SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya'da '1945- 1955' Yılları Arasında Yaşam (IV)

Malatya'da '1945- 1955' Yılları Arasında Yaşam (IV)
A- A+ PAYLAŞ

..Güney Ekspresinin Malatya'ya geldiği gün ve saatte gençlerin arkadaş gruplarıyla birlikte garda tur atıp etrafı seyretmeleri sanki bir adet.. 
Prof. Dr. Esin Emin ÜSTÜN  

​Malatya'da yaşamla ilgili hazırladığım yazılarımın bu bölümle sonuna geldim.

Sitelerinde bana yer veren Sayın İsmet Yalvaç'a, değerli okuyucu ve yorumcu hemşerilerime teşekkürlerimi sunuyorum.

Ulusal bayramlar bir başka güzel ve anlamlı kutlanırdı o yıllarda Malatya'da.

Okullarda bayram hazırlıkları çok ciddiye alınır, günlerce provalar yapılırdı.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resmi geçit törenlerinde en önde bayraklı kız-erkek öğrenciler yer alır, onları trompet takımı ve izciler izlerdi.

Önemli bir mazeret dışında tüm öğrencilerin bayrama katılımı gerekiyordu.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında biz kız öğrenciler beyaz kısa kollu buluz ve beyaz şortlarımızla adeta kelebekler görüntüsünde gösteri yapardık.

Gösterilerin yapılacağı stadyum çok erken saatlerde hıncahınç dolar, halkımızı şortumuz ve boyu (!) asla ilgilendirmez, onlar gösterileri büyük coşkuyla alkışlar içinde izlerlerdi.

Toplumda her şey olabildiğince gerçek, düzgün ve düzenliydi.

Her kesimdeki insanın aileden gelen genetik bir asaleti, köklü bir görgüsü ve saygısı vardı.

Bize öğretilen Tanrı ile kulun arasına hiçbir şeyin giremeyeceği şeklindeydi.

Gerçek olan din insanların kendi içinde, yüreğinde Tanrı sevgisiyle birlikte yaşanır ve yaşatılırdı.

Göstermelik bir dinin, gericiliğin, siyasal İslamcılığın her yere sokuşturulması asla söz konusu değildi o yıllardaki Malatya'da.

Yazlık sinemalar havaların ısınmasıyla birlikte sezonu açar, oynayacak filimin sesli tanıtımı için bazen faytona konulan büyük afiş sokaklarda dolaştırılırdı.

Eğer çok istediğimiz bir filime gitmek istiyorsak, ablamla benim sinemayı sevmeyen babamıza epeyce dil dökmemiz gerekiyordu.

Sonunda yazlık sinemada bir loca ayarlar ve bizi götürürdü.

Güney Ekspresinin Malatya'ya geldiği gün ve saatte gençlerin arkadaş gruplarıyla birlikte garda tur atıp etrafı seyretmeleri sanki bir adet haline gelmişti.

Bu turlar trenin gelmesinden önce başlar, tren gelip hareket ettikten sonra biterdi.

Şimdi düşünüyorum da, gençler ne masum ne düzgün bir zaman geçirme ortamı yaratmışlar kendilerince o zaman.

Elektrikli ütülerin olmadığı dönemde içine odun ateşinin korları konularak kullanılan ağır demir ütüler vardı.

Etrafa verdiği ısı ve de ağırlığı nedeniyle yazın ütü yapmak gerçek anlamıyla bir tür eziyetti.

İç çamaşırlar dahil her şeyi ütülemeye meraklı annem dağ gibi yığılmış şeyleri ütülemek için saatlerce uğraşır dururdu.

Ütü günü annemizin sinirli olması bizim ortalıktan kaybolmamıza neden olurdu.

Kışlık önemli erzaklardan olan kavurma, salça, tarhana, erişte, bulgur ve sebze kurusunu (külah) yazdan hazırlardık.

Genellikle ağustos ayı ortalarında iyice yıkanmış buğday kazanda odun ateşinde kaynatılır, kıvamını bulduğunda evdeki toprak damlara serilen temiz hılaların üstüne yayılarak birkaç gün kurutulurdu.

Kuruyan buğdayın bulgur olması için değirmenlerde öğütülmesi işlemi başlardı.

Önceleri kullandığımız su değirmenlerinin yerini bir süre sonra elektrikli değirmenler aldı.

Kış için hazırlanan gıdalar kapsamında tereyağı ve peynir de vardı.

Her ikisini de bize oğlu annemin Fırat İlkokulunda öğrencisi olan 'Manifer Usta' sağlardı.

Özel tulumlarında getirilen tereyağı eritilip işlemlerden sonra tenekelere konur, peynir de yıkanıp tuzlandıktan sonra büyük küplere basılırdı.

Hatırladığım kadarıyla Malatya'da o yıllarda kışlık sinema olarak 'İstanbul Sineması' ve 'Şehir Sineması' bulunuyordu.

Hafta sonları İstanbul Sinemasının üst katı bayanlara, alt katı da erkeklere ayrılırdı. Annemden izin alarak bazen kız arkadaşlarımla birlikte cumartesi günleri öğrenci matinesine giderdik.

Ayhan Işık ve Gülistan Güzey'in birlikte oynadıkları filmlerde çok duygulanır, duygu yoğunluğunu uzun süre gecemize gündüzümüze taşırdık...

Memleketim Malatya ile ilgili yazılarımı şu cümlelerle bitirmek istiyorum.

Biz, o yıllarda ülkemizin geleceğini oluşturan 'Genç Kuşağı' temsil ediyorduk.

İsteklerimiz sınırsız, yersiz ve ölçüsüz değildi.

Ne istediğimizi biliyorduk.

Sabırlıydık, saygılıydık ve her tür sorumluluğun bilincindeydik.

Ülkemizi, Cumhuriyetimizi ve Devrimlerimizi sonsuza kadar sahiplenmeye söz vermiştik.

Yaşamdaki renklerin siyah ya da beyaz olmadığını, ara yerde farklı renklerin de bulunabileceğini daha o yaşlarda öğrenmiştik.

Sonuç olarak:

Olgunlaşmayı erken başarmış, ayağı yere basan, güveni yüksek,

Fikri ve vicdanı özgür, aydın bir genç kuşaktık.

Ne mutlu bize ki böyle başladık, böyle yaşadık ve böyle yaşamaya da devam ediyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

16 yorum yapılmış

  • Mehmet Hanifi Yapar (2 yıl önce)
    Sayın hocam Akpınar da esnaflık yaptığım için Manifer Usta’yı biliyorum. Eski saman pazarında Maniferin hanı sonradan Elmas han oldu. Orada nalbur işleri ve toptan gıda işleri yapardı. Manifer’in oğlunu da tanırım. Maniferin hanına o zamanlar pötürgeden Tuluklarla yağ gelirdi ama ne yağlardı. Yağları eritip Gavsara ya veya Küleke koyardık marshall yardımından sonra keçiler ormana zarar veriyor diye keçileri yasakladılar yağlar da azaldı; ama şimdi yine keçi yağı olmasa da çok güzel reyhalı inek yağları az da olsa var hocam. Şimdiki pamuk hanın arka kısmında eski kilise şimdiki Çınarlı Camii ‘nin kıble tarafına bakan kısmında kışlık şark sinaması da vardı. Bir de mensucat fabrikasının etkinlik yapılan yerde flim oynatırlardı. Bizler de kapıda duran bekçiye beş kuruş gibi para vererek giderdik. Çoğu zamanda paramız olmazdı, duvarın üstündeki telleri de aşıp orada flim seyrederdik. Oradaki havuza çivileme atlamışımdır. Havuza atladığımız derinlik beş metre gibi idi. Havuzun sonuna doğru yukalaşıyordu yani derinlik azalıyordu. Mensucat fabrikasının Sümer stadı vardı orada da futbol oynanıyordu. Orada okullar arası yarış da yapılırdı, hatta bizim mahallede rahmetli olan büyüklerimiz de bu yarışmalara katılmışlardı. İnönü stadında da Malatyaspor’umuzun muazam seyirci ile maçları olurdu. Milli bayramlarda, hele 30 ağustosta şanlı askerlerimizin hücum taaruzu, Akcadağ öğretmen okulunun kule yapmaları, alevli çemberden atlamaları, okuların spor hareketleri, tören geçitleri ata sporumuz güreş ve koşu müsabakası konserler de olurdu. Hocam senin yaşadığın herşeyi yaşadım. hatta 12 eylülde bizim mahallede her evi arıyorlardı. Bizim eve de sıkı yönetim askerleri geldiler. O zamanlar her evde çimmek için yani banyo yapmak için hamamlık vardı evlerde. Tabanları tahta idi. Hamamlığımız açılıp kapanan tahta ile özel olarak yapılmıştı. Askerlerden bir tanesi: “Komutanım burda bir mahzen buldum” haykırışını hiç unutmuyorum. Bizim evde de iki tane tandır örtmesi vardı. bir tane de eski sac soba büyüklüğünde rahmetli abim yaptırmıştı. Abim o tandırı da yere gömmüştü. Orada da bazı zamanlar patıs panya yapardı. Kuyumuz da vardı. Rahmetli abim orada da süt ile sahlebi karıştır Sitil ile kuyuya salardı dondurma yapardı fakat patıs panya gibi güzel olmazdı. O günler çok güzeldi bir mahalle bir evin küfleti gibiydi hey gidi günler hey eline sağlık hocam
    %67
    %33
    Yanıtla
  • Gul (3 yıl önce)
    Memlet dediğin Malatya gibi olmalı biz o günleri görmedik ama eski halide güzel
    0
    0
    Yanıtla
  • suat Canbay (3 yıl önce)
    Degerli hocam elinize,kaleminize,yüreginize saglık.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hasan (3 yıl önce)
    En çokta şaşırdığım şey bunların %90 ının yok olup örf adet gelenegimizden kültürümüzden uzaklaştıran akp hala Malatya'da %70-80 oy alıyor bu ne perhiz bu ne lahana turşusu anlamadım arkadaş
    %75
    %25
    Yanıtla
  • ali (3 yıl önce)
    toplumumuz ileriye gittiğini zannediyor ama gitmedi bir çok değerlerini kaybetti
    %100
    %0
    Yanıtla
  • 44malatya (3 yıl önce)
    Malatyamizda 1940 1990 kadar tekel seker Mensucat fabikalari vardi en az 10 bin kisi Calisiyordu arti demir yollarindan en az 150 Kisi caliyordu malatyada renkli can melek sehir Istanbul buyuk sinamalar vardi bu yatirimlardan sadece seker fabrikasi kaldi ve bir sinama kaldi soylenecek soz malatyanin o guzeligi kalmadi kalan guzeligi Yesiligi havasi suyu
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Levent (3 yıl önce)
    60'lı yıllarda Bayram gösterilerini izlemek için stadyuma giderdik.Bazen yer bulamayıp üzüntü içinde geri dönerdik Hocam kaleminize sağlık.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • İnönü stadı
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Mehmet Hanifi Yapar (3 yıl önce)
    Ah hocam ah nerelere götürdün beni. Cumhuriyet Bayramlarında Tekel tütün fabrikası, Mensucat fabrikası, TC devlet demir yolları her biri fabrikalarının ve kuruluşlarının önünde bizlerin tak diye bildiğimiz çok güzel görseller yaparlardı. Eski belediyenin oradan istasyona kadar bir mahale arkadaşlarla gider gelirdik. Kışla caddesinden istasyona kadar ana baba günü olurdu. Fener alayına eşlik ederdik. Sayın hocam bir de eski kasap pazarı bitiminde şimdiki Pamuk Han'ın Teze camisine bakan kısmında kışlık şark sineması, Mensucat Fabrıkası'nın da kışlık sinama salonu vardı. Yıkılan belediye binasının yanında şimdiki Hükümet konağı'nın girişinin sol tarafında yeni melek kışlık sınaması vardı. Sayın hocam hatıralarınızın ve yazılarınızın devamını beklerim diğer yazılarınızı da ilgiyle okudum. elinize kaleminize sağlık
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Milliyetçi Malatyalı (3 yıl önce)
    Cumhuriyetimizin ilk yillari ve Malatyamizin altın çağı..
    %100
    %0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (3 yıl önce)
    Hocam geçmiş yılları arar olduk. Din istismar alanı oldu. Her siyasi çıkarı için istediği gibi kullanır oldu. Zaten sosyolojik ve etnik yapı tamamen bozuldu. O yıllar bir daha asla gelmez.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • baba (3 yıl önce)
    Her halde Malatya'da, sizi elli yıldır tanıyan bir ben kalmışımdır, Sağlıklar dilerim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Enver KALAYCIOĞLU (3 yıl önce)
    Değerli Hocam...Daha önceki yazılarınızı da zevkle okudum...1960 lı yıllarda sözünü ettiğiniz güzellikleri yaşadım...Sevgi Saygı ön planda idi.Bana ne diyen toplumsal sorumluluk almayan insan göremezdiniz.1970 lerde de devam etti.Velhasılı herkesin haddini bildiği yıllardı.Özlüyoruz....Teşekkürler...
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Cumhuriyet-i El Aziz (3 yıl önce)
    Cumhuriyetin güzel yılları, Malatya'nın en güzel yılları
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Murat (3 yıl önce)
    Değerli hocam, daha önceki yazılarınızla birlikte bu yazıyı büyük bir zevkle okudum. Yazılarınızdan anlaşıldığı üzere 1950-1980'li yıllarda Malatya daha güzel ve yaşanır haldeymiş. Bugün 40-70 yaş arasındaki kuşak geçmişe büyük özlem duyuyor. Çünkü son 40-50 yılda Malatya eski güzelliğinden çok şey kaybetmiş. Emeğinize, kaleminize, yüreğinize sağlık..
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hakan özbek (3 yıl önce)
    Teşekkürler
    %100
    %0
    Yanıtla

Prof. Dr. Esin Emin Üstün yazıları