Çocukluğu Malatya'da Yaşamak (II)
Prof. Dr. Esin Emin ÜSTÜN
İlkokul ikinci sınıfta öğretmenimiz Nuri Eren (Saygıyla anıyorum) hayat bilgisi dersinde bize ayları öğretirken;
''Çocuklar çok şanslısınız.
Bu öğrenim yılında mili eğitim bakanlığı akılda zor kalan ay isimlerini kaldırdı.
Şimdi çok kolay olan yeni isimleri öğreneceksiniz'' demişti.
Gerçekten 'Teşrinievvel' 'Teşrinisani' gibi acayip isimleri öğrenmekten kurtulmuş, ayların Türkçe olan yeni isimlerini ezberlemiştik kolayca.
Dört aya yakın bir süre devam eden yaz tatillerinde her türlü sokak oyunlarını oynar eğlenirdik.
Çelik çomak, yedi taş gibi erkek çocuk oyunlarının ben de çoğu kez içinde olduğumdan akşam eve her tarafım kirli ve tozlu olarak döndüğümde annem:
''Neden erkek çocuklarının oyunlarının içinden çıkmıyorsun?''
''Nedir bu üstünün başının hali böyle?'' diyerek çok kızardı.
Üçüncü sınıfa başlayacağım yıl, ablam ilkokulu bitirmişti ve ortaokula devam etmesi gerekiyordu.
Babam o yaz başı kendisini Akçadağ Kaymakamlığı döneminden tanıdığı Vali Ahmet Kınık'ı (Çok sevilen bir valiydi. Işıklar içinde olsun) ziyaret ederek ablamın eğitimi için on beş yıl aralıksız görev yaptıkları İsmetpaşa'dan merkeze tayinlerini rica etmişti.
Annemin yeni açılan İnönü İlkokuluna sınıf öğretmenliği, babamın da Derme İlkokuluna başöğretmen ataması yapıldıktan kısa bir süre sonra 1945 yılı sonbaharında Malatya'ya taşındık.
Çocukluğumun kalan bölümü şimdi burada devam edecekti.
Yine kiracıyız.
Önce Parlak Ailesine ait evin çatı katını kiraladık ve kısa bir süre sonra da Mücelli Caddesi üzerinde her katta iki odası olan 'Akyurt Ailesine' ait bir binaya taşındık.
Bu evimizdeki yazın bizi adeta uyutmayan ve perişan eden tahtakurularını hiç unutmuyorum.
Gündüz ortalıkta görülmeyen bu parazitler gece adeta hücuma geçiyordu.
O tarihlerde bunlara karşı ilaçlarla etkili mücadele yapılamadığından sıcak yaz gecelerinde birkaç kez kalkıp yer yatağımın etrafındaki tahtakurularını topladığım olurdu.
Ablam Malatya Lisesi'nin orta bölümüne başlamıştı.
Annemin atandığı yepyeni binası olan İnönü İlkokulunun üçüncü sınıfındaydım ben de.
Azmi Fenercioğlu öğretmenimizdi.
Kısa bir süre sonra bu okulda kalamayacağımız anlaşıldı.
İnönü İlkokulu yeni ders yılında 'İnönü Kız Sanat Enstitüsü' olarak öğrenime başlayacaktı. (Üstte bugün hâlâ Kız Meslek Lisesi olarak kullanılan okulun arşiv fotoğrafı)
Burada görevli başöğretmen, öğretmenler ve öğrenciler bakırcılar çarşısı içinde çok da okula benzemeyen katlı bir binaya gönderildi.
Okulumuzun adı 'Barbaros İlkokulu' olmuştu.
Dördüncü sınıfa bu okulda başladım. Öğretmenimiz değişmemişti.
Oldukça eski bir bina olan okulun inerip çıkarken ses çıkaran tahta merdivenleri ve arka bölümde çok dar bir bahçesi vardı. Koşarak oynayan öğrenciler çoğu kez birbirine çarpardı.
Beşinci sınıfa geçtiğimizde öğretmenimiz Azmi Fenercioğlu gitmiş yerine oldukça sinirli ve gergin, elinden cetvel düşmeyen Ali Ergönül gelmişti.
1949 tarihli arşiv fotoğrafta okla işaretli olanlar Celal Yalvaç ve Esin Emin Üstün (Günel)
Malatya'nın kültürünü,
Yaşamını, sanatını, her şeyini,
Araştırmalarıyla,
Yazdıklarıyla belgeleyen,
Arşivleyen ve unutulmaz kılan,
Kentin hafızası,
Duayen gazeteci,
Değerli dostum 'Celal Yalvaç' ile iki yıl öğrenim gördüğümüz bu ilkokuldan mezun olduk.
Yıllar sonra güzel bir rastlantı sonucu haberleşmiştik.
Bana toplu bir beşinci sınıf fotoğrafımızı gönderdiğinde;
Nasıl da mutlu olmuştum o günleri tekrar yaşadığım için.
Malatya'nın unutulmayacak bir değeri olan arkadaşım Sayın Yalvaç'a sağlıklı ve huzurlu nice yıllar diliyorum.