Depremin, Yıkımın Ranta Dönüştüğü Şehir: Malatya (2)
Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
mba@mbaymm.com
Dün aramızda olan 53 bin 537 canımız bugün aramızda yok! Sevdiklerimizi bir anda kaybettik. Günler geçse de acılar dinmiyor. Göz yaşlarımız bitmiyor.
Her ölüm bir ayrılıktır.
Ölenin yaşı ne olursa olsun her ölüm erken ölümdür.
Çünkü ölüm sevdiğini bir daha göremeyeceğin son gündür.
Dün söylemiştik! “Vergi affı ekonomiyi, imar affı insanı öldürür” diye. Bugün bunu üzülerek yaşıyoruz.
İman sahibi bir neslin evlatları olarak; Zengin toprakların fakir insanları, asil bir milletin çaresiz bireyleri olmayı ve bugün yaşananları hak etmiyoruz! 6 Şubat 2023 Pazartesi günü yaşadıklarımız bizim için kavuşamadığımız, özlediğimiz, anlatamadıklarımızın ifadesi, kaybettiğimiz sevdiklerimizin, çektiğimiz acıların şeceresi ne varsa hepsinin özeti oldu hayatımız.
Bu nedenle rant için değil! Oy için değil! Dün yitirdiğimiz canlar ve gelecek nesiller için bugün depremin muhasebesini yapma günüdür. Unutmayalım ki neyi yanlış yaptığımızı tespit edemezsek, geleceği doğru inşa edemeyiz. Düne kadar 2.deprem kuşağı olarak bildiğimiz Malatya anladık ki artık 1.deprem bölgesi ve her an deprem riski altında yaşıyor.
Depremin yıkımın ranta dönüştüğü şehir Malatya
Peki, şehirlerimizde bu ölümler yaşanırken bu konuda yetkili ve sorumlular ve bizler ne yapıyoruz?
Bu vurdumduymazlık, bu duyarsızlık, bu adamsendecilik, bu yandaşlık neden? Başta bu konuda yetkililer ve görevliler olarak, bizlerin vazifesi ihmal ve vurdumduymazlıktan uzak, hiçbir eksiklik bırakmadan gerektiği gibi tedbir almak, tedbirden sonra da tevekkül etmek değil midir? Dünden bugüne verilen imar izinleri ve imar değişiklikleri ile yapı denetimden kaynaklı zemin yapısı ve yapı niteliğinin neden olduğu eksikliklerin kararını verenlerin bu ölümlerde hiç mi suçu yok?
Hepsinden de önemlisi; asaleten atanmamış bürokratlar tarafından Ankara'da masa başında şehrin yeniden inşası projelendirilirken depremin yıkımın ranta dönüştüğü Malatya’nın seçilmiş milletvekilleri başta olmak üzere Malatya Büyükşehir ve merkez ilçe belediyeleri Battalgazi ve Yeşilyurt belediye başkanlarının kapalı kapılar arkasında yaptıkları konuşmalarında rezerv alanları ve yeni yerleşim alanlarının belirlenmesi ile ilgili olarak bizi hiçbir projeye dahil etmiyorlar şikayetini yapmaya hakları var mı? Yerel yöneticilerimizin bunu nasıl ve neden kabullendiklerini bilmek vatandaşın hakkı değil mi?
Yöneticilerin yetersizliği kader değil tercihtir
Bugün yaşadıklarımız bizlerin devlet yönetiminde ciddiyet ve öngörü ile eğitim ve liyakatin neden önemli olduğunu bir kez daha anlatması için en acı örnektir. Düzenin sahiplerinin psikolojik olarak kendini topluma güçlü hissettirme ve kendisine muhtaç kılma egosunun gerçekleri gizleyemediğini görmekteyiz. Bu nedenle “Yöneticilerin Yetersizliği Kader Değil Tercihtir” diyoruz. Yaşayarak gördüğümüz gerçek cehaletin siyaseti esir aldığı bir zamanda ölüm ve zulüm kaçınılmaz oldu.
Yaşadıklarımızdan ders almıyoruz, ha bire kazık çakıyoruz!
Yüz yıllık şehirlerde uygun yerleşim bölgelerini belirleyemeyen irade yaşanan deprem sonrasında üç günde yeni yerleşim bölgelerini belirledi. Üzülerek sormak istiyorum hangi teknik bilgi ve veri ile üç günde bu sonuca ulaştınız. Unutmayın dün yapılanlar bir hataydı şimdi hatalar tekrarlanırsa bu hata olmaktan çıkar suç olur. O zaman burada ihmal vardır sorumsuzluk vardır.
Malatya gibi zemini son derece sorunlu bir şehirde, 94 km fore kazık çakma işlemi övünç kaynağı olurken basına da “Saray Mahallesine Çakılan Kazık Elazığ’a Kadar Uzanıyor!..” şeklinde manşet olması kaçınılmaz oluyor!
Depremin üzerinden yaklaşık 22 ay geçmesine rağmen bu şehri yöneten yetkili ve sorumluların gelinen noktada şehri ekonomiden sosyal yaşama tüm unsurları ve etkileri ile değerlendirmeleri gerekmiyor mu? Malatya Büyükşehir Belediye başkanın onur konuğu olduğu bir toplantıda “120 bin vatandaşımız ve 3 bin 500 esnafımız üçüncü kışını konteynerlerde geçirecek.” Sözünü kime nasıl anlayacağız. Ya da TSO başkanı tarafından dile getirilen “Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın resmi rakamlarına göre ilimizde 133 bin bağımsız konuta, 27 bin 500 iş yerine ihtiyaç var. Şu ana kadar teslim edilen konut sayısı sadece 17 bin 438, bu da ihtiyacın yüzde 13’üne tekabül ediyor. Teslim edilen iş yeri ise hiç yok.” Cümlesinden nasıl bir hesaplama yapacağız.
Depremin Malatya’ya ekonomik maliyetinin ne olduğunu kimse bilmiyor!
6 Şubat ve devamında yaşanan depremin Malatya’da neden olduğu ekonomik kaybın maliyetinin yanı sıra sosyal yaşamda oluşan tahribatın ne olduğunu kimse bilmiyor! Elazığ depreminden çıkaramadığımız dersi 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden çıkarmamız artık bir zorunluluk olmuştur. Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından ivedilikle Malatya Deprem Senaryosu ve Deprem Master Planı hazırlanarak ileride olası meydana gelebilecek deprem zararlarının tespitini ve bu zararların azaltılmasına yönelik tedbirlerin belirlenmesini içeren bir çalışmanın yapılması gerekiyor.
Deprem sonrası yaşanan süreçte Malatya geçmişine ve kent hafızasına uygun olmayan yapılaşmanın şehrin ekonomik ve sosyal yapısını olumsuz şekilde etkilediği her geçen gün belirginleşmektedir. Malatya’ya aidiyet duygusunu yok edecek bu dönüşümle Malatya’nın kültürel dokusunun ve demografik yapısının değiştirilmesinin amaçlandığını fark etmenin zamanı gelmedi mi?
Yaşanan depremle birlikte sivil toplum kuruluşu olarak adlandırdığımız kuruluşlar, şehrin sorunlarını dile getirmekte ne yazık seslerini hiç yükseltmiyorlar! Onlar içinde öz eleştiri yapma zamanı gelmedi mi?
Gün ülkemize ve şehrimize sahip çıkma zamanıdır. Acılarımızı kalbimize gömerek yaşadığımız bu kadim şehirlerimizi yeniden eski haline getirmek için hepimize büyük görevler düşmektedir. Bu şehirde yaşayanları olarak her birimiz özümüzde vicdana dayalı bir deprem muhasebesini yaparken depremin neden olduğu kayıplar içinde sorumluları ile hukuka dayalı bir hesaplaşması mutlaka yapılmalıyız.
"Yaşam bir ömürdür yazılır. Sonra ölüm bir silgi gibi siler tüm (yaşananları) yazılanları." (mba) Tıpkı 06 Şubat 2023 gününde olduğu gibi!
Acılar ve sevinçlerin birlikte paylaşıldığı keşkelerin hiç olmadığı yarınlarda bir ve birlik olarak geleceğe hep birlikte umutla bakalım. 2025 Yılının sağlık ve huzur getirmesi dileğiyle mutlu yıllar.
Bİ'KENT Dergisi