Neden Yaş Kayısı Satamıyoruz?
Orhan ALKAYA
Oalkaya44@hotmail.com
Malatya yıl 365 gün kayısı ile yatıp kalkan gün 24 saat kayısı fiyatlarını konuşan bir şehirdir dersek abartmış olmayız. Öyle ki günlük yaşamın koşturması içinde kayısı ile ilgili tüm söylemlere gelişmelere ve hatta dedikodulara bile kulak veren bir kayısı camiası vardır. Buna rağmen kayısı sektörünün üreticisinden, satıcısına, yöneticisinden ilgili kamu kuruluşlarına kadar hiçbir yöneticisi üretimden satışa kadarki sürece dair kuş bakışı bakarak genel anlamda bir değerlendirme ve analiz çabasına girmezler. Ülke ve dünya genelinde sektördeki satış ve tüketim ile ilgili gelişmeleri izlemek ve buna uygun üretim ve satış politikaları oluşturma çabaları gösteremezler. Bu durum sektörün bütün bileşenleri için söz konusudur. Zaten bu konuda ciddi bir istatistik, araştırma ve analiz çalışmaları da mevcut değildir. Hâlbuki “ ölçemediğin şeyi yönetemezsin” kuralı bugün bütün ekonomik ve sosyal alandaki çalışmaların temel ilkesi olarak kabul edilmektedir.
Aslında kayısı konusunda gerekli istatistik veriler, satış ve üretim rakamlarının tespiti ve kayıtları açısından sefaletimiz, yaş kayısı konusunda bir yazı yazmak istediğimizde daha net olarak ortaya çıktı. Gerek ticaret borsası gerek Ticaret ve Sanayi Odası gerekse tarım teşkilatlarında kısacası Malatya’nın ilgili tüm birimlerinde yaş kayısı üretimi, satışı ve elde edilen gelirler hakkında resmi ve bilimsel araştırma ile elde edilmiş sağlıklı ve gerçek rakamlara ulaşmak mümkün değildir.
Yaş kayısı sektörünün oluşması ve gelişmesi genel kayısı üretimimiz ve satışımız için oldukça stratejik bir öneme sahiptir. Bir sektörün istikrar içinde süreklilik sağlayabilmesi, kendi alternatifini oluşturması ve yedeklemesi gerekir. Kuru kayısı sektörünün alternatifi ve tamamlayıcısı doğal olarak sofralık kayısı üretimi ve satışı olmak zorundadır. Kısacası kuru kayısı sektörünün sağlıklı yürüyebilmesi için Malatya da üretilen yaş kayısının belirli bir miktarını yurt dışı ve yurt içi piyasaya satmak zorundadır.
Her geçen gün artan bahçe sayısı ve ağaç miktarı nedeni ile üretimin artış potansiyeline sahip olan sektör, ürünün bol olduğu yıllarda kuru kayısı arzını kontrol etmek (piyasaya bol miktarda kayısı vermeden) ve fiyatların düşmesini önlemek için bir alternatif olarak yaş kayısı satışını artırmak seçeneğini kullanabilmelidir. Kısacası ürün fazlalığı bahane edilerek fiyatların düşmesini önlemek için sofralık kayısı ihracatını artırmalı ve hızlandırmalıdır. Ancak bu sayede yıllık iklim değişiklikleri ve ekolojik faktörler karşısında üretimin artışına ya da eksilmesine göre yaş kayısı ihracatı önemli bir düzenleyici olacaktır.
Ayrıca yurt dışında belirli oranda yaş kayısı pazarını oluşturup korumamız kuru kayısı fiyatını belirleme açısında bir avantaj sağlayacaktır. Diğer yandan Malatya Kayısısının kurutmalık özelliğinin yanı sıra aynı zamanda sofralık olarak satabilme şansımızın olması bulunmaz bir imkândır. Çünkü diğer ülkeler sofralık kayısı ayrı bir tür olarak üretmek zorundadır. Kaldı ki Malatya kayısısının doğru bir tanıtım ve pazarlaması yapıldığında önünde ciddi bir rekabet engeli de yoktur. Çünkü Malatya kayısısı tat, aroma ve birçok özellikleri açısından rakiplerinin oluşturduğu kulvarda yer almayacak ve kendine özgü bir kulvarda yarışacaktır. Yurt dışında yaşayan birçok kaynaktan gelen bilgiler de Malatya yaş kayısısının diğerlerinden farklı aroma ve lezzeti ile pazarlarda oldukça yoğun ilgi gördüğünü teyit etmektedir. Ancak bu avantajı doğru ve kararlı tanıtım politikaları ile destekleyerek değerlendirmek zorundayız. Bunu da Malatya da oturduğumuz yerden değil yurtdışında birçok alanda aktif tanıtım yöntemleri oluşturarak sağlayabiliriz.
Bu konuda fındık tanıtım grubunun geçmişte birçok dünya ülkesine aşçılar ve pasta tatlı uzmanları ile yaptığı uygulamalı tanıtım aktiviteleri örnek alınabilir. Amaç katma değeri yüksek ürünler yaratmak ve elde edilen gelirleri artırmak olmalıda. Dünyanın en büyük fındık alıcısının kendi markası ile ürettiği fındıklı gofretleri ülkemizde yerli marka gofretlerimizin yaklaşık üç katı fiyatlar ile satması ibret alınacak bir örnek olmalıdır.
Yukarıda saydığımız birçok nedenden ötürü sofralık kayısı satışımız artık amatörlükten kurtulup profesyonel bir hale gelmelidir. Yıllık ürettiğimiz yaş kayısının hiç değilse yüzde onu (2024 yılı 400 bin ton yaş kayısının içinden 40 bin tona denk gelir.) yurtdışı pazarlara satılabilmelidir. Ancak bugün sofralık kayısı ihracatımıza baktığımızda tahmini rakamlar ile yaklaşık 7-8 bin ton civarında gerçekleştiğini görürüz. 2022 rakamları ile Türkiye’nin yaş kayısı ihracatı toplam 96 bin ton olmasına rağmen Malatya’nın satışı bu rakamın yüzde onu bile değildir. Ayrıca dünyada en fazla yaş kayısı alan ülkelere baktığımızda ilk üç sırada yer alan Rusya, Almanya, Irak gibi ülkelere komşu oluşumuz bizim için bir avantaj değil midir?
Ancak yukarıdaki veriler sadece Malatya merkezli ihracat rakamlarını belirtmektedir. Bunun yanı sıra Malatya’dan yaş kayısı alan ancak kendi illerinin gümrüğünden ihracat yapan Hatay, Antalya, Mersin çıkışlı sofralık Malatya kayısısının miktarını bilemiyoruz. Ancak yaş kayısı ihracatı yapan firma yetkililerinin verdiği bilgileri ortalama bir rakamda buluşturursak yıllık 7-8 bin ton gibi bir sayı ortaya çıkarabiliriz. Kaldı ki bu rakam her yıl için geçerli olmadığı gibi son birkaç yıl rakamların bu ortalamanın çok altında, 3-5 bin tonlarda, kaldığını söyleyebiliriz. Özellikle bu yıl yaş kayısı ihracatımızın çok daha düşük seviyede gerçekleştiği ifade edilmektedir.
Konuya bir de iç piyasada satış ve tüketim açısından bakarsak, oldukça üzücü tablo ile karşılaşırız. Uzun yıllardan beri Malatya kayısısı, özellikle Hasanbey çeşidi, hediyelik olarak büyük şehirlere gönderilmekte idi. Otuz-kırk yıl önce bu amaçla bol miktarda Hasanbey kayısısı yetiştirilirdi. Ne yazık ki sürekli ve istikrarlı bir satış alanı sağlanamadığı için bu çeşitler zamanla yok olmaya yüz tutmuş ve sofralık türlere yönelik yeni bahçeler kurulamamıştır. Amatör düzeyde kalan, bazı üreticilerin kişisel gayreti ile günümüze gelen sofralık Hasanbey üretimi bir sektör haline gelemediği için kuru kayısının cazibesi karşısında ağaç sayısı gittikçe yok olmaya başlamıştır. Yerine sofralık olarak satılmaya çalışılan Kabaaşı çeşidi büyüklüğü dışında hiç bir yönü ile sofralık satışa uygun olmamasına rağmen iç piyasada satışa sunulması olumlu sonuçlara yol açmaktan uzaktır.
Kurutmalık çeşidimiz olan Hacıhaliloğlu kayısımız bile kolaylıkla iç piyasada satılabilecek özellikler taşımasına rağmen bir türlü bu alanda süreklilik sağlanamamıştır. Oysa bir dönem kayısı sezonunda Malatya otogarından otobüslerle akın akın gönderilen kayısılar iç piyasa satışı için azımsanmayacak bir talep olduğunu göstermiştir. Ancak bugün gelinen noktada iç piyasada Malatya kayısısının pazarı yok denecek kadar azalmış, özellikle güney illerimizde ve Iğdır’da yetiştirilen tat aroma ve şeker oranları açısından Malatya kayısısına asla rakip olamayacak türler iç piyasada ağırlık kazanmaktadır.
Oysa sezonda özellikle büyükşehirlere yapılacak yaş kayısı satışları Malatya açısından önemli bir alternatif pazar olabilir, ki olması da sektörün sağlığı açısından zorunludur.
Aroma ve lezzet açısından rakiplerin karşı önemli pazarlama avantajlarına sahip türlerimize rağmen acaba neden yaş kayısı sektörümüz gelişemiyor?
Bu konuyu üretici ve tüccar olmak üzere iki ayrı açıdan değerlendirebiliriz.
Üretici açısından bakacak olursak, öncelikle Malatya kayısı üreticisinin sofralık kayısı üretme, hasat etme ve kazanç elde etme konusunda yeterli bilgi, becerisi ve isteğinin oluşmadığını söyleyebiliriz. Geçmişten beri kayısıyı kurutarak satmayı ve saklamayı öğrenmiş olan çiftçi hızlı seri bir şekilde toplanmayı isteyen sofralık kayısı işini, özellikle elle toplama işini, zahmetli zor ve yapılamaz görmekte ve bu nedenle yaş kayısı satışı işine soğuk bakmaktadır. Bu alanın üretici açısından daha karlı olduğu konusunda araştırmalar ve incelemeler yapılıp üreticiye somut bilgiler sunulmadığı için birçok üretici konunun önemini anlayamamakta ve uzak durmaktadır.
Hâlbuki sadece bir kez yapılacak elle hasat ile işçilik maliyeti ve zamandan tasarruf açısından kuru kayısı maliyetine göre oldukça ucuza mal olmaktadır. Bilindiği gibi kuru kayısı işçiliği yaklaşık altı kez farklı işçilik ve zaman alan bir işlemden oluşmaktadır. Sallama, toplama, kükürtleme, kurutma, çekirdek çıkarma ve tekrar kurutma gibi birçok aşamadan geçmektedir. Bu da üretici için ciddi bir maliyet demektir. Kaldı ki sallama ile elle toplama arasında sadece yüzde on gibi bir işçilik farkı vardır. Ancak bu durumu üretici yaşayarak, deneyerek yaş kayısının daha kazançlı olduğunu görebilecektir.
Yaş kayısı yapmak aynı zamanda üretici için nakit para demektir. Malatya üreticisi yaş kayısı yapma zahmetine katlanmaz iken Iğdır çiftçisi kayısısını elle toplayarak 1500 –2000 km ötede İstanbul ve Ankara gibi şehirlere ulaştırmakta ve satabilmektedir. Yine Akdeniz, Ege ve İç Anadolu’da üretici kayısı başta olmak üzere kiraz ve vişneyi elle toplayarak gerek iç pazarlara gerekse dış pazarlara sunmakta ve bu yolla da para kazanmaktadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu bölgedeki kayısı üreticisi 2022 yılında 90 bin ton kayısıyı elle toplayarak ihraç edebilme başarısını göstermiştir. Malatya ve civarında yaş olarak giden kayısı miktarı sadece altı ya da yedi bin ton civarındadır.
Bu arada sofralık kayısı üretimi ve elle hasat yapabilme açısından Malatya kayısı çeşitlerinin bodur ya da yarı bodur hale getirilerek yeni bahçelerin kurulması son derece önemlidir. Kayısıların kolaylıkla elle toplanmasını olanaklı kılan bu bodurlaştırma çalışmalarının ne yazık ki başarılamamış olması ülkenin ve Malatya’nın zirai bilimler ile ilgili birimlerinin eksiği ve ayıbıdır. Bilim ve teknolojinin günümüzde geldiği noktada bizim yaş kayısıya yönelik bir-iki çeşidimizin yarı bodurlarının üretilememesi bu sektörün yeteri kadar gelişememesinin başlıca nedenlerinden biridir. Bu sorun giderildiğinde, elle hasat etme halinde daha ucuz, daha kolay ve ürünler daha kaliteli olacağı bilinmesine ve diğer illerde bodur meyveciliğin geldiği seviyeler görülmesine rağmen ne yazık ki hiç bir ilerleme sağlanamamıştır.
Malatya üreticisi eski alışkanlıklarını değiştirmeye cesaret edememesi ve yeniliklere kapalı olması, kuru kayısı yapmanın daha kolay, daha kazançlı olduğu yanılgısına kapıldığından dolayı yaş kayısı olayına yeterli ilgiyi göstermemektedir. Burada üreticinin kuru kayısıyı tamamen bırakmasından söz edemeyiz. Yıllık rekoltenin durumuna göre ürünün bir kısmını yaş satarak değerlendirmek yeterli olacaktır. Bu aynı zamanda kendisine bir miktar nakit para için bir alternatif yaratacaktır.
Konuya yaş kayısı tüccarları ve ihracatçılar açısından bakacak olursak: Bizi yaş kayısı ticareti ile tanıştıran Ege ve Akdeniz ihracatçıları olmuştur diyebiliriz. Bizim yerel tüccarlarımıza göre Akdeniz ve Ege ihracatçı ve tüccarlarının bu konuda daha aktif, daha cesur ve risk alabilen bir yapıda olduklarını söyleyebiliriz. Bunun nedeni uzun yıllardan beri yaş sebze ve meyve ihracatının içinde olmalarının sağladığı bilgi, beceri ve teknik imkânlara sahip olmalarından kaynaklanmaktadır.
Sonuçta günümüz tarım, gıda ve ulaşım teknolojisinin sağladığı olanaklara rağmen ilimizin temel tarım ürünü olan kayısının hala yüzyıl öncesi gibi sallayarak veya silkeleyerek hasat etme ilkelliğine ve kolaycılığına aşamadığımız için yaş kayısı sektörü bir türlü gelişememektedir. Oysa bugün dünya meyvecilik sektöründe ağaç sallayarak ve silkeleyerek ürün toplama yöntemi artık geride kalmıştır. Diğer yandan bu yöntemle hasat önemli oranda ürün kaybına işçilik artışına neden olmaktadır. Kayısı sektörünün tüm bileşenleri, üreticisinden kurumlara ve satıcılara kadar, bir an önce çağdaş bir hasat biçimine ulaşmak için gerekli teknik dönüşümleri ve yenilikleri gerçekleştirmek zorunda olduğumuzu görmek zorundayız; yüzyıllık alışkanlıklarımıza mahkûm olarak geleceğin tarımının yakalanmayacağını anlamak zorundayız.
Ve bu dönüşüm ve gelişim zorunluluğunu Malatya üreticisi için stratejik ve hayati bir zorunluluk olduğunu görmekten başka bir çaremiz yoktur. Bunu yapabildiğimiz oranda kayısı tarımının geleceği olacaktır. Yoksa “Malatya kayısısı dünya şampiyonudur”, “biz birinciyiz”, “biz en iyisiyiz” söylemleri değişen dünyanın değişen tüketim alışkanlıkları karşısında bir de bakarız ki tuz ile buz olup dağılıverir.
En yakın bir örnek ise bu yıl Malatya kayısısının dünya piyasalarında beklenenin yarısı kadar bile satılamayışıdır. Çünkü Fransa, İspanya ve İtalyan kayısıları ile fiyatlarda rekabet edemediği için beklenen miktarda satış gerçekleşemedi. Yani dünya birincisi dediğimiz kayısımız bir anda beğenmediğimiz ülkelerin karşısında daha önceki yıllardaki satışımızın yarısını bile yakalayamadı. Sezon başında sektörün temsilcilerinin “hedefimiz 40 bin ton kayısı satmaktır” söylemleri de her zamanki gibi havada kalan söylemler gibi uçuştu gitti.
Sonuçta gittikçe kısır bir döngüye girme tehlikesi yaşayan kayısı üretimi ve satışımıza yeni boyutlar kazandırmanın, yeni alanlar açmanın zamanı gelmiştir. Bir takım reformlar ve revizyonlar yaparak özellikle yaş kayısı üretimi ve satışını planlayarak bu alanı sağlıklı bir sektör haline getirmenin yollarını bulmak zorundayız. Başta söylediğimiz gibi sofralık kayısı satışını artırarak kuru kayısı sektörünü rahatlatmak ve yeni yollar açmak mümkün olacaktır. Bu da kayısı üreticisi başta olmak üzere sektör temsilcilerinin çağdaş yöntemlerle hasat etme yöntemlerinden başlayarak yurt dışına ulaştırıncaya kadar çağın gereklerini yerine getiren organizasyonları oluşturmasından geçmektedir.
FOTOĞRAFLAR: Orhan ALKAYA