SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Doğup Büyüdüğümüz Yer mi Kaderimiz, Yoksa?

Doğup Büyüdüğümüz Yer mi Kaderimiz, Yoksa?
A- A+ PAYLAŞ

Prof.Dr. Esin Emin ÜSTÜN

Kader nedir diye sorulduğunda farklı yorumlar yapılabilir.

Arzularımız hiçbir zaman kaderle bağdaşmadığı gibi, elimizde olmadan yaptıklarımız da kaderimiz olamaz.

İnsanların ısrarla kendi kaderlerini yarattıkları da olabiliyor.

Yaşadıklarımız mı kaderimiz?

Yoksa hak ettiklerimizi mi yaşıyoruz?

Birinin kaderi diğerine göre mi ayarlanıyor acaba?

Bunları kimsenin bilmesi ve çözmesi mümkün değil.

İnsana da kulak vermek nedense gerekmiyor kader belirlenirken.​

Bu yapılmadığı için onu değiştiremiyor ve ondan kaçamıyoruz.

Bulunduğu yer insanın zor kaderi olabilir mi?

Benim için doğduğum, büyüdüğüm ve köklerimin olduğu yer miydi zor kaderim?

Yoksa daha sonra farklı bir yaşamın içinde kendimi bulduğum İzmir mi?

Malatya Doğumevinde dünyaya geldikten sonra götürüldüğüm İsmetpaşa Nahiyesi (Bucak) Tepecik semtindeki evimiz zor kaderim olamazdı.

Annem, babam ve ablamla birlikte önce bebek sonra üç yaşına kadar küçük çocuk sevgisini doyasıya yaşamıştım orada.

Aynı yerde kaldığımız diğer mekanlar ise, çocukluk anılarımın en güzel ve unutamadığım dönemini oluşturmuştu.

1945 yılında Malatya merkeze taşındığımızda kiracı olarak bulunduğumuz yerlerde aile sıcaklığı içinde yine güzel geçmişti yıllarım.

Mücelli Caddesi Özbek Sokaktaki kendimize ait olan evde ne zaman ki 1950 yılı geldi, işte o yıl etkisinden kurtulamayacağım, beni yaşama bir sıfır yenik taşıyacak önemli bir sağlık sorunundan sonra kaderimin zor bölümü bu mekanda yazılmaya başladı diyebilirim.

Tıp eğitimi için 1955 yılında gittiğim, altı yıl kaldığım Türkiye'nin kalbi ve başkenti, her noktasında Atatürk'ün izini taşıyan güzel Ankara ise,

Başarılı öğrencilik yıllarımı yaşadığım,

Sevgimi bulduğum,

Onu yaşamımda farklı yere koyduğum bir kent olmuştu benim için.

1961 yılı Temmuz ayında geldiğim İzmir'de yeniden şekillenen bambaşka bir yazgı söz konusuydu.

Şimdilere kadar uzanan kader sanki bu tarihten itibaren başlamış ve burada hazırlanmıştı.

İnsan yaşamının çok az bir kısmını kendi iradesiyle yönetebileceğini, önceden belirlenen ve bilinmeyen bir kaderi olduğunu kabullense bu kadar üzgün ve acılı olmaz belki de.

Ancak, kabullenmek hiç de kolay olmuyor...

Kader çizgisi içinde alınan derin yaralara gelince;

Bizi sınavdan geçiren bu yaralar aynı zamanda kendimizi bir yerlere taşımamıza ve başarılarımıza yardımcı oluyor.

__

ARŞİV FOTO: Fırat ve Kernek Mahallelerinin sınırı olan Erenler Sokağı'nda bulunan ve yıkılmış olan Malatya'nın eski Doğumevi

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

5 yorum yapılmış

  • Prof.Dr.Nuran Zengingönül (2 yıl önce)
    Aslı şudur. Sarı Konağın gerçek sahibi, Nazif Evliyaoğlu (Erenler) dir. Bir süreliğine devlete Doğumevi kullanımına izin verilmiştir. Nazif bey yan konağa geçmiştir. Bahsettiğniz Güner Erenler hanım Nazif bey’in kızıdır. Nazif beyin ölümünden sonra konak oğlu Enis Erenler ve kızı Saadet Erenler arasında paylaşılmıştır. Hasan Bulut konağın yarısını Saadet Erenler’den satın almıştır. Evliyaoğulları olarak içimizi acıtan yüzyılı aşkın bir kültürel değere sahip çıkılması yerine acımasızca yok edilmesidir. Ne yazık ki ülkemizde Sarı Konak gibi niceleri, tarihi ve kültürel değerleri yok sayan cahil zihniyetli yöneticiler eliyle yok edilmişlerdir. Ben,konağın yarısının varisi Saadet Erdem’in kızıyım. İlgilenen için,konağın yarısının yıkıldıktan sonra kalan yarısının içler acısı fotoğrafını arşivlere geçmesi için paylaşabilirim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Erhan (2 yıl önce)
    70' li yıllarda evimiz resimdeki Erenler sokağındaydı. Doğumhaneyi daha sonra aynı sokakta komşumuz olan rahmetli Hasan Amca (Bulut) almıştı. Kapının önünde duran Thames kamyonuna çocukluğumda binmiştim. Kendisi şimdi baraj suları altında kalan Eğribük'ten kum ve çakıl taşırdı yeni yeni yapılmaya başlanan betonarme binalara..Vay be. Resmi görünce insan duygulanıyor. Hemen sağda bitişiğinde ise yine rahmetli olan Güner (Erenler) yaşardı. 80 li yıllarda Belediye bu binanın yarısını tam ortadan yıktı ve şimdiki Park Hastanesine çıkan yolu açtı. Sonraki yıllarda ise hem Günerin evi hem de bu bina yıkılarak yerine apartman yapıldı.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Cumhuriyet -î El Aziz (2 yıl önce)
    Cumhuriyetin en güzel yıllarıydı. Malatya'nın en güzel yıllarıydı. Şimdi ise....
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Tatar Ramazan (2 yıl önce)
    Bu pasaport olayından sonra bir türlü bu başkana ısınamadım
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ramazan haklisin milletin oylari ile secilen Kisiler. Halka hizmet vermiyor para karsiligi gri pasaportlarla yurt disina insan gonderiyorlar
    %100
    %0
    Yanıtla

Prof. Dr. Esin Emin Üstün yazıları