Aydın Bir Öğretmendi Benim Babam da
Prof.Dr. Esin Emin ÜSTÜN
Yine bir babalar günü.
Canlarından can, genlerinden gen aldığımız babalarımızı hiç unutmuyor olsak da, bu günün bir başka anlam ve yorumu olmalı.
Yaşamda olmayan babamın derin anılarıyla doluyum.
Annemizi 1990 yılında kaybettiğimizde uzun yıllar birlikte olan eşinin ölümündeki derin acısını, seksen beş yaşındaki babam büyük bir sabırla karşılamıştı.
Kendi yalnızlığı içinde yakınmasız, sessiz - sakin tutunmaya gayret etti yaşama.
Yalnız kaldığı ilk sene bir yardımcı tutmam gerektiği konusunda ısrarlı oldum. Ancak sorunlarını halletmeye çalışacağını ve bunu denemek istediğini söylemişti.
Ankara'da olan ablamın önemli desteği olacağını biliyordum.
Bir yıl sonra bu kez, sormadan oturdukları apartmandaki görevli elemanın eşini babama yardımcı olması için ayarlamıştım.
2000 yılında 95 yaşına giren sevgili babacığımın hafızasının ve diğer zihinsel özelliklerinin oldukça iyi olmasına karşın bedeni ve bazı duyu organları tam uyum içinde olamadı.
Yürüme ve işitme problemleri yaşamaya başlamıştı.
2001 yılında geçirdiği önemli bir hastalıktan sonra yanında sürekli kalacak bir bakıcı ayarlandı.
Bu yaşa gelinceye kadar yaşamına aldığı, vazgeçemediği ve ona moral yanı sıra güç veren birtakım alışkanlıkları vardı.
Bu alışkanlıklarından biri çok sevdiği tuşlu daktilosuyla bana sürekli mektup, dostlarına da ara sıra mektup ve bayramlarda tebrik yazmaktı.
Posta kutumuzda babamın mektuplarını bulmak, hemen açıp okumak büyük bir mutluluktu benim için.
O'nun 95 yaşında yazdığı 4.02.2000 tarihli sakladığım mektuplarından birinde yine her zamanki şu başlangıç ve bitiş satırları yer alıyordu.
''Çok Değerli ve Aziz Kızım,
Seninle iftihar ediyorum.
Tuttuğun yol hak yoludur.
Yolun açık gönlün ferah olsun kızım.''
Bir babadan çocuğuna duygularını ifade eden ne güzel sözcüklerdi?
Çok ileri yaşta olup bunları düşünen,
Yazabilen,
Cumhuriyete ve devrimlerine yürekten bağlı,
İlkelerinden ödün vermeden yaşayan,
Aydın bir öğretmendi benim babam da.
Varlığıyla güç bulduğum, sırtımı dayadığım kocaman bir dağdı.
Onunla her zaman gurur duydum.
Duymaya da devam ediyorum.
2004 yılında 99 yaşında kaybettik babamızı.
Ankara'da olmadığım için vefat anında yanında bulunamadım .
Sonsuzluk uykusundaydı gittiğimde.
Gözyaşlarıyla başını, yüzünü okşayarak,
Ellerini öperek veda edebildiğim için,
Kendimi şanslı kabul etmiştim.
Onun gerçek dini inançlı oluşunu,
Çağın gereğini yaşamına geçiren,
Dürüst, yurtsever,
Tükenmeyen bir Atatürkçü özelliğini
Unutmadım.
Aramızda olmayan tüm babalar huzur ve ışıklar içinde olsunlar...
___________
ARŞİV FOTOĞRAF: 1942 yılında İsmetpaşa Nahiyesinde (Çırmıhtı) çekilen bu fotoğrafta, Fehmi Bey (ayakta sol başta) ile kızı Esin Emin Üstün (öndeki ilkokul öğrencisi)