8 Bin Yıllık Bir Şehir: Malatya
Yrd.Doç.Dr. Göknur AKÇADAĞ
8000 YILLIK BİR ANADOLU ŞEHRİ:*
Malatya'nın Kuruluş Yeri, Adı, Stratejik Önemi ve Tarihçesi
Bu konuda kitaplarımda yer alan, çeşitli dergilere yazmış olduğum yazı veya makalelerden derleme yaparak, Malatyahaber.com okuyucularına da ulaşsın bilgiler istedim.
Açık hava müzesi olacak Arslantepesi,
Merkezinde kent müzesi kurularak şehrin hikayesinin görsel anlatımının sağlanması,
Eskimalatyada bulunan tarihi yapıları,
Nemrut ören yerine yakınlığı,
Restorasyonu biten Beşkonakları, bitmek üzere olan İstanbulluoğlu Konağı,
Pınarbaşı-Gündüzbey-İsmetpaşa vadisinin güzelliği,
Levent vadisi,
Arapkirdeki tarihi yapılar ve Ocak köyü,
Darendedeki tarihi yapıları,
Sıralayamadığımız diğer özellikleri, güzellikleriyle Malatya
Tarihi geçmişi oldukça eskilere dayanan yeşilliğiyle, güzelliğiyle ünlenmiş, coğrafya eserleri ve seyahatnamelerde bahsedilmeden geçilmeyen bir şehir.
Eski Malatya'dan Yeni Malatya'ya uzanan binlerce yıllık bir süreç.
Fırat havzasının bu önemli noktasında kurulmuş olan Malatya şehri, sahip olduğu iklim ve tabiat şartlarıyla tarihin her döneminde önemini korumuş ve bundan dolayı da devletlerarası mücadele sahası olarak pek çok istilaya uğramıştır.
Malatya şehir ismi, tarihte ilk defa Geç Hitit (M.Ö. 1200-700) şehirleri arasında yer almıştır. Şehrin bir merkez olarak ortaya çıkmasından önce, Malatya ovasında dağınık yerleşim yerleri bulunmaktaydı. Bugün höyük dediğimiz bu yerleşim yerlerinin kazılar yoluyla verdiği bilgilere dayanılarak bölgede en eski yerleşim tarihini 8-10 bin yıl öncesine götürmek mümkün olabilmiştir. Malatya yöresinde ele geçen buluntular, yörede en eski çağlardan beri çeşitli insan topluluklarının yaşadığını göstermektedir. Günümüzde Fırat nehrinde baraj gölü altında kalmış olan Caferhöyük ve Değirmentepe ile Eski Malatya yakınındaki Arslantepe Malatya yöresinin yerleşim tarihinde en önemli alanları oluşturmaktadır.
Malatya ve civarında eski yerleşmelerin bakiyeleri olan höyüklerin kazı çalışmaları 1932'lerde başlamış ve bu sistemli kazılar 1975'den sonra GAP projesinin uygulanmaya konması ile kurtarma kazılarına dönüşmüştür. Günümüzde bu su altında kalan höyüklerden çıkartılan eserler Malatya Müzesinde sergilenmektedir.
Kuzeyinde bulunan dağ kemerleri ile Yüksek Mezopotamya'nın geniş steplerinin kuzeyini kaplayan Yukarı Fırat bölgesi, günümüzde Arslantepe'de artaya çıkartılan bulgular ile merkezi devlet biçimine dayanan kensel antik bir uygarlığı işaret etmektedir. Yani Malatya için bir şehir konumundaki en önemli belki de ilk yerleşim yerini Arslantepe olarak kabul etmek gerekir. Arslantepe'nin tarihi, büyük olasılıkla 6 veya 7. bin yılda bereketli ve iyi sulanan Malatya ovasına yerleşen bir tarımsal köy ile başlamıştır.
Bugünlerde her yıl oldugu gibi Malatyaya gelmiş olan Arslantepe kazılarını yıllardır yürüten Marcella Frangıpane'nin söylediği gibi:
"su zengini geniş vadi, doğu Türkiye ile günümüzde kurak Antitoros sıra dağları arasında bir vaha, yükselen bir tepe, ovada alçalıp yükselen zirveler arasında diğerlerine göre düzgün biçimi ile ayrılır ve son derece net slüeti uyuyan bir kaplumbağaya benzer. Ard arda sürekli yıkılmış ve tekrar yapılanmış bu şehir gömülerle korunmuş binlerce yıllık tarihinde, yalnızca kendi içinde bölgenin gelişmelerini değil, uygarlığımızın asıl kaynaklarının bazı aşamalarını da gizlemektedir. "
İşte bundan dolayı dağınık durumdaki diğer yerleşim yerlerinin artmış olmasına rağmen, Malatya bölgesi M.Ö.2500'lerden itibaren Arslantepe'nin kontrolü altında olmuştur.
İlk olarak Arslantepe'de Milidia, Melide, Melita gibi adlarla ortaya çıkmış olan şehir, Romalıların bölgeye gelmesinden sonra İmparator Titus devrinde (M.S. 79-81) XII. Fulminata lejyonunun daimi karargâhını Arslantepe'nin 4 km. kuzeyine taşımasıyla yeniden ortaya çıkmış ve ilk yer değiştirme hadisesini yaşamış, bugünkü Eski Malatya şehri oluşmuştur. Bu karargâh etrafında yapıları oluşması ve yeni yerleşmeler ile Malatya giderek büyümüş, şehir surlarla çevrelenmiş, askeri nitelikli bir üs niteliği taşıyan şehir haline gelmiştir hatta yerleşmeler zamanla surlarının dışına da taşmıştır.
Bizans-İslam-Selçuklu-Danişmendli-Memluklu-Dulkadırlı ve Osmanlı dönemlerinde iç ve dış kaleden meydana gelen yapısıyla giderek büyümüş, Anadolu'nun önemli şehirleri arasında yer almıştır.
Aspuzuya göç gerçekleşiyor..
Malatya'nın ikinci yer değiştirme hadisesi XIX. yy.da olmuştur. 1838'de Hafız Paşa'nın askeri karargâhını Elazığ (Mezraa)'dan Malatya'ya taşıma kararını almasıyla, Malatya ahalisi yaz aylarında Aspuzu'daki yazlık evlerinde iken, ordu buraya gelmiş ve askerler evlere yerleştirilmiştir. Kış geldiğinde askerler evlerde oturmakta olduğundan, Malatyalılar Aspuzu'daki evlerinde kalmak zorunda kalmışlar ve artık bakımsı kalan ve tahrip edilmiş durumdaki kışlık evlerine dönemeyip, Aspuzu'yu daimi yerleşim yeri olarak kabul etmişlerdir. Aspuzu'da şehrin yeniden kurulması ile Eski Malatya atıl, bakımsız duruma düşmüş,tarihi eseler harabeye dönüşmüştür. Aspuzu'ya göçler, salgın hastalıklar ve göçebelerin yağması neticesinde harap hale gelen şehirde, nüfusun çok azaldığı, az sayıda Türk ailenin yaşamakta olduğunu o yıllarda yöreyi gezmiş olan seyyahlar, görevliler haber vermektedir. Daha önce bir köy konumunda olup, bağ ve bahçelerinin güzelliği ile ünlü Aspuzu giderek büyümüş, yeni mahalleler kurulmuş, Eski Malatya'da bulunan medrese, cami gibi eserler aynı adlar verilerek yeniden burada kurulmuş, vakıfları da bunlara bağlanmıştır.
Malatya tahrir defterine bu durum: " Malatya şehri bundan akdem harap olarak, yaylaları bulunan Aspuzı'ya nakleylemiş olduklarından, şehr-i mezburda fatih-i Yemen Sinan Paşa camii-i şerifi dahi harab...olarak, zikr olunan Aspuzı'da..." ifadesi ile yazılmıştır.
Şehrin ilk ismi Hitit devri kaynaklarında Maldiya olarak görülür. Asur ve Urartu devri vesikalarında Melid, Meliddu, Milidya, Melita formundadır. Şimdiki Eski Malatyanın bulunduğu yerde kurulan Romaya bağlı şehrin Melita ve Melitene adıyla bilindiği, İslami döneme ise bu adın "Malatiyye ve Malatya şekliyle geçtiği anlaşılıyor.
Malatya ve çevresi ilkçağlardan itibaren çeşitli kültür ve medeniyet izlerini taşıyan yerler arasında yer alır. Yöredeki kazılar ve buluntular, Malatyanın yerleşim tarihini M.Ö. sekizbin yıllarına kadar uzatmamızı mümkün kılmaktadır. Hitit devrinde Hattuşaştan Urfaya uzanan yol üzerinde yer alan Malatya, uzun süre Hitit yönetimi altında kalmış, Hititlerin yıkılması ile M.Ö. 1200-700 arasında ortaya çıkan Geç Hitit Şehir devletlerinden birisi olmuştu. Asur krallığına haraç veren Malatya şehir devleti, bir süre Kargamış krallığına daha sonra da Urartu topraklarına dahil olacaktır.
Başşehir Melit ve İslam fetihleri Malatyaya ulaşıyor bu defa Avasım bölgesinin merkezi oluyor Malatiyye
Urartuların Asurlara karşı yenilgiye uğramaları ile Melit başşehir olarak Asurlara bağlı Kommanu eyaletinde yer alacaktır. M.Ö. 660larda Anadoluya yapılan Kimmer akınları Malatya ve çevresini de etkilemiştir. Persler devrinde Malatya, Kapadokya satraplığının on valiliğinden birisi olacaktır. Selefkos, Pontus ve Kommanege krallıklarına bağlandıktan sonra, Roma İmparatorluğunun bir lejyonu haline gelmiştir.
Roma döneminde şark hudutlarını muhafaza eden konumuyla büyük öneme sahip olan şehrin surları yapılmış ve eyalet merkezlerinden birisi olmuştur. Roma ve Bizans döneminde askeri üs niteliği ile gerek Sasanilerle olan savaşlarda gerekse Bizans-Arap mücadelesinde önemli rol oynamıştır. 659 tarihinde Habib Bin Mesleme tarafından İslam hakimiyetine geçirilmişse de, bu hakimiyet sürekli olamamıştı. Yöredeki mücadele alınıp kaybedilme şeklinde uzun süre devam etmiştir. Araplar Malatyayı ele geçirdikten sonra, bölgenin en mamur beldesi haline getirmişler ve Harun Reşit zamanında (786-809) Avasım adıyla oluşturulan müstakil bölgenin merkezi yapmışlardır. Bu merkezin bir diğer özelliği de Horasandan nakledilen Türklerin önemli bir yerleşim yeri olmasıdır. Bizans-İslam mücadelesi sırasında ortaya çıkan Türk-İslam kahramanları arasında şüphesiz Seyyid Battal Gazinin ayrı bir yeri vardır.
Malatyanın parlak çağı: Selçuklular dönemi ..
Malatya ve çevresinde Türk varlığının izlerini M.Ö. VII.yüzyıla kadar uzatmak mümkündür fakat yörede kesin Türk hakimiyeti XI. Yüzyılda sağlanmıştır. Selçukluların Anadoluya yönelmesi ile 1058 yılında Emir Dinar kumandasındaki üç bin kadar Türk akıncısının Anadolunun zengin ticaret şehirlerinden birisi olan Malatyaya geldiği ve ganimetler elde ettiğini kaynaklar yazmaktadır.
Yörede Bizans hakimiyeti valileri aracılığı ile sürdürülmüş, Malatyadan Maraşa kadar uzanan sahada Filaretos bir beylik tesis etmiştir. 1095de Anadolu Selçuklu Sultanı I.Kılıçarslan Malatya üzerine yürümüş, fakat I. Haçlı seferinin başlaması sebebiyle muhasarayı kaldırmıştır.
Geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirdiğimiz 1. ve 2. Melitadan Battalgaziye Tarih-Arkeoloji-Kültür- Sanat Günleri -Kervansaray Buluşması- na da etkinlik tarihi olarak belirlediğimiz 18 Eylül günü 1102de Gümüştekin Ahmed Malatyaya girmiş ise de bir süre sonra şehir Selçuklulara geçmişti. Malatya üzerinde iki Türk Devleti, Selçuklu- Danişmendli mücadelesi, 25 Ekim 1178de II.Kılıçarslanın Malatyayı kesin olarak alması ile sona ermiştir. Selçuklu hakimiyetinde Malatya en ihtişamlı dönemini yaşamış, zaman zaman şehzadelerden birinin idaresinde olmak üzere, pek çok kültürel yapıyla bezenmiştir. Bugün restorasyonu gerçekleşen pek çok yapı bu dönemin kalıntılarıdır. Bir kısmı da günümüze kalmamıştır.
Malatya Alaaddin Keykubadın yönetiminde iken, Sultanın Eyyubi prensesi ile 1277de yapılan düğünü de burada yapılmıştı. Bir şehzade şehri olmasa bile, bu düğün hadisesi gerçekten ilginç bir hikayedir. Başka bir yazı konusu olarak ele almak isterim.
Bir süre Moğol valileri tarafından idare edilen Malatya ile Memluklular da ilgilenmişler ve yöreye akınlar düzenlemişlerdi. Bunun sonucu olarak 1315te Memluklu kumandanı Seyfeddin Tingiz tarafından Moğol beyi Emir Çobanın malikanesi olan Malatya teslim alınmıştır.
Malatya ilk Defa 1399da Osmanlı topraklarına dahil oluyor..
Topraklarını Orta Anadoluya kadar uzatmış olan Osmanlı hükümdarı I.Bayezid 1399da Memluklu nüfuz sahasına inerek, Fırat havzası boyunca Malatya, Elbistan, Behisni, Darende ve Divriğiyi almış ve yönetimi bölgede kurulmuş olan Dulkadıroğullarının başındaki Nasreddin Beye bırakmışlardır. O sırada Malatya Timur tahribatını da yaşamıştır. Osmanlı hakimiyetini kısa surede akamete uğratan bir gelişmeydi bu. 1400 yılında Anadoluya giren Timur Sivası ve oradan da Malatyayı işgal ve tahrip etmiş, buradan Suriye Seferine çıkmıştır. Timurun Malatya yöresinden ayrılmasından sonra Dulkadırlılar tekrar bölgede hakim olmuşlardı.
Yavuz Sultan Selim, Sultan Çayırında..
Sultan Çayırı, neresidir, bilmemiz gerekir tabi ve neden önemlidir?
Osmanlı ordusu, Tohma ile Fırat nehrinin birleştiği konuma yakın bu civarda konaklamıştı Mısır seferine çıkmadan önce.
Aslında bugün o yöre tam tespit edip, bir yazı yazılmalı diye hep düşünürüm. Yapmakta olduğum Malatya Valiliğimizin desteğiyle tarafımdan yürütülen, Malatya İli Kültür Varlıkları Envanteri projesi çerçevesinde, yapacağım saha taramasında bunu gerçekleştirmeyi istiyorum. Hatta sadece burası değil, tarihi izleri ile nerelerde ilginç ve vurgulanması gereken tarihi odak noktaları var ise, buralarda belirleyici-tanımlayıcı yazılar bulundurmak, tarihi bilinci yöresel anlamda sahiplenmeye de katkıda bulunacaktır.
Böylece, Dulkadıroğlu toprakları üzerinde Osmanlı- Memluklu rekabetinin bir neticesi olarak Malatya, 1516 tarihinde Yavuz Sultan Selimin Mısır seferi öncesi Osmanlı topraklarına dahil edilmişti. İlkçağdan Osmanlı dönemine gelinceye kadar önemli bir hudut şehri olan Malatya, Osmanlı hakimiyetine girişi ile bir iç bölge şehri halini almış ve eski stratejik önemini kaybetmiştir. XVI. yüzyılın ilk yarısında şehirde 6000-9000 arası nüfus yaşamaktaydı. Malatya bir sancak olarak bazen Rum bazen de Dulkadır eyaletine bağlanmıştır. 1588den XVIII. yüzyıla kadar Zülkadriye eyaletinin bir sancağı olmuş, daha sonra ise Mamuretül-Aziz ve Diyarbekir eyaletleri arasında el değiştirmiştir. XIX. yüzyılda Malatya şehri için önemli bir değişiklik olmuş, şehir mecburi bir yer değiştirme hadisesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Bugün yaşadığımız Malatya, bir yanda neredeyse birleştiği Orduzu ve Eski Malatyası ile, diğer yanda eski Roma-Bizans devri köylerinin su akış yolları boyunca kurgulandığı vadiler- Gündüzbeye kadar uzanan eski köy yerleşmeleri ile, şehre giriş güzergahı olan ve yine Barguzu gibi eski köyleri de içine alacak şekilde, Timurun ordusunu geçirdiği Beylerderesi mevkiine kadar, Urartu höyüklerinin belli mesafe dahilinde sıralandığı Orduzu Pınarbaşı, Üniversitenin kurulduğu yerin köşesinde yer alan höyüğü ile sıralanıp giden her adımında tarihi dokuları ile bütünleşmiş, birleşmiş yollar mesafeler yöresi olmuştur. Çoğunu bilip fark edemediğimiz, bildiklerimizi yeterince değerlendiremediğimiz eskiden yeniye tarihi ve kültürel varlıklarımız Fırata uzanıp gidiyor, yeri gelip Roma yol parke taşları ile, yeri gelip höyük katmanları ile , yörenin tarihini 8000 yıl öncelere götüren höyüklerin sualtında kaldığı Karakaya Baraj gölünden, Urartu yazıtının su altında kaldığı Kömürhan köprüsüne kadar, farkında olmamız gereken tarihimiz..
* Bu yazı, asağıda sıralanan kendi yazmış olduğum bir kısmını aşağıda sıraladığım kitap ve makalelerden derlenerek yazılmıştır, bilgilerin kullanımında kaynak gösterilmesi gerekmektedir. :
Göknur Akçadağ (Göğebakan), XVI. Yüzyılda Malatya Kazası (1516-1560) , Malatya Belediyesi Kültür yay. No: 6, Malatya 2002
Fotoğraflarla Geçmişte Malatya, Malatya Belediyesi Kültür Yayınları, No.11, Malatya 2004
Yöresel Tarih ve Kültürel Mirasın Dünya Kültür Turizmiyle Entegrasyonu, OWHC Avrasya Uluslar Arası Turizm Semineri Avrasya Dünya Miras Şehirlerinde Kültürel Turizmin Gelişimi, Safranbolu 10-12 Kasım 2005, s. 1-6
Tarih İçinde Malatya, Tarla Kültür ve Sanat Dergisi Malatya Özel Sayısı, S: 97/7, (İstanbul 1997), s. 10-15
"Malatya" Maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi C.27, Ankara 2003, s.468-473
"Artuklular Döneminde Malatya ve Yöresi", Belek Gazi ve Dönemi Sempozyumu (Elazığ 1-2 Ekim 2004)'na sunulan bildiri.
Tarih, Tarihi Eserler ve Kültür Turizmi Bağlamında Yeni Yaklaşımlar ve Şehirlerin Vizyonu Ne Olmalıdır?, Uluslar arası Katılımlı I. Melitadan Battalgaziye Tarih-Arkeoloji-Kültür-Sanat Günleri, Malatya 17-18 Eylül 2005, s. 1-15
"Malatya Adı ve Anlamı", Malatya Kültür Dergisi S:1, (Malatya, Ocak- Şubat-Mart 1994), s. 5-14
"Geçmişten Günümüze Malatya Şehri", MAKYAD S:1, (2001), s. 24-25
"Malatya Şehri Yerleşim Tarihi (Arslantepe- Eski Malatya- Aspuzu)", MAKYAD, S:2, (2002), s.9
"Malatya Adının Aslı", MAKYAD, S:2, (2002), s.15
"Medeniyetlerin Kesişme Noktası", Yedi Kültür. S.1, (Ocak 2001), s.12-13
" Asur- Urartu- Medler- Hellenistik Dönemde Malatya", Malatya Eğitim Vakfı Yedi Kültür Dergisi,S:2, (Şubat 2001), s.5-6
"Malatya", Drıver Lıne, (Ekim-Kasım 2001),S:2, s. 11-21
"Tarihi Geçmişi ve Tarihi Eserleriyle Malatya", Çevre Dergisi, S:4, (Nisan-Mayıs-Haziran 2002), s.14-17
"Yerleşim Tarihi", Sonsöz Gazetesi, Yıl:1, S:95, (15 Mayıs 2001), s.7