Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
mba@mbaymm.com
Malatya; eski çağlardan beri Anadolu’nun kal- binde, önemli bir kavşak noktasındadır. Başka bir ifade ile Türkiye için doğunun batısı, batının doğusudur.
Malatya il merkezinde; toplam mahalle sayısı 185 olup bunun 103 tanesi Battalgazi'de, 82 tanesi Yeşilyurt'tadır. Bugüne kadar açıklanan rezerv alanı sayısının 49 olduğu dikkate alındığında şehrin önemli bir bölümünün depremden etkilendiği ve yeniden inşasının tahmin edilenden daha zor bir süreç olacağı görülmektedir.
Bugün rezerv alanlarla ilgili tepki koyanların baygınlık geçirdiğine şahit olurken yarın kura çekiminde vatandaşların tepkilerini açıklarken belki de hiç istemediğimiz ve arzu etmediğimiz olaylara şahit olacağız.
Malatya ile ilgili hiçbir bilgisi olmayan kişi ya da kişilerce şehrin kimliğinden ve ihtiyacına cevap vermekten uzak, dayatma rezerv alanı projelerinin kaba inşaatlarının şekillenmesi ile birlikte Malatya; resmi üniforma giymiş bir şehir görünümü ile beton bloklar arasında yaşamaya mahkûm edilen kozmopolit bir topluma dönüştürülmektedir.
1970’lı yıllardan kalma iş hanı görünümlü binalarda 20-25 metrekarelik, ortak alanları müşterek olan ofislerin ve iş yerlerinin yer aldığı kullanım amacına uygun olmayan projelerin içeriği ve detayları neden hak sahiplerinden gizlenir? İlan edilen rezerv alanlarında depremin yıkamadığı binaların rant için yıkıldığı; bizim yer altı dünyası, mafya diye tabir ettiğimiz oluşumların konuştuğu “mala çökme” tabirinin devlete atfen siyaseten vatandaş tarafından açık açık dillendirildiği günleri yaşıyoruz.
Depremin akabinde yangından mal kaçırırcasına dağıtılan ihaleler ve atılan temellerin beton yığını olarak şekillenmeye başladığını gördükçe yapılan işlerde bir yanlışlığın, eksikliğin olduğunu anlamamak için ya konudan bi haber ya da art niyetli olmak gerek. Onun için proje aşamasında olan ve rezerv alanlarında bu konuya dikkat edilerek Malatya’nın dokusuna uygun şehrin gelişimine, ticari ve sosyal yaşamına katkı sunacak bir şekilde değişikliklerin zaman geçmeden yapılmasında fayda vardır. Aksi takdirde Malatya, İstanbul örneğinde olduğu gibi Esenyurt’tu (Esencılıs) mu olacak ya da Beylikdüzü mü olacak konusunda tercihini yapmak zorunda kalacaktır.
Belirsizlik ve Kaos Ortamı Vatandaş İçin En Önemli Sorun
Çünkü geçtiğimiz eylül ayında deprem- zede bir vatandaşımızın Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğünden Malatya ilinde bulunan taşınmazının olduğu alanda belirlenen rezerv yapı alanında yürütülecek kentsel dönüşüm çalışmaları sonrasında üretilecek bağımsız birimlerin dağıtım kriterleri hakkında bilgi istemesi üzerine gelen cevap yazısında özetle şunlar ifade edilmişti:
“Dağıtım esnasında hak sahiplerinin alanda bulunan bağımsız birim sayısı dikkate alınacaktır. Bu dağıtım sonrası hak sahibinin hak ettiği alan artı ve eksi yönde değişkenlik arz edebilir. Dağıtım, hak sahiplerinin yeni bağımsız birimleri mümkün olduğunca eski taşınmazının en yakınında, aynı yola cephe üretilen taşınmazda ve eski bağımsız biriminin bulunduğu taşınmazdaki konumu dikkate alınarak yapılmaya özen gösterilecek- tir. Gerekmesi durumunda Bakanlık, hakkaniyeti sağlamak için kura yöntemine başvurabilir. Zemin dükkânlarda sadece o ti- cari bağımsız birime entegre (içeriden müstakil merdivenli ve yine ticari olarak kullanılan) bodrum ve asma kat bulunması durumunda bodrum ve asma katın alanları, kıymet takdir bedellerinin zemin-dükkân kıymet takdir be- deline oranı doğrultusunda zemin-dükkân alanına eklenecektir. Hak sahibinin dönüşüm öncesi bağımsız birimlerinin sayısı, büyüklüğü ve değeri ile dönüşüm sonrası alacağı bağımsız birimlerinin sayısı, büyüklüğü ve değeri kıyaslanarak mahsuplaşma yapılacaktır. Mahsuplaşma sonrası hak sahibi alacaklı veya borçlu olabilir.”
Bu cevaba karşın 21 Mayıs 2024 tarihli Resmî Gazete ’de yayımlanan 6306 sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile “Rezerv Yapı Alanı” ve “Riskli Alan” tanımı ve “Riskli Yapı”ların tespitine ile “Tahliye ve Yıkım”a ilişkin yeni düzenlemeler yapılırken Kentsel Dönüşüm Başkanlığına uygulama alanında;
* Her tür harita, plan, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemleri ile toplulaştırma yapmaya;
* Cins değişikliği, tevhit, ifraz, taksim, terk, ihdas ve tescil işlemlerini muvafakat aranmaksızın resen yapmaya veya yaptırmaya;
* Taşınmazları satın almaya, ön alım hak kını kullanmaya, bağımsız bölümler de dâhil olmak üzere taşınmazları trampaya, taşınmaz mülkiyetini veya imar haklarını başka bir alana aktarmaya;
* Taşınmaz mülkiyetini anlaşma sağlanmak kaydı ile menkul değere dönüştürmeye, arsa paylarını belirleme ve diğer bazı işlemler için özel yetkiler verilmektedir.
Bunun en belirgin emaresini, rezerv alanları çevreleyen koruma hattında yer alan Kentsel Dönüşüm Başkanlığı yazılarında çok net bir şekilde görüyoruz.
Vatandaşa gösterilen pembe tablonun arka planında ne olduğu, kapalı kapılar arkasında nasıl pazarlıkların yapıldığı konusu ile süreçle ilgili belirsizlik ve kaos ortamı vatandaş için en önemli sorun olarak karşısına çıkacaktır.
Yönetmelikte yapılan bu köklü değişiklikler sonrasında depremin yaşandığı 6 Şubat 2023 tarihinden bugüne kadar yapılan işlemlerin hak sahipleri açısından hukuki sonuçlarının ne olacağı hatta yapılan işlemlerin sil baştan yeniden yapılmasının tartışmaya açık bir konu olduğu bilinmesine rağmen teknik bilgi olarak bu konuda hiçbir yeterliliğe sahip olmayan kişilerin başrolde olduğu bir dönemde ne yazık ki bu konuda taraf olması gereken mimarlar, mühendis odaları ile baronun sessiz kalması izah edilebilir bir durum değildir. Unutmayalım ki haksızlığa karşı susan herkes sorumlusudur.
Çocukluğumuzda yeşil Malatya olarak bildiğimiz Malatya’da şehrin kuruluşundan günü- müze kadar merkez çarşı olarak bilen bölge, deprem ile betona mahkûm edildi. Yetkililerin cazibe merkezi olacak dediği bu beton yığını ile kimler gurur duyuyorsa yazıklar olsun!
Malatya’ya davet ettiğiniz misafirlere, eseriniz olan beton yığınlarını mı gezdireceksiniz?
Bİ'KENT Dergisi