SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya'da Unutulmayan Bayramlar

Malatya'da Unutulmayan Bayramlar
A- A+ PAYLAŞ

Prof. Dr. Esin Emin ÜSTÜN

Bin dokuz yüz ellili yılların içinde kurban bayramının yine yaz aylarına rastladığını hatırlıyorum.

Annem her bayram günler önce bir liste yaparak 

Bu liste üzerinden hazırlıklarına devam ederdi.

Bayram öncesi günlerde misafir odasının genel temizliği  

Tabanda döşeli tahtaların ayak altına alınan bezle silinerek 

Beyazlatılma işlemleri ablama aitti.

Misafirlere ikram edilecek tereyağlı un kurabiyelerini yaparken Anneme ben yardım ederdim.

Evimizde o sıralar fırın olmadığından kurabiyeler 

Kocaman bir bakır tepsiye dizildikten sonra 

Çarşı fırınına gönderiliyordu.

Börek, çörek ve kurabiye yapıldığında 

Bunları fırına götüren kişi her zaman Hasan efendiydi. 

Mahallede sevilen Hasan efendiye kısaca ''Hasso''derlerdi. 

Her işe güleç yüzüyle seve seve koşardı.

Çevrenin yoğun sessizliği ve sakinliği nedeniyle 

Annemin bahçeye çıkıp gelmesi için 

Ona bir kez seslenmesi yeterliydi.

Başının üstüne yerleştirdiği kocaman tepsiyle 

''Aman ha dikkat et, fırıncı yakmasın!'' komutunu 

Annemden aldıktan sonra yola koyulurdu.

Bayramda gelen ziyaretçilere kahve yanı sıra limonata ile 

Bu nefis kurabiyelerden ikram ederdik.

Kurban Bayramının en büyük telaşı kurbanlık alma, kesme 

Dağıtma ve daha sonraki işlemler olurdu.

Biri kendisi ve biri de annem için iki 'Hasi'yi 

Annemin bayram sabahı almasını istemesine karşın 

Babam bir iki gün önce alırdı.

Yine bir Kurban Bayramı'nda alınan kurbanlıklar

Belki de sürüden ayrıldıkları için 

Bağlandıkları yerde sürekli bağırıyorlardı. 

Akşam da devam edince bağırmaları  

Babam çarşıya gidip fayton getirerek 

Onları başöğretmen olduğu Sümer İlkokuluna götürüp

Görevli elemana o gece bırakmak zorunda kalmıştı.

Arka bahçede kurbanlıkların kesimi 

Dağıtımı ve ortalığın toplanması 

Bayramın birinci günün önemi bir telaşı olurdu.

Hayvanların başı ütülmek için bir demirciye gönderilir  

Temizlenen ince barsaklar ise bumbar dolması

Yapmak için saklanırdı.

Bayram sabahının telaşı ise başka bambaşka bir telaştı. 

Babam bayram namazına gideceği için 

Hepimiz çok erken kalkardık. 

Annemiz bayram yemeği hazırlığına giriştiğinde 

Ablam ve ben önce avludaki çiçekleri sular 

Sonra yer taşlarını bol su ile yıkardık. 

Sokak kapımızın önünü 

Birkaç metre ilerisine kadar süpürmek 

Yine ikimizden birinin görevi olurdu.

Sekiz on yaşlarındayken her bayramda 

Değişik şekerleri tatmak isterdim. 

Bunun için annem ve babam dostlarına ziyarete giderken

''Verilen misafir şekerlerini sen yeme anneciğim. 

Çantana koy bana getir!..'' tembihinde bulunurdum.

Çocukluk ve gençlik yıllarımın bir bölümünü 

O yılların unutulmaz Malatya'sında yaşadığım için

Şanslı ve mutluyum.

Kendi asaletini kendi yaratan

Yüzündeki görgülü gülümsemeyi

Karşısındakine yansıtan

Benim ben olmamada önemli katkıları olan

İnsanlarla yaşadım Malatya'da.

Tanrı'ya şükrediyorum...

İyi ki anılarımız ve yaşanmışlıklarımız var. 

Bunlar olmasaydı dünyamız anlamsız ve bomboş olurdu.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

3 yorum yapılmış

  • Ahmet (6 gün önce)
    İyi bayramlar Hocam ellerinize sağlık.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • İlhan (1 hafta önce)
    Hocam,kaleminize sağlık.Şimdi artık o güzel telaşı yaşayan sayısı çok az.Kurban yerine zahmet olmasın,ucuz olsun diye nereye gittiği belli olmayan bağışlar yapılıyor.Misafir karşılamak yerine tatil yerlerine akın ediliyor.Böylece insanlar arasındaki bağlar da yok oluyor.Sonra da niye böyle olduk diye şikayet ediliyor.Buna hiç hakkımız yok.
    %92
    %8
    Yanıtla
  • abuzer (1 hafta önce)
    şimdi o bayramlardan eser kalmadı. ne şekerin tadı kaldı nede bayramların adı
    %91
    %9
    Yanıtla

Prof. Dr. Esin Emin Üstün yazıları