SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Orhan Alkaya

Ölçülemeyen Şey Yönetilemez!

Ölçülemeyen Şey Yönetilemez!
A- A+ PAYLAŞ

Orhan ALKAYA
Oalkaya44@hotmail.com

Seksenli yıllardan başlayarak artmaya başlayan kayısı ihracatı sayesinde, yani yaklaşık 45 yıldır, bu memleket kayısı ile yatıp kayısı ile kalkıyor. Gittikçe artan dış satıma paralel olarak artan kayısı üretiminin sağladığı ekonomik gelirin Malatya ekonomisi içindeki payı artıyor. Bu durum doğal olarak memleketin yediden yetmişinin ilgisini çekiyor; kaygısını oluşturuyor. Aynı zamanda geleceğini ve umudunu belirliyor. İşte bu nedenle günlük hayatımızın hemen her alanına damgasını vuruyor.

Bu ekonomik değere uygun bir şekilde yeterli geliri elde edilemediği için Malatya her gün bu konuyu tartışmaya devam ediyor ancak yıllardan beri kayısının yarattığı coğrafi, ekonomik ve sosyal potansiyeli yeterince analiz edip rakamsal verilerle ölçmek ve bu veriler üzerinden tartışmak kimsenin aklına gelmiyor. İl, ilçe ve havza bazında gerekli araştırmalar, istatistikler henüz yapılabilmiş değildir. Köy, bahçe ve ağaç ölçeğinde tüm veriler elde edilmeden üretim ve satış sürecinin sağlıklı bir şekilde muhasebesi yapılamaz. Çünkü yarattığımız ekonomik gücün hacmini, ağırlığını ve ölçümünü, kısacası kar zarar hesabını tam anlamıyla yapabilmiş değiliz.

Basitten karmaşığa doğru sıralamaya çalışırsak, henüz güncel olarak kayısı bahçe ve ağaç sayımızı net olarak bilemiyoruz ya da birkaç yıl önce söylenmiş bir söylentiyi tekrarlayıp duruyoruz. Oysa her yıl ne kadar fidan dikiliyor, ne kadar ağaç verimden düşüyor bilmiyoruz. Kayısı ağaç varlığımızın ne kadarının ekonomik anlamda ürün verdiğini, ne kadarının henüz verim aşamasına geldiğini ve gelmediğini de bilmiyoruz.

Kayısı bahçelerinin kurulumu ve bakım giderleri ile ilgili, kısacası altyapıya ilişkin bilgilerimiz de, ne yazık ki açık ve net olarak bilinemiyor.

Yani hangi bölgelerde veya rakımda bahçe kurmanın maliyeti nedir? Birim başına sulama, gübreleme maliyetleri ne kadardır? Bu bahçelerin yıllara göre kurulum ve yetiştirme aşamasında bahçe sahibine ve Malatya ekonomisine (fidan, sulama, işçilik, yakıt, ilaçlama, gübreleme vs.) maliyetlerini biliyor muyuz? Bu rakamlar elimizde var mıdır?

Sonuçta kaçıncı yıldan itibaren ağaçtan verim almaya başlıyoruz? Birim başına ve ağaç başına verim ne kadar oluyor? Yıllık masraf ne kadar tutuyor? Ne kadar gelir elde edebiliyoruz? Bunların yıllara ve bölgelere göre rakamları var mıdır? Var ise hangi kurumda bulunuyor?

Konunun içine girdikçe sorular çoğalıyor.

Örneğin ürün aldığımız bahçelerde, bölgelere göre ne kadar su kullanıyoruz? Ne kadar süre ve sayıda sulama yapıyoruz? Bunun üreticilere ve coğrafyamıza ve su varlığımıza maliyeti ne kadardır? Ve su rezervlerimizin bu ihtiyacı ne kadar süre ile karşılama potansiyeli vardır? Bu konuda bir ölçümleme çalışması yapılmış mıdır? Yine susuz üretim bölgeleri ile sulu tarım bölgeleri arasında üretim maliyetleri ve verimlilik açısından kıyaslamalı analizler yapılmış mıdır? Yapılmışsa bu veriler nelerdir?

Sökülmeye başlayan çorap ipliği gibi soruların ardı arkası kesilmek bilmiyor.

İlkbaharla birlikte çiçeklenmeye başlayan ağaçların karşılaştığı ekolojik, fiziksel, çevresel sorunlar nelerdir? Bu olayın fenolojik çalışmaları yapılmış mıdır? Yapılmışsa sonuçları nelerdir? Özellikle ilkbahar donları ve hastalıkları açısından önemli olan bu bilgiler ve sonuçları nedir?

Devam edelim…

Bu memleket ilkbaharla birlikte kaç bin ton kimyasal ilaç kullanmaktadır? Bu miktar yıllara göre nasıl bir artış izlemektedir? Kullanılan ilaçların miktarları, fiyatları nasıl bir artış izlemektedir? Etken maddeleri ve dozajları nasıl bir değişim göstermektedir? Bu ilaçlamaların üreticiye ve il ekonomisine yükü nedir?

Aynı soruları gübreleme açısından da sorabiliriz; bunun cevapları nelerdir?

Ne yazık ki kayısı üretimindeki soruları toparlamaya çalıştıkça soru soruyu doğurmaya devam ediyor çünkü bir konuyu bilmeden öbürüne geçemiyoruz.

Gelelim bu kayısı coğrafyasında ne kadar kayısı üreticisi vardır? Sadece kayısı üretimi ile geçinen ne kadar çiftçi vardır? Ne kadar üretici birden fazla iş yapmakta ve birden fazla geliri vardır? Bu sorunun cevabı oldukça önemlidir. Çünkü üreticinin gösterdiği veya gösteremediği birlik, örgütlenme, sosyal ve siyasi duruşun nedenleri bu soruların cevapları arasında yatmaktadır.

Gelelim son 25 yılda yıllık kayısı üretimimizin incelenmesine…

Örneğin yıllık kayısı üretimimizin kişisel planda üreticiye, toplamda Malatya ekonomisine maliyeti ne olmuştur? Yıllara göre bir kilogram kayısının üreticiye maliyeti nedir? Üretilen kayısının üreticiye ve Malatya’ya getirisi ne kadardır? Yıllara göre bunun ölçümleri var mıdır? Toplam giderin toplam gelire oranları nedir? Kısacası kar-zarar tablosunu ve hesabını biliyor muyuz?

Başka bir açıdan soralım: Toplam kayısı bahçelerimizdeki yıllık verim nedir, yıllık giderimizin ne kadarını karşılıyor ve ne kadar kar elde ediyoruz?

Verimliliği hesaplayabilmemiz için ağaç ve dönüm başına aldığımız ürün miktarını açık ve net olarak bilmek zorundayız.

Diğer bir soru ise, kayısı üretim sürecimizde yarattığımız istihdamın ne kadar olduğudur. Ne kadar insana iş olanakları yaratıyoruz ve işçiliğin kayısı üretim maliyetlerine etkisi ne kadardır?

Sorulardan bıkmış olsak da, son olarak yıllık üretimimiz nereden nereye doğru gidiyor, bunun cevabını aramalıyız.

İhracatımız nereden nereye doğru gidiyor? Azalıyor mu artıyor mu? Kar mı ediyoruz zarar mı ediyoruz? Bilmek zorunda değil miyiz?

Gördüğünüz gibi baştan beri can sıkıcı ve sevimsiz sorular sıralayıp durduk. Bu sorulara açık ve net cevaplar vermeden üretim ve satış potansiyelimizi doğru bir şekilde ölçmeden ve onun her aşamasını analiz etmeden, bu süreci doğru bir şekilde yönetmemiz mümkün olamaz. Yukarıdaki soruların cevabını bulmadan, elimizdeki gücü tanımadan onu yönetmemiz söz konusu olamaz. Nasıl ki günümüz modern tıp biliminde önce insanın tomografileri ve emarları çekilip, ultrason ve röntgenlerle taranıp, kan tahlilleri yapılarak tüm vücudun detayları incelendikten sonra bir tedavi süreci başlatılıyorsa, aynı süreç kayısı üretimi ve satışı içinde geçerli olmak zorundadır.

Günümüzde bilim ve teknolojinin üst düzeyde kullanıldığı alanlardan birisi de ziraat ve ekonomi bilimidir. Artık bütün aşamalar ölçülebilmekte, bütün veriler işlenmekte ve analizleri yapılabilmektedir. Bunu doğru ve hızlı yapabilenler ona göre planlama yapmakta, üretim ve satış stratejileri oluşturmaktadır.

Ne yazık ki kayısı ve Malatya açısından aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Yukarıdaki soruların cevapları henüz bilimsel çalışmalar ışığında bulunabilmiş değildir. Oysa ilimizde iki adet üniversite ve bu konu ile ilgili sayısız fakülte ve bölüm bulunmaktadır. Bunlar arasında iktisat, istatistik, tarım ekonomisi, işletme, kimya bölümlerini sayabiliriz. Sayısız akademisyen ve öğrenci vardır. Yine Tarım Bakanlığına bağlı il ilçe tarım teşkilatları ile Kayısı Araştırma Enstitüsü bulunmaktadır ve bu kurumlarda da çok sayıda teknik personel çalışmaktadır. Kısacası bol miktarda kurum, kuruluş ve personel vardır ama ne yazık ki bu “sorulara “cevap” yoktur. 

Oysa bu kuruluşlar eğer “bilim üretiyorlarsa” bunu tüm ülkenin, sonra da Malatya’nın faydasına ve kullanımına uygun bir düzeye çıkarmak zorundadır. Halkın vergileri ile kurulmuş ve yaşayan bu kurumların en başta millete, devlete, öncelikle de Malatya halkına karşı görevi ve gönül borcudur. Aksi halde bu fakülteler veya kürsüler ve kurumlar bir tabela olarak anılacaktır.

Bu sorular doğru cevaplar bulunursa ve bu veriler planlama ve strateji geliştirmekle yükümlü organlar tarafından doğru bir şekilde yorumlanırsa, üreticisi de çalışanı da satıcısı da akla ve mantığa uygun bir yol çizmenin olanaklarına kavuşacaktır. Aksi halde karanlıkta el yordamı ile yol bulmaya devam edilecektir.

Bir olguyu, bir süreci doğru bir şekilde planlayıp yönetmek için, o olgu veya sürecin baştan sona tüm aşamalarının sayılması ve ölçülüp analiz edilmesi gerekir. Aklın ve bilimin yolu budur. Tüm ekonomi ve sosyal bilim kitaplarının giriş bölümleri bu cümlelerle başlar. Bizim de coğrafyamızın ekonomi sosyal ve kültürel yaşamına damgasını vuran kayısı üretim ve satış sürecimizin başlangıç aşamasından bitimine kadar gerekli ölçümleri ve analizleri yapmadan sağlıklı bir strateji ve planlama geliştiremeyeceğimiz açıktır.

Bu yapılamadan söylenecek veya yazılacak şeylerin tüm ayakları havada kalacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

2 yorum yapılmış

  • M.Bahadır Altaş (11 saat önce)
    "Var olan her şeyin ölçülebilir olması" hedefe ulaşılmasında önemli bir göstergedir. Yıllardır kayısı üzerinde bizzat üretiminden satışına kadar emek sarf eden Sn Orhan Alkaya kayısı konusunda en büyük eksikliğe dikkat çekmiş. Kalemine sağlık.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Üretici (22 saat önce)
    Malatya Turgut Özal Üniversitesinin raporuna göre Türkiye 2024 yılı Ocak ayında 5,76 $/kg olan kuru kayısı birim ihracat değeri ise 2025 yılı Ocak ayında önceki yılın aynı ayına göre %19,42 oranında azalarak 4,64 $/kg'a gerilemiştir. 2024 yılı Ocak ayında 3,73 $/kg olan kayısı çekirdeği birim ihracat değeri ise 2025 yılı Ocak ayında önceki yıl aynı aya göre %35,94 oranında azalarak 2,39 $/kg'a gerilemiştir.
    %100
    %0
    Yanıtla

Orhan Alkaya yazıları

Reklam