SON DAKİKA
SON DEPREMLER
İsmet Yalvaç

'Ölü Malatya'nın 35'inci Yılı, O İlk Günün Hikayesi ve 'İlk Ölü'..

'Ölü Malatya'nın 35'inci Yılı, O İlk Günün Hikayesi ve 'İlk Ölü'..
A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ

Türk edebiyatının büyük şairlerinden 

Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuz Beş Yaş şiirini bilmeyenimiz, duymayanımız yoktur. Türk edebiyatının şaheserleri arasında yer alan Tarancı’nın dizelerini kim hatırlamaz ki?

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Tarancı’nın yaşadığı yıllarda insan ömrüne ortalama yetmiş sene biçilmiş olacak ki “yolun yarısı” demiş Şair. Malatya’nın Yaka Mahallesi'ndeki mezarlık da göz açıp kapayıncaya kadar otuz beşine gelmiş..

Binlerce Malatyalıyı, canımızı, sevdiklerimizi sonsuza dek koynuna alarak…

***

1975 yılında başladığım gazetecilik meslek yaşamım süresince sayısız olaya tanık oldum; bunlar içerisinde “haberlik” veya “haber değeri” olduğunu düşündüğüm birçoğunu kaleme alıp, fotoğraflayarak habere dönüştürdüm. Yarım asra ulaşmaya sadece bir yıl kalmış mesleğimde en ilginç olaylardan birine 22 Aralık 1989 günü tanık oldum.

90 yılbaşına bir hafta kala o gün Malatya’nın dirileri için değil de ölüleri için özel bir gündü (!). 

Artık cenazelerimizi şehrin muhtelif yerlerine dağılmış mezarlıklara değil, yeni açılan Şehir Mezarlığına defnetmeye başlayacaktık. 

Ve bunun için de bir tören düzenlenmişti:

Mezarlık açılış töreni! 

Şehirleşmenin ve göçlerin etkisiyle nüfusu giderek artan Malatya şehri ciddi bir mezarlık sıkıntısı ve hizmet eksikliği çekmeye başlamıştı. Bu soruna farklı belediye başkanları döneminde çözüm arandığına tanık oluyorduk. “Asri” de denilen mezarlık oluşturulması, bu amaçla arazi edinilmesi, mezarlığın düzenlenmesi, hizmetin verileceği tesislerin yapılması konuları yıllar içerisinde tartışılıyor, düşünülüyordu ama doksanların sonuna kadar defin işinde “eski düzen” varlığını devam ettirecekti.

Cenazeler, başlıcaları Sancaktar (Cingenlik), Kuyuönü (Aşağı Banazı)  Mezarlıkları olmak üzere, il merkezi içinde ya da çevresindeki mezarlıklara defnediliyordu.

Bu mezarlıklarda mezar yerleri için herhangi bir ücret alınmıyor, ilgili belediyeler sadece defin işlemlerini takip etmek üzere bekçi bulunduruyorlardı.

Bir cenaze olduğunda, aileden ya da komşulardan ‘işi bilen’ birileri, önce erkekse Söğütlü Cami civarında, kadınsa Çarmuzu’da bulunan ölü yıkayıcılarını bulmakla işe başlıyordu. Sonra çarşıda cenaze levazımatı satılan yerlerden defin için gerekli kefen alınıyor; cenaze hangi mezarlıkta defnedilecekse orada mezar kazacak ‘ameleler’ ayarlanıyordu. Tabut, teneşir mahalle camilerinden temin ediliyor, ölü yıkama suyu ısıtmak için mahallelerde bazı evlerde ‘hayrat’ olarak bulundurulan küçük kazan (gazzik) ve saplı ‘ölü tası’ getiriliyor, cenaze defne hazırlanıyordu. Cenaze namazları ise, başta Yeni Cami olmak üzere camilerde ya da defin esnasında mezarlıklarda kılınıyordu.

Eşinin vefatı üzerine 1954'ten itibaren, cenaze hizmetini ‘fahri’ olarak üstlenen bir isim, Hamidiye Mahallesi Muhtarı Abdulhadi Çekirdek idi. Üstte belirttiğimiz hizmetlerin birçoğunu, kendisinin haberdar edilmesi halinde üstleniyordu. 

Ölü yıkayıcısının bulunması, levazımat, cenazenin mezarlığa götürüleceği kamyonu ayarlama işleri ona aitti. 

Anlayacağınız bugün Büyükşehir Belediyesi’nde ‘daire başkanlığı’ statüsünde olan mezarlık ve cenaze hizmetlerini, il merkezinde Çekirdek (yandaki fotoğrafta) tek başına yapıyordu. Çekirdek, elbette bu hizmeti “Allah rızası için” veriyor, kimseden tek kuruş talep etmiyordu.

Çekirdek’in üzerine Kabristan Çantası yazdırdığı bir çantası vardı. Çantanın içinde tabutun üzerine örtülecek ayet yazılı yeşil örtü, cenazeyi yakınlarıyla birlikte mezara indirirken giydiği tulumu bulunurdu. Çekirdek’i o “efsanevi” çantayla görenler kısa bir süre sonra geldiği istikametten karşılarına cenaze çıkacağını bilirlerdi. 

Şehir Mezarlığı yolundaki bir kavşağa, Malatyalının vefasını göstermek için “A.Hadi Çekirdek Kavşağı” adı verilen merhum Çekirdek, katıldığı ve definle ilgili birçok işlemini yaptığı cenazeleri, yeşil mürekkepli bir kalemle, tuttuğu defterlere kaydederdi.  Şehir Mezarlığı açıldıktan ve onun bu hizmeti bittikten sonraki bir görüşmemizde, defterlerine kaydettiği,  bizzat defnettiği cenaze sayısının 27 binin üzerinde olduğunu söylemişti.

ARŞİV FOTOĞRAF: 2007 yılında kaybettiğimiz Abdulhadi Çekirdek'in adı, yıllarca ‘fahri’ olarak sürdürdüğü cenaze hizmetleri nedeniyle, Şehir Mezarlığı'na son dönüş olan kavşağa verilmişti.. Merhum, vefatından 3 yıl önce adının verildiği kavşakta bu fotoğrafı çektirmişti.

Cenazelerin avlusunda yıkandığı evlerin apartmana dönüşmeye başladığı 1970’li yıllardan itibaren “ölü yıkanacak yeri olmayan” evlerden, daha doğrusu apartmanlardan çıkan cenazeler, üstte anlattığım rutinin dışında, daha sonra inşa edilen bazı camilerde yer alan gasilhanelerin yanı sıra Devlet ve SSK (Sigorta) Hastanelerinin morglarında tutulur; buralarda görevli gassallar cenazeyi defne hazırlardı.

Şehrin giderek büyümesi, apartmanlaşma gibi nedenlerle cenaze hizmetlerinin artık kurumsal olarak verilmesinin şart olduğunun dillendirilmesi ve neredeyse cenazelerin üst üste defnedildiği mevcut mezarlıkların yetersizliği Malatya’nın gündemine, 17 Nisan 1978’de bombalı bir suikast sonucu gelini ve 2 torunu ile birlikte, görev süresinin daha dördüncü ayında katledilen Hamit Fendoğlu (Hamido) döneminde geldi.

Yeni mezarlık için artık harekete geçilmişti. 

Sonraki yıllarda, bugünkü Şehir Mezarlığı’nın yerinin saptanması, daha önce bir bölümü hipodrom olarak düşünülen bu yerdeki arazinin tesviyesi, parselasyonu, gerekli tesislerin yapılması işlemleri 12 Eylül sonrası atamayla belediye başkanlığı görevine getirilen eski belediye başkanlarından merhum Mehmet Kırçuval ile 1984’te ANAP’tan seçilen merhum Seyhan Semercioğlu döneminde yapıldı. Hatta, mezarlık arazisinin bir bölümü askeri alan olduğu için buranın mezarlığa katılmasına katkısı olan dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Mehmet Buyruk’un adı, bu nedenle ordu karargahının bulunduğu caddeye verilerek, kendisine “teşekkür” edildi. 

Mehmet Buyruk, 1983 yılının sonbahar aylarında karargahı Konya’dan Malatya’ya nakledilen 2. Ordu’nun Malatya’daki ilk komutanıydı.

Mezarlık düzenlemesiyle ilgili işlerin büyük çapta tamamlandığı, tesislerin kaba inşaatlarının bitirilmesine yakın dönemde, Mart 1989’da yapılan yerel seçimlerde yine ANAP’tan belediye başkanlığına seçilen Münir Erkal, kalan işleri tamamlattı. 

Şehir Mezarlığı tamamlandıktan, kadro ve araçları sağlandıktan sonra, ‘açılış töreni’nin 22 Aralık 1989 Cuma günü yapılması kararlaştırıldı.

Belediye Meclisi, ayrıca, mezarlığın açılmasından sonra başta Sancaktar ve Kuyuönü mezarlıkları olmak üzere il merkezindeki birçok mezarlıkta 21 Aralık 1989’dan itibaren cenaze defnine izin verilmeyeceğini duyurdu.

VE O GÜN

22 Aralık 1989 günü cuma namazından sonra saat 14.30'da yapılacak açılış töreni gelip çatmıştı.

O günden sonra insanların büyüklerinin, eşlerinin, çocuklarının, yakınlarının, tanıdıklarının, komşularının, hemşehrilerinin ölümü nedeniyle en 'kara' günlerini yaşayacakları bu mekanın açılışına ilgi büyüktü.

Dönemin Valisi Kutlu Aktaş, ANAP Malatya Milletvekili Metin Emiroğlu, Malatya Belediye Başkanı Münir Erkal, dönemin Malatya Müftüsü Feyyaz Yaşar, birçok ilçe ve belde belediye başkanı, daire müdürleri ile vatandaşlar, mekanı, gasilhanedeki raflara özenle paketlenerek yerleştirilmiş kefenleri, ilk gasilhanedeki mermer teneşirleri, mezarlığın açılışından önce trafik kazasında ölen bir marangoz tarafından yapılan içi saclı, yeşil çuha döşenmiş 'sıfır' tabutları, biraz da tedirgin gözlerle ama 'kara mizah' yapmaktan da kendilerini alıkoyamadan inceliyorlardı.

O güne dair unutamadığım anekdotlardan biri de, değişik boydaki tabutları inceleyen bazı belediye çalışanlarının, o sırada Devlet Hastanesi'nde tedavi görmekte olan 'Şişko Vohop' lakaplı belediye personeli Vahap Çolak'la ilgili söyledikleriydi. 

Bu belediyecilerden biri, çok sonra rahmetli olan Vahap Çolak'ın bu tabutlara sığmayacağını söyleyince, bir diğerinin "Sen onu bunu bırak. Vohop, vasiyet etmiş. Ben ölürsem, cenazemi beni aha şu şu arkadaşlarım omuzlarında taşıyarak Alibaba Mezarlığı’na götürsünler demiş. Dua edin Vohop ölmeye!" dediğini duydum. Vahap Abi, 100 kilonun üstünde, Alibaba Mezarlığı da merkeze 10 kilometre mesafedeydi. Konuşmalara kulak misafiri olanlar da gülmeye başladı. 

Bir taraftan da açılış gününe mahsus yaş pastalı, meşrubatlı ikramlar 'götürülüyordu'. O anda, aklımdan "Bu mezarlıkta böylesine gırgır ve şamatanın ilk ve son günü' diye geçirdiğimi hatırlıyorum.

İşte o gün ölüm üzerine espriler, gülüşmeler devam ederken, sıra açılış törenine geldi. 

Belediye Başkanı Erkal söz aldı; o dönem itibarıyla günlük 2-3 ölüm olayının olduğu mezarlıkta 65 bin mezarlık parselasyonun yapıldığını, Türkiye'nin 8'inci büyük mezarlığı olduğunu belirttiği mezarlık için oluşturulan Mezarlıklar Müdürlüğü'nde bir müdür, 2 memur, 3'ü kadın 6 ölü yıkayıcısı, 5 işçi, 2 şoför ve 2 hizmetlinin görevlendirildiğini açıkladı.

Konuşması için mikrofon uzatılan Vali Aktaş, konuşmayı Emiroğlu'nun yapmasını istedi. Hani ne diyeceklerdi; 'hayırlı uğurlu olsun' denebilir miydi ki burada? Emiroğlu da, ne diyelim ki, diye isteksizliğini belirttikten sonra, Malatya Müftüsü Feyyaz Yaşar'ın konuğu olarak Malatya'da bulunan Kayseri Müftüsü Necmettin Nursaçan'a, açılış duasını yapması için mikrofon uzatıldı. Nursaçan Hoca, duayı yaptı ve açılış yapılmış oldu.

FOTOĞRAFLAR: Şehir Mezarlığı açıldıktan bir süre sonra yaptırılan bu cami, 6 Şubat'taki depremlerde ağır hasar alınca, yenisi yaptırılmak üzere yıktırıldı. Selahattin Gürkan döneminde mezarlıkta yaptırılan Daire Başkanlığı binasında bulunan, Türkiye'deki mezarlıklarda bir ilk olduğu belirtilen VIP Salonu (!), Sami Er'in talimatıyla mescide dönüştürüldü ve vakit namazı ibadetleri halen burada yapılıyor.

Açılışı, o zaman temsilciliğini yaptığım Hürriyet için bolca fotoğraflamıştım. Ancak, kullandığım filmin dia olması ve banyosunun İstanbul'da gazetenin merkezinde yapılabilmesi nedeniyle haber notlarıyla birlikte gönderdiğim için, arşivimde bu açılışla ilgili maalesef fotoğraf bulunmuyor. Malatya Belediyesi'nin arşivinde de bu açılıştan çok sayıda fotoğrafın olması gerekiyordu, ancak bunlara ulaşmak mümkün olmadı.

***

Gün geldi, birçok vatandaşımız gibi biz de sevdiklerimizi şehir mezarlığına defnettik. Annemi, bacımı, babamı ellerimle bu mezarlığa defnettim. Annem Nazmiye, babam Celal Yalvaç ile kız kardeşim Adile Nebahat Coşkun, kardeşim bildiğim bibim oğlu Cercis Sandıkçı, kuzenlerimden Yahya Aydal, Alaattin Durak, Ali Yalvaç, Şenol Yalvaç, birçok aile büyüğümüz, akrabamız, hısımımız, eşimiz, dostumuz, arkadaşımız, komşumuz, tanıdığımız buradaki ebedi istirahatgâhlarında yatıyorlar.

O ilk günden sonra büyük acıların yaşandığı, gözyaşlarının sel olduğu bir yerdi Şehir Mezarlığı..

Şehir Mezarlığı'nın açılışı, Malatya'nın asırlara dayalı bir geleneğinin de sonunu getirmişti. Buradan önce, Malatya il merkezindeki cenazeler, genellikle Yeni Cami'ye getirilir, buradaki musallada namazları kılınır, cenazenin bulunduğu, kasasının arka sol tarafında Hadi Çekirdek'in bulunduğu, bir kamyon ya da pikap öndeki araç konvoyları ile cenaze defnedileceği mezarlıklara götürülürdü. Mezarlığın açılışından itibaren, Yeni Cami'deki cenaze törenleri de son buldu ve tüm cenazeler mezarlıkta kaldırılmaya başlandı. 

Mezarlığa Gelen İlk Cenaze

Mezarlık açılış töreni tanıklığımızdan sonra, en çok merak edilenlerden biri de, bu mezarlığa gelecek ilk cenazeydi. Sonraki günlerde, defin için izin verilen 'gün batımı öncesi' zamanın sonuna doğru Mezarlıklar Müdürlüğü'nü arıyor, "gelen var mı?" diye soruyorduk.

FOTOĞRAF: Malatya Şehir Mezarlığı'nda defnedilen ilk cenaze olan Hüseyin Polat'ın mezarı

Açılıştan 3 gün sonra, 25 Aralık günü mezarlığa ilk cenaze geldi. Tekel Malatya Sigara Fabrikası'nda çalışan ve Koyunoğlu Mahallesi'nde oturan 26 yaşındaki Hüseyin Polat, evlerinin çatısında televizyon antenini düzeltmeye çalışırken düşerek hayatını kaybetmişti. Hüseyin Polat, Şehir Mezarlığı'na defnedilen ilk cenaze oldu.

Ölü Mezarlığın Yolunu Nasıl Bulacak?

Geçen hafta TRT’nin dijital platformunda yayınlanacak Gassal adlı dizi için duraklara, billboardlara asılan Ölünce Beni Kim Yıkayacak afişi vakasına benzer bir vaka Malatya Şehir Mezarlığının “tanıtım” günlerinde yaşanmıştı.

O yılların Malatya’sı elbette bugünkü kadar kalabalık değildi, bina sayısı şimdiye göre epey azdı, belli başlı yolları şehirde yaşayanlar biliyordu. Şehirlilerin çoğu da birbirini tanıyordu. Zaten şehir mezarlığı merkeze birkaç kilometre mesafedeydi. 

Yeni bir “tesis” olduğu için ana arterlere tabela konması beklenebilirdi. Ancak…

Dönemin belediye başkanı Erkal şehrin istisnasız tüm yollarına Mezarlığa Gider tabelası astırmıştı. Malatya’nın neresine giderseniz gidin, hangi yönden girerseniz girin tüm tabelalar size mezarlığın yolunu gösteriyordu. Şimdinin navigasyonu sizi mezarlığa yönlendirmede eline su dökemezdi.

Sanki Yeşiltepe bulunması güç bir yerdeydi ve sanki mezarlığın yolu çok zor bulunacağı için ölülerin gömülememe tehlikesi vardı. 

Bu garip durum bir süre sonra halk arasında, yerel basında da eleştiri-dalga geçme konusu olunca tabelalar kaldırıldı.

35 Yılda 61 Bin Cenaze Defnedildi

Açıldığı günden bu yana tam 35 yıl geçen Şehir Mezarlığı’ndaki mezar sayısı bugün 61 bine ulaştı. Bu rakama, yol açma ve genişletme çalışmaları nedeniyle Kuyuönü ve Tecde Mezarlıklarından nakledilen 2 bin 754 mezar da dahil.

1979 yılında toplam 3 bin 600 dekar olarak planlanan ve halen 2 bin 189 dekarında parselasyon yapılmış olan, defin oranına göre 49 yıl daha Malatya'nın ihtiyacına yeteceği belirtilen Malatya Şehir Mezarlığı'ndaki gömüye ilişkin bir rakam ilginç bir durumu da ortaya çıkardı. 

Doğumda doğal nedenlerle kadın- erkek sayısının birbirine çok yakın olmasına karşın, Malatya Şehir Mezarlığı'ndaki cenazelerin cinsiyetlerine göre dağılımında, erkek sayısının kadınların çok üstünde olduğu görülüyor. 

Malatya Şehir Mezarlığında yatan 61 bin cenazeden 38 bin 727'si erkek, 22 bin 273'ü kadın

Mezarlık bünyesindeki Şehitlik'te 84 asker, 15 polis, 21 memur- işçi ve sivil şehit mezarının yanı sıra, gaziler için oluşturulmuş ayrı bölümde 55 mezar bulunuyor.

Malatya Şehir Mezarlığı'nda 35 yılda defin yapılmayan gün sayısının 3 gün olduğu öğrenilirken, bir günde en fazla cenazenin depremden sonra 9 Şubat 2023'te defnedildiği, o gün sayının 212 cenazeye ulaştığı ifade ediliyor. 

Şehir Mezarlığı'nda 'kimliksiz' mezar bulunmadığı gibi, kimsesizler için ayrı bir bölüm yer almıyor. Kimsesizler de diğer cenazelerin defnedildiği alanlara gömülüyor.

Kent nüfusunun artması, büyükşehir belediye statüsü ile metropol ilçelerin oluşması, kasaba ve köylerin mahalleye dönüşmesi ile artan iş kapasitesiyle birlikte mezarlık hizmeti veren birimin statüsü Mezarlıklar Daire Başkanlığına dönüştürüldü. Morg kapasitesi 40 olan Şehir Mezarlığı'nın kadrosunda 7'si erkek, 5'i kadın 12 gassal (ölü yıkayıcısı), yönetici, memur, imam, şoför, işçi, hizmetli dahil 100 personel görev yapıyor.

Şehir Mezarlığı'nın açılmasından sonra, il merkezinde Şehir Mezarlığı'nın dışında halen gömüye izin verilen diğer mezarlıkların Konak (Banazı), Yaka, Hanımınçiftliği, Orduzu ve Bostanbaşı mahallelerinde bulunduğu belirtiliyor. Çırmıhtı ve Gündüzbey’de bulunan mezarlıklara da defin yapılıyor ancak bu yerleşim birimlerinde vefat edenlerin de bazen şehir mezarlığına gömüldüğü biliniyor.

Tüm ilçeler, kırsal mahalleler (köyler), mezra ve komlar dahil olmak üzere Malatya il genelinde toplam mezarlık sayısının 2060 olduğu, bunların biri gayrimüslim (Ermeni ) mezarlığı olmak üzere 13'ünün il merkezinde bulunduğu belirtiliyor.

“Bir Namazlık Saltanat”

Tarancı’nın Otuz Beş Yaş şiiriyle yazımıza başladık. Bu destansı şiirin son dizeleriyle bitirelim.

Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

10 yorum yapılmış

  • Mustafa Kadıoğlu (1 gün önce)
    İsmet bey elinize yüreğinize sağlık muhteşem bir yazı olmuş, sizlerinde bu mezarlığın hayata geçirilmesinde emeği olanlardan da Allah razı olsun; yalnız şunu da belirtmeden geçemeyeceğim maalesef son yıllar da her bakım dan çok bakımsız çevre temizliği yoktur ağaçların ve diğer bitkilerin bakımları yapılmıyor güvenlik sıfır bir an önce bu sorunlara eğinilmesinde yarar var.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Mehmet Yılmaz (2 gün önce)
    Kaleminize yüreğinize sağlık.Şehir mezarlığına emeği geçenlerden Allah razı olsun.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Mehmet Yaşar Çerçi (2 gün önce)
    İsmet beyciğim ellerinize sağlık. Güzel bir yazı olmuş. Şehir mezarlığı, yazıda bahsettiğiniz gibi; Merhum Hamit Fendoğlu yerini tespit etmiş ve teşebbüse başlamış, Merhum Seyhan Semercioğlu istimlakleri ve hazine arazilerinin alınmasını sağlamış. Toplam 1800 dönüm diye hatırlıyorum. Münir Erkal düzenlemeleri, camiyi ve açılışı yapmış. Biz giriş kapısını, bilgisayar düzenlemesi ile ziyaretçilere yakınlarının mezar krokilerinin verilmesini sağladık. Ve ayrıca 2700 dönüm istimlakler yaparak Mezarlık alanını toplam 4500 dönüme çıkardık. (Ancak, depremden sonra büyük bölümünün maalesef enkaz döküm alanı yapıldığını gördüm. Defin için çok az yer kaldığı söylendi ! ) Sonraki Başkan arkadaşlarda lüzumlu geliştirme işlemlerini yaptılar. Emeği geçen herkese rahmet ve teşekkürler. Orada yatanlara da rahmet ve huzur dilerim.
    %85
    %15
    Yanıtla
  • uğur tn (2 gün önce)
    Büyük şair Cahit Sıtkı Tarancı yaşamı, şiirleri, şiirlerinde kattıkları kadar hayatı yaşamış ve hayatının son dönemlerinde de şiirlerindeki burukluğu, sağlığında da yaşamış bir büyük bir şair. Felç geçirerek tüm yetilerini kaybetmiştir kendisi ,ne var ki bir daha o güzel şiirlerini yazamamış, hatta konuşma yeteneğini dahi kaybetmiş bahtsız bir şair. Ne yazık ki çok genç göçtü gitti bu dünyadan yaşasa daha nice güzel şiirler yazacak nice aşklara, nice sevdalara eşlik edecekti şiirleriyle. Saygı sevgi ve rahmetle anıyorum kendisini..
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Dante (2 gün önce)
    "Tarancı'nın yaşadığı yıllarda insan ömrüne yetmiş sene biçilmiş olacak ki..." diyor sayın yazar. Tüm dünyaca bilinen İlahi Komedya eserinin müellifi de olan Dante tarafından ortaya atılmıştır ortalama ömrün 70 yıl olduğu. Zaten ikinci mısrada büyük şairimiz ona atıfta bulunarak "Dante gibi ortasındayız ömrün" demektedir. Kendisi hastalıklarla geçen kısa ömründe hep ölüm korkusunu yaşamış, 35 yaşına bastığında bu şiiri kaleme almıştır. Naçizane bir katkı mahiyetinde paylaşmak istedim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Murat Bilmez (3 gün önce)
    Cahit Sıtkı Tarancı,35 yaş şiirini yazmış fakat kendisi 46 yaşında rahmetli olmuştur. Her plan ve tavsiye bazen tutmayabilir. "Haydi Abbas" gibi belki de daha çok eser katacaktı yaşasa. Ömrü yetmedi. Şehir mezarlığı kavşağı aynı zamanda çok trafik kazası yaşanan bir yer. Büyük tonajlı taşıtlar ile şehir içi taşıtların karşılaştığı bir bulvar. Orada trafik ışık sistemi gözden geçirilmeli. Büyükşehirlerde birer karış aralıklarla mezar yapılıyor. Malatya için araları geniş tutulan bu kabirler, ziyaretçilerin hareket alanı için bir şans. Dönemin devlet büyüklerinin emeğine teşekkürler. Orada yatan tüm sevdiklerimiz ve sevenlerimize rahmet diliyorum.
    %92
    %8
    Yanıtla
  • Burcu Gökatalay (3 gün önce)
    Ölüm gibi evrensel bir konudan yola çıkarak: yereldeki insan ilişkilerini, kentleşme örüntülerini ve yerel yönetimlerin dönüşümünü tarihi arka plana alarak anlatan, "bir günde en fazla cenazenin depremden sonra 9 Şubat 2023'te defnedildiği, o gün sayının 212 cenazeye ulaştığı" cümlesiyle boğazımızda düğüm bırakan, bir yazı olmuş. Elinize sağlık
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ali (3 gün önce)
    Hepsine Allah rahmet eylesin. Mezarlık güzel bir yatırım olmuş, keşke şehir merkezide böyle düzenli olsaydı, veya şehir burda mezarlık orda olsaydı.
    %95
    %5
    Yanıtla
  • Orhan tugrulca (3 gün önce)
    Elinize yüreğinize sağlık İsmet Bey, bir konu ancak bu kadar güzel yazılabilir. Sanırım şehir mezarlığı ile ilgili bir ilk yazı olacak. Başta Hadi amca olmak üzere emek veren ve kazandıran herkesten Allah razı olsun.
    %95
    %5
    Yanıtla
  • Ahmet Yalvaç (3 gün önce)
    Ellerine sağlık hocam Allah CelleCelalühu Razı Olsun İnşaAllah Geçmişlerine Hassaten Hadi Amcaya Rahmet Etsin İnşaAllah
    %100
    %0
    Yanıtla

İsmet Yalvaç yazıları