Türkiye’nin Avrupa Birliği nezdinde ‘Coğrafi İşaret Tescil Belgesi’ aldığı ikinci tarım ürünü olan kayısıda, AB tescilinin sağladığı avantajların kullanılması beklenirken, bu yolda bugüne dek herhangi bir çalışmanın yapılmaması eleştirilere neden oluyor.
Dünyadaki birçok ülkede Avrupa Birliği Coğrafi işaret tescili alan ürün, binlerce kişi için istihdam kapısı, bulunduğu bölgenin ekonomik motoru ve gücü olurken Türkiye’nin ikinci tarım ürünü olarak kayısının aldığı “AB Coğrafi Tescil İşaret Belgesi” şimdilerde sadece Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TSO) duvarını süslemekten başka bir işe yaramıyor.
Geçtiğimiz aylarda Malatya’ya gelerek, “Coğrafi İşaret Türkiye Uygulamaları ve Malatya” başlıklı bir konferans veren Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kurucu ve Onursal Dekanı, YÜciTA (Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, kayısı için AB nezdinde tescil almanın önemli olduğunu söylemiş, ancak tescil sonrası sürecin çok daha önemli olduğuna vurgu yaparak, ürün tescili yapan kurumların iyi çalışmaması ve süreci yönetememesi nedeniyle, konunun sadece belge almaktan ibaret kaldığını söylemişti.
Prof.Dr. Yavuz Tekelioğlu’nun dikkat çektiği bu tehlike tam anlamıyla Malatya kayısısında yaşanıyor.
Hasan Erkoç’un yönetim kurulu başkanlığını yaptığı süreçte Malatya TSO yönetimi, dönemin İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Murat Asma’nın ve dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin de önemli destekleriyle Malatya Kayısısı, Avrupa Birliği Komisyonu Coğrafi İşaret Tescil Direktörlüğü tarafından coğrafi işaret ile tescil edilmişti. Tescil sertifikası 11 Temmuz 2017 tarihinde Ankara’da düzenlenen bir törenle Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Tarım ve Kırsal Kalkınmadan Sorumlu Üyesi Phil Hogan tarafından yine dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’e sunulmuş, o da dönemin TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç'a vermişti.
Kayısının Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescili almasının üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçmesine rağmen coğrafi işaret tescil belgesinin getirdiği avantajların gerek Malatya gerek ülke ekonomisine daha fazla katkıda bulunması yönünde bugüne kadar somut bir adım atılmadı.
Eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de, geçtiğimiz ay Malatya Ticaret Borsası'na gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, kayısıda coğrafi işaret tescil belgesi konusunda Malatya'daki ilgisizliğe ve yetersizliğe tepkisini dile getirerek, “Türkiye’de 3 üründen birisi Malatya kayısısı ama bununla ilgili bir farkındalık oluşturamadık. Ama acilen bunu oluşturmamız lazım, ihracatçımıza da, tüccarımıza da artık bu belgeyi kullanmalarını hissettirmemiz lazım. Bu görev borsamıza ve ticaret odamıza, valiliğimize, belediyemize düşer. En kısa zamanda istişare yapıp talimatlandırmamız lazım” demişti.
AB belgesi de kurtaramadı
Küreselleşmeye karşı önemli bir kırsal kalkınma aracı olan, yerel değerlerin korunması ve sürdürülebilirliğini sağlayan, kaliteli üretimle fiyat artışı gibi önemli bir avantaj sağlayan Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescil Belgesi'ni,TSO'nun, eski yönetimle arası açık olduğu ifade edilen yeni yönetiminin, yapılan bu çok önemli işlemi, eski yönetimin icraatı olduğu düşüncesiyle sahiplenmediği, sadece yönetim kurulu başkanının odasında adeta duvar süsü olarak kullandığı öne sürülüyor.
Gerek ürünün olduğu, gerekse olmadığı dönemde, don, dolu, hastalık ve rekolte gibi nedenlerle her dönemde üreticisini perişan eden kayısıya ilişkin sorunların çözümü ve de uluslararası arenada önemli bir tarımsal ürün olarak hak ettiği yeri bulması için vesile olması beklenen AB Coğrafi İşaret Tescil Belgesi, tescilden sonra ciddi bir yönetişim sürecinin başlatılamaması, kayısıyla ilgili yapılması gereken çalışmalar konusunda lokomotif olma misyonunu üstlenecek bir kurum ya da yapılanma bulunmadığını da ortaya koydu.
Kayısı ile ilgili sorumluluklarını bugüne kadar tam manasıyla yerine getirmeyen Malatya TSO, Malatya Ticaret Borsası ve Malatya Ziraat Odası’nın coğrafi işaret tescili konusunda da şu ana kadar bir adım atamamış olması kayısı konusundaki başarısızlıklarını bir kez daha kanıtlamış oldu.
Coğrafi işaret tescilinin önemi
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Akademisyenler Yavuz Taşçıoğlu ve Münire Arıkan tarafından “Avrupa Birliği’nde ve Türkiye’de Coğrafi İşaretli Ürünlerin Gelişimi ve Yasal Yapılanmanın İncelenmesi” başlıklı çalışmada, coğrafi tescilin anlamı ve faydalarına ilişkin ‘Giriş’ bölümünde şu bilgi veriliyor:
“Coğrafi işaretler, belirli bir alandan kaynaklanan bir ürünü tanımlayan ya da kalitesi, ünü veya diğer karakteristik özellikleri bakımından coğrafi kaynağına atfedilen, bir bölgeyi temsil eden sınaî mülkiyet hakkıdır (Ilıcalı 2005). Coğrafi işaretleri önemli kılan unsurlardan biri, içinde barındırdığı anlam ve onun bir kırsal kalkınma aracı olarak küreselleşmeye karsı yerel hareketlerin teşvikini sağlayan bir olgu olarak görülmesidir. Coğrafi işaretler üretici açısından bakıldığı zaman yüksek kaliteli ürün üretmenin getirdiği fiyat artışı gibi bir avantaj elde etmesini sağlamaktadır. Tüketici açısından da aldığı ürünün belirli bir yöntemle yetiştirildiğini ve kalitesinin oluşturduğu garantisi açısından bir güven oluşturmaktadır. Coğrafi işaretler yerel değerlerin korunması ve sürdürülebilir olması açısından kırsal alanda kalkınmanın ekonomik araçlarından bir tanesidir. Coğrafi işaretler yerel üreticinin pazara yönelik üretim yapmasını arttırmakta, daha kaliteli ürün yetiştirmelerini sağlamakta, yerel dinamiklerin canlandırılmasını sağlamak gibi öneme sahiptir. Coğrafi işaretler özellikle AB ülkelerinde tarım işletmeleri için önemli bir kalkınma aracıdır. Coğrafi İşaretler Kanun taslağında amaç; “yöresel veya geleneksel karaktere sahip ürünlerin teşviki ve üretimin çeşitlendirilmesi yoluyla ürünlerin piyasa değerlerinin artırılarak, bölgesel, kırsal ekonomilerin güçlendirilmesine katkı sağlamak; üretim metodunda ve kaynakta garanti sunulmak suretiyle tüketicilerin yüksek kalitede ürünlere erişimini kolaylaştırmak ve adil ticaretin sağlanması amacıyla; doğal ve beşerî unsurların bir araya gelmesi sonucu tarım, maden, el sanatları ve benzeri alanlarda ortaya çıkan ve Kanunda yer alan tanımlara ve koşullara uygun her türlü ürünün coğrafi işaret veya geleneksel özellikli ürün adıyla korunmasına ilişkin kuralları ve şartları belirlemek” olarak tanımlanmıştır.”
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com
FOTO: TSO'nun duvarını süsleyen tescil belgesi
ARŞİV FOTO: Kayısının Coğrafi İşaret Tescil Belgesi'nin teslimi dolayısıyla Temmuz 2017'de Ankara'da tören düzenlenmişti