Bilinmesi Gereken Arslantepe Gerçekleri
..Mangalda kül bırakmayan bizimkilerin siyasi gücü o kadar yüksek ki ve Arslantepe için öyle müthiş lobi yürütmüşler ki alan başkanı bile Malatya'da değil!...
Güler HAZAR
Melita’dan Malatya’ya Kültür ve Sanat Günleri Arslantepe Buluşmaları adı altında, Arslantepe merkezli bir etkinliğin gerçekleştirildiği bu günlerde, Arslantepe’nin Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmesinin perde arkasıyla ilgili pek bilinmeyen bazı gerçekleri de ortaya koymanın, kayıtlara geçirmenin tam zamanı diye düşünüyoruz.
***
Arkeoloji dünyasının yükselen yıldızı Arslantepe, geçtiğimiz Temmuz ayında, sadece Türkiye’de değil, arkeoloji çevreleri ve kültür mirası bağlamında dünyanın da en popüler konu başlıklarından biriydi.
Arslantepe’nin Temmuz ayında, adeta bir dünya starı gibi yakından, ilgiyle izlenmesinin ve dünyada yankı yaratmasının sebebini, ilgili ilgisiz hemen herkes biliyor tabii ki: Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), olağanüstü zor kriterlerini karşılaması nedeniyle, Arslantepe Höyüğü’nü Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesi’ne aldı. Böylelikle, Türkiye’nin UNESCO tescilli Kalıcı Miras Listesi’ndeki eser sayısı 19’a yükseldi.
UNESCO’nun bu kararı ile mutlu olduk; bir Malatyalı olarak Arslantepe gibi bir dünya starı ile aynı şehirli ve Arslantepe’ye birkaç kilometre yakınlıkta olmanın gururunu, ayrıca Arslantepe’de hayat sürmüş kadim toprakdaşlarımızla hemşehri hukukuna sahip olmanın keyfini bir kez daha yaşadık.
Gazeteci olarak, yıllardan beri Arslantepe’de keşfedilenlere dair çok sayıda haber yapmıştık. Birkaç sene önce Arslantepe’de ziyaret ettiğimizde Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane, bize cömertçe zaman ayırıp höyüğü gezdirmiş, önemli bilgiler vermiş; biz de bu bilgileri habere dönüştürerek Arslantepe’nin insanlık tarihinin aydınlatılması yolunda yaptığı eşsiz katkıları okuyucularımıza ayrıntılı biçimde ulaştırmıştık.
…
Anımsayacaksınız; UNESCO – Dünya Miras Komitesi’nin, Çin’in Fuzhou kentinde, 16-31 Temmuz tarihleri arasında yaptığı toplantılar dizisinin 26 Temmuz 2021 tarihli oturumunda, Arslantepe’nin 21 üye ülkenin onayı ile Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girdiğini ilan eden tokmağın, Komite Başkanı Tian Xuejun tarafından masaya vurulması ile birlikte Malatya’da bir bayram havası esmeye başladı.
Arslantepe'nin, insanlığın ortak değeri olarak, UNESCO Dünya Miras Listesi’yle ödüllendirilmesi, uzun yıllar bilimsel araştırmaların ve kuyumcu titizliğiyle yürütülen kazı ve araştırmaların bir anlamda ödüllendirilmesi bir başka deyimle taçlandırılmasıydı.
Malatya’nın dünya ölçeğinde popüler olmasına hizmet edecek böyle bir karar ile sevinmek, bayram havasına girmek son derece olağandı.
Ne de olsa ortada büyük bir başarı vardı memleket adına.
Ve fakat, “Başarının anası – babası çok, başarısızlık ise yetimdir” atasözünün de doğrulayacağı gibi, UNESCO Kararı’nı ilan eden tokmağın sesinin çınlaması kulağımızdan silinmeden, bazı milletvekilleri, bazı yöneticileri ve belediye başkanlarını Arslantepe Höyüğü önünde, kameralar karşısında arz-ı endam ettiğini gördük bir anda…
Mikrofonu eline alan her bir siyasi ya da yerel yönetici dur durak bilmeden bir şeyler anlatıyor, mutluluğunu beyan ediyordu. Mutluluğu beyan etmede sorun yok, sevinelim tabi ama sadece mutluluğunu ifade etmekle kalmıyorlar, her biri bu başarıda en büyük payın kendisine ait olduğunu ifade ediyordu. Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan içlerinde en coşkulu olandı. Gürkan öyle bir anlatıyordu ki, sürecin arka planını bilmeyen de zanneder ki, Arslantepe’yi UNESCO Dünya Miras Listesine sokan bizatihi ve sadece kendisiydi. Kendisi olmasa, 'mümkünatı yok', Arslantepe UNESCO listesine giremezdi. Her zaman olduğu gibi dünyanın merkezine yine kendini yerleştirmişti. Buna göre, ta 2004 yılında başlattığı çalışmaları sonuç vermiş, Arslantepe o ünlü listeye alınmıştı işte.
Arslantepe, 2004 itibariyle Orduzu Belediyesi sınırları içerisindeydi; Selahattin Gürkan da sınırları Eskimalatya olan, ‘eski’ Battalgazi’nin belediye başkanıydı. Dolayısıyla, bu durum; tarihsel olarak ve yasal yetki - sorumluluk anlamında, Gürkan’ın, 2004 yılında Arslantepe için UNESCO’ya başvurmasını her açıdan olanaksız kılan bir durumdu.
Ayrıca; UNESCO’ya bu tür başvuruları belediyeler yapmaz, yapamaz. Arslantepe, Kültür ve Turizm Bakanlığının mülkiyetinde bir höyüktür. Başvuru uzun bir süreçtir; son tahlilde Dışişleri Bakanlığı düzeyinde başvuru yapılır.
UNESCO, çoktan geçici listeye almıştı ama Başkan Gürkan’ın haberi yoktu
Aslında, Selahattin Gürkan’ın Arslantepe Höyüğü’ne yönelik hassasiyetini (!) ironik biçimde gösteren çok çarpıcı bir örneği vermek yeterince aydınlatıcı olacaktır:
Tarih 23 Ocak 2015..
Malatya’da, bir Arslantepe Çalıştayı düzenlendi. Bu çalıştayda konuşan dönemin Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, “Arslantepe’nin dünya mirası listesine girmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.
Oysa, UNESCO, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın başvurusu sonucunda, Arslantepe'yi 2014 yılında geçici listeye almış, Arslantepe'nin “Yaşayan veya ortadan kaybolmuş kültürel gelenek veya uygarlığa ait tek (unique) veya olağanüstü düzeyde örneklik durumu” özelliği nedeniyle de UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne alınmıştı.
Fakat, UNESCO’nun bu kararı üzerinden 8-9 ay geçmesine karşın Battalgazi Belediye Başkanı Gürkan bundan haberdar değildi. Çünkü o zamanlar, Arslantepe’nin popülaritesi henüz bugünkü düzeyine ulaşmamış, Arslantepe rantı henüz yenilebilir düzeye gelmemişti.
Meraklısı için o tarihte, konuya ilişkin yazdığımız haberin linkini buraya bırakıyorum: (malatyahaber.com/haber/dunya-mirasindan-haberi-yok/)
Sadece Selahattin Gürkan da değil, onunla birlikte Arslantepe avlusuna toplanan diğer siyasiler de, Arslantepe’ye ne kadar emek verdiklerini, ne kadar çırpındıklarını anlattılar; sahne göz yaşartıcıydı…
Meğer Arslantepe’nin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmesi için adı geçen şahsiyetler neler yapmışlar da bizim haberimiz yokmuş…
Öyle ki, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı, Selahattin Gürkan, özel bir ilgiyle 2015 yılından bu yana hemen her yıl Malatya’ya davet ederek defile düzenlettiği Ahmet Giray Yılmaz’ın düzenlediği defilelerin bile Arslantepe’nin UNESCO Kalıcı Miras Listesi’ne girmesinde büyük katkısı olduğunu söyledi dünkü defileyi izledikten sonra!
Peki gerçekler neydi?
…
Gelin propagandayı, algıyı değil sadece gerçekleri konuşalım.
Belki tekrar olacak ama yineleyelim; Arslantepe’den UNESCO’ya uzanan sürece dair çok haber yaptık; lakin şimdi ta baştan sürecin işleyişini, sürecin asıl yöneticilerini, perde arkasındaki isimsiz kahramanları, olayları ve olguları, işin hakiki emektarlarını anlatıp, onların hakkını teslim edelim.
Ama her şeyden önce, bir parantez açarak, 1932 yılında Reis-i Cumhur olarak, Louvre Müzesi Müdür Yardımcısı Lousie Delaporte’un, Arslantepe’de arkeolojik kazıları başlatması talimatını veren Mustafa Kemal Atatürk’e buradan bir selam sarkıtalım.
Arslantepe’de 1930’larda Fransız Louis Delaporte, 1948-51 arası Claude Schaeffer kazılar yürüttü. O yıllarda ortaya çıkarılan aslan ve kral heykelleri, süslü saray kapısı başta olmak üzere, çok sayıda eser Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne götürüldü. Bu eşsiz eserler halen orada sergileniyor.
Arslantepe kazıları, 1960’lı yılların başından itibaren İtalyanlara devredildi.
1961’de kazıya başlayan İtalyan La Sapienza Üniversitesi o gün bu gündür her yaz, genellikle de Ağustos aylarında gelip çalışıyor, arkeolojik buluntular çıkarıyor, bulgular elde ediyor ve bulgulara dair bilimsel makaleler yayınlıyor.
Efsane arkeologlar Meriggi, Puglisi, Palmieri derken 1990’da kazı başkanlığını alan ve artık yüzü bizim için Arslantepe ile özdeşleşen ve simgeleşen Prof. Dr. Marcella Frangipane, kazıları yıllarca devam ettirdi.
Arslantepe’de ortaya çıkan bulgular, bölge tarihini ciddi biçimde değiştirirken, kazıların başarısı Türkiye’nin bu alanı UNESCO Kültür Mirası Listesi'ne sokma fikrini olgunlaştırdı.
2014 yılında yapılan başvuruyla Arslantepe Dünya Kültür Mirası geçici listesine alındı. O tarihten sonra Türkiye’ye bir takvim verilerek esas listeye girilmesi için gerekli çalışmaları başlatması istendi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Arslantepe için üst yetkili kurum. Kurumun Malatya nezdinde astı veya temsilcisi İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü. Yine bu kuruma bağlı Malatya Arkeoloji Müzesi var.
“Normal” olarak baktığınızda bu işi İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Malatya Müzesi’nin yürütmesini bekliyorsunuz. Maalesef Malatya’da, “anormal artık normal olduğundan” Müdürlük ve Müze oralı bile olmadı.
Malatya haberlerini izleyenler bilir ki, bilhassa Ulvi Saran’ın Valiliğinden sonra, bu müdürlük, 3-5 ayda bir teknik direktör değiştirip küme düşen takımlardan daha çok yönetici değiştiriyordu. Bu gidişler, genellikle şimdinin emeklisi Derviş Özbay üzerinden oluyordu. Bahattin Kabahasanoğlu geliyor, Derviş Özbay gidiyor, Özbay mahkemeye verip kazanıyor, tekrar görevden alınınca öteki geliyordu. Vali Ulvi Saran gidip Kabahasanoğlu’ndan umut kesilince, Özbay yine görevden alındı, bu defa Levent İskenderoğlu vekâleten getirildi.
Uzatmayalım; inanın, Derviş Özbay bile kaç defa gidip geldiğini unutmuştur.
Baş yöneticisinin, yarın nereye gideceğini bilmediği bir kurumun, çok da iş yapmaya niyeti yoktu aslında: “Biz ne anlarız, başımızı ağrıtmayın UNESCO ile”, der gibi bir halleri vardı.
Böyle bir ortamda Malatya, Büyükşehir statüsü ile yeni bir yerel yönetim modeli ile yönetilmeye başlandı. Selahattin Gürkan da artık merkez ilçe konumuna yükseltilen Battalgazi Belediye Başkanlığı’na seçildi bu süreçte. Battalgazi belediyesi ile, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arasında Arslantepe Arkeolojik Sit Alanı Yönetim Planına İlişkin Protokol imzalandı. Belediyenin içinde bir birim oluşturuldu, buraya bir arkeolog görevlendirildi. Arada bakanlıktan gelen uzmanlar oluyor, paydaşlarla toplantılar yapılıyordu.
İşte bu süreçte, yakından takip ettiğimiz üzere; UNESCO başvuru dosyasının hazırlanması sürecinde, Malatya ayağında özveriyle çalışan birkaç personel ve bakanlıkta işinin ehli uzmanlar vardı.
Olağanüstü bir emeği, bilgiyi ve donanımı gerektiren UNESCO başvuru dosyasını, Malatya sevdalısı ve işini hakkıyla yapan, fakat adları bile anılmayan insanlar hazırladı. Ön plana çıkmak, yüzlerini göstermek gibi dertleri yoktu bu insanların. Arslantepe Kazı Heyetiyle işbirliği içerisinde dosyayı hazırladılar, toplantıları organize ettiler, eksikleri tamamladılar, zorlu prosedürleri yerine getirdiler.
Sonrasında, yine Arslantepe rantını siyasi ranta çevirme gayretindeki kimilerinin hiç bir emeği olmadan, sadece Arslantepe Kazı Heyeti ve arka plandaki 2-3 liyakat ve ehliyet sahibi beyin tarafından Arslantepe Yönetim Planı hazırlandı; eklerle desteklendi ve Malatya’daki paydaşların onayına sunulacak olgunluğa getirildi.
2019 Ocak ayında Malatya’da yapılan toplantıda Arslantepe Yönetim Planı onaylandı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca, Dünya Miras Komitesine iletilmek üzere UNESCO Türkiye Daimi Temsilciliği’ne sunuldu.
UNESCO başarısı, siyasilerle değil, Arslantepe Kazı Heyeti ve arka plandaki 2-3 liyakat ve ehliyet sahibi beyinin yürüttüğü çalışma ile geldi
Kimse kimseyi kandırmasın, Arslantepe başvuru süreci gibi çok toplantı izledik, haber yaptık.
Bu toplantılara gelen resmi kurum temsilcileri; dinler, eder, 'evet, biz de destekliyoruz' der, imza koyar ve gider. Adı orada göründüğü için sanki dosyada onların da emeği varmış gibi gözükür.
Aslında dosyaya gerçek emeği geçen 5-6 kişiden fazla kimse yoktur. İddia ediyoruz, kurum temsilcileri imza koydukları dosyayı okumamıştır bile. Bu dosya bakanlığın web sitesinde de duruyor. Zaten UNESCO Miras Komitesi bu dosya üzerindeki bilimsel verileri ve eklerini inceleyip kararını verdi.
Dosyanın, UNESCO Türkiye Daimi Temsilciliği’ne gitmesiyle de iş bitmedi. UNESCO adına dosyayı inceleyen bir kurum var: ICOMOS. Türkçe açılımı ile Dünya Anıtlar ve Sitler Konseyi.
ICOMOS’dan Portekizli bir uzman (Mariana Correia) Eylül ayında Malatya’ya gelip birkaç gün detaylı ve titiz bir inceleme yaptı. Kazı Heyeti Başkanı Frangipane ile uzmanlarının yanı sıra ICOMOS Türkiye Milli Komitesinden uzman-akademisyenler ile bakanlık uzman ve yetkilileri de bu incelemede hazır bulundu. Anladığımız kadarıyla, bu çok ciddi bir incelemeydi ve Correia’nın vereceği rapor nihai kararı verecek Dünya Miras Komitesi kararında etkili olacaktı.
Bu arada 2019 Mart ayında yapılan yerel seçimler sonucu Selahattin Gürkan’ın Büyükşehir Belediyesi Başkanı olduğunu, Battalgazi Belediye Başkanlığına da Osman Güder’in geldiğini hatırlatalım.
Kararın 2020 Temmuz gibi çıkması bekleniyordu ama Covid-19 salgının çıkması işleri alt üst etti. UNESCO o sene toplantı yapmadı ve karar 2021’e kaldı.
Sonrasını biliyorsunuz.
Gürkan, Arslantepe için bizim bilmediğimiz, duymadığımız girişimlerde bulundu veya işler yaptı mı bilmiyoruz. Ama yukarıdaki açıklamalardan –tekrar söylüyoruz bu bilgiler gerek belediye bültenlerinde gerek bakanlık sitesinde var- anlaşılıyor ki UNESCO Listesine alınmak tamamen farklı bir iş. Bu dosyayı inceleyen üyeler de öyle “araya adam konup” etkilenecek türden insanlar değil. Ciddi olmasalar ‘dosyayı hazırlayın getirin’ diye, size 5-6 sene süre verirler mi? Oyuncak mı bu?
İşin sekretaryası, yönetim planı, projesini geçelim (verirsiniz bir şirkete parayı onlar da hazırlar; belki daha iyisini hazırlar) Kültür Mirası Listesi’ne alma kararını sadece kağıtlara bakarak mı verdiler sanıyorsunuz?
Arslantepe’de çok başarılı bir kazı çalışması yapılıyor. Bu başarılı çalışma sonucu 5 bin yıldan yaşlı kerpiç saray yapısı orijinal haliyle gün yüzüne çıkarıldı. Koruması, restorasyonu başarıyla yapılmış. Tarihi önemi yüksek. UNESCO’nun istediği ölçütlere uyuyor ve karar öyle çıkıyor.
Arslantepe, sayısız eserin bulunduğu Türkiye’den şu ana kadar listeye alınan 19. eser.
Bu işler belediyeyle olsa, Türkiye’nin veya diğer ülkelerin belediye teşkilatı mı yok?
Aslında bu noktadan sonra, böyle anlamsız açıklama ve bunlara karşı yapılacak polemikleri bir yana bırakıp, Arslantepe’yi nasıl koruyacağımıza bakmamız gerekiyor. Yani esas işimiz bundan sonra. “Arslantepe’yi UNESCO’ya ben soktum” diye yarışanlara hatırlatmak istiyoruz…
En az Arslantepe kadar önemli Gelinciktepe Höyüğü’nü betona çeviren belediyelerden Kültür Mirası’nın korunmasını beklemek beyhude bir beklentidir
Bu belediyelerin, aslında korumaya yönelik bilinç ve sicillerinin pek parlak olmadığını ifade etmek gerekiyor.. Öyle ya, Arslantepe’nin kuş uçuşu birkaç yüz metre doğusunda yer alan ve önemli bir arkeolojik höyüğü de barındırdığı düşünülen, kendisi bile başlı başına efsane konusu olan Gelinciktepe’yi, depremi ve TOKİ aculluğunu fırsat bilip daha önceki düşüncelerine uygun olarak imara açan, Arslantepe’yle bir konsept oluşturabilecek önemli bir tarihsel alanı yok eden, Malatya Büyükşehir ve Battalgazi belediyeleri ile onların siyasi ve idari kadroları değil mi?
Arslantepe için geçtiğimiz yıllarda gönderilen ödeneği kullanamayan ve projenin iptaline yol açan Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nü de unutmamak gerekiyor.
Neyse..
Yıllardan beri Arslantepe’nin karşılama merkezi yok. Oraya giden ziyaretçilerin ihtiyacını karşılayacağı oturma alanları, kafeterya vesaire vaz geçtik, tuvalet yok, tuvalet. SİT alanının içinde bir bekçi kulübesi ve onların kullanımına tahsisli 2 tuvaleti saymazsak tabii. Kaldı ki, SİT alanının içinde tuvalet olması doğru mu? Malatya yerel yöneticilerinin ve merkezi yönetimin Malatya temsilcilerinin vizyonu işte bu: Arkeolojik SİT Alanı içerisine tuvalet inşa etmek.
Böyle bir vizyonun sahibi olanların Arslantepe’nin UNESCO kalıcı listesine girebilmesi için yapabilecekleri çalışmaların boyutunu da artık siz düşünün…Orada bir boru patlayıp, aşağıdaki arkeolojik katmanlara sızıntı yaparsa, yaşanabilecek tehlikeyi siz hesaplayın artık.
Arslantepe’nin UNESCO süreciyle ilgili işleri yürütmek üzere bir alan başkanı atanmış. Bu alan başkanı neredeydi biliyor musunuz? Sivas’ta. Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü, aynı zamanda Arslantepe alan başkanlığı görevini de yürütüyordu. Şimdi yeni bir atama olmuş, o da Ankara’da ikamet eden biri!
Mangalda kül bırakmayan bizimkilerin siyasi gücü o kadar yüksek ki ve Arslantepe için öyle müthiş lobi yürütmüşler ki alan başkanı bile burada değil!
Daha fazla söze gerek var mı?
__________
FOTOĞRAFLAR: (ÜSTTEKİ) Arslantepe Höyükte devam eden kazı çalışmaları ve arka planda bir başka höyüğü barındıran Gelinciktepe'yi imara açanların çabasıyla alelacele buraya dikilen TOKİ deprem konutları!.. (ALTTAKİ) Değişik zamanlarda çekilmiş hava fotoğraflarında Gelinciktepe TOKİ Deprem Konutları alanı (soldaki işaretli) ve birkaç yüz metre batısındaki Arslantepe Höyüğü (sağda işaretli)