Depremlerde büyük yıkıma uğrayan Malatya'nın yeniden imarı konusunda en yetkili kurumun başında olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin, 6 Şubat 2023 depremlerinden 15 ay geçmesine karşın devam eden belirsizlik, haksız imar uygulamaları, adaletsiz ve 'torpilli' rezerv alanı tespiti, orta hasarlı binalarla ilgili kararsızlık ve kredi sözlerinin yerine getirilmemesi, siyaseten ya da madden güçlü grupların lehine yapılan düzenlemeler, ilgili kurum ve kişilerin yapılan yapılacak işlerle ilgili gerçek dışı ve birbirini yalanlayan açıklamalarıyla tam bir kaosun yaşandığı Malatya'ya Cuma günü yapacağı ziyarette, bu sorunlarla ilgili ne söyleyeceği merak konusu oldu.
KAOS VE BELİRSİZLİK DEVAM..
6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük yıkım ve kayıp yaşayan Malatya'da, depremden sonra acil ihtiyaçların karşılanması konusunda da ciddi sorunlar çıkarken, daha sonraki dönemde şehrin yeniden imarı gündeme geldi. Ancak bu süreçteki belirsizlikler, yetersizlikler, kapalı kapılar arkasında hazırlanan ihaleler, deprem yıkımı nedeniyle yeniden imarın daha önceki birçok sorunun ortadan kaldırılması fırsatını değerlendirmekten uzak imar çalışmaları, şaşkınlık yaratan yol ve meydan tasarımları, kaos ve belirsizliği her geçen gün artırdı.
Bakan Özhaseki'nin, Cuma günü saat 17.00'de Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu'nda yapacağı toplantıda açıklık getirmesi gereken birçok konu bulunuyor.
İlgili ve yetkili makamlarda bulunan kimi görevliler, yapılanlarla ilgili kamuoyunu tatmin edecek açıklamaları yapmadıkları gibi, birçok konuda da "gerçek dışı" yanıtlarla halkı aldatma yolunu tercih ettiler. Malatya'nın yeniden imarının adil, bilime uygun, tarafsız, birilerine çıkar sağlamayacak şekilde yapılacağına ilişkin beklentileri tamamen ortadan kaldıran, Bakan Özhaseki'nin Malatya'ya açıklamasını yapması gereken iş ve işlemlerin bir kısım özeti şöyle:
Koca kentin geleceği bir mimarlık firmasına teslim edildi
Malatya'nın yeniden imarı ile ilgili yetki, kapalı kapılar arkasında yürütülen çalışmalarla, Ankara merkezli bir mimarlık firmasına verilerek ilk düğme yanlış iliklendi. Etkilere açık bu firmanın ortaya çıkardığı proje tasarımıyla ilgili kamuoyuna yansıyan ilk bilgiler, 'skandal' denebilecek yanlışlarla doluydu. Kuyumcular Adası denilen bölümü muhafaza etme pahasına, şehrin meydanının genişletilmesi engellendi ve bu konuda yapılan tüm tepki ve eleştirilere karşın, bu yanlış inatla ve ısrarla sürdürüldü. Bir avuç kişinin çıkarına, Malatya'nın geleceğini feda eden bu anlayışı şu ana kadar kimse engelleyemedi.
Sürpriz ihaleler ve zemin etütsüz inşaatlar
Malatya'da tüm kentte hasar meydana gelirken, yüzbinlerce insan evsiz kalırken, ilk etapta imarla ilgili çalışmaların rantı yüksek olan çarşı bölgesinden başlanması tercih edildi. Ankara'da yapılan 4.5 milyar TL'lik (4.5 katrilyon liralık) ihaleler, müteahhit firmaların KAP bildiriminden öğrenilirken, deprem görmüş kentin, en çok hasar görmüş bu bölgesinde zemin etüdü yapılmadan çok acele başlatılan inşaat çalışmaları, skandala dönüştü. Kazılan temel çukurlarından 3.5- 4 metre sonra su çıkarken, bu durumla karşılaşıldıktan sonra çözüm aranmaya başlandı, demirsiz fore kazık çakma yoluna başvuruldu. Bunun çözüm olmadığı söylenmesine karşın, zemin sağlamlaştırma adı altında kazık işlemi sürdürüldü. Ayrıca, bölgedeki yeraltı sularının drenajı için bir proje yapılmaması, tüm projenin aslında "yangından mal kaçırma" mantığıyla sürdürüldüğünü ortaya koydu.
Rezerv alan dışında bırakılan binalar kimlere ait
Rezerv alanları ile ilgili bilgiler gizleniyor. Basına sızan bazı krokilerde bazı detaylar dikkat çekiyor. Kimi hatırlı kişilerin binaları rezerv alanı dışında bırakılmış. Öyle ki bir sokak baştan başa rezerv alanı kapsamına alınmışken, bir veya iki bina rezerv alan dışında bırakılmış. Yetkililere sorulduğunda kaçamak cevap veriyorlar, mühendislere sormak lazım diyorlar. Vatandaşlarda, buraların kimlere ait olduğu, kimler neden yerlerinin rezerv alan sınırının dışında kalmasında direttiği şüpheleri var.
Yeşilyurt ilçesinde site alanlarıyla sınırlı rezerv alanları tepki çekiyor
Yine resmi olarak açıklanmayan ancak basına sızan rezerv alan sınırlarına bakıldığında, depremlerde Yeşilyurt İlçesi'nde de geniş çaplı bir yıkım olmasına rağmen, rezerv alan ilan edilen yerlerden bazılarının site, apartman sınırı şeklinde olduğu görülüyor. Aynı bölgede bir çok bina hasar görürken, buralardaki rezerv alanların bazılarının apartman veya site sınırı şeklinde yapılması bölge sakinlerinin tepkisine neden oluyor. Vatandaşların büyük kesiminde, bu yerlerin tespitinde de kişiye özel uygulama olduğu görüşü hakim. Buna karşın, kent merkezinin bulunduğu Battalgazi ilçesinde rantı yüksek çok sayıda bölgenin rezerv alanı olarak belirlendiği görülüyor. Yeşilyurt ile Battalgazi ilçesi arasındaki rezerv alan değerlendirmesi, bu işlemi yapanların ilk hedeflerinin kenti sağlam bir şekilde imar etmek yerine, rant alanları yaratmak olduğunu ortaya koyuyor. Yine, imar faaliyetleri geçmişte de çok tartışılan Yeşilyurt ve Battalgazi belediyelerinin imar birimlerinin rezerv alanlarının tespitinde önemli rol oynadıkları bilgisi de kamuoyunu rahatsız ediyor.
Söğütlü Caminin akıbeti hala belirsiz!
Mimarlık şirketinin hazırladığı imar tasarımında, Kuyumcular Adası'nın yıkılmaması için mevcut yerinde adeta beton binalar arasına hapsedildiği ortaya çıkınca, yeri önce Akpınar tarafına kaydırılan, buraya da tepki gösterilince, eski belediye binasının bulunduğu alana kaydırılan, bu da kent genelinde büyük tepkiye yol açınca eski yerinde inşa edileceği açıklamaları yapılan Söğütlü Cami'nin nereye yapılacağı hala belirsizliğini koruyor. En son ortaya çıkan proje görselinde Söğütlü Cami'nin yer almadığı görülürken, geçmişte de birçok belediye başkanının kent meydanını genişletmek için kaldırmayı düşündüğü Kuyumcular Adasını yeniden inşa etme uğruna Söğütlü Cami'nin feda edildiği anlaşılıyor. Daha önce de bu adanın muhafazası için Fuzuli Caddesi'nin girişinin kapatılması da gündeme gelmiş, bu durum, "Şehir için böyle bir projeyi tasarlayanın mimarlık diplomasını yırtarlar" tepkisiyle karşılaşmıştı.
Yol genişletme kararı yok ancak esnaf tehdit ediliyor
İnönü, Atatürk ve Mücelli Caddesi'nin genişletilmesi ile ilgili olarak resmi bir karar olmamasına rağmen, İnönü Caddesi'nde binası bulunan mülk sahibi ve kiracılara, "Yeriniz zaten yol genişletme alanında kalıyor ve yıkılacak.", "Buralar artık sizin değil bizim.", "Çevre Bakanlığı ile iyi geçinin, kafa tutarsanız ileri de sonuçlarına katlanırsınız.", "Karot alınmasına müsade etmez iseniz, projeden çıkarılırsınız ve yeriniz öldü fiyata kamulaştırılır.", "Bu size son uyarı, ya kabul edin ya sonuçlarına katlanın.", "Bu binaların zaten karot örnekleri yapıldıkları yıldan beri Çevre Şehirciliğin deposunda, siz karot vermediniz ancak biz depodan kontrolünü yaptık sağlam çıkmadı. Bu nedenle tahliye etmeniz gerekiyor" şeklinde baskılar yapılmaya başlandı. Kent merkezindeki yegane sosyal tesis olan çok salonlu Yeşil Sinema Kompleksi rezerv alan kapsamına alınarak 'yıkım' tehdidiyle karşı karşıya kalırken, imar tasarımı yapanların bunu dikkate almadıkları görülüyor. Yine Mücelli Caddesi'ni genişletme planının, cadde girişindeki eski AKP milletvekilinin işyerine dokunmazken, Yeşil Sinema'nın bir bölümünü kapsayacak şekilde yapılması "torpilli" işlem çalışmasına bir başka örnek olarak gösteriliyor.
Mülk sahiplerinin sorularına yanıt verilmiyor
Arazi değeri yüksek olan bölgelerde sağlam binaları bulunan mülk sahipleri, konuyu öğrenmek için gerek bakanlık, gerekse belediyelerin ilgili birimleri ile irtibata geçmeye çalışıyorlar. Ancak, yetkililer mülk sahiplerinin sorularına yanıt vermiyorlar. Mülk sahiplerinin, "Sağlam binam yıkılacak mı?" sorusuna evet yanıtı veren yetkililer, "Dükkanım veya evim aynı yerde mi verilecek?, Metrekarede düşüş olacak mı?, Bağımsız yerimi yeniden yaparken, metrekaresi düşük gerekçesi ile bizi başkaları ile ortak yapacak mısınız?, Yeni bina yapılınca bana herhangi bir borç çıkarılacak mı?" sorularının hiçbirine ise yanıt verilmiyor.
Mülk sahiplerinde 'oldu bittiye getirilme' korkusu hakim
Sorularına cevap alamayan mülk sahipleri ise, dükkanlarının metrekarelerin küçüleceği, mülklerinin aynı yerinden verilmeyeceği, başka kişiler ile ortaklığa zorlanacakları, hatırlı kişilerin yerlerinin iyi yerlerde konumlandırılacağı, geri kalan kişilerin yerlerinin ise üste fark ödemesi adı altında çok daha kıymetsiz yerlere (kura çekimi v.s. gibi yöntemlerle) zorunlu olarak götürüleceği gibi endişeler yaşadıklarını dile getiriyorlar.
Güvenlik önlemleri yok, sağlam binaları yıkmanın peşindeler
Malatya'da depremlerin üzerinden aylar geçmesine rağmen 6 bin 240 adet binanın yıkımının beklendiği öğrenilirken, bu binaların çevrelerinde gerekli önlemlerin alınmaması da eleştirilere neden oluyor. Çeşitli nedenlerle henüz yıkılamayan binlerce bina bulunmasına rağmen ve söz konusu binaların çevrelerinde hayati önem taşıyan güvenlik tedbirlerinin alınmaması da tepki çekiyor. Şehirde yaşayan insanlar için hayati önemdeki bu önlemlerin alınmamasına rağmen, sağlam binaların yıkımı için çaba harcanması vatandaşları huzursuz ediyor.
Bakanlığın yerel biriminin niteliği ve kamuoyuna karartılan yolsuzluk soruşturması
24 Ocak 2020'deki Elazığ- Sivrice merkezli depremden de etkilenen Malatya'da, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın yerel yönetim kadrosunun yeterliliği ve yetkinliği tartışma konusu. Mevcut il müdürü, Elazığ depreminden sonra Malatya'da göreve getirilen 5'inci isim. Bazı görevlileri, Elazığ depreminden sonraki ihalelerle ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili ciddi soruşturma ve adli işlemle karşı karşıya kalan Çevre İl Müdürlüğü'nün, depremden sonra en önde gelen yetkili kurumlardan biri olmasına karşın vatandaşta bu kuruma inan ve güven sarsılmış durumda.
Bunun yanı sıra, Malatya Valiliği bünyesinde sürdürülen yıkım, hafriyat vb.'ye ilişkin YİKOB aracılığıyla yapılan ihaleler ve bu ihalelere ilişkin şaibe iddialarının bir bölümü yargıya da intikal etti. Bazı isimler tutuklanmasına ve soruşturma genişletilmesine rağmen, adli işlemlerden, isimleri karışanlardan haberdar olmaması için bu olaya getirilen yayın yasağı, dedikoduların daha da büyümesine, ilgili- ilgisiz birçok makamın ve görevlinin adlarının da yolsuzlukla anılmasına yol açıyor.
Güçlendirme kredisi belirsizliği
Malatya'da ne kadar sağlıklı yapıldığı tartışma konusu olan hasar tespit çalışmalarıyla akıbeti kararlaştırılan binalarla ilgili sorunlar da devam ediyor. Depremde ayakta kalan ancak 'ağır hasarlı' raporu verilen bazı binaların dinamitle patlatılmasına rağmen yıkılmayıp, daha sonra patlamayla verilen hasar yüzünden kendiliğinden çökmesi, yine "ağır hasarlı" denen bir binanın 2-3 günde yıkılamayıp, birkaç kolonuna zarar verildikten sonra, çökmeyip devrilmesi, birçok binanın hasar durumunun ağırdan hafife ya da ortaya döndürülmesine ilişkin örnekler yüzünden, mülkiyet sahibi vatandaşlardaki güvensizlik devam ediyor. Orta hasarlı ve güçlendirilebilir raporu verilen binalarla ilgili daire sahiplerine güçlendirme kredisi verileceğine ilişkin sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle, birçok binada güçlendirme çalışmasına başlanamadığı gibi birçok binada da başlanan çalışmaların bitirilemediği belirtiliyor.
malatyahaber.com
ARŞİV FOTO: Çevre Bakanı Özhaseki'nin geçtiğimiz 27 Şubat'ta Malatya'ya yaptığı ziyaretten