SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya'nın Devlet Hastanesi

Malatya'nın Devlet Hastanesi
A- A+ PAYLAŞ

Prof.Dr. Esin Emin ÜSTÜN

Malatya ile ilgili bir şeyler yazarken filmi geriye sardığım için o günleri,  anları ve anıları yeniden yaşarım.

Bu benim yaşama sevincimi artırır.

1950'li yılların sonu...

Nüfusun ve binaların az, yolların ve caddelerin kalabalık olmadığı,

insanların birbirini sevdiği, tanımasa bile saydığı huzurlu bir Malatya var o günlerde.

Tıp eğitiminde doktora sınavlarından sonra hocalarımız yaz tatilinde mutlaka bir hastaneye devam etmemizi, iğne yapmasını öğrenmemizi ve şeflerle vizitlere katılmamızı önermişlerdi.

1958 yılı haziran ayı başında sınavlarımı tamamlamış olduğum için dersler biter bitmez Malatya'ya gittim. 

Annemi, babamı ve memleketimi çok özlemiştim.

Annem ben gitmeden evde bazı tadilatlar yaptırmış ve problem olan banyo sorununu gidermişti. 

Mücelli Caddesi Özbek Sokaktaki evimiz derli toplu olmayıp o yıllarda yaşanan evlerden biriydi. 

Geniş bir avlu içindeki tek katlı binada iki oda, koridor ve mutfak bulunuyordu. 

Mutfağa bitişik tabanı tahta olan küçük alandan merdivenlerle üst kata çıkılıyordu. 

Bu katta tek bir oda ve önünde zemini tahta döşeli  geniş bir balkon vardı.

Bir hafta dinlendikten sonra babam ile birlikte devlet hastanesi başhekimi Dr. Mehmet Candaş'ı muayenehanesinde ziyaret ettik. Hastanede staj yapabilmem için kendisinden izin istemiştik.

Ertesi gün hastaneye başladım. 

Evimiz ile hastane arasında epeyce bir mesafe olduğundan belediye otobüslerine binerdim.

Sabahları belediye otobüsüyle gidiyor, dönüşte sık olmayan seferler nedeniyle araç beklemeden uzun bir mesafeyi yürüyerek eve dönüyordum. 

1958 yılında hastane çevresinde az bina vardı, yollar ise çok tenha olurdu.

Başhekim ve diğer hekimler ile birlikte ben de vizitlere katılıyor, onların anlattıklarını dinliyordum.

Şefler her gün vizitten sonra polikliniklere hasta bakmaya inerdi. Çoğu kez ben de giderdim polikliniğe.

İlaçların isimlerini ve kullanımını söyleyerek bana reçete yazdırırlar ve altına imzalarını atarlardı.

Hepsi nazik, hekim gibi hekim, öğretici özellikleriyle unutamadığım değerli insanlardı.

Şeften izin alarak bir gün hemşire gözetiminde iğne yapmasını öğrenmek istedim. 

Görevli hemşire kaynamakta olan iğne kabından cam enjektörü çıkararak iğneyi hazırladı ve elime verdi.

İğne yapacağım hasta orta yaşlı zayıf bir kadıncağızdı. 

Beni elimde iğne ile görünce önce biraz şaşırdı, sonra;

''Tohtor (doktor) hanım sen mi yapacaksın iğnemi'' diye sordu.

Kalçadan enjeksiyon yapacaktım. 

İğneyi batırdım, 'Tak' diye bir ses!..

Demek ki çok zayıf olan hastada kas tabakasını iyi hesaplamamıştım.

Daha sonraki iğnelerimi sorunsuz yapmaya devam ettim.

Sabah vizitler başlamadan Röntgen bölümüne iniyor, radyografileri kliniğe getiriyordum.

Hastanede çalışırken bir gün sağlık bakanının geleceği söylendi.

Her taraf bir başka türlü temizlendi ve düzenlendi.

Bakan Dr. Lütfü Kırdar geldiğinde önce servisleri gezmeye başladı.

Ben boynumda stetoskopumla koridorda bir köşede duruyordum.

Servisten çıkan bakan beni görünce:
''Siz de doktor musunuz'' dedi.

Ankara Tıp Fakültesinde öğrenci olduğumu ve hastanede staj yaptığımı söylediğimde daha çok ilgilendi ve; 

''Aferin! Bu sıcak günlerde bir şeyler öğrenmek için hastaneye devam ediyorsun ve aynı zamanda hemşerilerine hizmet veriyorsun. Mezun olunca bakanlığa gel seni buraya atayalım.''

Burslu öğrenci olmadığım için bakanlık ile ilgili bir atama sorunum yoktu. Mezun olunca kaderin beni İzmir'e göndereceğini o günlerde nasıl bilebilirdim? 

Unutulmaz huzurlu ve gerçek sakin günleri doğduğum kentte gördüğüm yaşadığım için kendimi her zaman şanslı kabul ediyorum.

Cumhuriyetimizin kuruluşuyla birlikte değerli hekimleri ve ekibi ile hizmet veren hastane şimdi nerede? 

Yerinde yeller esiyor. 

Anılarımızda kaldı o da... 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

15 yorum yapılmış

  • Ali HELVACI (4 gün önce)
    Hastane,doktor ve çalışanlar ile ilgili yorumlar o çileli günleri bir kez daha hatırlattı ! ehil, liyakat ve sadakat bir toplumun vazgeçilmez ahlaki unsularıdır. Bu hususta kıymetli Başhekimi Erol KARAASLAN'a kolaylıklar diler ve başarı senden hiç eksik olmasın...
    0
    0
    Yanıtla
  • Erol Karaaslan (1 hafta önce)
    Kıymetli Hocam; Anılarınızı heyecanla takip ediyoruz. Malatya'ya gelirseniz Battalgazi Devlet Hastanemizde sizleri misafir etmek, anılarınızı dinlemek isteriz. Selamlar, saygılar Doç. Dr. Erol Karaaslan Battalgazi Devlet Hastanesi Başhekimi
    %100
    %0
    Yanıtla
  • yorumunuzu okurken duygulandım, çok mutlu oldum. umarım bu ziyaret bir gün gerçekleşir. herkese sağlıklı günler dilerim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Dr. Esin Emin ÜSTÜN (1 hafta önce)Erol Karaaslan isimli kullanıcı yorumuna
    Sayın Doç. Dr. Karaaslan, Değerli Meslektaşım Merhaba. Yorum yazınızı şimdi okudum. Teşekkür ederim. Kentimizde devlet hastanesinin konumunu koruması beni çok mutlu etti. Yazılarımda da belirttiğim gibi bir tıp öğrencisi olarak orada öğrendiklerimin izleri hiç silinmedi anılarımdan. Ne coşkulu ve umutlu günlerdi o günler. Çok özlediğim memleketime gelmem mümkün olursa siz, değerli meslektaşlarımı tanımayı çok isterim. Başhekim olarak size ve diğer görevli hekim arkadaşlarıma sağlıklı günler içinde başarılar diliyorum. Dr. Esin Emin ÜSTÜN
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Bülent (2 hafta önce)
    Baştacımizdir doktorlarımız Allah razı olsun
    %100
    %0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (2 hafta önce)
    Kıymetli hocam, eski Malatya hakkında ki değerli anılarınızı takip etmek ve merakla burada okumaktan büyük keyif alıyoruz. Eski Malatya yı özlemle yad ediyoruz. Ancak şu an ki Malatya yı görünce de çok büyük üzüntü duyuyoruz. Ne yazık ki o değerli insanlar yok artık. O güzel komşuluklar yok artık. Farklı görüş ve farklı inançtan olan insanların dostlukları yok artık. Şehrimize değer katan asıl Malatyalılar bu şehri terki diyar etti. Şehrimizin hafızası da bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde birer birer yok edildi. Deprem ise son darbeyi vurdu. Geleceğe dair bir umudumuz da kalmadı. O nedenle eski Malatya mazideki anılarımızda yaşayacak ancak, bir süre sonra bizlerle birlikte yok olup gidecektir. Ne yazık ki şehrin hafızasını yok edenler kazandı. Onların istediği oldu. Çünkü onlar daha güçlüydüler. Çünkü bizler onlar kadar riyakar, yalancı, düzenbaz, zübük olamazdık. Onlar da bunu kullandılar. Malatya şehri de, hafızasını yitiren bir insan misali, işte öyle ruhsuz, değersiz bir şehir oldu çıktı. Ülkemizin güzide mesleği doktorluk ne yazık ki itibarsızlaştırıldı. Üniversite sınavında ilk 5 bine girebilenler tıp fakültesine girme imkanı bulabilirken , bugün 50 bine kadar düştü. Öğrenci kalitesi düşerken, buna paralel olarak eğitim kalitesi de düştü. Nasıl ki Malatya ya asıl katkıyı sunan, değer katanlar bu şehri terkettiği gibi, ülkemize değer katan hekimlerimiz de bu ülkeyi terkeder oldu. Hiç kimse kendisine değer verilmeyen bir yerde durmak istemez. Değerli hocam, her ne kadar geleceğe dair umutlarımız yok olsa da, biz sizin eski Malatya ya dair anılarınızı eskileri yad etmek için buradan merakla bekliyor olacağız. Saygılarımla.
    %90
    %10
    Yanıtla
  • Murat Yürekli (2 hafta önce)
    Bu güzel yazınız üzerine, geçmişe gittim. İmkansızlıklara rağmen meğer ne de kıymetli bir hastanemiz varmış. Ben de burada doğmuşum. Sonra rahmetli babam, rahmetli annemle beni alıp, fayton tutarak eve götürmüş. Belki kıt kanaat zamanlar ame ne kıymetli zamanlarmış!
    %100
    %0
    Yanıtla
  • malatyalı (2 hafta önce)
    sayın hocamıza teşekkür ediyorum.her yazısı malatya kültürüne cansuyu niteliğinde.malatya nın sizin gibi insanlara çok ihtiyacı var.
    %90
    %10
    Yanıtla
  • Mat44 (2 hafta önce)
    Ne kadar güzel ifade etmişsiniz. O zamanki insanların birbirlerine olan saygısını ve enginliğini.. Ellerinize sağlık ... Ben de birkez daha özlem duydum kendi halindeki mütevazi Malatya'yı...
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Uğur (2 hafta önce)
    Teşekkürler Hocam. Elinize sağlık. Şu anda Battalgazi Devlet Hastanesi de çok güzel hizmet veriyor.Emeği geçenleri ve çalışanlarını kutlamak gerekiyor.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Muallim (2 hafta önce)
    Pek değerli hemşehrim ve hocam : Sizleri bu haber sitesindeki yazılarınızdan tanıdık. Birçok ortak noktamız olduğunu farkettik...Okuduğunuz okulda çalıştım. Kızımda adı geçen okulda okudu. Sitede çıkan yazılarınız belge niteliğinde olduğundan ilgiyle takip ediyoruz. İki gün önce kızım sordu, hocamız yeni yazı yazdı mı diye ? Bizlere anılarınızla; şehrimizin belli açılardan tarihçesini, zorlu yaşam yıllarından mücadeleyle, sabırla başarıya giden yolla rehberlik yapmakta aynı zamanda geçmişteki kültürümüzü de öğrenmekteyiz. Sizlere sağlık ve uzun ömürler dilerim, teşekkür ederiz !
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Mahir (2 hafta önce)
    Gözlerimi kapatıp bir an geçmişe o yıllara gittim... Sayın hocam lütfen ama lütfen hatıralarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Doktor (2 hafta önce)
    Kıymetli anıları için hocamıza çok teşekkür ediyorum.Maalesef hekimin gerekli değeri gördüğü o günleri geride bıraktık.Şimdi doktor dövmenin marifet saydığı bir dönemdeyiz.Eski günleri çok özlüyoruz.Umarım ülkemizde yeniden bilime ve ilime değer verilir.
    %72
    %28
    Yanıtla
  • mustafa44 (2 hafta önce)Doktor isimli kullanıcı yorumuna
    Kapınızdan hastaları bakmadan kart vererek ekseriyetle kışladaki özel muayenehanelerinize gitmeye zorladığınız, bıçak parası yoksa ameliyat etmediğiniz, hekim ahlakının kelimelerde kaldığı, bir odaya 10 hastayı yatırdığınız, hastaya insan nazarından bakmadığınız, parası olmadığı için yeni doğan bebelerini rehin aldığınız, masrafları ödeyemediği için cenazelerini alıkoyduğunuz bu millete o günleri Rabbim bir daha göstermesin...
    %49
    %51
    Yanıtla
  • Yaşı 40 ın üzerinde olan benim gibi herkes hatırlar sanırım. İnsanların sabahın dördünde sıraya girip, birbirini çiğneyip sıra alabildikten sonra kapıdaki herkesi itip kakan kapıcıdan, hemsiresinden, doktorundan yediği fırçaları. 12 kişilik ranzalı pislik içindeki hastane odalarını. Kan lekeleri içindeki carsafları. Üstüne üstlük tedavi görebilmek için kışla caddesindeki doktorların özel muayenehanelerini, oraya gitmezsen yüzüne kimsenin bakmadığını... Neler çektik be. Bilim ve akıl çağı ve yeniden demişsiniz ya. Sahi hangi dönem o...
    %48
    %52
    Yanıtla

Prof. Dr. Esin Emin Üstün yazıları