Malatya'da 'Sigara İçen' Evler Sokağı
Prof. Dr. Esin Emin ÜSTÜN
Malatya'da en son oturduğumuz 'Özbek Sokaktaki' evimizde kışın odun ve kömür sobasıyla ısınırdık.
Odun sobasını her zaman çok erken kalkan babam ateşler ve üstüne çaydanlığı koyardı. Kahvaltımızı bu sobalı sıcak odada yapar, annemin ısrarıyla birkaç lokma bir şeyler yedikten sonra okulumuzun yolunu tutardık.
Evlerde bacaya verilemeyen soba boruları duvarda açılan bir delikten dışarıya ve dirsek aracılığıyla da dik olarak yukarıya uzatılıyordu.
Yanan sobadan çıkan duman görünümüyle evimiz adeta 'Sigara İçen Eve' benzer ve birçok evde böyle soba borusu uzatıldığı için kışın sokağımız 'Sigara İçen Evler Sokağı' olurdu.
Özellikle rüzgarlı havalarda soba iyi çekmez, tüter ve ortalık duman içinde kalırdı. Evlerde soba yanan odalar dışındaki diğer mekanlar ise adeta derin dondurucu gibiydi kışın.
Kullandığımız kok kömürü bir ton olarak yazdan alınıp kömürlüğe yerleştirilir, her iki sobada kullanılan odun ise kocaman kütükler şeklinde odun depolarından at arabasıyla eve getirilerek baltayla oduncular tarafından kırılırdı.
Kışın misafir odamızdaki kömür sobasını yakar ailece orada otururduk.
Babam her akşam sesi çoğu kez az çıkan 'General Elektrik' marka radyomuzu sonuna kadar açarak haberleri dinlerdi.
Pazar geceleri annem yüksek sesle babamdan yardım alarak haftalık ders planını yazardı. Onların konuşmaları bizim çalışmamıza engel olmaz, çantalarımızın üstünde ablam ve ben derslerimizi hazırlardık.
Evimizin ve bizim kış aylarındaki koşullarımız buydu.
Gece oturmaya misafir geldiğinde odun sobası olan odada ders çalışır, yatmak için uykulu gözlerle misafirin gitmesini beklerdik.
Tıp öğrenimi için Ankara'ya gittiğimde Bahçelievler Üçüncü Caddedeki ablamla birlikte kaldığımız küçük öğrenci evimizde yine kömür sobasıyla ısınıyorduk. Daha sonra taşındığımız 5. Sokaktaki kendi dairemizde de kömür sobası kullanmıştık.
Annem ve babam 1967 yılında Emek Mahallesi 60. Sokaktaki en son evlerine taşındıklarında ancak kalorifer ve onun rahatlığıyla tanışabilmişlerdi.