İntihar olduğu iddia edilen "şaibeli" bir olayla 25 Şubat 2009 gecesi yaşamını yitiren Emniyet Özel Harekat Dairesi Başkanı Behçet Oktay'ın, önceki yıllarda Malatya- Hekimhan'daki mezarı başında yapılan yıldönümü anmaları, bu kez Ankara'da düzenledi.
Ankara'daki anma programı ve Gazeteci Yavuz Selim Demirağ moderatörlüğünde gerçekleştirilen; eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun ile Hasançelebi eski Belediye Başkanı Mehmet Şerif Yıldırım'ın konuşmacı olarak katıldıkları panel, Behçet Oktay'ın kız kardeşi Şule Oktay'ın konuşması, odatv.com'da yayınlanan ayrıntılı bir haberde yeraldı.
odatv.com'un, eski İstihbarat Daire Başkanı Uzun'un "O dinleme aydınlatılsa ölmezdi" sözlerinin başlık yapıldığı haberinin bir bölümü şöyle:
"Özel Harekat Daire Başkanı merhum Behçet Oktay'ın şaibeli ölümünün üzerinden tam 8 yıl geçti. Devlet, “intihar” dedi. Aile, “cinayet” diye haykırdı... Her yıl Malatya Hekimhan'daki mezarı başında anılıyordu. Ancak kardeşi Şule Oktay'ın ifadesiyle, “Telgraf tellerindeki kuşlardan mı, iletişim hatlarındaki parazitlerden mi her nedense seslerini duyan olmadığından, aradaki engelleri kaldırmak” amacıyla merhum Oktay için bu yıl ilk kez Ankara'da bir anma toplantısı düzenlendi.
Türk Harb-İş Sendikası'ndaki anma toplantısı saygı duruşu ve İstiklâl Marşı'nın okunmasının ardından merhum Behçet Oktay'la ilgili slayt gösterisiyle başladı.
OKTAY DOSYASINA BAKANLARIN YÜZDE 70'İ FETÖ'DEN TUTUKLANDI
Toplantının açış konuşmasını yapan merhum Oktay'ın kızkardeşi Şule Oktay, şunları söyledi:
“1997'deki Susurluk kazasından sonra devletin itibarını geri kazandıracak bir polis aranıyordu. O tarihte Diyarbakır'da özel harekat şube müdürü olarak görev yaparken, Güneydoğu'da başarıdan başarıya koşan, hainlere karşı yürütülen mücadelede gösterdiği üstün başarı nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı'nca ilk kez bir sivili verilen Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası ile onurlandırılan bir polis vardı. Bu polis atandığı Özel Harekat Daire Başkanlığı gibi son derece zor ve hassas bir görevi 4 yıl vekaleten olmak üzere tam 13 yıl yürüttü. Başkanlığı süresince de çok şey gördü, çok şey bildi. Bir baraka halinde aldığı biriminini, öldürüldüğünde dünya standartlarına getirmişti. 5 bin tane özel harekat polisi yetiştirdi. Daha çok şey yapacaktı. O zor günlerin adamıydı. Lakin 25 Şubat 2009 gecesi öldürüldü. Görevden alabilirlerdi, kumpaslarla Silivri'ye hapsedebilirlerdi. Ancak yapmadılar, yapamadılar. Çünkü Behçet Oktay'ın yaşıyor olması, onlar için büyük tehlikeydi. Bugün geldiğimiz noktada Behçet Oktay'ın, birlikte çalıştığı silah arkadaşlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yıkılması projesi kapsamında faaliyet gösteren illegal oluşumlarla organik bağ içinde olduğunu farkettiği anlaşılmaktadır. Mensubu olduğu emniyet camiasındaki hain yapılanmayı zaten çok iyi biliyordu. 8 yıl önce bu hain yapılanmayı konuşanın dahi yandığı bir ortamda, merkezlerini ve faaliyetlerini fark eden Behçet Oktay'ın öldürülmesi mutlak zaruriydi. Öldürüldükten sonra da medya kanalıyla linç edilerek, itibarsızlaştırılmaya çalıştılar. Başarılarla dolu bir yaşamdan tek kelime dahi bahsedilmedi. Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal, Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, adli tıp, hastane, medya ilk dakikadan itibarın hiçbir inceleme yapmadan koro halinde hep bir ağızdan 'intihar' dediler. Hakimler, savcılar dosyaya bile bakmadılar. Bir iki cılız medya haberi dışında herkes sustu. Özellikle silah arkadaşları. Hakkını arama mücadelesine başladık. Lakin yolumuzda her yere uzanan bir el vardı. Hangi kapıyı çalsak, bizden önce oradaydı. Biz bu karanlık eli tanıyorduk. Bu eli farkeden ve kırmak isteyen vatan evlatlarının kimi tutuklandı, kimi mesleklerinden edildi, kimi de öldürüldü. Çünkü bu vatan evlatları onların projesinin önünde engeldi. Bu proje, Türkiye'yi işgâl, Türkiye'nin yıkım projesiydi. Kimilerine göre adı cemaat/hizmet hareketiydi, şimdilerde ise FETÖ. Bizim için ise hep bir hain örgüttü. Ortak amaçları Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak olan bu ve benzeri örgütlerin şifreleri henüz çözülememiştir. Bu illegal örgütler sadece şekil değiştirerek, faaliyetlerine kaldıkları yerden devam etmektedir.”
...
Oktay'ın otopsi fotoğraflarını gösteren ve “İntihar eden adamın elinde niye morluk olur, niye kelepçe olur?” diye soran Uzun, şu ilginç iddiayı gündeme getirdi:
“Özel Harekat Başkanı Behçet Oktay şimdiye kadar ne yaptı da 15 Temmuz'da burası bombalandı? Behçet Oktay milli polisler yetiştirdiği için oraya sızamadılar, bu yüzden de sorgusuz sualsiz bombaladılar.”
Son konuşmacı Adalet eski Bakanı Seyfi Oktay'dı. Behçet Oktay'la akrabalık bağı bulunmadığını, ancak iki ailenin dedelerinin kararıyla aynı soyadını aldıklarını belirten Oktay, “Daha bir çok ortak noktamız var. Benim babam da polisti. Ayrıca Atatürk ilkelerine, demokrasi ve hukuk devletine bağlılığımızda ortaktı” dedi..."
odatv.com'daki haberin tamamını, aşağıdaki linki tıklayarak okuyabilirsiniz:
http://odatv.com/o-dinleme-aydinlatilsa-olmezdi-2602171200.html
odatv.com- malatyahaber.com