Malatya'da 1945- 1955 Yılları Arasında Yaşam (II)
...Sümerbank Mensucat fabrikasının o yıllarda kentin, toplumun sosyal yaşamında çok önemli yeri ve etkisi vardı. Havuzunda yüzme yarışları yapılır...
Prof. Dr. Esin Emin ÜSTÜN
Malatya Lisesinde kız ve erkek öğrencilerin şapka giymesi zorunluydu. Evden çıkarken taktığımız kenarı sarı şeritli lacivert şapkalar, okula girinceye kadar çıkarılmazdı.
Aynı zamanda müdür yardımcısı olan beden eğitimi hocamız Celal Bey, şayet bir öğrenciyi birkaç kez şapkasız tespit etmiş ise öğrenciyi disiplin kuruluna vermekten çekinmezdi.
Siyah saten kumaştan, aynı model dikilmiş önlüklerimizin altına, siyah kalın fitilli çoraplar giyerdik. İnce siyah çorap ise yasaktı.
Sümerbank Mensucat fabrikasının o yıllarda kentin, toplumun sosyal yaşamında çok önemli bir yeri ve etkisi vardı. Havuzunda yüzme yarışları yapılır, yazın havuz başında toplantılar, yemekler ve düğünler düzenlenirdi.
Fabrikanın lokali, çok amaçlı tek lokal olduğundan ulusal bayram baloları, bu çerçevede 23 Nisan çocuk balosu da bu lokalde olurdu.
İlkokul öğrencisi olduğum bir dönemde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ndaki baloyu ve annemin diktirdiği mavi tuvaletimle 'Papatya Gibisin, Beyaz ve İnce' dansımı hiç unutamadım; ne güzel ve ne derin bir iz bırakmışsa...
Sümerbank Mensucat Fabrikası’nın, yönetim kadrosunun öğle yemeklerini yediği lokale Sümer İlkokulu Başöğretmeni olan babam da giderdi. Babam akşam eve geldiğinde, çocukluk merakıyla, kendisine lokalde o gün öğlen yemeğinde hangi yemeği yediğini sormayı ablamla adet haline getirmiştik. Birçoğu o zaman evimizde yapılmayan değişik yemekler, ilgimizi çekiyor ve sanıyorum imreniyorduk da.
Babam okulda ekonomik durumları iyi olmayan çocukların listesini fabrika müdürüne götürmüş ve bu çocuklara da oradan öğlen yemeği verilmesine vesile olmuştu. İşte bu bu nedenle, yıllar sonra önemli görevlerde bulunan bu öğrencilerden bazılarının, kadirşinas duygularla Ankara'da babamı ziyaret etmeleri ya da aramaları onu çok mutlu ediyordu.
Ortaokul ve lisede eğitimi kız ve erkek öğrenciler, karma sınıflarda birlikte görürdük. Sınıflarda; kızlar pencere yanında, öğretmen masasının önündeki sıralarda otururdu. O yıllarda çok düzeyli, içten ve gerçek bir kız - erkek öğrenci arkadaşlığı vardı.
Yaşamımıza yön veren, kişiliğimizin oluşmasında büyük katkıları olan öğretmenlerimizi de unutmak mümkün değil.
Şu anda isimlerini hatırladığım tarih öğretmenlerimiz Mevlüt Oğuz'u ve Nail Alpar'ı, Fransızca öğretmenimiz Cemile Alpar'ı, kimya öğretmenimiz Bahattin Ersoy'u, edebiyat öğretmenimiz Mustafa Ateş'i, matematik öğretmenimiz Nabi Hocayı saygıyla anıyorum.
Malatya'da düğünler de çok şenlikli geçerdi o yıllarda.
Değerli dostum ve sınıf arkadaşım, araştırmacı-yazar Sayın Celal Yalvaç'ın ''Mazideki Yaşam Malatya'' isimli çok güzel şiirinde söz ettiği kemancı Arakil ve tefçi Sıddı Bacı’yı ben de hatırlıyorum. Sıddı Bacı, sanıyorum doğuştan kalça çıkığı rahatsızlığı olduğu için topallayarak yürürdü ve her ikisi de düğünlerin vazgeçilmezydi.
Öğretmen olan annem düğünlere çok davet alır ve genellikle de bu davetlere katılmaya özen gösterirdi. Bir keresinde ben de gitmiştim kendisiyle birlikte. Annemi oyuna kaldırmışlardı. Çocuk aklım ve davranışımla onun eteğini tutarak kalkmasını engellemek istemiştim. Oysaki düğün sahipleri için çocuklarının öğretmeni olan annemin oyuna kalkması önem taşımaktaydı.
Doğduğum büyüdüğüm o zamanın Malatya'sında;
İyi ki derin izler bırakan,
Kişiliğimin gelişmesine çok büyük etkisi ve katkısı olan,
Güzel günler yaşamış,
Güzel insanlarla birlikte olmuş,
Daha da önemlisi o gerçek kültürü almışım...
Malatya'nın bizlere sunduğu tüm cömertlikler, yaşattığı güzellikler, bıraktığı iz ve anılar için bizim ona bir teşekkürümüz yeterli olabilir mi?
Şimdilerin değil!..
Geçmişin 'Gerçek Malatya'sında' yaşanan yıllar ve günler unutulabilir mi?..
______
[embed]https://malatyahaber.com/haber/malatyada-1945-1955-yillari-arasinda-yasam-i/[/embed]