SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Orhan Alkaya

Neden Yaş Kayısı Satamıyoruz?

Neden Yaş Kayısı Satamıyoruz?
A- A+ PAYLAŞ

Orhan ALKAYA
Oalkaya44@hotmail.com

Malatya yıl 365 gün kayısı ile yatıp kalkan gün 24 saat kayısı fiyatlarını konuşan bir şehirdir dersek abartmış olmayız. Öyle ki günlük yaşamın koşturması içinde kayısı ile ilgili tüm söylemlere gelişmelere ve hatta dedikodulara bile kulak veren bir kayısı camiası vardır. Buna rağmen kayısı sektörünün üreticisinden, satıcısına, yöneticisinden ilgili kamu kuruluşlarına kadar hiçbir yöneticisi üretimden satışa kadarki sürece dair kuş bakışı bakarak genel anlamda bir değerlendirme ve analiz çabasına girmezler. Ülke ve dünya genelinde sektördeki satış ve tüketim ile ilgili gelişmeleri izlemek ve buna uygun üretim ve satış politikaları oluşturma çabaları gösteremezler. Bu durum sektörün bütün bileşenleri için söz konusudur. Zaten bu konuda ciddi bir istatistik, araştırma ve analiz çalışmaları da mevcut değildir. Hâlbuki “ ölçemediğin şeyi yönetemezsin” kuralı bugün bütün ekonomik ve sosyal alandaki çalışmaların temel ilkesi olarak kabul edilmektedir.

Aslında kayısı konusunda gerekli istatistik veriler, satış ve üretim rakamlarının tespiti ve kayıtları açısından sefaletimiz, yaş kayısı konusunda bir yazı yazmak istediğimizde daha net olarak ortaya çıktı. Gerek ticaret borsası gerek Ticaret ve Sanayi Odası gerekse tarım teşkilatlarında kısacası Malatya’nın ilgili tüm birimlerinde yaş kayısı üretimi, satışı ve elde edilen gelirler hakkında resmi ve bilimsel araştırma ile elde edilmiş sağlıklı ve gerçek rakamlara ulaşmak mümkün değildir.

Yaş kayısı sektörünün oluşması ve gelişmesi genel kayısı üretimimiz ve satışımız için oldukça stratejik bir öneme sahiptir. Bir sektörün istikrar içinde süreklilik sağlayabilmesi, kendi alternatifini oluşturması ve yedeklemesi gerekir. Kuru kayısı sektörünün alternatifi ve tamamlayıcısı doğal olarak sofralık kayısı üretimi ve satışı olmak zorundadır. Kısacası kuru kayısı sektörünün sağlıklı yürüyebilmesi için Malatya da üretilen yaş kayısının belirli bir miktarını yurt dışı ve yurt içi piyasaya satmak zorundadır.

Her geçen gün artan bahçe sayısı ve ağaç miktarı nedeni ile üretimin artış potansiyeline sahip olan sektör, ürünün bol olduğu yıllarda kuru kayısı arzını kontrol etmek (piyasaya bol miktarda kayısı vermeden) ve fiyatların düşmesini önlemek için bir alternatif olarak yaş kayısı satışını artırmak seçeneğini kullanabilmelidir. Kısacası ürün fazlalığı bahane edilerek fiyatların düşmesini önlemek için sofralık kayısı ihracatını artırmalı ve hızlandırmalıdır. Ancak bu sayede yıllık iklim değişiklikleri ve ekolojik faktörler karşısında üretimin artışına ya da eksilmesine göre yaş kayısı ihracatı önemli bir düzenleyici olacaktır. 

Ayrıca yurt dışında belirli oranda yaş kayısı pazarını oluşturup korumamız kuru kayısı fiyatını belirleme açısında bir avantaj sağlayacaktır. Diğer yandan Malatya Kayısısının kurutmalık özelliğinin yanı sıra aynı zamanda sofralık olarak satabilme şansımızın olması bulunmaz bir imkândır. Çünkü diğer ülkeler sofralık kayısı ayrı bir tür olarak üretmek zorundadır. Kaldı ki Malatya kayısısının doğru bir tanıtım ve pazarlaması yapıldığında önünde ciddi bir rekabet engeli de yoktur. Çünkü Malatya kayısısı tat, aroma ve birçok özellikleri açısından rakiplerinin oluşturduğu kulvarda yer almayacak ve kendine özgü bir kulvarda yarışacaktır. Yurt dışında yaşayan birçok kaynaktan gelen bilgiler de Malatya yaş kayısısının diğerlerinden farklı aroma ve lezzeti ile pazarlarda oldukça yoğun ilgi gördüğünü teyit etmektedir. Ancak bu avantajı doğru ve kararlı tanıtım politikaları ile destekleyerek değerlendirmek zorundayız. Bunu da Malatya da oturduğumuz yerden değil yurtdışında birçok alanda aktif tanıtım yöntemleri oluşturarak sağlayabiliriz. 

Bu konuda fındık tanıtım grubunun geçmişte birçok dünya ülkesine aşçılar ve pasta tatlı uzmanları ile yaptığı uygulamalı tanıtım aktiviteleri örnek alınabilir. Amaç katma değeri yüksek ürünler yaratmak ve elde edilen gelirleri artırmak olmalıda. Dünyanın en büyük fındık alıcısının kendi markası ile ürettiği fındıklı gofretleri ülkemizde yerli marka gofretlerimizin yaklaşık üç katı fiyatlar ile satması ibret alınacak bir örnek olmalıdır.

Yukarıda saydığımız birçok nedenden ötürü sofralık kayısı satışımız artık amatörlükten kurtulup profesyonel bir hale gelmelidir. Yıllık ürettiğimiz yaş kayısının hiç değilse yüzde onu (2024 yılı 400 bin ton yaş kayısının içinden 40 bin tona denk gelir.) yurtdışı pazarlara satılabilmelidir. Ancak bugün sofralık kayısı ihracatımıza baktığımızda tahmini rakamlar ile yaklaşık 7-8 bin ton civarında gerçekleştiğini görürüz. 2022 rakamları ile Türkiye’nin yaş kayısı ihracatı toplam 96 bin ton olmasına rağmen Malatya’nın satışı bu rakamın yüzde onu bile değildir. Ayrıca dünyada en fazla yaş kayısı alan ülkelere baktığımızda ilk üç sırada yer alan Rusya, Almanya, Irak gibi ülkelere komşu oluşumuz bizim için bir avantaj değil midir?

Ancak yukarıdaki veriler sadece Malatya merkezli ihracat rakamlarını belirtmektedir. Bunun yanı sıra Malatya’dan yaş kayısı alan ancak kendi illerinin gümrüğünden ihracat yapan Hatay, Antalya, Mersin çıkışlı sofralık Malatya kayısısının miktarını bilemiyoruz. Ancak yaş kayısı ihracatı yapan firma yetkililerinin verdiği bilgileri ortalama bir rakamda buluşturursak yıllık 7-8 bin ton gibi bir sayı ortaya çıkarabiliriz. Kaldı ki bu rakam her yıl için geçerli olmadığı gibi son birkaç yıl rakamların bu ortalamanın çok altında, 3-5 bin tonlarda, kaldığını söyleyebiliriz. Özellikle bu yıl yaş kayısı ihracatımızın çok daha düşük seviyede gerçekleştiği ifade edilmektedir.

Konuya bir de iç piyasada satış ve tüketim açısından bakarsak, oldukça üzücü tablo ile karşılaşırız. Uzun yıllardan beri Malatya kayısısı, özellikle Hasanbey çeşidi, hediyelik olarak büyük şehirlere gönderilmekte idi. Otuz-kırk yıl önce bu amaçla bol miktarda Hasanbey kayısısı yetiştirilirdi. Ne yazık ki sürekli ve istikrarlı bir satış alanı sağlanamadığı için bu çeşitler zamanla yok olmaya yüz tutmuş ve sofralık türlere yönelik yeni bahçeler kurulamamıştır. Amatör düzeyde kalan, bazı üreticilerin kişisel gayreti ile günümüze gelen sofralık Hasanbey üretimi bir sektör haline gelemediği için kuru kayısının cazibesi karşısında ağaç sayısı gittikçe yok olmaya başlamıştır. Yerine sofralık olarak satılmaya çalışılan Kabaaşı çeşidi büyüklüğü dışında hiç bir yönü ile sofralık satışa uygun olmamasına rağmen iç piyasada satışa sunulması olumlu sonuçlara yol açmaktan uzaktır. 

Kurutmalık çeşidimiz olan Hacıhaliloğlu kayısımız bile kolaylıkla iç piyasada satılabilecek özellikler taşımasına rağmen bir türlü bu alanda süreklilik sağlanamamıştır. Oysa bir dönem kayısı sezonunda Malatya otogarından otobüslerle akın akın gönderilen kayısılar iç piyasa satışı için azımsanmayacak bir talep olduğunu göstermiştir. Ancak bugün gelinen noktada iç piyasada Malatya kayısısının pazarı yok denecek kadar azalmış, özellikle güney illerimizde ve Iğdır’da yetiştirilen tat aroma ve şeker oranları açısından Malatya kayısısına asla rakip olamayacak türler iç piyasada ağırlık kazanmaktadır. 

Oysa sezonda özellikle büyükşehirlere yapılacak yaş kayısı satışları Malatya açısından önemli bir alternatif pazar olabilir, ki olması da sektörün sağlığı açısından zorunludur. 

Aroma ve lezzet açısından rakiplerin karşı önemli pazarlama avantajlarına sahip türlerimize rağmen acaba neden yaş kayısı sektörümüz gelişemiyor?

Bu konuyu üretici ve tüccar olmak üzere iki ayrı açıdan değerlendirebiliriz.

 Üretici açısından bakacak olursak, öncelikle Malatya kayısı üreticisinin sofralık kayısı üretme, hasat etme ve kazanç elde etme konusunda yeterli bilgi, becerisi ve isteğinin oluşmadığını söyleyebiliriz. Geçmişten beri kayısıyı kurutarak satmayı ve saklamayı öğrenmiş olan çiftçi hızlı seri bir şekilde toplanmayı isteyen sofralık kayısı işini, özellikle elle toplama işini, zahmetli zor ve yapılamaz görmekte ve bu nedenle yaş kayısı satışı işine soğuk bakmaktadır. Bu alanın üretici açısından daha karlı olduğu konusunda araştırmalar ve incelemeler yapılıp üreticiye somut bilgiler sunulmadığı için birçok üretici konunun önemini anlayamamakta ve uzak durmaktadır.

Hâlbuki sadece bir kez yapılacak elle hasat ile işçilik maliyeti ve zamandan tasarruf açısından kuru kayısı maliyetine göre oldukça ucuza mal olmaktadır. Bilindiği gibi kuru kayısı işçiliği yaklaşık altı kez farklı işçilik ve zaman alan bir işlemden oluşmaktadır. Sallama, toplama, kükürtleme, kurutma, çekirdek çıkarma ve tekrar kurutma gibi birçok aşamadan geçmektedir. Bu da üretici için ciddi bir maliyet demektir. Kaldı ki sallama ile elle toplama arasında sadece yüzde on gibi bir işçilik farkı vardır. Ancak bu durumu üretici yaşayarak, deneyerek yaş kayısının daha kazançlı olduğunu görebilecektir. 

Yaş kayısı yapmak aynı zamanda üretici için nakit para demektir. Malatya üreticisi yaş kayısı yapma zahmetine katlanmaz iken Iğdır çiftçisi kayısısını elle toplayarak 1500 –2000 km ötede İstanbul ve Ankara gibi şehirlere ulaştırmakta ve satabilmektedir. Yine Akdeniz, Ege ve İç Anadolu’da üretici kayısı başta olmak üzere kiraz ve vişneyi elle toplayarak gerek iç pazarlara gerekse dış pazarlara sunmakta ve bu yolla da para kazanmaktadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu bölgedeki kayısı üreticisi 2022 yılında 90 bin ton kayısıyı elle toplayarak ihraç edebilme başarısını göstermiştir. Malatya ve civarında yaş olarak giden kayısı miktarı sadece altı ya da yedi bin ton civarındadır.

Bu arada sofralık kayısı üretimi ve elle hasat yapabilme açısından Malatya kayısı çeşitlerinin bodur ya da yarı bodur hale getirilerek yeni bahçelerin kurulması son derece önemlidir. Kayısıların kolaylıkla elle toplanmasını olanaklı kılan bu bodurlaştırma çalışmalarının ne yazık ki başarılamamış olması ülkenin ve Malatya’nın zirai bilimler ile ilgili birimlerinin eksiği ve ayıbıdır. Bilim ve teknolojinin günümüzde geldiği noktada bizim yaş kayısıya yönelik bir-iki çeşidimizin yarı bodurlarının üretilememesi bu sektörün yeteri kadar gelişememesinin başlıca nedenlerinden biridir. Bu sorun giderildiğinde, elle hasat etme halinde daha ucuz, daha kolay ve ürünler daha kaliteli olacağı bilinmesine ve diğer illerde bodur meyveciliğin geldiği seviyeler görülmesine rağmen ne yazık ki hiç bir ilerleme sağlanamamıştır.

Malatya üreticisi eski alışkanlıklarını değiştirmeye cesaret edememesi ve yeniliklere kapalı olması, kuru kayısı yapmanın daha kolay, daha kazançlı olduğu yanılgısına kapıldığından dolayı yaş kayısı olayına yeterli ilgiyi göstermemektedir. Burada üreticinin kuru kayısıyı tamamen bırakmasından söz edemeyiz. Yıllık rekoltenin durumuna göre ürünün bir kısmını yaş satarak değerlendirmek yeterli olacaktır. Bu aynı zamanda kendisine bir miktar nakit para için bir alternatif yaratacaktır.

Konuya yaş kayısı tüccarları ve ihracatçılar açısından bakacak olursak: Bizi yaş kayısı ticareti ile tanıştıran Ege ve Akdeniz ihracatçıları olmuştur diyebiliriz. Bizim yerel tüccarlarımıza göre Akdeniz ve Ege ihracatçı ve tüccarlarının bu konuda daha aktif, daha cesur ve risk alabilen bir yapıda olduklarını söyleyebiliriz. Bunun nedeni uzun yıllardan beri yaş sebze ve meyve ihracatının içinde olmalarının sağladığı bilgi, beceri ve teknik imkânlara sahip olmalarından kaynaklanmaktadır.

Sonuçta günümüz tarım, gıda ve ulaşım teknolojisinin sağladığı olanaklara rağmen ilimizin temel tarım ürünü olan kayısının hala yüzyıl öncesi gibi sallayarak veya silkeleyerek hasat etme ilkelliğine ve kolaycılığına aşamadığımız için yaş kayısı sektörü bir türlü gelişememektedir. Oysa bugün dünya meyvecilik sektöründe ağaç sallayarak ve silkeleyerek ürün toplama yöntemi artık geride kalmıştır. Diğer yandan bu yöntemle hasat önemli oranda ürün kaybına işçilik artışına neden olmaktadır. Kayısı sektörünün tüm bileşenleri, üreticisinden kurumlara ve satıcılara kadar, bir an önce çağdaş bir hasat biçimine ulaşmak için gerekli teknik dönüşümleri ve yenilikleri gerçekleştirmek zorunda olduğumuzu görmek zorundayız; yüzyıllık alışkanlıklarımıza mahkûm olarak geleceğin tarımının yakalanmayacağını anlamak zorundayız. 

Ve bu dönüşüm ve gelişim zorunluluğunu Malatya üreticisi için stratejik ve hayati bir zorunluluk olduğunu görmekten başka bir çaremiz yoktur. Bunu yapabildiğimiz oranda kayısı tarımının geleceği olacaktır. Yoksa “Malatya kayısısı dünya şampiyonudur”, “biz birinciyiz”, “biz en iyisiyiz” söylemleri değişen dünyanın değişen tüketim alışkanlıkları karşısında bir de bakarız ki tuz ile buz olup dağılıverir.

En yakın bir örnek ise bu yıl Malatya kayısısının dünya piyasalarında beklenenin yarısı kadar bile satılamayışıdır. Çünkü Fransa, İspanya ve İtalyan kayısıları ile fiyatlarda rekabet edemediği için beklenen miktarda satış gerçekleşemedi. Yani dünya birincisi dediğimiz kayısımız bir anda beğenmediğimiz ülkelerin karşısında daha önceki yıllardaki satışımızın yarısını bile yakalayamadı. Sezon başında sektörün temsilcilerinin “hedefimiz 40 bin ton kayısı satmaktır” söylemleri de her zamanki gibi havada kalan söylemler gibi uçuştu gitti.

Sonuçta gittikçe kısır bir döngüye girme tehlikesi yaşayan kayısı üretimi ve satışımıza yeni boyutlar kazandırmanın, yeni alanlar açmanın zamanı gelmiştir. Bir takım reformlar ve revizyonlar yaparak özellikle yaş kayısı üretimi ve satışını planlayarak bu alanı sağlıklı bir sektör haline getirmenin yollarını bulmak zorundayız. Başta söylediğimiz gibi sofralık kayısı satışını artırarak kuru kayısı sektörünü rahatlatmak ve yeni yollar açmak mümkün olacaktır. Bu da kayısı üreticisi başta olmak üzere sektör temsilcilerinin çağdaş yöntemlerle hasat etme yöntemlerinden başlayarak yurt dışına ulaştırıncaya kadar çağın gereklerini yerine getiren organizasyonları oluşturmasından geçmektedir.

FOTOĞRAFLAR: Orhan ALKAYA

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

16 yorum yapılmış

  • Tuncay Akın (2 ay önce)
    Iyi günler kadma değeri yüksek ürünler elde etmek için kesinlikle bilinçli doğal tarıma yönelmek gerekir bunun içinde laf kalabalığı ve yorum.yapmadan gerçek vatansever ziraat mühendislerini dinlemek gerekir ve ürün en A %20 gibi artış sağlayacaktır .
    %50
    %50
    Yanıtla
  • Temur (2 ay önce)
    Ankara'da manavda kırk ila elli lira civarında kayısı satıldı kim ne yapsın seksen liraya Malatya kayısısını hâlâ ağlayıp zarar ediyoruz hikâyeleri anlatmaya devam edin
    %40
    %60
    Yanıtla
  • Kündübekli (3 ay önce)
    Kayısıcılar bir türlü doymuyor. Kayısısı olmayan Malatyalı bile kayısı yiyemiyor. Varsa yoksa kayısı. Bu ülkenin çoğunluğu en kalitesiz ürünü almaya mahkum. Üstelik kazık fiyata. Maaşla kıyaslandığında. Özellikle asgari ücretli ve emekliler. Zarar ediyorlar mış. Hep aynı ağlaklar. Bırakın o zaman. Kayısı memleketinde kayısıya ve çekirdeğine bile hasret kaldık.
    %75
    %25
    Yanıtla
  • Bayram Murat Asma (3 ay önce)
    Orhan beyin tespitleri çok önemli, katılmamak mümkün değil. Sektörü yakından bilen, takip eden, okuyan bir üretici. Orhan beyin yazısında belirttiği gibi özetle "Malatya Kayısısı" için yapmamız gereken çok şey var. Emeğinize, kaleminize sağlık Üstadım.
    %72
    %28
    Yanıtla
  • MELEKBABA (3 ay önce)
    Malatya lı olarak 1 kilo kaysı aldım 70 TL den başka da kayısı yemedik, Malatya lılar artık kaysının zekatını göz hakkını dahi vermiyor bildikleri tek söz var 'YEMEYE BİLE YOK'
    %78
    %22
    Yanıtla
  • Erkan (3 ay önce)
    Yol kenarlarında bile yaş kayısıyı Brezilyadan gelen muzdan daha pahalı satıp vergi dahi vermeyip ticaret yaptığını zanneden kişiler olduğu sürece Malatya'nın elinden kayısı çoktan gider. Eski kapalı çarşı esnafını hatırlıyorum. Buradaki esnafların bazıları için yorum bile yapmakta zorlanıyorum. Malatya'da bir çok kesim ticaret ile fırsatçılığı birbirine karıştırıyor. Deprem sonrası yüzlerce kişi evlerinin tadilatlarını bile bu fırsatçılar yüzünden Elazığdaki esnaflara çok daha uygun fiyatlara yaptırdılar.
    %78
    %22
    Yanıtla
  • Vatandaş 44 (3 ay önce)
    Sadece kuru kayısı olarak bakmamak gerekir ürün çeşitliliğini artırmak amacıyla yapılan çalışmalara ek olarak Kayseri Tokat ve Bursa'da olduğu gibi Acilen bir Meyve suyu fabrikası akabinde kayısı ile kozmetik ürün çeşitliliği lokum cezerye çeşitli hediyelik ürünleri markalaşmak gerekir tek başına kuru kayısı ihracatı bu değerli ürünümüzü bir iki kaleme sığdıramayiz
    %67
    %33
    Yanıtla
  • Mehmet HASIRCIOGLU (3 ay önce)
    Uzun yıllardır bu sektörde ve ekmeğini kayısıdan kazanan biri olarak yazıyorum. daha önce de yazdım yayınlanmadı. Tekrar yazıyorum. Kayısı elimizden çıkacak. Gidin Almanya'da marketleri gezin. 200 gr Paketli kayısıları önceden Türkiye yapardı. Şimdi Özbek kayısıları satılıyor. Ve Özbek kayısısı diye satılıyor. Türk kayısısı diye değil. 90'lı yıllarda Türk kayısısı marketleri domine etmiş ve Avustralya ve ABD kayısı üretimini ekarte etmiştik. Aynısı bugün başımaza gelmek üzere. O yüzden artık rakipsiz değiliz. Fiyat politikalrımız ona göre dizayn edilmek zorunda. Belki yetkililer okur diye yazıyorum. Maksat pahalı satmak değil pazarı kaybetmemek önemli. Biz pazar kazandıkça üretimi artırdık. Kazandığımızı kaybetmeyelim diye yazıyorum. Yaş kayısı ihracatına gelince bizdeki kurutmalık kayısıların şeker oranı yüksek olduğundan çabuk kararmaya başlıyor. Bu yüzden yaş satımına uygun çeşiitler üretilmeli ki satılsın Saygılar.
    %86
    %14
    Yanıtla
  • Ali Öztürk (3 ay önce)
    Orhan Bey Merhaba Isparta, Senirkent de Yaş Kayısı ihracatı var. Yaklaşık 10 alıcı var, 10 tane civarında soğuk hava deposu var. Net rakamları bilmiyorum. Yol kenarında gördüklerim. AÖ
    %80
    %20
    Yanıtla
  • Cem Y. (3 ay önce)
    Orhan Amca yine yerinde tespitler yapmışsın. Eleştirel olarak yaklaşılmayan hiç bir iş doğru yapılamaz. Kayısıdan para kazanmak ve bu kazancı stabil hale getirmek istiyorsak nihai ürün çeşitliliği sağlamamız lazım. Bu süreçleri mümkünse Malatya'da tamamlamak ve şehrin kayısıdan maksimum faydayı elde etmesini sağlamak gerekir diye düşünüyorum. Kayısıyı sadece yaş/kuru satmaktan ziyade konserve, reçel, meyveli bar v.s. şekline getirerek hem raf ömrünü hem de ürün çeşitliliğini sağlamış oluruz. Bu ürünleri de mümkünse katkısız ve koruyucusuz yapmak gerekir. Buna öncülük etmesi gereken de ilgili resmi kurumlardır. Çünkü üretici olarak biz vatandaşların şöyle bir huyu var. Yeniliğe direniriz, sonra alışırız ardından gelene yine direniriz. Bu yüzden aklın ve bilimin ışığında devlet kurumları öncülük etmeli.
    %43
    %57
    Yanıtla
  • İhsan Malatyalı (3 ay önce)
    Malatyalıyım , Ankara'da ikamet ediyorum.Iğdır kayısısı pazarlarda , marketlerde 25-30 TL.satılırken , Malatya kayısısı 50-60-70 TL.Satılıyordu.Malatya kayısısı daha kaliteli ancak çok pahalı.Malatyada dahi çok pahalı aldık.Bu fiyatlarla zor satılır diye düşünüyorum.piyasasayı 3-5 firma kontrol ederse olacağı bu.Ağaç başında ucuza kapat ,piyasayı manipüle et.Haksızlık değilmi? Üreticiler kazanamıyor,ancak piyasayı kontrol edenler kazanıyor .
    %75
    %25
    Yanıtla
  • cenk (3 ay önce)
    Hediyelik kayısı olarak kabaaşı kayısıyı pazarlıyorlar. Oysa kabaaşı, lezzet ve aroma yönünden sofralık kayısı olmaktan çok uzak. Üstelik "hediyelik" olunca da fiyatı çok yüksek olutor. Hacıhaliloğlu ve Hasanbey gibi kayısılar sofralık kayısı olarak pazarlanmadığı müddetçe bugünleri de ararsınız.
    %72
    %28
    Yanıtla
  • muhammed (3 ay önce)
    Çok da düşünülecek bir durum yok kuru kaysı daha karlı çünkü. Yaş kaysıda piyasaya Mersin, Iğdır kaysıları mevsimsel olarak bizden daha önce girdikleri için onların da belirlediği fiyatın üstünde fiyat belirlersen yaş kaysı satamazsın. Kuru daha mantıklı ihtiyacın yoksa satma kalsın evinde. Depolaması da rahat, yeter ki satmak için ihtiyacın olmasın tok satıcı olabilelim, 5-6 tüccarın eline düşmeyelim.
    %50
    %50
    Yanıtla
  • Mişmiş (3 ay önce)
    Kükürtlenecek kayısı ile sofralık karıştırılırsa, kayısının otoritesi kişilerin tekelinde ise, meyvecilik araştırmadaki 375 tür kayısı fidanlığının çoğu sayın vekil tarafından rant uğruna yok edilirse, hudailerden sofralık kayısı bilimsel olarak çalışılmazsa, MUT tadı olmayan erkenci kayısıdan yılda 60 milyon USD kazanırken, Malatya'da 7 yılda, 17 yılda bir olan alanlara kayısı dikilirse, bu alanlarda alternatif hiç bir ürün düşünülmezse daha beteri olunsun. Hep çıkar hep kişisel hırslar hep torpil hep kayırmacılık hep adamcılık batmaya devam. Sadece ve sadece okumayan toplumlar için her konu yazılır ve tarihin çöplüğündeki yerini alır. Sosyal medyayla hayatını yönlendiren bir toplumdan ne beklenir ki. Organizenin atık suyu ile sulanan dilek ve civarında ki biten kayısı tarımını unutmayalım. Bursa yakında sofralık kayısıda 1 numara olmaya aday. Bursa'yı daha bir çok il takip edecek. Baskil kendi borsasını oluşturdu bile. Malatya'nın elindeki kayısıda gittimi geçmiş ola. Gadası dağlara gider o zaman.
    %40
    %60
    Yanıtla
  • Taha (3 ay önce)
    1 kg kayısıyı Malatya merkezde 1 kg ithal muz fiyatına satarsanız olacağı bu. Bir kaç tüccar kar elde edecek diye yaş kayısı için sezonunda bir fiyat belirliyor o fiyata satıyorlar. Bir kuruş altına bulamıyorsun. Malatya merkezde bu fiyata satamadığınız kaysıyı Erzurum Sinopda yaşayan adam nasıl alsın yesin. Kusura bakmayın en çok yakındığımız ticari ahlak konusu var ya...işte çoğumuzda o yok maalesef. Üreteni ,Aracısı ,satıcısı bir an önce zengin olmanın derdinde
    %87
    %13
    Yanıtla
  • Dün 1 kg. hoşaflık kabuk kayısıyı 350 TL den aldım.
    %86
    %14
    Yanıtla

Orhan Alkaya yazıları