Kaldırım Kültürü, Görüntü ve Gürültü Kirliliği
..Malatya'da kaldırımlar; araç park yeri, mağazaların vitrini tezgahı. Ve pasajlar!..
M.Bahadır ALTAŞ Yeminli Mali Müşavir mba444@mynet.com
Üstad Necip Fazıl meşhur kaldırımlar şiirinin bir mısrasında;
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları,
diyerek serzenişte bulunduğu ve hepimizin yaşamının bir parçası olan kaldırımlar, toplum olma, birlikte yaşama açısından insanın şehrine yansımasıdır. Özetle söylemek gerekirse, “Yol medeniyetse, kaldırım da onun kültürüdür.”
Ülkelerin, şehirlerin kalkınmışlık ve çağdaşlık gelişimi konusunda tarih ile kültürel zenginlikler, eğitim, sağlık, gelir dağılımı gibi bir çok kriter dikkate alınmaktadır. Bu kriterlerin dışında sosyal hayatta hepimizi birebir etkileyen “Kaldırım kültürü” nün kalkınmışlık ve çağdaşlık açısından ne kadar önemli olduğunu hiç dikkate almayız.
Kaldırımlar toplumun ortak kullanım alanlarıdır. Herkesin onun üzerinde kullanım hakkı vardır. Hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle kaldırımları işgal etmesi yasal değildir..
Özel düzenlenmiş alanlar ve özel günler (bayramlar) hariç olmak üzere ilimizde kaldırım işgallerinde kesinlikle bir standart yok. Kimi yerde bir metre kimi yerde ise üç metre. Ana cadde veya sokak arası hiç fark etmiyor. Çay ocağı, kafe ve lokantaların masaları, mağazaların vitrinleri ve tezgahları tüm kaldırımları, pasaj geçişlerini kaplamış ve kaldırım- pasaj diye bir şey kalmamış. Bu da yetmiyormuş gibi araçlar kaldırımlara rahat çıksın diye rampa konulmuş, sanki işyerlerinin ihtiyaçlarına göre özel kaldırım düzenlemesi yapılmış. Zamanında bir yerden bir yere gitmeniz mümkün değil; çünkü gitmek için kaldırımdan inip akan trafik içinde araçlara ait yolda yürümek zorunda kalıyorsunuz. Bu şehrin cadde ve sokak kaldırımlarında, yaşlılar, çocuklar, bebekler, engellilerin de dolaşmaya hakkı olduğunu neden düşünmüyoruz ?
Kaldırımlar kimin denetiminde Büyükşehir Belediyesi'nin mi? Yoksa ilçe belediyelerinin mi?
Bu husus 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 27.maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: "Madde 27- (Değişik birinci fıkra: 12/11/2012-6360/11 md.) Büyükşehir kapsamındaki belediyeler arasında hizmetlerin yerine getirilmesi bakımından uyum ve koordinasyon, büyükşehir belediyesi tarafından sağlanır. Büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri veya ilçe belediyelerinin kendi aralarında hizmetlerin yürütülmesiyle ilgili ihtilaf çıkması durumunda, büyükşehir belediye meclisi yönlendirici ve düzenleyici kararlar almaya yetkilidir." "(…) büyükşehir belediyelerinde meydan, bulvar, cadde, yol, sokak, park, spor ve kültürel tesislerin büyükşehir belediyesi ile büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dağılımına ilişkin esaslar büyükşehir belediye meclisi tarafından belirlenir."
Malatyalılar olarak ,bu konuda bir cevap bekliyoruz.!
İşgaliye bedeli alınıyor mu? Belediye Gelirleri Kanunu 52/2 maddesine göre Belediye sınırları içinde bulunan, pazar ve panayır kurulan yerlerin, meydanların, mezat yerlerinin, yol, meydan, pazar, iskele, köprü gibi umuma ait yerlerden bir kısmının herhangi bir maksat için geçici olarak işgali işgal harcına tabidir. İşgaliye bedeli alınmıyorsa kul hakkı yenmiyor mu? Ticari acıdan haksız rekabet yapılmıyor mu?
Yukarıda yer aldığı şekli ile büyükşehir Malatya olarak uygulanan sistem tam anlamıyla arabesk bir durum. Bir başka ifade ile de bu konunun temel noktası şehri yönetenlerin geldikleri kültür ve aldıkları eğitimin şehre yansımasıdır.
Bu şehrin kaldırım müdürü kim?
750 bin nüfuslu büyükşehir olduk, koca koca 300'er bin nüfuslu Battalgazi ve Yeşilyurt ismiyle ilçeler kurduk, sonra boy boy daire başkanları, birim müdürleri atadık, altlarına makam araçları tahsisi ettik.
O zaman şimdi bizim sorma hakkımız yok mu? Kültür, su, kanalizasyon, park ve bahçeler müdürleri varsa, yol müdürleri de olmalı. Olmalı ve kamuoyu tarafından da tanınmalı ki, böyle zamanlarda ondan hesap soralım.
Malatya'da kaldırımlar; araç park yeri, mağazaların vitrini tezgahı. Pasajlar; çay ocakları ve seyyar satıcıların işgal yeri olmuş. Bu da yetmiyormuş gibi kaldırımdaki kulübeler markete dönüşmüş. Belirli kişilere verilen tavizler giderek tüm şehre şamil olmaya başlamıştır. Haliyle yayaların hakkını gasp edilmiş, kul hakkına tecavüz edilmiştir. Üzücü olanda bu gaspın ahbap çavuş ilişkileriyle yetkili mercilerce meşrulaştırılmasıdır.
Yaşanan bu curcuna içinde, geleneksel esnaf görgü kuralları altüst olmuş, aileler güvenle gittikleri cadde ve sokaklara zorunlu olmadıkça gitmekten imtina etmeye başlamışlardır.
Kaldırım işgalleri ile oluşan görüntü kirliği park, çay ocakları, kafelerde son ses açılan oyun havaları (Vanlıyım şanlıyım) şarkılı türkülü müziklerin arasında ayrıca garson ve tezgahtarların bağrışmalarıyla da gürültü kirliğine neden olmaktadır.
Bu kanunsuzluğa niçin dur demiyorsunuz..?
Bu şehri yönetenler için yanlış veya ters giden bir şeylerin varlığının farkında olma zamanı geldi de geçiyor. Belediye yetkilileri de artık bu konuda bir sorumluluk üstlenmeli ve gerekli önlemleri almalıdır.
Kaldırım işgallerinden dolayı yaşanan bu haksız rekabetten çarşıdaki esnaf da, alışveriş için çarşıya çıkan vatandaşlar da oldukça şikayetçidir. Bunun tespiti hiç de zor değildir. En başta büyükşehir belediye başkanı olmak üzere, tüm ilçe başkanlarına da, makam araçlarından inip, yönetimine talip oldukları il ve ilçelerin kaldırımlarında birkaç dakika yürürlerse işte o zaman kaldırımların işgaline kayıtsız kalan yöneticiler olarak vatandaşın duygu ve düşüncelerini anlayabilirler. Bu yetmez ise neden oldukları bu zulmün ne anlama geldiğini annelerine, eşlerine ve çocuklarına sorarak gerçeği öğrenebilirler.
Herkes biliyor ki belediyeler en fazla parayı kaldırımlara harcıyor.
Harcanan bu paralarla yapılan kaldırımlar; ne seyyarların işgal yeri, ne de mağazaların vitrinidir.
Her türlü denetimden yoksun bu durum şehir içi trafiğini de olumsuz etkilemekte, altüst etmektedir.
Bu sorunun çözümü kağıt üzerinde bir kriterler belirlemekle olmaz.Gerçek çözüm, yetkililerin bu konuyu ne kadar ciddiye aldığı ve takibinin ne kadar yaptığıdır. Aksi ise işgüzarlıktır.
Unutmayınız ki kaldırım kültürü bir şehrin kimliğidir. Bu yönetim anlayışla üreten ve gelişen bir Malatya yerine şehrin en nezih işyerlerinin çay ocaklarına dönüştüğü onların içinde de binlerce kaldırım mühendisin zaman öldürdüğü mekanların yer aldığı büyükşehir değil, büyük köy olursunuz.
Ve tabi pasajlar.. Kamusal alanlar olarak, yaya geçişleri için bırakılmış pasaj geçişleri de, aynı şekilde adeta işgal edilmiş durumda. Şehrin merkezindeki birçok pasajdan, buralardaki çay ocaklarının müşterilerinden geçebilmek neredeyse mümkün değil.
İnsanların kullanımına tahsis edilen kaldırımlar ve pasajlar, için Malatya Kent Konseyi başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, kirasını ve vergisini hakkıyla ödeyen tüccar ve esnafın temsilcileri; kaldırımlarda satılan ürünlerin gıda güvenliği ve kalitesinin denetiminden sorumlu resmi kuruluşlar kaldırım yaşamı içinde umarım sizlerin de bir çift söyleyecek sözünüz olacaktır.