Malatya'ya 2'nci Üniversite..
Hangi kadro ile nasıl bir eğitim vereceğinizin bir önemi yok nasıl olsa!.
Osman KARAKAŞ Yazdı
İnönü Üniversitesi'nin kurulması öncesi yapılan girişimler ve faaliyetleri eskiler hatırlar. Bu kutsi amaçla dernek kurulup siyaset nezdinde ve kamuoyu oluşturulması amacıyla temaslarda bulunulup bir yandan karar çıkması için Ankara nezdinde girişimlerde bulunulmuş, diğer yandan da alan tahsisi için Malatya merkezli çabalar sürdürülmüştü. Şahsen yaş itibari ile son zamanlarına yetişebildim.
Uzun yıllar yılmadan devam eden çabalar sonucunda karar çıktı ve İnönü Üniversitesi kuruldu. Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nin Malatya İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu da İnönü'ye devredildi. Emeği geçenlere şükran borçluyuz.
Zor idi o yıllar. Öğrenciler Malatya'da yapılmadığından, diğer illere sınava giderdi. Üniversite zaten yoktu. Kazananlar da büyükşehirler başta olmak üzere gurbet yolcularıydı doğal olarak.
Zaman değişti, gelişmelere ayak uyduruldu ve üniversitesiz il kalmadı. Hatta bir çok ilde birden fazla üniversite var şimdi. Devlet üniversitelerine bir de vakıfların açtığı üniversiteler eklenince bu kez öğrenci kapma yarışı başladı.
Tüm bu gelişmelerle birlikte Türkiye'de üniversitelerin ve verdikleri eğitimin kalitesinin yanı sıra bilimsel çalışmalardaki sıralamaları tartışılır oldu.
Yıllar sonra ortaya çıkan bulgulara göre çok sayıda akademisyenin ve yöneticinin diplomalarının sahte olduğu belirlendi. Bu sahtecilerin eğitim verdiği gençler ise mezun oldu. Para ile diplomaların alındığı ülkelerden Türkiye'ye balıklama atlayan bir çok sahtekâr öğretim üyesi oldu, dekan oldu vs.
Şimdilerde Malatya'da ikinci bir üniversite kurulması fikri kabul görüyor. Bu fikir yeni değil aslında. Her Malatyalı'nın gönlünden geçen bir düşünce. İki de yetmez 3 olsun 3, hatta 5 olsun. Zararı değil faydası var. Malatya bir üniversiteler/eğitim/bilim kenti olsun.
Kim istemez?
Hayaller güzel de bir de gerçekler var.
İkinci üniversite fikrine İnönü'nün yeni Rektörü "Mevcudu geliştirelim" şeklinde örtülü bir tepki verdi. Bir kaç gün sonra Rektör'ü ziyaret eden Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ise; İnönü yönetimini kastederek; "Yeni üniversiteye abilik yapsınlar" babında bir cümle sarfetti.
Öyle ya üniversite kurmak bir abin olduktan sonra çocuk oyuncağı. Rektör diyeceğini demiş zaten. Bir bildiği var ki "Mevcudu geliştirelim" diyor. Ama kimse bu düşünce ile ilgilenmiyor. Yeni binalar, yeni makamlar, yeni bütçeler ve yeni iş kapıları daha önemli. Nasıl bir eğitim vereceğinizin ya da hangi kadro ile vereceğinizin bir önemi yok nasıl olsa!
Üniversite kurmak, yönetmek, bilimsel eğitim vermek "abilik" kavramı ile özdeşleştirilemeyecek kadar ciddi ve sorumluluk gerektiren ulvi bir faaliyet.
Yaklaşık 42 bin öğrencisi olduğu bilinen İnönü Üniversitesi'nin bazı fakültelerinde bile akademisyen eksikliği ciddi boyutlarda. İl dışından belirli günlerde gelebilen hocalar "toptan" dersler yapmaya çalışmakta ve yine bu ithal hocalar sınavlarını da genellikle hafta sonuna toplayıp 1 günde bir kaç sınav yapılmaktadır.
Bazı birimlerin yöneticileri ise alan dışından kişilerdir. Yanı sıra diğer ülkelerden gelen ve şişirilmiş lise diploma puanı ile girilmesi çok zor olan bölümlere alınan yabancı uyruklu öğrenciler ile de reklam yapmaktan geri kalınmıyor.
Oysa bu ülkenin çocuklarının haklarını sınavsız yabancı öğrencilere tahsis etmek ne derece aklî ve adil?
Yabancı öğrenci ve yabancı eğitmen olduğunu övünerek açıklamak, bir üniversitenin başarılı olduğunu göstermez.
Yenisi ya da yenileri kurulur kurulmaz ayrı konu. Ancak, kurulduğu günden beri Malatya ile kopuk olduğundan şikâyet edilen İnönü Üniversitesi'nin bu kopukluk konusunu daha ne kadar sürdürmekte ısrar edeceği merak konusu.
Öğrenci sayısı, yabancı sayısı ile övünmek yerine, çoğu akademisyenin devlet kesesinden ziyaret ettiği batı ülkelerindeki üniversitelerde görüp de kuruma getirdiği hangi yenilik var? (Düşünüp bulmanın çok zor bir iş olduğundan hareketle..)
En azından batı ülkelerindeki üniversitelerin halk için açmış olduğu yüzlerce kurstan da mı haberleri yok?
KOBİ'ler ve sanayicilerin ihtiyaç duyduğu ya da duyabileceği noktalarda hangi önerileri, araştırmaları, öngörüleri olmuştur?
Örneğin; teknik alanda eğitim birimleri ve akademisyenleri olan bu dev üniversite övünerek kurduğu Güneş Enerjisi Santralı için neden herhangi bir üretici firma ile anlaşıp Organize Sanayi Bölgelerinden birinde yerel üretim gerçekleştirme şartını koymamış ve geleceğin enerji üretim seçeneklerinin en başında gelen bu konuda korkunç paraları harcamayı övünerek dile getirmiştir?
Bir üniversitenin kentin ve ülkenin kalkınmasındaki rolü yok mudur? Yerel sanayinin, üretimin, hizmet sektörünün hatta iletişim/bilişim sektörlerinin gelişimine katkıda bulunması, işbirliği yapması gerekmez mi?
Öncelikle belirtildiği gibi mevcudu geliştirmek zorunluluğu vardır. Sonrasında kent ile ve halk ile bütünleşmek, yaşam kalitesini, üretimi ve hizmeti artırmaya yönelik projeler ile işbirliğine gereksinim vardır.
Bunlar gerçekleştikten sonra nüfus ve yüksek öğrenim yaşındaki Malatyalı ile il dışından gelebilecek olanların projeksiyonlarına göre sağlıklı bir fizibilite yapılıp, kaliteli eğitim kadrosunu da nasıl ve nereden temin edilebileceğini de gerçekçi bir çalışma ile birden fazla üniversite kurulması herkesi memnun eder.