SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Mustafa Bahadır Altaş

Malatya Asimile Edilerek İnsanların Aidiyet Duygusu Yok Ediliyor

Malatya Asimile Edilerek İnsanların Aidiyet Duygusu Yok Ediliyor
A- A+ PAYLAŞ

Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
mba@mbaymm.com

Deprem sonrasında Malatya’nın yeniden inşası konusunda şehrin bir bütün olarak ele alınarak sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yaşam kalitesini yükseltecek, şehrin binlerce yıllık geleneklerini ve hafızasını yaşatacak bir çalışma yapılması gerekirken şehrin geçmişini geleceğe taşıyacak ne varsa bilinçli bir şekilde yok edilmeye çalışılmasını anlamak mümkün değildir.  Deprem sonrasında yapılan projeler içinde sadece depremde hasar gören Malatya Valiliğinin eski yerinde inşasının dışında hiçbir çalışma geçmişle ilintili olmadan yapılmaktadır.

Bunun en büyük tehlikesi, Malatyalıların Malatya ile bağlarının kopartılmasına neden olmasıdır. 

İki yıl sonra Malatya’ya gelen bir kimse; doğduğu evi, oynadığı sokağı, okuduğu okulu bir daha göremeyecektir. İnsanların şehirleri ile aidiyet duygusu yok ediliyor. Tıpkı Arguvanlım türküsünde söylendiği gibi "Ölüm olsaydı, ayrılık olmasaydı Arguvanlım" diyerek Malatya’nın geçmişinin yok oluşunu görmeyi ölüme tercih eder olduk!

Malatya olarak izah edilemez bir durum yaşıyoruz. Ankara’da masa başında oturanları siyaseten anlasak da Malatya’yı yönetenlerin Malatya’nın geçmişi ile nasıl bir sorunları var, bunu anlamak mümkün değil! Sanki o geçmişi yok etmek için çaba harcıyorlar âdeta. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir konuşmasında söylediği gibi “Gömleğin birinci düğmesi yanlış iliklenirse hepsini çözmek zorunda kalırsınız; önemli olan, birinci düğmeyi doğru iliklemektir. İşte, siyaset de ülke meselesi de birinci düğme gibidir. O doğru iliklerinse hepsi doğru gider.”

Malatya olarak biz AKP’li Belediye Başkanı Cemal Akın döneminde eski belediye binasının yıkımına izin vererek ilk hatayı, ilk yanlışı o gün yaptık. Şehrin ruhunu yok ettik. Bugün bu başımıza gelenler, eski belediye binasının yıkımına sessiz kalan bir anlayıştan kaynaklanıyor. 

Hatırlamakta yarar var. Giden eski Milli Eğitim Müdürü’nün projesi ile Kanalboyu’nda bulunan Milli Eğitim Müdürlüğü binası ve İnönü Caddesi-Emeksiz kavşağında bulunan Kız Meslek Lisesi depreme dayanıksız raporu düzenlenerek yıkılmak istenmişti. O günlerde yapılan bu işlemin deprem bahane edilerek bir rant projesine dönüştüğünün malatyahaber.com sitesinde yer alması üzerine hasır altı edilmiştir. 06 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin şiddetini dikkate aldığımızda o gün depreme dayanıksız denilen yapıların sağlam kaldığı, aksine sağlam denilen yapıların yerle bir olduğunu gördük.

Onun için hiç kimse, “Neresi tarih, nesi sanat?” diye boş sorular sormasın. Unutmayalım; mekânlar, her şeyden önce o yere ait tarihî ve kültürel dokuyu barındırması, taşıması ve yaşatması ile değer kazanır. Kısaca, sözün özeti şu: Biz insanların asimile edildiğini bilirdik. Ne yazık ki bir şehrin asimile edildiğini Çırmıhtı örneğinde Malatya’da görüyoruz. 

Bizler, bu şehirde yaşayan insanlar olarak, kadim bir kültüre sahip olan Malatya’nın geçmişinin yaşatılması ve bu kültürünün geleceğe taşınması konusunda yapılan ya da yapılacak olan yanlış işlerde, olumsuz işlerde yöneticileri eleştirmeliyiz. Bu eleştirilerimiz, daha iyi bir Malatya içindir. Daha önce de ifade ettiğim gibi “Sorunlarımızı, üzerine toprak atarak değil; depremin enkazını kaldırarak çözebiliriz.” 

Sadece Mücbir Sebep Değil “Hayal Kırıklığı” Olan

Yaşan deprem süreci, sadece depremin şiddeti ile değil; hem kapsadığı alan hem de bölgede yaşayan nüfus yoğunluğu itibarıyla tam bir felakettir. Bu depremlerin yaratmış olduğu fiziki yıkımın neden olduğu olumsuzlukların yıllar süren bir zaman dilimi içinde ancak giderileceğini bugünden görmekteyiz.

Deprem nedeni ile ilan edilen ve 31 Ağustos 2024 tarihinde sona eren mücbir sebep hâlinin son üç aylık uzatma süresi ile birlikte toplam mücbir sebep süresi iki yılı bile bulmamaktadır. Aslın felaketi diyoruz, üçer aylık mücbir sebep ömrü biçiyoruz. Bu, bizim açımızdan bir hayal kırıklığı. Beklentileri karşılamadığı gibi hiçbir soruna da çözüm olmayacaktır. Bu süre çok yetersiz kalmaktadır. Şehrin toparlanması ve ayağa kalması için en az 3 yıllık bir süre gerekir. Mücbir sebep hâli süresi 3 yıl uzatılarak Malatya ve deprem yaşanan diğer iller afet bölgesi ilan edilmeliydi.

Evet, hepimiz de biliyoruz; ülke olarak ekonomik bakımdan zor bir dönem geçiriyor olmamıza rağmen esas sorunumuz, yöneticilerimizin gerçek durumu bütün çıplaklığı ile ortaya koymak yerine kendilerinin başarısız oldukları ve yetersiz kaldıkları durumda olmayanı olmuş gibi ya da her türlü imkânlar varmış gibi göstererek üstünü örtmeye çalışıyor olmalarıdır. Depremin yaşandığı ilk gününden bugüne kadar hep böyle bir şanssızlık yaşadık. 06 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin bölgede ekonomik yıkımın en çok etkilediği şehir, Hatay’dan sonra Malatya’dır. Bu, bilinen bir gerçek olmasına rağmen bölgenin afet bölgesi ilan edilmesi konusunda yerel yöneticilerimiz ve siyasilerimiz bu konuyu hiçbir zaman dile getirmedikleri gibi bu konuda herhangi bir talepte de bulunmadılar. Bölge için mücbir sebebi hâli ilan edilmesini yeterli gördüler. Oysaki mücbir sebep, sadece vergisel görevlerin ertelenmesi ile ilgili bir işlemdir. Bölge, afet bölgesi olarak ilan edilmez ise bu şartlar altında toparlanması çok zor olacaktır. 

Yaşanan depremle birlikte sivil toplum kuruluşu olarak adlandırdığımız kuruluşlar, şehrin sorunlarını dile getirmekte ne yazık seslerini hiç yükseltmiyorlar; bu da Ankara’nın Malatya’ya bakış acısını olumsuz etkiliyor. 

Kaynak: Bİ'KENT Dergisi

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Mustafa Bahadır Altaş yazıları