Gürkan'ın Gündemi ve Felaketin Eşiğindeki Kaptaj
..Selahattin Gürkan geziyordu ama üç gün önce bir felaketin eşiğinden dönen ve Malatya için bir numaralı stratejik mekan olan Kaptaj Tesisleri'ndeki durumu..
Güler HAZAR
Malatya, geçtiğimiz Cuma günü, telafisi imkansız sonuçlar yaratabilecek bir felaketin kıyısından döndü.
Tümüyle; Malatya Büyükşehir Belediyesi, DSİ Malatya 92. Şube Müdürlüğü, Yeşilyurt Belediyesi, Derme Sulama Birliği ve Malatya Valiliği'nin üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesinin ve sorumluluklarını savsaklamasının bir sonucu olarak, 600 bini aşkın insanın yaşadığı Malatya kent merkezine içme suyu sağlayan Kaptaj Tesisleri, bölgede kurulu ve özel bir şirkete ait Keklicek HES'i besleyen su kanallarının patlaması sonucunda, büyük bir tehlike atlattı.
HES su kanallarının patlaması ile birlikte, kanallarda boşalan büyük su kütlesi, sel oldu aktı; taş, toprak, çamur, ağaç, ne bulduysa önüne katarak Malatya içme suyunun toplandığı ve dağıtımının yapıldığı Kaptaj Tesisleri'ne ulaşarak, 600 binden fazla insanın içme suyunu kirletti, yaklaşık 24 saat kent merkezinin büyük bölümüne su verilmesini engelleyecek büyüklükte hasar yarattı ve Malatya halkı günlerce çamurlu, kirli, bulanık su kullanmak zorunda kaldı.
Ama asıl mesele; yaşanan olayın, Malatya içme suyunun toplandığı ve dağıtımının yapıldığı, bu nedenle adeta gözümüz gibi esirgemek, sakınmak ve korumak zorunda olduğumuz Malatya Kaptaj Tesisleri'ne çok daha fazla zarar verme, hatta Kaptaj Tesisleri'ni kullanılamaz hale getirme gibi büyük bir tehlike potansiyelini taşımasıydı.
Diğer yandan, Malatya halkı, sadece çamurlu su kullanmak zorunda kalmadı; bir de sağlığını korumak için, piyasa fırsatçılarının üç-beş katına çıkardığı fiyatla paket sular satın almak zorunda kaldı; Kaptaj'ın tertemiz suyunun çamur, taş, toprak baskınına uğramasından sonra.
Peki, böylesine vahim bir olay anında ya da hemen sonrasında kimin sahada, olay yerinde olması ve krizi yönetmesi gerekiyordu?
Tabii ki Malatya Kaptaj Tesisleri'nin kurumsal sahibi Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Selahattin Gürkan'ın, Malatya'nın içme suyunu tehdit eden su baskının olduğu yerde, Kaptaj Tesisleri'nde ve bölgede olması gerekiyordu.
Ama, ilgili ilgisiz herkes vardı da bir tek işin asıl sorumlusu olan, Belediye Başkanı sıfatını beğenmeyip kendini bir de Şehrül-Emin olarak etiketleyen Selahattin Gürkan yoktu.
Çünkü Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Malatya kendine dar gelmiş olmalı ki o sıralarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde uluslararası 'yüksek' siyaset yapmakla iştigal ediyordu.
Başkan Gürkan, Malatya içme suyunun karşı karşıya kaldığı vahim olayla ilgili olarak yaptığı tek icraat bir adet tweet atmak oldu; üstelik, halkı "Suyumuz kirlendi, tadbirli olalım, en az iki gün suyumuzu kaynatıp soğuttuktan sonra kullanalım" demek yerine, "Gündüzbey Kaptaj Tesisi ana kaynağımızda bir problem yoktur. Hemşehrilerimiz gönül rahatlığıyla içmesuyunu kullanabilirler" minvalinde, yani halkı yanıltıcı, yani Şehrül Emin (Şehrin Güveniliri) sıfatıyla çelişen bir tweet atarak, sorumluluğunu yerine getirdi (!)...
Başkan Gürkan, uluslararası siyasetten zaman bulup Malatya'ya uğradıktan sonra da 'en önce, hemen' Kaptaj Tesisleri'ni ve olay bölgesini gezip, "bundan sonra yaşanabilecek muhtemel risklerin önlenebilmesi için neler yapılabilir?" sorusuna cevap olacak işler için ekibini seferber etmek ve olayda sorumluluğu bulunanlarla Malatya halkı adına hesaplaşmak yerine, Doğanşehirli iş adamı, geçen yıl vefat eden Doğanşehir Belediye Başkanı Vahap Küçük'ün aynı adı taşıyan oğlu ile birlikte Elmalı Köyü'nü gezdi, Vahap Küçük'ün evinde, aralarında herhangi bir sorun olmayan vatandaşlara, "Birbirinize husumet beslemeyin" öğüdünü verdi; bununla de yetinmedi, "Cumhuriyet tarihi boyunca yapılamayanı yaptık, 3 bin km. sıcak asfalt yaptık" dedi.
Ardından yine Vahap Küçük ile birlikte Doğanşehir'in Bıçakçı Köyü'nü ziyaret edip 'birlik ve beraberlik' üzerine konuşmalar yaptı.
Selahattin Gürkan geziyordu ama üç gün önce bir felaketin eşiğinden dönen ve Malatya için bir numaralı stratejik mekan olan Malatya Kaptaj Tesisleri'ndeki durumu inceleme, ihmal ve sorumsuzluk kaynaklı yaşananları etraflıca değerlendirip alınacak tedbirleri görüşeceği bir toplantı düzenleme ve kamuoyunu rahatlatacak bir açıklama yapma zahmetine katlanmayı yine düşünmüyordu.
Hemen ardından, UNESCO'nun Arslantepe Höyüğü'nün Dünya Mirası Kalıcı Listesi'ne alınması kararından sonra, kararı sahiplenme yarışına öylesine daldı ki, bir canlı yayından diğerine koşmanın keyfini yaşadı Selahattin Gürkan.
Oysa, Başkan Selahattin Gürkan'ın UNESCO'nun söz konusu kararına katkısı, UNESCO sürecini yakından takip edenlerin çok iyi bildiği gibi, 'katkı sıralaması' yapılsa, muhtemelen en sonlarda yer alacaktır.
"UNESCO'nun Arslantepe Kararı"nın asıl emekçileri kimlerdir?" sorusunun cevabı ya da tartışması ayrı bir yazının konusu olacaktır ama Selahattin Gürkan için, söz konusu kararın, Kaptaj Tesisleri'nde yaşanan skandalın ve çaresizliğin örtülmesi için kullanıldığı da ayrı bir gerçektir.
Tüm bu süreçte, oradan oraya koşturan, KKTC'de Uluslararası Politika yapan, Doğanşehir'de davul - zurnacılarla muhabbet eden, UNESCO Kararı için canlı yayından canlı yayına koşturan Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, bir numaralı sorumluluk alanı olan ve büyük bir tehlike iye karşı karşıya kalan, Kaptaj bölgesine gitmeyi, su baskınının üzerinden 5 gün geçmesine karşın ajandasına almayı düşünmedi.
Düşünmedi, çünkü o halen, Cumhuriyet hükümetleri ile asfalt yarıştırmanın, Arslantepe'ye dair UNESCO Kararı'nı sahiplenmenin büyük keyfini yaşıyor...
____________