Hacı Abdi Mahallesi'ndeki evinde ölü bulunan ve 2 Mart Cuma günü toprağa verilen ve kamuoyunda 'Üstad' lakabıyla tanınan araştırmacı- yazar, fikir adamı Hüsamettin Yıldırım’ın binlerce kitaptan, binlerce dergi nüshasından ve sayısız özel yazı çalışmasının yanı sıra özel eşyalarından oluşan arşivinin, Yıldırım’ın cenazesinin defnedilmemişken, evinden alınarak başka bir yere taşındığı öğrenildi.
Çok sayıda yayınlanmış eseri ve bir kütüphane niteliğindeki evinde tahmin edilenin çok ötesinde, yüksek sayıda kitabı bulunan, yaşamını okumaya ve yazmaya adayan, Malatya’da ‘Üstad’ olarak anılan ve tanınan Hüsamettin Yıldırım (77) yalnız yaşıyordu.
Hukukçular, Hüsamettin Yıldırım’ın (fotoğraftaki) geride bıraktığı söz konusu mirasın, mirasçı niteliğine ve özelliğine sahip olmayan kimseler tarafından yerinden alınarak, henüz belli olmayan bir yere taşınmasının Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerine göre suç kapsamına girdiğini belirtiyor.
Hukukçular, her şeyden önce mirasçının bıraktığı mirasın yasal tespiti için ‘Terekenin Tespiti Davası’ açılması, terekeye ait olduğu öğrenilen mal varlığının resmi kayıt altına alınması ve mirasçıların hepsinin onayı alınarak, dava sonuçlanıncaya kadar, mirasın bir yedd-i emine teslim edilmesi gerektiğini vurguladı.
Tüm bu sürecin en iyi ihtimalle birkaç ay sürebilecek olmasına karşın, hukuki hiçbir yetkisi olmadığı ileri sürülen kişilerce söz konusu kütüphanenin boşaltılarak başka yere götürenler aleyhinde, yasal mirasçıların dava açabileceğini de vurgulayan hukukçular, yetkililerin olaya el koyması gerektiğini kaydetti.
Yıldırım, evinde ölü bulunmuştu ve söz konusu ev bu nedenle henüz ‘Olay Yeri’ niteliği taşıyordu ve yasal olarak mühürlü olması gerekiyordu.
Ancak, ‘Olay Yeri’ niteliğindeki evin alel acele boşaltılması, bazı çevreler tarafından “Üstadın adına kütüphane kurulacak, kitaplar bu yüzden götürüldü” şeklindeki savunmayı anlamsız kılıyor. Çünkü, miras hukuku konusunda uzman avukatlar, mirasçıların miras ya da reddi miras talebinde bulunacağı ana kadar, Hüsamettin Yıldırım’ın evindeki tüm mirasın devlet koruması altına alınmasının yasal zorunluluk, hukuki yetkisi olmayan kimselerin de “Yıldırım adına kütüphane kurulacak, o yüzden götürüyoruz” şeklindeki bir gerekçe ileri sürerek evi boşaltamayacağını vurguladı.
Miras hukukçuları, Hüsamettin Yıldırım’ın son derece değerli kütüphanesi ve telif eserleri için mirasçı çıkmaması durumunda, Medeni Kanun’un 501. Maddesi gereğince Malatya Valiliği’nin şu anda nerede olduğu meçhul olan kitapların bulunması için derhal soruşturma başlatıp kitapları bulması ve kitaplara el koyması gerektiğini belirtiyor. Hukukçular, Malatya Valiliği’ne bu sorumluluğu 4721 Sayılı Medeni Kanunu’nun 501. Maddesi’ne dayandırıyor. Söz konusu madde, “Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer” diyor.
Hukukçular, Hüsamettin Yıldırım’ın kütüphanesi için yasal mirasçı çıkmaması halinde, kitapların araştırmacıların, öğrencilerin, bir bütün olarak kamuoyunun faydasına sunulmak üzere, Malatya Valiliği tarafından Hüsamettin Yıldırım adına kurulacak bir kütüphanede toplanması ve kayıt altına alınması gerektiğini kaydetti. Kütüphanenin herhangi bir belediye ya da sivil toplum kuruluşunun denetimi altında değil Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’ne bağlanmasının da yasal bir zorunluluk olduğunu ifade eden hukukçular, “Ancak bu şekilde, Malatya’nın yetiştirdiği çok değerli fikir adamı Üstad Hüsamettin Yıldırım’ın manevi şahsına karşı yapılan bu saygısızlık giderilmiş olur ve adı yaşatılmış olur” şeklinde konuştu.
Bu arada, kitapları alınmış olan evde Yıldırım'ın ölümünden birkaç hafta sonra Battalgazi Belediyesi elemanları tarafından yapılan temizlik çalışması sırasında bir dolapta 120 bin TL para bulunmuş, savcılığa teslim edilmişti.
malatyahaber.com
FOTOĞRAF: Hüsamettin Yıldırım'ın Hacı Abdi Mahallesi'nde yalnız yaşadığı, toprağa verildiği gün ve ertesinde tüm kitaplarının boşaltıldığı bildirilen evi