'Kayısının Beka Sorunu' Veya 'Yel Alıp Poyraz Satmak'
Malatya’nın kayısıda ciddi ve doğru çözümlere odaklanması beka gereğidir, çünkü..
Orhan ALKAYA oalkaya44@hotmail.com
Bahar yine geldi. Doğanın binlerce yıllık devinimi bir kez daha gerçekleşti. Malatya’nın dört bir yanını saran milyonlarca kayısı ağacı sessiz fakat beyaz bir gürültü ile çiçeklerini açmaya başladı. Bir kez daha “çiçeklerin düğünü” için kayısı ağaçları, ovadan başlayarak beyaz gelinliğini giymeye başladı. Baraj kenarından yola koyulan beyazın binbir tonu ile yüklü, kayısı kokan bulutlar, daha yüksek yerlere doğru tırmanmaya başladılar. Etrafına eşsiz ve asil kokusunu yayarak soluğu dağlarda aldılar.
Dört bir yanı dağlarla sarılı Malatya bir kez daha doğanın en güzel düğününe ev sahipliği yaptı.
Ne yazık ki, çiçeklenme süreci ile başlayan bulutlu ve yağmurlu havaların yerini güneşe bırakmadan devam etmesi önceki yıllara göre düğünün sönük geçmesine yol açtı.
Küresel iklim değişikliğinin gitgide artan etkisi ile değişen yağış rejiminin bozulması, son birkaç yıldır kayısı üretimini olumsuz etkilemeye başladığı yadsınamaz bir gerçek haline geldi.
Özellikle ilkbahar yağışlarındaki düzensizlikle, dolu yağışlarının giderek daha geniş bölgelerde ve daha etkili olması, kayısı kurutma zamanı yani sergen zamanı yağan uzun ve etkili yağışlar, kayısı ağaçlarını ve kayısı üreticilerinin adeta ezberini bozdu ve perişan etmeye başladı.
Ezelden beri yazları kurak ve yağışsız, kışları soğuk ve karlı bir iklime göre genetik yapısı şekillenmiş Malatya kayısısı bu yeni iklim şartlarına olumsuz tepkiler vermeye başlamıştır. Bu olumsuz etkileri dört ana başlıkta ifade edebiliriz.
1) Çiçeklenme döneminde aşırı ve uzun yağışlara karşı hassas olan kayısı ağaçları, çiçek monilyası adı ile bilinen mantari hastalığa yakalanmakta, bu hem o yılın verimini etkilemekte hem de ağaçların sonraki yıllardaki yaşamını tehdit etmektedir. Geçmiş bazı yıllarda kayısı üreticisi bu sorunu çok acı bir şekilde yaşamıştır. İşte bu yılda özellikle çiçeklenme ile başlayan yağışlı ve nemli hava bu riski oldukça artırmaktadır
2) Yine son birkaç yıldır gittikçe artan dolu yağışları da ciddi anlamda meyve kaybına veya kalite kaybına yol açmaktadır. Önceki yıllarda oldukça dar alanlarda ve kısa sureli dolu yağışları, yerini çok geniş alanlarda uzun sureli ve etkili dolu yağışlarına bırakmıştır. Afet şeklinde geçekleşen bu yağışlar artık hasat zamanına kadar devam etmekte ve meyvede yarattığı hasarla üreticiyi perişan etmektedir.
3) Geç ilkbahar dönemi başlayan yağmurların giderek meyve olgunlaşma dönemine kadar sarkması, yine sıcak ve kurak iklime alışmış ağaçları olumsuz etkilemekte “meyve monilyası” denilen çürümelere yol açan bir hastalığa neden olmaktadır. Geçtiğimiz yıl (2018) özellikle 1. bölge dediğimiz baraj kıyıları ve düşük rakımlı bölgelerde (Baskil, Kale, Doğanyol, Yazıhan, Battalgazi) Ramazan bayramının üçüncü gününe kadar devam eden uzun sureli yağışlar ciddi anlamda kalite kaybına yol açmıştı.
4) Hasat zamanı yağan yağışlar ise kayısı ağaçlarının ve üreticisinin başka bir korkulu rüyası olmaya başlamıştır. Uzun yıllardır halk arasında “sergen yağmuru” denen ve sadece dar bir alanda kısa sureli gerçekleşen yağışlar şimdilerde hızlı ve uzun süreli bir hal almıştır.
Son beş yıldır kayısı kurutma zamanı bastıran yağmurlar özellikle natürel (gün kurusu) ve organik kayısıda önemli oranda kalite kaybına yol açmakta, üreticiyi ise ciddi ekonomik zararlara uğratmaktadır. 2017 yılında özellikle eğimli arazilerdeki kurutma alanlarında adeta sele dönüşen yağışların açtığı zararlar üreticinin zihninden henüz silinmiş değildir.
Özetle küresel iklim değişikliğinin, genelde ülkemizde, özelde ise ilimizde yağış rejimindeki değişiklikler, tam bir kurak ve kara iklim meyvesi olan Malatya kayısısının üretiminin sürdürülebilirliğini etkilemeye başlamıştır. Ayrıca bu tehlike giderek de büyüme potansiyeli de taşımaktadır.
Bir yandan üretim, pazarlama, fiyat istikrasızlığı gibi otuz yıldır çözülememiş ve gitgide kangrenleşen sorunlar üretimin geleceğini tehdit ederken, bir yandan da yukarıda saydığımız yeni sorunların eklenmesi işin tuzu biberi olmuştur. Aktüel söylemle asıl beka sorunu 'Malatya Kayısısı' üretiminde ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle yöneticilerin tarım teşkilatlarının üniversitelerin kamu kuruluşlarının bu yeni süreci doğru analiz etmesi ve yeni bir yol haritası oluşturması ve çözüm yolları öngörmesinin tam da zamanıdır. Dikkat edilirse bu süreçte asıl unsur olması gereken kayısı üreticisinin adı geçmemiştir. Gerek üretim süreci için, gerekse satış süreci için örgütlenememiş ve güç oluşturmayı başaramamış bir üretici kitlesinin bu çözüm sürecine katkısının olması da beklenemez. (Burada bahsedilen üretici örgütlenmesinden anlaşılması gereken üretim ve satış sürecini belirleyen bir örgütlenmedir. Yoksa üretim dışı alanlarda oluşmuş dernekler veya niceliksel yığılma ile oluşmuş, sosyal medya platformları değildir ve bu konu ayrı bir yazı konusudur.)
Henüz bu beka sorunun, konunun tarafları açısından algılandığı ve çözüm yolları araştırıldığı konusunda belirti ve emareler gözükmüyor.
İsterseniz bu konuyu geçen yıl kayısı sezonunda yaşadığımız acı bir olayı hatırlayarak tartışalım. 2018 geç bahar ve erken yaz aylarında yaşanan ve oldukça geniş üretim alanlarında etkili olan dolu yağışları sonucunda onbinlerce ton yaş kayısı hasar gördü. Bu meyvelerin bir kısmı kuru kaysıya dönüşürken önemli bir miktarı belki de 25 bin tonu çiftçi tarafından meyve suyu fabrikalarına satılmak istendi. Ancak 25 kuruş gibi traji-komik bir fiyat verildi. Fakat bu fiyat işçiliği bile karşılamaktan uzak bir fiyat idi. Dolayısı ile binlerce ton yaş kayısı dallarda ve ağaçların altında çürümeye terkedildi. Ne yazık ki bu acı olayı konunun bütün tarafları sadece seyretmekle ve üzüntülerini belirtmekle yetindi. Çünkü bu sorun daha önceden öngörülememişti. Bu ürünlerin herhangi bir şekilde meyve suyu, reçel, marmelat, pulp, sirke, pestil ürünlere dönüştürülmesi ve katma değer yaratılması düşünülmemişti. Gerekli yatırımlar yapılamamış gerekli teknik koşullar oluşturulmamıştı.
Bu verdiğimiz örnek geçen yıl hepimizin gözünün önünde yaşandı ve toplum olarak hepimizi sınıfta bıraktı.
Hala ekonomisinin ve istihdamının büyük bir kısmı kayısı üretimine dayanan Malatya’nın ciddi ve doğru çözümlere odaklanması beka gereğidir.
Eskilerin deyimi ile "YEL ALIP POYRAZ SATMANIN ZAMANI DEĞİLDİR”.
malatyahaber.com