SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Niyazi Doğan

İktidar ve Malatya'nın Kayıp Muhalefeti

İktidar ve Malatya'nın Kayıp Muhalefeti
A- A+ PAYLAŞ

Niyazi DOĞAN

dogannd@gmail.com 

Bir iktidar düşünün; 

Genel ya da yerel olsun, girdiği her seçimde, Türkiye’de en yüksek destek aldığı ilk 5 şehirden biri olan şehri (Malatya) 13 yıl boyunca ‘helal- haram farketmez, herşey ama herşey benim-bizim olmalı’ düsturu ile yönetsin / içini boşaltsın / fakirleştirsin / yoksullaştırsın / işsizleştirsin / kimliksizleştirsin / şehrin kültürel – çevresel dokusunu adım adım tahrip etmiş / halka ait varlıkları parti çeperine yapışmış kent kemiricilerinin mülkiyetine geçirmiş olsun…

Bir iktidar düşünün; 

Ekonomisini uçurduğunu iddia ettiği Malatya’da icra dairelerinin sayısını 10 yılda 3’den 9’a yükseltmiş / OSB’de ‘İflas erteleme’ talebi için sıraya giren şirket sayısını her gün arttıran ve üretime değil, ranta dayalı bir şehir ekonomisi dizayn etmiş olsun…

Bir iktidar düşünün; 

Şehrin garip-gurebasını korumak / kollamak yerine, seçim kampanyalarının değişmez nesnesi haline getirdikleri garip-gurebanın sahip olduğu birkaç yüz metrekarelik yuvasını kentsel dönüşüm adı altında yıkarak yoksulu mülksüzleştirmiş olsun…

Bir iktidar düşünün; 

Girdiği her seçimde / seçime dönüştürülmüş her referandumda, kendisine verdiği destek çıtasını biraz daha, biraz daha yükseltmeyi kendine ‘vazife’ bilmiş bir şehrin, istihdam alanlarını ‘planlayarak, tasarlayarak ve isteyerek’ yani taammüden yok etmek üzerine kurulu politikalarla fabrikalarını, özelleştirmeciliğin klasik yol haritasını takip ederek önce işlevsizleştirmiş, sonra üretimini azaltmış, bir adım sonra teknolojisinin artık çağ dışı kaldığı propagandasını yaparak kapısına kilit vurulmasını sağlamış, ardından binlerce işçiyi ekmeksizleştirmiş, nihai aşamada ise, şehrin üretim mekânlarını, şehrin insanlarının geçim kapısı olan fabrikalarını üç otuz paraya sermaye gruplarına ‘yok ettirmiş’ olsun…

Bir iktidar düşünün; 

Şehrin 1200 yataklı iki devlet hastanesini kapatmış olsun, kapattığı iki hastanenin yerine, Turgut Özal döneminde (yaklaşık 25 yıl önce) yapılan Turgut Özal Tıp Merkezi’nin 100 yıl gerisinde bir kaliteyle inşa edilen ve 1 yıl geçmeden dökülmeye başlayan 640 yataklı bir hastane kurarak, ‘Malatya’yı sağlık başkenti yaptık’ yalanlarıyla beyin yıkamış olsun…

Bir iktidar düşünün; 

İşbaşına getirdiği belediye başkanları, yüz milyonlarca lira bütçeli belediyeleri, aile şirketine dönüştürmenin de üstüne tüy dikercesine, ilçesinin çöplerini toplamayı dünya belediyecilik tarihinin en büyük / en başarılı işi olarak pazarlama komedisinden asla taviz vermiyor olsunlar… 

İktidar partisine mensup belediyeler, halkın tümüne ait milyonlarca liralık belediye bütçelerini hak / hukuk / yasa / kural / ahlak / ilke tanımadan, helal-haram – kul hakkı ayrımı yapmaksızın, iktidarın Malatya milletvekili adayları için harcıyor olsunlar…

Bir iktidar düşünün; 

Bu iktidarın sahibi olan partiye (AKP) 13 yıl boyunca kesintisiz destek veren bir şehrin tüm üretim dinamiklerini yok etmiş ve şehir halkının kahir ekseriyetini devletin ya da belediyelerin sosyal yardımlarına muhtaç etmiş olsun.

Bugün o şehirde (Malatya) iktidarın sahiplerinin önemli bir bölümü, 13 yıl yönce, bırakın insanca yaşamayı mümkün kılan normal bir eve sahip olmayı, bir kümese bile sahip değilken, ya da 10 yıl önce en büyük hayali bir ‘Doblo’ sahibi olmak iken, şimdi iktidarın musluklarından akan kent rantı üzerinden saray yavrusu villalarda, 850 bin liralık Porsche otomobillerde şehrin parsel parsel ele geçirilmiş olmasının süfli keyfini yaşasın…

Bir iktidar düşünün; 

Şehrin yaylalarını, meralarını; hayvancılıkla ilintisi, günde birkaç öğün kırmızı et yiyerek oburlaşmak olan şirketlerin sahiplerine satarak, taş ocaklarıyla tahrip ederek, yaylaların ve meraların asıl sahibi köylüyü / çiftçiyi geçim kaynağı olan birkaç hayvanına bir tutam ot bulamaz hale getirsin / köylüyü ‘veren el’ üstünlüğünden ‘alan el’ sefaletine mahkûm etmiş olsun…

Bir iktidar düşünün;

Allah aşkının yerine ikâme ettikleri AVM aşkıyla şehir rantını malum sermaye gruplarına transfer etmek yolunda sadece köylü değil, şehrin küçük ve orta ölçekli esnafı da sermaye gruplarının AVM’lerine ezdirilmiş olsun, şehrin esnafı aylarca siftah yapamadan işyerini açıp – kapatsın / eşinin / evladının karşısına binbir mahcubiyetle çıkmak zorunda kalsın…

Ama diğer yandan iktidar sofrasına kurulmuş birileri haram dopdolu mideleriyle geğirme ve semirme bayrağını elinde tutarak şehrin tüm kaynaklarını haksız / adaletsiz / ahlaksız biçimde sömürüyor ve kendi aralarında paylaştırıyor olsun…

Şehri ele geçiren iktidar mensupları, şehrin hakkını ve şehrin halkının hakkını yemek için haramı helal yerine ikâme etmiş, şehrin iliklerini sömürmek üzerine kurulu düzenlerini devam ettirmek yolunda ahlakî değerleri sıfırlarken, şehrin değer ve dinamiklerini de sıfırlamış olsun…

Bir iktidar düşünün; 

Bu iktidara mensup il ve  merkez ilçe belediyeleri şehir halkına temel belediyecilik hizmetlerini bile sunmaktan aciz olsun, ama ‘Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün, kaynakları kendilerinin ya da yandaşlarının menfaatlerine kullananların listelendiği endekte en yüksek puanı alan ülke yöneticilerini kıskandıracak ustalıkta olsunlar…

İktidar milletvekilleri adaylarının, seçim kampanyası kapsamındaki beyin yıkama seanslarında, iktidarın 13 yıllık icraatında şehre harcandığını ileri sürdüğü 13 milyar TL (eski deyimle 13 kartilyon)’nin büyük bölümü, Erkenek ve Karahan tünelleriyle somutlaşan rezalet örnekleri üzerinden iktidar sofrasında semirmeyi ‘cihad’  olarak pazarlama mürailiğini gösteren müteahhitlerin / sermaye gruplarının cebine aktarılmış olsun…

VE BİR MUHALEFET DÜŞÜNÜN; 

Yukarıda portresini çizmeye çalıştığımız, AKP’nin 13 yıllık iktidarında tüm yönleriyle diz üstü çökertilmiş şehrin ve şehir halkının çıkarlarını savunmakla görevli muhalefet ise; iktidarın şehir düzeyinde geriletilmesi yolunda tüm objektif koşulların oluştuğu zaman ve zeminde halktan kopuk / şehrine yabancılaşmış / geniş halk kitleleri ile ilişkisi çoraklaşmış, apolitik bir tutum içinde olsun…

Haziran 7’de yapılacak milletvekili genel seçimlerine yönelik seçim kampanyalarından bağımsız ya da seçim kampanyalarına bağımlı olarak, Malatya’da muhalefetin AKP karşısındaki sinik / silik / içe dönük tavrı, AKP’nin Malatya’daki egemenliğinin şehrin tüm kontrolünün anti – demokratik biçimde belirli grupların eline geçmesine hizmet etsin… 

Malatya’da AKP ile muhalefet partileri arasındaki maçta;  AKP’nin başarısı, iyi takım olması / iyi oynaması sayesinde değil, muhalefetin sahanın tüm kademelerinde tel tel dökülmesi / rakibine karşı oyun planları geliştirememesi / rakibinin oyun planını bozacak karşı hamleleri geliştirecek yönetsel ve politik kapasiteden ve rakibi kendi sahasına hapsedebilecek oyun kurgusunu üretecek zekâ ve insan kaynaklarından yoksun olmasından dolayı, hep AKP’nin galibiyetiyle sonuçlanıyor olsun…

AKP’nin işbaşında olduğu 13 yılda; Malatya CHP ve Malatya MHP il örgütleri belirli zaman dilimleri hariç, politikasızlıkları / acizlikleri / tepkisizlikleri / aksiyonsuzlukları / vizyonsuzlukları / kifayetsizlikleri / Malatya’ya yabancılaşmış halleri ile adeta AKP’nin 2. ve 3. örgütleri gibi iktidarın değirmenine su taşıyor olsunlar…

Bir muhalefet düşünün; 

Şehrin 3 belediye meclisinde ( Büyükşehir / Yeşilyurt / Battalgazi) görev yaptığını iddia eden muhalefete mensup belediye mensupları imar rantının dağıtım ve ‘meşrulaştırma’ merkezi belediye meclislerinde sessizliği / sinmeyi / AKP Grubu karşısında muhalif ses yükseltmemeyi / başkanlara soru sormamayı / meclis kararlarını sorgulamamayı / gerekirse idari yargıya taşınması için işlem başlatılmasını sağlamamayı / kısaca iktidarın imar odaklı hukuksuzluklarına taşıyıcı kolon olsunlar…

Bir muhalefet düşünün; 

Şehirdeki gelişmeleri sıradan vatandaş gibi medyadan öğreniyor olsunlar. 

Bir vakitler, muhalefet partilerin il örgütleri; şehirdeki gelişmelere / olaylara / aksaklıklara / eksikliklere / yolsuzluklara / usulsüzlüklere dair medyadan önce bilgi sahibi olur, araştırır / öğrenir ve gerekli belgeleri topladıktan sonra tepkisini basın toplantıları ile ortaya koyar, medya da iktidarın yolsuzluk ve usulsüzlüklerini ya da herhangi bir yanlışını muhalefetin tepkileri üzerinden gündeme taşırdı. 

Şimdilerde ise devir değişti. 

Örneğin CHP ya da MHP Malatya İl Örgütü yöneticileri artık keyifli koltuklarında kalkıp / halkın arasına karışıp şehrin sorunları ile birebir ilgilenmek yerine, konforlarına halel getirmeden medya üzerinden bilgilenip, şayet kişisel çıkarlarına zarar vermeyecekse arada bir okudukları haberlerin çıktılarını alıp kameralar karşısına çıkmayı muhalefet yapmak diye yutturma kurnazlığına yatıyorlar. 

Bir muhalefet düşünün; 

İktidarın şehre yaptığını söylediği ancak çoğunluğu ya yıllardır verilen tarihlere karşın bitirilememiş / yarım bırakılmış yatırımlar üzerinden harcanan milyon dolarların hesabını sormak konusunda hukuki mekanizmaları çalıştırmak için kılını bile kıpırdatmıyor olsun / Kültür Merkezi yanına inşa edilen ucube kerpiç evler örneğindeki gibi buram buram çapsızlık / yolsuzluk kokan olaylarda bile kayıpları oynuyor olsun…

Ve bir ana muhalefet düşünün; 

Arapgirli köylünün / çiftçinin yaylasının AKP yörüngesindeki şirketler tarafından gasp edilmesi / taş ocaklarıyla/ HES’lerle yaşanmaz hale getirilmesi / köylünün hayvanlarının yaşam alanı yayla ve meraların talan edilmesi sonucunda içecek bir damla su, yiyecek bir tutam ot bulamaması; CHP Malatya Milletvekili adaylarına destek amacıyla memleketi Arapgir’i ziyaret eden CHP İstanbul Milletvekili adayı Gülay Yedekçi için sorun olmasın, ama, hayatında bir defa olsun stadda futbol maçı izlememiş Arapgirli çiftçilere Malatya’da yapılan yeni stadın UEFA kriterlerine uygun olmadığı şikayet edilesi mevzu olarak dakikalarca konuşsun ve bu argüman üzerinden Arapgirli çiftçiden CHP için oy istiyor olsun…

Yani, ‘Müslüman mahallesinde salyangoz satmak’ çelişkisi ya da yabancılaşması bile daha masum kalıyor olsun…

Politik mücadelenin başarıya ulaştırılmasında kadın, öncü rolü oynar. 90’lı yıllarda Refah Partisi’nin yükselişinde ve AKP’nin başarısında kadın birincil önemdedir. Bunun Malatya’daki somut örneği, 12 yıl boyunca AKP Kadın Kolları Başkanlığı’nı yapan Emine Akkurt’un yürüttüğü çalışmalarda taşra mahallelerindeki kadınlarla kurduğu güçlü iletişimin ve duygudaşlığın AKP’nin Malatya’daki seçim başarılarına yansıyan sayısal sonuçlardır. 

Bir yandan Emine Akkurt’un başta yoksullukla boğuşan mahalleler olmak üzere Malatya’da girmediği ev / elini sıkmadığı / derdini dinlemediği / AKP’yi anlatmadığı kadın bırakmayan 12 yıllık emeğini düşünün, diğer yandan CHP Kadın Kolları’nın lüks restoranlarda Anneler Günü kutlamasını karşılaştırın. İşte o zaman,  tüm yanlışlarına / tüm tahriplerine karşın AKP’nin neden hala iktidar olmaya en yakın parti olduğunu anlayacaksınız.

Yani bir ana muhalefet partisi düşünün; 

Bu partinin kadın kolları (CHP Malatya Kadın Kolları) yoksulluğun binbir tonuna aşina/ tenceresini kaynatmak derdine düşmüş kadına dokunmak / duygudaşlık / yoldaşlık kurmak / ona ulaşmak / onun sorunlarına çözüm üretmek yolunda kafa patlatmak yerine, lay lay lom / tuzu kuru bir grup partili kadınla lüks restoranlarda Anneler Günü kutlaması yapıyor olsun…

Bir diğer muhalefet partisini (MHP) düşünün; 

2014 Yerel Seçimleri’nde teşkilat olarak, büyükşehir belediye başkan adayını (Dr. Şinasi Kazancıoğlu) seçim kampanyası boyunca yapayalnız bırakmış olsun…

İşte böyle bir muhalefet sayesinde, iktidar Malatya’da lafla peynir gemisini yürütmek konusunda asla sorun yaşamamakta, hatta muhalefet, iktidarın boş lafla yürüttüğü geminin kamarotluğunu yapmaktan da rahatsız olmamaktadır maalesef…

Bu örnekleri ‘sayısız’ çoğunluklara kadar uzatabilirim. Sadece basit ama muhalefetin Malatya’da neden  kayıp olduğuna dair fikir verecek sembolik örneklerle yetiniyorum. 

Tüm bunlara karşın, şayet 7 Haziran seçimlerinde AKP geriler, Malatya milletvekili sayısı azalır, CHP milletvekili sayısını 2’ye çıkarır ya da MHP 1 milletvekili çıkarabilirse, bu tablo, CHP ya da MHP’nin Malatya’da başarıyla muhalefet yapmasının ödülü değil, AKP’nin Malatya’da yarattığı sosyo-ekonomik, kültürel ve insani tahribatın seçmen davranışında somutlaşacak davranış değişikliği ile gerçekleşecektir. 

Yani, şayet CHP milletvekili sayısını arttırır ya da MHP Malatya’da 1 milletvekili çıkarırsa veya ikisi birlikte gerçekleşirse, bu durum, AKP’nin günahları sayesinde, CHP ve MHP’nin “cennete” gidişi anlamına gelecektir. Marifet, Malatya’nın kayıp muhalefetine ait olmayacaktır. 

Bitirmeden Önce Önemli Not 1: İşini doğru yapan, ancak meclis dışında olduğu ve finansal sıkıntılar yaşadığı için görülmezden gelen Saadet Partisi ise, başta il başkanı Mehmet Asiltürk olmak üzere, tüm ekonomik zorluklara, medyanın büyük bölümünün AKP baskısıyla kendisini inatla yok saymasına karşın Malatya için değerli ve önemli bir muhalefet yürütmektedir. Seçim kampanyası sırasında özellikle SP ve BBP'nin oluşturduğu 'Milli İttifak'ın  Milletvekili Adayı Avukat Sema Altuntaş’ın nokta atışı yapan ve Malatya’nın ekonomik düşüşüne somut örnekler üzerinden vurgu yapan açıklamaları çoğunlukla gündemin yoğunluğu içinden kaybolup gitse de dikkate değerdir. 1. sıra Adayı Osman Marasalı’nın Malatya’da iş yapan bir işadamı olmasına karşın AKP’nin derin çelişkilerini deşifre eden bir tutumla seçim kampanyası yürütmesi de, AKP ile ortak tabana hitap etmesi açısından önem taşıdığı yadsınamaz bir gerçektir. 

Bitirmeden Önce Önemli Not 2: Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), mecliste daha büyük çoğunluğa sahip muhalefet partilerini geride bırakıp, politik gündemin merkezindeki parti olarak adeta ana muhalefet partisi pozisyonunda olmasına ve Malatya’da da  bir çıkış yapmasının beklenmesine karşın, Malatya’da seçim kampanyasını yürütürken medyaya düzenli bilgi akışı konusunda işleyen bir mekanizma kuramamış olması da dikkat çekicidir. Başta iktidar olmak üzere çok sayıda parti, medyaya, dolayısıyla kamuoyuna bilgi aktarmak için yoğun çaba harcarken, kendisini en çok anlatmaya / mesajını geniş tabanlı toplum kesimlerine ulaştırmaya / adaylarını tanıtmaya en çok ihtiyacı olan HDP’nin Malatya’da bu yönünün zayıf kalması HDP’nin ülke ölçeğindeki propaganda çalışmalarının etkinliği ile doğru orantılı bir grafik çizmekten uzak kaldı. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Malatya mitingine ilişkin bilgilerin bile miting öncesi medyaya aktarılmamış olması, miting konusunda kamuoyunun yeterince bilgilendirilmemesine yol açtı. Medya ve kamuoyu ile ilişkilerindeki bu kayıp durumu, HDP’nin Malatya’daki seçim kampanyasında zayıf halkayı oluşturmak anlamında kayıtlara geçen bir görüntü oluşturdu.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Niyazi Doğan yazıları