçla YMS Başkanı Adil Gevrek ve diğer isimlerle de röportaj yapmak istediyse de buna zaman bulamadı.
Malatya ve kız futbolcuları Guardian’a Yazdı
Patrick Keddie, geçen hafta İngiltere’nin dünyaca ünlü gazetesi Guardian’da Malatya kadın futboluna ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Futbol Malatyalı Türk Kızların Hayatını Nasıl Kurtarıyor başlıklı yazının giriş cümlesi cümlesi “Dünya kayısılarının başkenti Malatya” olurken, yıllardır kayısı tanıtım yazılarında farklı platformlarda kullanılan bu ifade, ilk kez İngilizce yayınlanan bir gazetede yer almış oldu.
“Büyük kayısı ağaçlarıyla dolu bahçeler Türk şehrini çevreliyor. Şehrin sokaklarında yürürken rüzgârda kayısıların kokusunu hissedebiliyorsunuz. Kayısıya adanmış pazarlar, şehrin ana kavşaklarını süsleyen dev kayısı heykelleri, kayısı şekilli telefon kulübeleri, ATM’ler karşınıza çıkıyor” diye yazan Keddie, Malatya’nın genel olarak fakir bir şehir olduğu, şehrin bir bölümünde kızların 14-15 yaşlarında okulu bırakıp kayısı fabrikalarında çalışmak zorunda kaldığını, bazı ailelerin dokuz-on çocuk sahibi olduğu anlatmakta.
Bazı genç kızların bu döngüyü kırmanın yolunu futbolla bulduğunu anlatan Keddie, Kiltepe mahallesinde yaşayan, dokuz kardeşli Ikranur Sarıgül’ün öyküsünü kaleme alıyor. Küçük yaşlarda sokakta futbol oynayan erkek çocuklarını izleyen, futbolla büyülenen Ikranur, ailesinin “futbol kızlara göre bir oyun değil” demesi üzerine başlarda bunu gerçekleştiremese de, zamanla “çaktırmadan ve fırsat buldukça” mahalledeki maçlara dâhil olmuş, âşık olduğu futbolu icra etmiş. Ailesi ayakkabılarına el koysa ve kızsa da bunu yapmaya devam etmiş.
Kiltepe’de bir lisede beden eğitimi öğretmenliği yapan Doğan Deniz Çelebi’nin 2012 yılında Malatya Bayanlar Spor Kulübünü kurmasıyla Ikranur’un hayatı değişmiş.
Kulübün temelini aslında Kiltepe’de yetişen kız çocukları oluşturuyor. Okulda ve çevresinde çok sevilen ve güvenilen bir isim olan Çelebi’nin asıl hedefi, futbolla kız çocuklarına bir ufuk açmak, eğitim sağlamak olmuş çünkü lisanslı sporcu olanların üniversitelerin beden eğitimi bölümüne girmeleri daha kolay. Ikranur’un ailesinin de aralarında bulunduğu kız çocuklarının ailelerini ziyaret ederek onları ikna etmiş. Bazıları kızlarının futbol oynamasına hayır dese de bir bölümü izin vermiş.
Çelebi, Ikranur’u da futbol oynamak üzere kulübe çağırmış; Ikranur ailesinin futbolu yasakladığını belirtmeden teklifi kabul etmiş.
Keddie, Doğan’a duyulan güvenin ailelerin tavrında yumuşamaya yol açtığını, kendi akrabaları ve arkadaşlarını kulübe destek olmaya, para bağışında bulunmaya ikna ettiğini; Doğan’ın kulübün tüm işleriyle neredeyse kendisinin ilgilenmek zorunda kaldığını aktarırken, onun “kulübün başkanı, malzemecisi, sağlıkçısı, minibüs şoförü, top toplayıcısı da benim” dediğini söylüyor. Mütevazı maaşının önemli bir bölümünü kulübe harcamaktan çekinmeyen Çelebi “onlar benim kızım oldu” diyor.
Keddie, kulübün hedefinin futbol oynatmak görünmekle birlikte, daha büyük hedefin kızların eğitimine devam etmelerini sağlamak olduğunu anlatıyor çünkü Türkiye Futbol Federasyonunun verdiği lisans beden eğitimi öğretmeni olmak isteyen gençlere üniversite sınavlarında daha fazla puan kazandırıyor. Çelebi “Asıl hedef futbol değildi, kızların hayatını kurtarmaktı” demekte. Nitekim 2015-16 eğitim yılında sekiz kız futbolcu üniversiteyi kazanabilmiş.
Top Geçer, Adam Geçmez
Futbol, kızların özgüvenini sağlamada da rol oynamış. Kızların birçoğu futbol sayesinde ilk kez seyahat edebilmiş, başka şehirleri görebilmişler.
En baştan takıma katılan Ikranur üniversite sınavlarını kazanmış ve hedefi öğretmen olmak. Ailesi futbolun sağladığı yararları görünce, kızlarının futbol oynamasına karşı tavırları da değişmiş. Ikranur, dünyada mevkiinin en iyilerinden biri olarak gösterilen Real Madridli Sergio Ramos’un hayranı. Gülerek, kendisi ve Ramos için, “top geçer, adam geçmez” diyor.
Malatya Bayanlar Spor Kulübünün maddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğu, Çelebi’nin bu yükü kaldıramadığı için kulübü kapatmak zorunda kalabileceğini aktardığı anlatılan yazıda, bunu duyan kızların tepki gösterip, “bizi neden yüzüstü bırakıyorsun? Bu bizim geleceğimiz” dediğini aktarıyor.
Guardian'ın haberi, Takvim Gazetesi'nde de 'Dişi Ramos' başlığıyla yeraldı.
Patrick Keddie’nin yazısının tamamına şu linkten ulaşılabilir:
DERLEYEN: Ilgın YALVAÇ, malatyahaber.com
The Guardian'daki haberin kupürü
Takvim Gazetesi'ndeki haberin kupürü