YMS'de Kan Değişimi Kaçınılmaz ve Zorunlu da..
..Şimdi asıl soru şu: Bir insan neden bir futbol kulübünün başkanı olmak ister?..
Suat KOZLUKLU
Yeni Malatyaspor, iddiaya göre Kayseri lobisinin etkin çabasının da katkısıyla düştüğü Süper Lig'e döndürülünce, ortalık da adeta şenlik yeri oldu… Adaylar, kulisler, listeler ardı arkası kesilmeyen görüşmeler, telefon trafikleri.…
Adil Gevrek başkanlığındaki mevcut yönetim; mantığı ve hesabı-kitabı açıklanamayan futbolcu satışları, sezon ortasında elini – kolunu sallayarak takımı terk edebilen futbolcu tipi üreten disiplinsizlikler, bir sezonda 3 teknik direktör değişikliği, özellikle ikinci yarıdaki başarısız sonuçlar ve tüm bunların ardından takımın Süper Lig’den düşüşü nedeniyle uzun bir süredir Malatya kamuoyu nezdinde güvenini yitirmiş durumda.
İş başına geldiğinden bu yana 'hesap vermez' olan Adil Gevrek ve neredeyse yüzde 90'ını Malatya'da kimsenin tanımadığı yönetimi, takımı 2. Lig’den alıp, çokça da da 'şans' yardımıyla Süper Lig’e çıkarma ve Avrupa Kupaları’nda oynatma başarısından dolayı taraftarın kendisine tanıdığı krediyi hovardaca harcamak konusunda 2019-2020 sezonunda takındığı tutumu devam ettirmek yolunda ısrarcı olunca, ‘yeni başkan’ arayışları önce üstü kapalı şimdilerde ise açıkça dillendirilmeye ve yazılıp çizilmeye başlandı.
Adil Gevrek yönetimi henüz kongre kararı almadı; ancak kan değişimi kaçınılmaz ve ‘zorunlu’ görünüyor. Böyle bir atmosferde, futbol camiasınında iyi tanınan, Malatya futbol kamuoyunun da yakından bildiği Cengiz Günaydın’ın ismi ön plana çıkıyor. ‘Hayırlısı’ diyelim..
Cengiz Günaydın’ın ardından, Anadolu Ajansı ve İHA’ya demeç vererek sürpriz bir şekilde adaylığını açıklayan Ahmet Köse ismini de duymuş olduk. Köse, demecinde; “Yeni Malatyaspor’un sürdürülebilir ve güçlü bir mali yapıya kavuşması öncelikli hedefimiz. Camiamızın ve taraftarlarımızın hayalini kurduğu finansal ve sportif açıdan başarılı kulübü oluşturacağız. Sporda dünyanın önde gelen ülkelerinde uygulanan modelleri ve projeleri hayata geçirerek, Yeni Malatyaspor’un marka değerine katkı sağlayacağız. Kuracağımız yapıyla Türk futboluna örnek olacak bir kulüp haline gelmeyi ve sponsorluk gelirlerinde birkaç yıl içinde 100 milyon lirayı aşmayı hedefliyoruz.” demiş…
Güzel demiş Sayın Köse... Ona da ‘hayırlısı olsun’ diyelim…
Ancak, Köse, nedense, adaylığını açıkladıktan sonra, AA ve iha'dan servis edilen ABD- Avrupa karışığı, CEO'lu, bol paralı, parlatmalı tanıtım atağının dışında, kendisinin bireysel tarihçesiyle ilgili yayınlanan bazı haberlere çok alınmış!
Öyle ki; bağlı bulunduğu eğitim kurumunun sahibi, eğitimci sayın Enver Yücel şöyle bir tweet atıyor: “Yeni Malatyaspor Başkanlığına aday olan Ahmet Köse nin adını kirletmeye çalışmak ,Güneşi balçıkla sıvamaya benziyo ... Malatya lıları kandıramazsınız..” (tweetin orjinalini bozmadan olduğu gibi kopyaladım, yazım yanlışları Köse'nin patronuna ait. Tweetin orijinali de yazının sonunda)
Türkiye’nin sayılı bir eğitim kurumunun sahibinin böyle bir tweet atarak, faaliyet gösterdiği sektör bağlamında değil de Yeni Malatyaspor üzerinden Malatya’ya ilgisini kamuoyuna duyurması enteresan tabii.
Ancak, ‘Ahmet Köse’nin adını kimler, nasıl kirletiyor?’ anlamış değilim açıkçası.
Adı 3-4 gün öncesine kadar Malatya’da duyulmamış bir kişiyi, kimler, neden hedef alsın?
Sayın Ahmet Köse'nin patronu Enver Yücel'in memleketi Giresun. Memleketinin takımına yaklaşımı nedir, onu bilmiyorum da, Malatyaspor’a destek olması yine de çok kıymetli elbette. Yücel’in kurucusu olduğu BAU kıymetli bir marka; Yeni Malatyaspor’a değer katacağından da zerre şüphem yok!
Ama..
Gelelim yeniden Ahmet Köse’ye…
Köse, iyi bir Malatyalı olabilir, ancak kendisini Malatya’da çok da tanıyan eden yok!
Ve nedense, Yeni Malatyaspor için, meğer endişe içinde olduğunu öğreniyoruz bir anda. Ne güzel!
Google'da yaptığım basit bir araştırmada karşıma ‘BAU International Üniversitesi’nin ABD CEO’su diye çıkıyor Ahmet Köse.
Köse, 27 Aralık 2017 tarihli ‘Önce Vatan Gazetesi’ne verdiği röportajında, “Biraz da sizinle ilgili sorular sormak istiyorum Ahmet Bey. Siz daha önce New York Konsolosluğu’nda çalışıyordunuz. Daha önce neler yapıyordunuz bahsedebilir misiniz?” şeklindeki soruyu şu sözlerle cevaplandırıyor : “Aslında biraz farklı ve uzun bir hikâyem var ama özetlersek, uzun yıllar devlet memuriyetim oldu, en son New York Başkonsolosluğunda Ataşe olarak görev yaptığım sırada BAU Global Başkanı Enver Yücel Bey ile bir akşam yemeğinde tanışma şansım oldu, aynı gün akşam iş teklif etti, sonrasını biliyorsunuz. Eğitim sektörünün bu kadar zevkli, heyecanlı ve kendini her gün yenileyen bir sektör olduğunu bilseydim daha önceden eğitim sektörüne geçmeyi düşünebilirdim ama Enver Bey ve oğlu Bahçeşehir Kolejleri İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel Bey ile birlikte çalışmak kadar keyifli olur muydu onu bilemiyorum”. (Kaynak: https://www.oncevatan.com.tr/roportaj/abdnin-ilk-turk-universitesi-bau-international-h118471.html)
Bana ulaşan bilgilere göre, 2008- 2011 yılları arasında New York Başkonsolosluğu'nda koruma görevi yapan Ahmet Köse’nin, alınganlığının kaynağında, Yeni Malatyaspor Başkanlığına aday olduğunu açıkladıktan sonra yayınlanan bazı haberlerde, eski bir emniyet mensubu (polis memuru) olmasının ön plana çıkartılıyor olması bulunuyor.
Yeni Malatyaspor Başkanlığına aday olan bir isme ilişkin haberlerde, bu ismin kişisel tarihçesindeki eski bir polis memuru olduğu yönündeki bilginin, gizlenmesi gereken bir bilgi olduğunu sanmıyorum.
Sıkıntı verecek neyi var bunun? Ben bilmiyorum!
Sosyal medyada geçmişe dair sıkıntı yaratacak, kafaları karıştıracak paylaşımlar olduğuna dair iddialar var; ne kadar doğru bilemiyoruz!
Şimdi asıl soru şu: Bir insan bilinmiyor- tanınmıyorken, camiaya meçhul biri iken, bir anda neden bir futbol kulübünün başkanı olmak ister?
İlk cevap: Bir memleketinin, futbolun fanatiğidir. Zaten geçmişiyle camianın içerisinde, futbolun içerisindedirler. Memleketinin takımına gönül vermiştir, hedef ve iddiaları vardır.
Bir diğer cevap: İş adamları ya da holding sahipleri, birden bire “Ben şu takımın taraftarıyım ve kendi işimi gücümü bırakayım da tuttuğum takıma hizmet edeyim” diye başkan olacağım diye çıkmazlar.
Bunu açalım:
Çünkü futbol; artık endüstriyel bir sektör, milyar dolarlarla hesaplanabilen bir pazarın kontrol edilmesi üzerinden yürütülen bir mücadeleye dönüşmüştür artık.
Ünlü aforizmayı tekrar etmek gerekirse; futbol sadece futbol değildir.
Futbol; şimdilerde artık sadece fair play ya da güzel oyun değil; ticaret, para, futbol ekonomisi, futbol üzerinden kitlelere ulaşmak, ticari prestij, futbol yöneticiliği aracılığı ile geliştirilen ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkiler ağı, hatta çok daha fazlasıdır.
Böyle bir dünyada duygusallığa yer yoktur ve bunu en iyi futbol âleminin aktörleri bilir.
Bir spor kulübü başkanı olmanın hem prestij hem de maddi anlamda çok büyük getirisi vardır.
Futbol, ranttır...
Futbol, inanılmaz bir reklamdır, imajdır, kapıları açandır.
İş adamları futbol kulübü başkanı olarak hem kendisinin hem de şirketlerinin reklamını yapar.
Eğer büyük bir takımın başkanı/yöneticisi olursan bu sana prestij sağlar.
“Peki süper ligi domine eden kulüpler dışındaki kulüplerde niçin başkan olunur?” sorusunun cevabı için de şunları söylemek yanlış olmayacaktır sanırım: “Kulübün bulunduğu ilde, ilçede, şehirde söz sahibi olursun. Protokolde yerin olur, başkan oluncaya kadar gazetelerde, elektronik medyada bir defa olsun adın geçmemiştir ama başkan olduktan sonra artık kentin gazetelerinin, haber sitelerinin, yerel televizyonların en önemli haber kaynaklarından biri olursun ki bu da seni önce şehrine sonra Türkiye’ye tanıtır. Sonra ülke gündemine taşınırsın, futbol aracılığı ile tanınır, bilinir hale gelirsin, daha üst makamlarla yeni ilişkiler geliştirebilir hatta futbolu farklı kariyer basamakları ve ilişkiler ağının geliştirilmesi için sıçrama taşı olarak bile kullanabilirsin. Futbol sayesinde kurduğun ilişkiler ağını kendin, çevren ve mensup olduğun grupların çıkarları, hedefleri için kullanabilir, kentin biçimlenmesinde etkili olabilirsin. Anadolu’da futbol takımları o ilin gözbebeğidir ve sen de bundan pek tabi maddi-manevi faydalanırsın…”
Bu bilgiler ışığında, son soru ise şöyle: Ahmet Köse’nin Malatyaspor aşkı nereden kaynaklanıyor?
Gelelim madalyonun diğer yüzüne... Adil Gevrek olağanüstü kongreye gidecek mi? Mevcut tüzüğe göre, o razı olmazsa, kulübü kongreye götürmek, yönetimi almak çok zor. Üyelerin büyük bölümü, Gevrek'in yaptığı kayıtlar.. Yönetimin tamamına yakınının istifa etmesi kongre yolu açar ama, bu da aynen üyelik kayıtları gibi oluşturulan bir heyet olduğundan o da mümkün görülmüyor. Hesaplar bilinmediği ve tüm eleştirilere karşı açıklanmadığı için, kısa aralıklarla çok farklı rakamlar olarak kamuoyunda konuşulan borçlar, muhtemelen yönetim kurulunun mevcut üyelerince bile bilinmiyor!
Bu tabloda, bu ekonomik krizde kimler aday olabilir?
Bekleyip, göreceğiz.
_________________
Ahmet Köse'nin görev yaptığı eğitim kurumunun sahibinin attığı tweet