''Yalnızca Bakkal Amca Değil, Yerel Markalarımız da Yok Oluyor''
Mustafa Bahadır ALTAŞ
SM. Mali Müşavir
mba444@mynet.com
Bazen diyorum yazmamayım, öyle tepkiler geliyor ki yazmamak mümkün değil. Hele birde yanlış bilgilerle algı yönetimi yapıldığını görünce o zaman yazmak farz oluyor.
2007 ve 2010 yıllarında yazdığım yazılarımda dünyadaki gelişime paralel olarak ülkemizde de özellikle 2000 yılların başından itibaren perakende ticarette yeni bir dönem başladığından bahsetmiştim. Kayıt dışının kayıt altına alınmasında mali idare tarafından bu değişimin desteklendiği, bu gelişmeler karşısında esnaf ve sanatkârların özellikle de bakkal ile küçük marketlerin alışveriş merkezleri karşısında ayakta durmasının çok zor olduğu vurgulayarak “Sürecin böyle devam etmesi halinde gelecek beş yılda iki yüz elli bin küçük esnafın kepenk kapatması kaçınılmaz olacaktır. Yok olan yalnızca bakkal amca değil, yerel markalarımız da yok oluyor." diyerek konuyu gündeme taşımıştım.
Ahi Evran ile hayat bulan ahilikte esnaf olmak; "Kardeşlik, doğruluk ve dayanışma içinde elinden ve dilinden başkalarının güven duyduğu kâmil insan olabilmektir" şeklinde ifade edilmektedir. Bugün için günümüz çağdaş yaşamın gereği olan kalite yönetimi, müşteri memnuniyeti, tüketici hakları gibi birçok konu bundan tam sekiz yüz yıl önce Ahilikle Anadolu'yu anayurt yapan Türkler tarafından Anadolu da 12. yüzyılda uygulamaya geçirerek insanlığın hizmetine sunulmuştur.
Yasalarımızda "iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri" olarak tanımlanan esnaflar ve sanatkârlar, sağlamış oldukları üretimleriyle ekonomik büyümeye ve sosyal yaşama katkı sağlarken aynı zamanda ekonomide kılcal damar vazifesi görerek dinamiklik ve canlılığın kaynağını oluşturup ekonomik istikrarın sağlanmasında etkin rol oynamaktadır.
Bilindiği üzere Türkiye’de 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizden esnaf ve sanatkârın da içinde bulunduğu tüm işletmeler olumsuz etkilenmiştir. Esnaf ve sanatkârların, yaşanan olumsuzluktan etkilenmemesi için 60. Hükümet Programı Eylem Planı ile esnaf ve sanatkârlara yönelik Esnaf ve Sanatkârlar "Değişim-Dönüşüm-Destek" (3D) Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlanmıştır.
Peki o günden bugüne ne oldu?
2002-2007 döneminde uygulanan sıkı para politikasının etkileri 2007 yılı başından itibaren küçük esnaf tarafından hissedilmeye başlanmıştı. Özellikle KOBİ’ler zor durumdaydı ve önlem olarak 1. can suyu kredisi verildi. Bu çare olmadı 2008 Yılında 2. can suyu kredisi verildi yetmedi. Bu da yetmedi 2009 yılında iç tüketimi artırmak amacıyla Üreten Türkiye Platformu'nu kurarak "Kriz varsa çare de var" adlı kampanya başlatıldı. Bu uygulamalardan beklenen sonuç alınmayınca kapitalizm ürünü olan dev plaza ve AVM'lerin cazibesine kapılan siyasi irade esnaf ve sanatkârlar için öngördüğü "Değişim-Dönüşüm-Destek" projesini hayat geçirmekte duyarsız kaldı.
•Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 2003 yılında esnaf sayısı, 2 milyon 245 bin iken bu sayı 2013 yılının Ekim ayı itibarıyla 1 milyon 885 bin kişiye indi.
•2009 Türkiye geneli esnaf sayısı 1.912.180 kişi
•2012 Türkiye geneli esnaf sayısı 2.136.025 kişi
•2013 Türkiye geneli esnaf sayısı 1.507.563 nüfusa oranı %2,26
•2014 Türkiye geneli esnaf sayısı 1.572.473 nüfusa oran %2,21
•Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu istatistiklerine göre, 2005 ile 2014'ün yılları arasında yeni kayıt yaptıran 1.868.128 küçük esnafa karşı 1.308.621 küçük esnaf (%70) kaydını esnaf ve sanatkâr konfederasyondan kaydını sildirmiş durumdadır.
•2014 yılında Türkiye genelinde, 81 ilin 48'inde geçen yıla göre esnaf sayısı azaldı.
•2002 yılında kredi kullanan kooperatif ortak sayısı yaklaşık 65 bin iken, 2013 yılı sonu itibarıyla bu sayı 286 bin kişiye ulaştı. 2002 yılına göre kredi kullanan ortak sayısı yaklaşık 4 kat arttı. 2002 yılında üyelerin kredi kullanım oranı %46 iken bu oran 2013 yılında %86 ulaşmıştır. Küçük esnaf mesleki faaliyeti için değil ekonomik geçimini sağlamak için kredi kullanır duruma geldi.
•Aralık-2005 Faal gelir vergisi ve Basit usul vergisi Mükellef sayısı 2.484.205 iken bu sayısı 2014 yılında 2.529.694 olmuştur.
Esnafımız yaşlandı; 31 aralık 2014 tarihi itibariyle Türkiye genelinde esnaf ve sanatkârlarımızın %13,6 lık kısmını 214.086 ‘ sı kadınlardan, %86,4’lük kısmını oluşturan 1.358.387 ‘ sı ise erkekler oluşturmaktadır. İşyeri sayısı ise 1.693.934 tür. Türkiye geneli esnaf ve sanatkârlarımızın yaş ortalaması 44,2 ’dır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık 2013 verilerine göre Türkiye’nin yaş ortalaması 30,4 dur. Esnaf ve Sanatkârlık yeni nesil tarafından tercih edilmemektedir.
Malatya'da durum nasıl?
•Aralık 2009 ayı itibari ile Malatya 16.895 esnaf sayısı ile Türkiye genelinde en çok esnaf olan 33 ildi 2014 yılında 26 il durumda
•2013 yılı Malatya esnaf sayısı 15.559 işyeri 16.646 sayısı
•2014 yılı Malatya esnaf sayısı 16.413 işyeri 17.504 nüfus oran %2,30
•Aralık-2005 Faal gelir vergisi mükellefi 12.302 Basit usul vergisi mükellefi 10.032 olmak üzere toplam 22.334 kişi vergi kaydı var iken
•Aralık-2014 Faal gelir vergisi mükellefi 11.575 Faal Basit usul vergisi mükellefi Malatya 9.963 olmak üzere toplam 21.538 kişinin vergi kaydı bulunmaktadır.
•Malatya’da son on yılda açılan 21.112 işyerine karşı 12.364 işyeri kapandı, bu bilgiye göre Malatya'da açılan 2 işyerinden birisi kapandı (%58,5)
O toplantıda neyi ayakta alkışladılar?
Geçen hafta Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği'nin "Yeni Türkiye Buluşması" programına konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun alkış alan açıklamaları.
•Alışveriş merkezinde esnaf ve sanatkara en az yüzde 5 pay yer ayrılması zorunluluğunun getiriliyor demek ki bu piyasada "Esnafın değeri yüzde beşmiş".
•Kaybolmaya yüz tutmuş meslekler için (Nalıncılık, nalbantlık, semercilik, orakçılık ve tırpancılık ile tenekecilik gibi) AVM içinde binde 3 pay yer ayrılmasının ve rayiç bedelin 4'te 1'i kira alınması, (AVM 1 m2 10 Euro ulaşan ortak giderler unutulmasın) ve faizsiz kredi verilmesi.
•Esnaf ve sanatkârlara kullandırmak için 2015 yılı bütçesinde ayrılan kredi tutarı 600 milyon TL’ iken Başbakanın açıklaması ile 750 milyon çıkartılıyor yanı Esnaf ve sanatkârlara kişi başına düşen 380 TL olan kredi tutarı 475 TL çıkmış oluyor.
Ekonomi çevrelerince kayda değer bir açıklama olarak kabul edilmeyen ve esnafın hiçbir sorununa çözüm getirmeyen La Fontaine masalları türünden yapılan bu açıklamaları esnaf için "sevindirici müjde" esnafımızı “bayram günü gibi mutlu etti” diye lanse etmek anlaşılır gibi değildir.
Başbakan açıklamalarını bayram müjdesi kabul edip ayakta alkışlayanlar ne yazık ki Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nın kapitalizm karşısında esnaf ve sanatkârların durumunu özetleyen aşağıdaki açıklamalarını duymazdan geliyorlar: "AVM'lerde bir çalışma saati sınırlaması ya da çalışma günü sınırlaması söz konusu değildir, olmayacaktır. Bu tür bir algı ya da tartışma Türkiye'nin güvenli yatırım ortamı imajına da zarar verme potansiyeli taşımaktadır. Bu tür tartışmaların kaynağı kesinlikle hükümetimiz, bakanlığımız, biz değiliz. Oyun başladıktan sonra kuralların değiştirilmesine yönelik bir düzenleme yapmamız kesinlikle söz konusu değil. Bu alanda çok ciddi AVM ve perakende zincir yatırımları var. Yatırımlara karar verilirken mevcut olan şartların aleyhlerine olacak şekilde geriye götürülmesi kesinlikle söz konusu değildir."
En üzücü olanı da TESK Başkanı Bendevi Palandöken, 2014 yılı Mayıs ayında yapmış olduğu bir açıklamada "Çarşı, cadde mağazası ekonomisi yok oluyor. Girişimciler; tezgahtar oluyor, müteşebbis olmuyor" dediğini dikkate almamasıdır.
Geçmişten günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte birçok meslek kaybolmuştur. Dar gelirli insanların tercih ettiği çıraklık ustalık gibi kendi sistematiğinde küçük işletme olan meslekler sanayileşme ve büyük markaların doğuşu yok olmakla karşı karşıyadır. Gerçek şu ki, artık küçük sermayeli esnafın eskisi gibi yaşama şansı yok. Esnaf ve sanatkârlarımızın çözümü yine kendi içlerinde araması gerçekleşmesi gereken değişim ve dönüşümün için;
Birleşme/Kümelenme için altyapı ve ortaklık faaliyetlerinin desteklenmesi,
Yenilikçilik ve girişimcilik için yeni açılımlar sağlanmalı,
Teknolojik gelişim ile alternatif yaklaşımlar için eğitim ve danışmanlık hizmetleri sağlanmalı,
hepsinden de önemlisi esnaf ve sanatkârlarımızın üzerindeki vergi, sigorta primi ve diğer yükümlülüklerin azaltılmalıdır.
Bu bilgiler ışığında Başbakan konuşurken ayakta alkışlayıp savaş kazanmış komutan edasında methiyeler dizen esnaf ve sanatkârlarımız adına kendini yetkili ve sorumlu görenler ile iktidar partisinin aşağıdaki yer alan önerileri dikkate alması gerekmez mi?
•Ekonomik durumu iyi olanların Bireysel 2. emeklilikleri (BES) için 1.000 prim için aylık 250,00 TL.sı devlet tarafından karşılıksız destek verilirken Bağ-kur primini ödeyemeyen esnaf ve sanatkârlarımızın böyle bir destek neden verilmez?
•10 ve üzerinde içi çalıştıran bir işyerine hazine tarafından sigorta primi işveren hissesi desteği sağlanırken 1 kişide olsa yanında işçi çalıştıran esnaf ve sanatkârlara bu destek neden çok görülmektedir?
•Ücret geliri alanlar için uygulanan Asgari Geçim İndirimi (AGİ) esnaf ve sanatkârlara neden uygulanmaz?
•Aylık bin liralık kazancı üzerinden vergisini ödemekte güçlük çeken esnaf ve sanatkârla ile milyonlarca lira kazanan sporcular ne zaman kadar aynı şekilde %15 oranında vergi ödemeye devam edeceklerdir.
Bu tür iyileştirici ve düzenleyici tedbirlerin gerçekleştirilmemesi halinde esnaf ve sanatkârlarımızın bilinen sona varmaları kaçınılmaz olacaktır derken,
Yazımın başlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı görüşmelerde söylediklerinde “Yetersiz sermaye nedeniyle acımasız rekabet ortamında esnafın ayakta kalmasının imkânsız.” sözleriyle belirgin olarak anlam bulmaktadır.
Başbakan tarafından açıklanan AVM içinde binde 3 pay yer ayrılması öngörülen kaybolmaya yüz tutmuş olduğu söylenen mesleklerden bazıları
Taşçılık,Taş Yontuculuğu, Hancılık ve Nalbantlık, Çulculuk,Nalıncılık,Sepetçilik - Küfecilik Hattatlık, Değirmencilik, Orakçılık ve Tırpancılık, Şerbetçilik, Dondurmacılık, Karcılık, Çulfacılık, Dokumacılık, Goşkarlık, Çömlekçilik, Habenecilik,Tenekecilik ,Çerçilik,Sedefçilik,Basmacılık
Mestçilik, Sayacılık, Urgancılık, Bileyicilik, Hallaççılık, Çölekçilik, Fesçilik, Demircilik
___________
Kaynak:
•www.gib.gov.tr/
•www.tesk.org.tr/
•www.gtb.gov.tr/