İnönü Üniversitesi'nde Vardı, Yok Sayıldı ve Unutturuldu!
..Bu durum; Malatya’da sadece İnönü Üniversitesi ile sınırlı değil. Hemen bütün..
Güler HAZAR
İnönü Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Malatyalı bilim insanı Prof. Dr. İsmail Özdemir’in, kanser tedavisinde yeni bir çığır açabilme potansiyeli taşıyan çalışmasının Türk Patent Enstitüsü aracılığı ile Uluslararası Patent alması sadece bir haber değeri taşımıyor, başta Malatya olmak üzere Türkiye ve insanlık adına mutluluk verici bir gelişme oldu.
İsmail Özdemir Hoca, sessiz ve derinden giden çalışmalara imza atan bir bilim insanı. İnönü Üniversitesi’nde, “Tüm Araştırma Alanlarında ISI Dergilerinde Makale Türünde En Fazla Yayın Yapan Akademisyenler” sıralamasında 266 bilimsel çalışma ile açık ara birinci sırada yer alıyor.
Mütevazı kişiliği ile bütün hayatını bilimsel çalışmalara odaklayan Prof. Dr. İsmail Özdemir’in, Prof. Dr. Osman Çiftçi ile birlikte yürüttüğü, “Gümüş (I) N-Heterosiklik Karben Bileşikleri” başlıklı çalışmanın, beyin tümörü tedavisinde yaratabileceği öngörülen yenilikler ulusal medyada da büyük yankı yarattı.
Bu durum; hem Malatya’nın hem İnönü Üniversitesi’nin prestiji açısından da son derece değerli bir kazanım sağlamış oldu.
Prof.Dr. İsmail Özdemir Hoca’nın kanser hastalarına umut yaratan bu çalışması, korona virüs salgını nedeniyle stratejik önemi bir kez daha anlaşılan, yerli aşı ve ilaç üretimiyle ilişkili, İnönü Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ın atanmasından sonra unutturulmuş eski bir konunun gündeme gelmesi açısından da son derece faydalı oldu.
Prof. Dr. Özdemir’in Uluslararası Patent alan çalışmasına dair haberi okuyanlar hatırlayacaktır: İsmail Hoca, çalışmasının içeriğine dair bilgi verdikten sonra, Malatya’da bir ilaç araştırma ve geliştirme merkezi kurulması gerektiğini vurguluyor ve bu konuda Rektör Ahmet Kızılay’a bir dosya hazırlayıp sunduklarını belirtiyordu.
Oysa İnönü Üniversitesi, Prof. Dr. Cemil Çelik’in Rektörlüğü döneminde, aşı üretim faaliyetleri de dâhil olmak üzere, son derece kapsamlı bir ana sözleşmeye sahip bir ilaç araştırma ve geliştirme şirketi kurmuştu zaten.
Prof. Dr. Cemil Çelik, 2009 yılında İnönü Üniversitesi Rektörlüğü’ne seçildikten sonra; yeni görevler için siyasileri memnun etmek, partilerin siyasi akademilerinde ders vererek ikinci dönemi garanti altına almak yerine, İnönü Üniversitesi’nin bilimsel çalışmalarda ve araştırmalarda ileri bir aşamaya taşınması için çalıştı.
İşte bu çalışmalar kapsamında, 2013 yılında İnönü Üniversitesi Vakfı bünyesinde, ‘İnönü Üniversitesi Vakfı İlaç Araştırma – Geliştirme Sanayi ve Ticaret A.Ş’ unvanlı bir şirket kuruldu.
Yine Prof. Dr. Cemil Çelik’in Rektörlüğü döneminde kurulan İnönü Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Teknokent)’nde faaliyet gösteren şirketin yönetim kurulu başkanlığını ise, ilginçtir, Prof. Dr. İsmail Özdemir liderliğindeki bilimsel çalışmanın içinde yer alan Prof. Dr. Osman Çiftçi yapıyordu.
Şimdilerde Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı olan Prof. Dr. Osman Çiftçi o yıllarda İnönü Üniversitesi öğretim üyesi olarak görev yapıyordu.
Prof. Dr. Osman Çiftçi 2013 yılının sonunda, ‘İnönü Üniversitesi Vakfı İlaç Araştırma – Geliştirme Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanlığından ayrıldı; göreve bu defa Güngör Gökçek getirildi.
Kurulduğu 2013 yılında faaliyete başlayan ve şirket ana sözleşmesinde, “İnsan sağlığını korumaya ve geliştirmeye yönelik olmak üzere hastalıkların nedenlerini, gelişimini ve etkilerini anlamak; koruyucu, tanı koyucu ve tedavi edici girişimleri, geliştirme; Uluslararası Tıp Etiği Kodu’na uygun olarak her düzeyde molekül keşfi, laboratuvar çalışmaları, Faz 1, Faz 2, Faz 3, Faz 4 araştırma aşamaları, her türlü ilaç araştırma ve geliştirme faaliyetleri, tıbbi deneyler” yapmayı amaçladığını ilan etmişti.
İnönü Üniversitesi Vakfı İlaç Araştırma – Geliştirme Sanayi ve Ticaret A.Ş., Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ın İnönü Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanmasından sonra, sessizliğe gömüldü; yok sayıldı ve unutturuldu.
Türkiye’de garip ve bir o kadar anlaşılmaz bir tutum var yöneticilerde: Sonradan gelen yönetici, bir önceki yöneticinin yaptıklarını, ürettiklerini, projelerini yok saymak, unutturmak hatta mümkünse yok etmek gibi tavır takınıyor.
Bu durum; Malatya’da sadece İnönü Üniversitesi ile sınırlı değil. Hemen bütün kurumlarda geçerli olan aslında yöneticilerin aciziyetini de gösteren bir tutum.
Yine üniversiteler üzerinden güncel bir örnek vermek gerekirse, Malatya Turgut Özal Üniversitesi kurulmadan önce, Battalgazi Meslek Yüksekokulu'na ait uygulamalı eğitim seralarında, ziraatle ilgili bölüm öğrencileri bir yandan pratiklerini geliştirirken bir yandan da bu seralarda Malatya'daki belediyelerin çevre düzenlemelerinde kullandığı çiçekleri karşılayabilecek düzeyde çiçek yetiştirip, belediyelere satıyordu.
Malatya Büyükşehir Belediyesi de dahil olmak üzere belediyeler dış mekan düzenlemelerinde kullandığı çiçeklerin bir bölümünü Battalgazi MYO'dan satın alıyordu; böylelikle Malatya'nın parası Malatya'nın kurumlarına aktarılıyordu.
Ancak, Battalgazi Meslek Yüksekokulu'nun, İnönü Üniversitesi'nin bölünmesinden sonra, Malatya Turgut Özal Üniversitesi bünyesinde kalmasıyla birlikte, bu okula bağlı seraların çiçekle sınırlı olmayan çok çeşitli tarımsal üretimi önce azaltıldı, sonra para yokluğu gibi 'geçersiz' bir gerekçeyle, hani neredeyse tümüyle yok edildi.
Mevcut durumda ise bir zamanlar, onlarca çeşitten yüzbinlerce çiçek üreten, organik sebze ve meyve üretimine yönelik uygulamalı eğitimin eşliğinde bizzat üretim de yaparak yavaş yavaş marka olmaya doğru ilerleyen Battalgazi MYO'nun bu alandaki çalışmaları, Rektörlük tasarrufu ile sıfırlanmaya doğru yönlendirildi.
‘İnönü Üniversitesi Vakfı İlaç Araştırma – Geliştirme Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin akıbetine dönecek olursak; yerli aşı ve ilaç üretiminin bu denli önem kazandığı bir dönemde, 7 yıl önce kurulan ilaç araştırma ve geliştirme şirketinin, eski yönetim tarafından kurulmuş olması yüzünden işlevsiz ve faaliyetsiz bırakılmış olması kabul edilebilir bir yönetim anlayışı değildir.
_____________________
FOTO: Prof.Dr. İsmail Özdemir, laboratuvarında çalışırken