Prof.Dr. Esin Emin ÜSTÜN
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Dünyanın ilk çocuk bayramı aynı zamanda.
Ulusal bayramlar çocukluğumu yaşadığım İsmet Paşa Nahiyesinde çok renkli ve keyifli geçerdi.
Hep yazarım ve söylerim.
Bu bayramları başöğretmen ve öğretmenler sınırlı koşullarda sınırsız güzellikler yaratarak halka, topluma sunarlardı.
Hazırlıklar aylar önce başlar.
Öğretmenler arasında yapılan görevlendirmelerle programın eksiksiz yürütülmesi sağlanırdı.
Kız öğrencilerin krepon kâğıt elbiselerinin hazırlanması, önlerine konacak bantların yazısı, halk oyunlarındaki özel giysilerin dikimi bayan öğretmenlerden oluşan bir ekip tarafından yapılırdı.
Okulumuzda o zamanlar diğer kentlerden gelen bayan öğretmenler de görevliydi. Bize batının sımsıcak havasını ve farklı bir aydınlık yüzünü getirmişlerdi.
Bunlardan Hasena Öğretmen İstanbul'dan, Türkan ve Muhsine öğretmen ise İzmir'den görevlendirilerek gelmişti.
Bayram kutlamaları kapsamında okunacak şiirler, oynanacak halk oyunları ve sahneye konacak temsil başöğretmenin denetiminde görevli erkek öğretmenler tarafından planlanırdı.
Müzik ekibini, Akçadağ Köy Enstitüsü müdürü ile konuşarak sağlardı başöğretmen.
Köy Enstitüleri dendiğinde çocukluğumun silinmeyen anları ve anıları gelir aklıma.
23 Nisan Bayramlarımıza aynı model düzgün kıyafetleri, özgüvenli ve disiplinli duruşlarıyla çok şey katan köy kökenli bu öğrenci abileri unutmadım ve unutamadım.
Cumhuriyetimizin aydınlanma ve çağdaşlaşma projesi olan bu enstitüler 1940 yılında kurulmuştu.
Ayağında çarık ayakkabısı, üstü başı yırtık köy çocukları bu okullarda yetişip öğretmen oluyor ve köyüne döndüğünde onların eğitimini sağlıyordu.
Buydu amaçlanan.
FOTOĞRAF: İsmet İnönü Heykeli önündeki meydanda yapılan 23 Nisan Bayramında (Malatya-1953) öğretmen ve öğrenciler. (Resimde ayakta olanlardan soldan üçüncü, annem öğretmen Refika Günel)

1950 yılında iktidar olanlar bu aydınlık ve ülkenin geleceğine ışık tutacak projeyi ortadan kaldırdılar.
Kapatma da bir Amerikan projesiydi...
Köylünün ve kırsal kesimde yaşayanların eğitilmesi ve çağdaşlaşması istenmediğinden şimdilerde TV ekranlarında bundan yoksun bırakılanların 'Akıl Almaz', 'Akla Durgunluk Veren' davranışlarını seyrediyor ve büyük bir acı duyuyoruz.
Ablama bir 23 Nisan Bayramı müsameresinde okuması için
'On İki Saat' isimli uzun bir şiir vermişti annem.
Hatırladığıma göre şiir şöyle başlıyordu.
''Saat der ki çın çın
Kalkın perdeleri açın...''
Akşamları annem şiiri ablama ezberletirken ben de merakla yanlarında olurdum.
Henüz ilkokula başlamamıştım.
Ablamım temsilde ve halk oyunlarında önemli görevleri olduğundan yoğundu ve şiiri ezberlemeyi ciddiye almıyordu.
Son kontrolde duruma üzülen anneme; 'Ben ezberledim anne!' deyince, ertesi günkü müsamerede çıkıp okumuştum.
Halk hem çocuklarını seyretmek hem de bayramın bu bölümünün içinde olmak için büyük bir heyecanla gelip salondaki yerini alır ve sonuna kadar müsamereyi coşku ve sevinçle izlerdi.
Toplumsal uyum, insanlık, karşılıklı sevgi, saygı, mutluluk ve tüm değerli hasletler bir aradaymış o zamanlar.
Ne güzel ve ne yaşanası günlermiş meğerse.
Nice nice mutlu ve huzurlu ''23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramları dileğiyle.
______
KAPAK FOTOĞRAFI: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Töreni ( İsmet Paşa Nahiyesi, 1943) Resmin orta bölümünde başında siyah şapka bulunan annem öğretmen Refika Günel.