Malatya ve Harput Kuva-i Hükümeti
Burada Milli Mücadele'de Malatya'nın rolünü yakın markaja almamızın nedeni...
Orhan TUĞRULCA Tarihçi/Yazar otogrulca@hotmail.com
Cumhuriyetin kuruluşuna doğru giden üç temel adım olduğu söylenebilir: 19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920 ve 29 Ekim 1923. Bunların en başında elbette ki Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919 da Samsun'da başlattığı süreçtir. Bu sürecin gidişatı-başarısı Mustafa Kemal'i ya kahraman ya da isyancı durumuna düşürecekti.
Milli mücadelenin başlamasının 100. yılında kaleme aldığımız bu makalenin amacı, hem Malatya'nın rolünü hem de Mustafa Kemal'i kahraman yapan taktik ve stratejisini bir arada anlamaya çalışmaktır. Zira Mustafa Kemal'in Samsun, Havza, Amasya, Erzurum ve Sivas hattında ortaya koyduğu siyasi ve askeri strateji, onu ya Ankara'da taçlanacak olan bir zafere yâ da Elazığ, Diyarbakır ve Malatya çevresinde Ali Galip ve İngiliz Binbaşı Noel'in oluşturmaya çalıştığı bariyerlere çarparak akamete uğrayacaktı.
Bu makalede Malatya’nın rolünü yakın markaja almamızın nedeni aşağıda bizzat Mustafa Kemal’in talimatlarıyla "Malatya’da mutasarrıflığın jandarma kumandanı tarafından deruhte edilmiş olması pek münasiptir. Aynı veçhile sahibi namus ve hamiyet diğer bir zatında Harput’ta makamı vilayeti işgal etmesi, Malatya ve Harput’taki Kuva-i Hükümeti tamamen ele alarak..” denilerek Cumhuriyetin ilk alan hâkimiyetinin Malatya ve çevresinde tesis edilmiş olmasıdır.
Biz burada meselenin daha iyi anlaşılmasını sağlamak için, 1919 Mayısından itibaren gelişen olayları kronolojik olarak incelemeye çalışacağız. Bu kronoloji, bize Mustafa Kemal’in Anadolu’daki hareketleri ile Ali Galip’in hatta sözde Mondros Mütarekesi’nin uygulanıp uygulanmadığını teftiş eden İngiliz binbaşısı Edward Noel’in karşı hareketlerinin tam olarak ne anlama geldiğini göstermiş olacaktır. Zira Mustafa Kemal’in her hamlesine, karşı taraftan yeni bir hamle geliyordu.
Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştığı genellikle kabul gören bir tarihtir. Samsun’a varır varmaz faaliyetlerine başlayan Mustafa Kemal, öncelikle bölgedeki İngiliz yetkilileri ile (İngiliz Yüzbaşısı Hurst) bir takım görüşmeler yaparak onların bölgedeki konumlarını ve hareket tarzlarını anlamaya çalışır. 22 Mayıs’ta ise Samsun’daki ilk izlenimlerini şu şekilde İstanbul’a rapor eder: “Samsun ve çevresindeki Rumlar hırslarından vazgeçmedikçe yatışma olmaz. Türklerin yabancı mandasına katlanmaları mümkün görülmemektedir. Milli hareketlere hak verilmesi gerekir.”(1)
Bu tespit, aslında Mustafa Kemal ile İstanbul hükümeti arasında belki de ilk üslup farkı olarak kaydedilmesi gerekir. Zira Mustafa Kemal’in görevi bölgedeki Müslüman ahaliyi teskin etmekti.
Mustafa Kemal 24 Mayıs’ta karargâhını Havza’ya taşıdı. 25 Mayıs’ta ise Paşanın Anadolu’daki her hareketini izlemekle görevlendirilen Harput Valisi (2) Ali Galip Padişah Vahdettin tarafından kabul edilecektir. (3)
Paşa, Havza’ya gelir gelmez ardı ardına bildiriler yayınlamaya başlayacaktır. Söz konusu bu bildirilerde bütün yurtta işgallerin protesto edilmesini ve mitingler düzenlenmesini istiyordu. Bu çağrı bir tür sivil itaatsizliğin ilk girişimi idi. (4) İstanbul, İzmir ve Konya’daki askeri birliklerle haberleşen Mustafa Kemal, burada Ali Fuat, Rauf Bey, Refet Bey ve Erzurum’da bulunan Kazım Karabekir ile sık sık haberleşti. Onlarla buluşmak istediğini haber verdi. Gelişmeleri yakından izleyen İstanbul Hükümeti 8 Haziran’da Mustafa Kemal’i İstanbul’a çağırdı.
İngilizlerin Merzifon civarındaki önemli miktardaki askeri varlığını dikkate alan Mustafa Kemal karargâhını 13 Haziran’da Havza’dan Amasya’ya taşıdı. İngilizler ve İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal’in Anadolu’daki görev ve sorumluluklarını tartışırken o 21-22 Haziran gecesi yanında Ali Fuat Paşa, Rauf Bey, Refet Bey olduğu halde yaverine Amasya Genelgesinin maddelerini yazdırıyordu.
İstanbul Hükümeti ile Mustafa Kemal arasındaki ilişkiyi tamamen koparacak olan bu genelge yayınlandıktan sonra 23 Haziran’da Mustafa Kemal, Tokat (26 Haziran) Sivas yolu ile Erzurum’a doğru yola çıktı. Aynı gün İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal’i görevinden aldı. 3 Temuz'da Mustafa Kemal Erzurum’a vardı. 9 Temmuz’da ise askerlikten istifa ettiğini açıkladı. Aynı gün 15. Kolordu Komutanı olarak bölgede görev yapan Kazım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal’in karşısında selam durup emrinde olduğunu söyledi. 14 Temmuz’da Erzurum’da çıkan “El Bayrak” gazetesi Mustafa Kemal’in istifası ile ilgili haberinde: “Mustafa Kemal Paşa’nın komutanlıktan istifası bir azim ve iman vesikasıdır” diyecektir. (5)
23 Temmuz- 7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum'da hem bölgedeki yerel unsurları milli mücadele için tahkim etmeye çalıştı, hem de ulusal bir platform teşkil etmek üzere kararlar aldırdı. 30 Temmuz’da da İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal’in yakalanması için emir çıkardı. Ancak bu emri uygulayacak olan Kazım Karabekir, Mustafa Kemal’e koşulsuz itaat etmişti. Mustafa Kemal 29 Ağustos 1919’da Sivas’a gitmek üzere Erzurum’dan ayrıldığında bütün sivil ve askeri resmi görevinden ayrılmış ve üstelik tutuklanma ile karşı karşıya idi.
Erzurum-Sivas arasındaki çatışmaları kale almadan yola çıkan Mustafa Kemal 2 Eylül 1919 tarihinde Sivas’a vardı. (6) Harput Valisi Ali Galip’in kuşatması da tam bu sıralarda uç vermeye başlar. Zira Ali Galip'in, Paşa’nın Sivas’a gidişini engellemek için Dersim Kürtlerini devreye sokmaya çalıştığı ancak başarılı olamadığı görülecektir.(7)
Paşa, Sivas’a varır varmaz İstanbul Hükümeti tarafından devreye sokulan Ali Galip’in ve İngilizlerin bölgedeki Kürt unsurları yönlendirmek için devreye soktuğu Edward Noel’in kuşatmasını kırmak ve komplolarını boşa çıkarmak için harekete geçti.
Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’dan Anadolu’ya geçmek için harekete geçtiğinde, ne tesadüftür ki İngiliz binbaşısı Edward Noel de 23 Mayıs 1919’da Mardin’e, 14 Haziran 1919’da Diyarbakır’a uğramış, 23 Temmuz 1919’da Halep’e dönmüştür. 21 Ağustos 1919 tarihinde Halep’ten tekrar yola çıkan Noel, Antep, Urfa, Diyarbakır yolu ile 31 Ağustos 1919’da da Malatya’ya gelmiştir.
Noel, Malatya’ya gelirken yalnız değildi. Yanında esas amacını açıklayan isimler vardı. Diyarbakırlı Cemil Paşazade Ekrem, Bedirhaniler’den Celadet ve Kamuran ile yine Diyarbakırlı Hilmi Efendi ile birtakım Kürtleri de beraberinde getirmişti. İngiliz Binbaşı Noel, yol boyunca köylere ve kasabalara uğrayarak Kürtlerin bölgedeki konumunu anlamaya çalışıyordu. Atmalı aşireti obasına da uğrayan Noel, Yakup Paşa’nın misafiri olmuştur. Bu ziyaretler için Noel, “Ziyaretimizle Kürt milli duygularında uyanma gerçekleşmiştir.” gibi iddialı sözleri de hükümetine rapor etmiştir.(8)
Eylül 1919 başlarında Malatya’da vuku bulan Kürt hareketinin aslında Temmuz 1919 ortalarında başladığı ve öncülüğünü ise Diyarbakır’daki Bedirhan aşiretinden olan Malatya Mutasarrıfı Halil Bey’in çektiği söylenebilir. Malatya Mutasarrıfı Bedirhani Halil Bey’in ayrılıkçı faaliyetlerinden rahatsızlık duyulmuş olunmalı ki 16.07.1919 tarihli (DH) Dâhiliye Vekâletinden çıkmış bir belgede “Kürtlük İstiklali (Kürtlerin bağımsızlığı) yolunda faaliyet gösteren Malatya Mutasarrıfının ahval-i hareketinin tahkiki” (9)denilmektedir.
Noel’in Malatya’ya gelmesinin hemen ardından Harput Valisi Ali Galip’in de Elazığ’dan Malatya’ya gelmiş olması tesadüf değildir. 08.09.1919 tarih ve 59 numaralı bir telgraf vesikasında Ali Galip’in 5/6 Eylül gecesinde Elazığ’dan otomobil ile geldiğini ve Fabrikatör Mehmet Efendi’nin evinde İngiliz Binbaşı Noel ile görüştüklerini rapor etmiştir. (10)
Sivas’tan Malatya’daki bu ittifakı adım adım takip eden ve bunların her hareketini Malatya’daki milli mücadele yanlısı subaylardan öğrenen Mustafa Kemal, Malatya, Elazığ ve Diyarbakır’daki askeri yetkililerle sürekli temas halinde olduğunu, elimizdeki telgraf vesikalarından çıkarabiliyoruz.
Örneğin; Sivas Kongresi’nin başlamasından (4 Eylül 1919) üç gün sonra, 07.09.1919 tarih ve 57 numaralı bir telgraf vesikasında “Diyarbakır 13. Kolordu Erkânıharbiye Riyasetine” başlığını taşıyan belgede: “Memleket için pek muzır harekât icrasıyla meşgul oldukları tahakkuk eden Vali Galip Bey, Malatya Mutasarrıfı ve Kamran ve Celadet ve Ekrem Beylerle refakatlerinde bulunan İngiliz binbaşısının behemehâl tevkif (tutuklanarak) ve Sivas’a sevk edilmeleri için …” (11) denilmektedir.
59 numaralı telgraf vesikasında ise 7-8 Eylül 1919 gecesi Sivas ile Malatya arasındaki haberleşmeleri vermektedir. Bu yazışmalar şöyle;
“Sual - Oraya bir İngiliz binbaşı gelmiş ismini, yanında kimler var bildiriniz?
Cevap-Vesikasında (Elindeki belgede/kimliğinde) Kobertin Nowill’dir.
Refakatindekiler Bedirhanzade Kamran ve Celadet Beylerle Diyarbekirli Cemil Paşazade Ekrem Bey ve Diyarbekirli Hilmi Efendi ve birtakım ekrattan (Kürtlerden) ibarettir.
Sual - Ekrat dediğiniz miktarı nedir ve o binbaşı (yanında) ne kadar kuvvet vardır?
Cevap - On beş yirmi kadar vardır. Bir çavuş bir neferi var. Başka yok efendim.
Sual - 5/6 gecesi Elaziz valisi (12) otomobille oraya gitmiştir. Orada mıdır ve onlarla temasta mıdır?
Cevap - Buraya gelmiştir. Nowill ile görüşmüştür. Bugün iade-i ziyaret olmak üzere Nowill, valinin misafir bulunduğu fabrikatör Mehmet Efendi’nin hanesine gidecektir. Diğerleriyle görüşüp görüşmediğini bilmiyorum.
Sual - Alayınızın el altında mevcudu nedir?
Cevap - Alayın bölükleri müteferriktir. Burada ancak bir kadro bölüğü vardır. Onun da bir kısım atları takibattadır.
Sual - Şimdi, bu anda elinizin altında kaç müselah (silahlı) nefer (asker) vardır?
Cevap - Onbeş yirmi çıkarılabilir.
Sual - Vali Galip Bey’i ve İngiliz binbaşısını, Kamran, Celadet ve Ekrem Beylerini kafesinin (hepsini) müdebbirane tertiple bu gece tevkifleriyle (tutuklayarak) Sivas’a tahrikleri elzemdir (Sivas’a göndermeniz lazım). Vaziyetiniz bunu yapmaya müsait midir? Size buradan (Sivas’tan) ve Harput’tan (Elazığ) muavenet (yardım) yetiştirilecektir.
Cevap - Valiyi de beraber mi?
Sual - Bilhassa evet.
Cevap - Arz ettiğim veçhile vaziyet ve kuvvetim buna gayri müsaittir…” (13)
Yukarıdaki telgraf görüşmelerinden de anlaşıldığı üzere Mustafa Kemal, Malatya’da bir araya gelen bu ittifakı tutuklayıp devre dışı bırakmak için çalışmış, ancak Malatya’daki 12. süvari alay komutanının beceriksizliği (14) yüzünden o gece muvaffak olunamamıştır.
Mustafa Kemal’in 7, 8 ve 9 Eylül gece ve gündüzlerinde Elazığ, Diyarbakır, Erzurum ve Ankara gibi Malatya’nın da çevresinde yer alan merkezlerle yapmış olduğu görüşmelerin 9 Eylül’de meyvelerini vermeye başladığı görülmektedir. Bu bölgelerdeki askeri yetkililerin tereddütlerine rağmen Elazığ ve Siverek’ten yola çıkan silahlı müfrezelerin Malatya’ya doğru harekete geçmeleri, Malatya’da bulunan Vali Ali Galip, İngiliz binbaşısı Noel (veya Nowil) ve yanındaki Diyarbakırlı Kürt beyleri ile yine Bedirhaniler’den olan Malatya Mutasarrıfı Halil Bey’i telaşlandırmış olmalı ki önce bölgedeki Kürtlerden adam toplamaya yeltendiler, bunu başaramayınca da 10 Eylül günü Malatya’dan kaçmaya karar verdiler. (15)
Aynı gün (10 Eylül 1919) Mustafa Kemal’in “Erzurum’da 15. Kolordu Komutanlığı’na”, Kazım Karabekir’e gönderdiği telgrafta şöyle denilmektedir: “Harput valisi Ali Galip Bey’le Malatya Mutasarrıfı ve İngiliz binbaşısı Mister Nowil ve hempaları, askerin Harput’tan Malatya’ya hareketini duyunca bu sabah Kâhta (Malatya Mutasarrıflığına bağlı kaza) istikametine firar etmişlerdir. Bunların o civarda Bedir Ağa nezdine (yanına) giderek Ekrat Cem ile (Kürtleri toplayarak) mukabil harekâta kıyam eyleyecekleri ve ihtimal ki Maraş’ta İngiliz kuvvetlerinden de istiane (yardım isteyecekleri) edeceklerini tahakkuk eylemiştir. … Bu hainlere kıpırdanacak bir fırsat verilmemesi için azami tesirin gösterilmesi lüzumu tabii bulunduğundan Mamahatun’daki süvari alayının Harput istikametine tahriki (yollanması) tarafımızdan tensip edilmekte olduğunu arz ederiz; Mustafa Kemal.” (16)
Malatya Ve Elazığ’da Yönetimin Mustafa Kemal’e Geçmesi
Belgelerden Mustafa Kemal’in, Malatya ve Elazığ’da il yönetimlerini jandarma komutanlarınca devralınmasını istemesi ise dikkat çekmektedir. Sivas’tan Mustafa Kemal tarafından, Malatya’da On beşinci Alay Kumandanı İlyas Bey’e gönderilen telgrafta şöyle denilmektedir: “… Mamahatun’daki süvari alayına, Harput’a yürümesi emredilmiştir. Bundan başka Kemah’ta mukim mebusu Sabık (Eski Mebus) Sağırzadelerden Halet Bey’e de birtakım Kürt ağavatıyla bizzat o taraflara inerek Kürtlerin, bu alçakların hilesine aldanmamaları" için icraatta bulunması tavsiye edilmiştir.
"Malatya’da mutasarrıflığın jandarma kumandanı tarafından deruhte edilmiş olması pek münasiptir. Aynı veçhile sahibi namus ve hamiyet diğer bir zatında Harput’ta makamı vilayeti işgal etmesi, Malatya ve Harput’taki Kuva-i Hükümeti tamamen ele alarak millet ve vatan aleyhinde hiçbir icraata meydan verilmemesi, Kürtlük cereyanının kökünden sökülüp atılması ve firari hainlerin İngiliz parası ile Kürtleri aldatarak padişah ve asker aleyhine sevke çalıştıkları bunlara uyanların bila eman ve merhamet imha edileceği her tarafa müsait suretlerle tamim olunarak saf ve namuslu halkı hakikaten haberdar eylemek gibi tedabire bir an evvel tevessül pek mühimdir. Mustafa Kemal." (17)
Ali Galip ve İngiliz binbaşısı Noel’in, Malatya’yı karargâh edinerek Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal hareketini bastırma girişimleri sırasında, Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu strateji son derce dikkat çekicidir. Bu süreç içerisinde Mustafa Kemal, Kürtlerin desteğini almak için öncelikle din kardeşliğini ileri sürerek İslami dil, üslup ve kavramları kullanması(18) inisiyatifi ele almasında etkili olmuştur. Nutuk’ta yer alan vesikalara bakıldığında bu açıkça görülmektedir. Örneğin Sivas Kongresi’nden birkaç gün sonra Malatya’daki Hacı Kaya ve Şatzade Mustafa Ağalara çektiği telgrafta “Sizler gibi dindar ve namuslu büyükler oldukça Türk ve Kürt birbirinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşayacaktır.” demektedir.(19)
Gelişmelerden de anlaşılıyor ki Mustafa Kemal’in bölgedeki Kürt ileri gelenleriyle yaptığı görüşmeler sonuç vermiş ve Kürtlerin büyük ekseriyeti Bedirhanilerin ve İngiliz binbaşısı Noel’in komplosuna gelmemişlerdir. Esas amacı Bedirhanileri de yanına alarak Malatya dâhil, Kürt bölgelerini Osmanlı’dan ayırmak ve İngiliz himayesinde bir alan oluşturmak isteyen Noel’i hayal kırıklığına uğratmıştır.
Malatya ve Adıyaman Kâhta çevresinde etkili olan Kâhtalı Rışvan aşireti lideri Hacı Bedir Ağa’yı, Malatya Belediye Reisi Arpacı Mehmet Efendi’ye olan akrabalığını kullanarak Kürt aşiret liderlerinden bir ittifak kurmak isteyen başta İngiliz Noel ve Ali Galip bunda başarılı olamamıştır. Hacı Bedir Ağa’nın mesafeli duruşu planlarını alt üst etmiştir. Nitekim daha işin başında “… Ziyaretlerimizle Kürt milli duygularında uyanma gerçekleşmiştir” diyen Noel, yaşanan gelişmeler üzerine hükümetine yazdığı son raporlarında Kürt şeyhlerinin gerçek birer Türk dostu olmalarına şaşırmış ve üzülmüştür. Raporunda; “Türkler yoğun olarak Panislamik çizgide çalışıyorlar. Bütün Kürt aşiretleri toplu halde Mustafa Kemal’in kollarına atılacaklardır, atılmaktadırlar” demiştir.(20)
17 Eylül 1919 ve 21 Eylül 1919 tarihlerinde İrade-i Milliye gazetelerinde çıkan haber ve değerlendirmeler de bu durumu doğrulamaktadır. 17 Eylül’de Umumi Kongre Heyeti imzasıyla yayınlanan ve “Malatya Vakıası Üzerine Millete Neşredilen Beyanname” adını taşıyan beyannamede Teşkilat-ı Milliye’nin varoluş amacı açıklanarak Ali Galip’in insanları kullanarak milletin ve vatanın parçalanmasına yol açabilecek oyunların içinde olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 10 Eylül 1919 tarihli raporunda: “Ali Galip Bey Malatya’ya geldiğinde askeri kışlayı ziyaret etti. Askerlere kongrenin (Sivas Kongresini kast ederek) ittihatçı olduğunu, vatanı tehlikeye sürüklediğini ifade etmekle kalmayarak, Mustafa Kemal Paşa hakkında da olumsuz beyanda bulundu. Subaylar olumsuz propagandaya itibar göstermediler. Ali Galip hükümetten aldığı emir doğrultusunda hareket ederken, kendisine eşlik eden Malatya Mutasarrıfı (Bedirhani Halil Bey) doğrudan doğruya Kürtlük propagandası yapıyordu.”
21 Eylül tarihli nüshasında ise “… Bu ayrılıkçı hareketin gerçekte Kürtler tarafından desteklenmediği, aksine şiddetle protesto edildiğini bildiriyordu. Bu noktada Kürt aşiretleri tarafından gönderilen telgraflara yer verilmekte idi.” Bu noktada Kazım Karabekir’e gönderdikleri telgraf dikkat çekicidir. Bu telgrafta “hilafet ve saltanat makamının uğradığı tecavüz ve ihanetin tazmini, mevcudiyet ve istiklalimizin temini için son damla kanımıza kadar mukavemete ahdediyoruz”(21) deniliyordu.
İrade-i Milliye’nin Malatya muhabiri tarafından kaleme alınan “Malatya Hadisesi Üzerine Tetkikat” adını taşıyan haberde muhabir, Ali Galip, Binbaşı Noel ve ayrılıkçı Kürtlerin Urfa’ya kaçtıklarını, fakat bu kişilerin farklı amaçlar takip ettiklerini, bu sebeple ortak hareket etmekte anlaşamadıklarını, buna karşı Malatya mutasarrıfının bir Kürt ayaklanması çıkarmak için yoğun gayret içerisinde olduğunu, bu amaçla Bedirhaniler ve Noel ile birlikte Milli Aşireti reisini kazanmaya çalıştıklarını haber vermekte idi. Bu ayrılıkçı faaliyetlere Malatya halkının asla sıcak bakmadığını, aksine ülkenin içinde bulunduğu şartlar sebebiyle güçlü ve namuslu bir milli hükümetin işbaşına getirilmesini istediklerini bildiriyordu.
Bu yüzden Ali Galip ve yandaşlarının kongreyi basmak için umutlarını bağladıkları Malatya ahalisinin onlara cephe aldığını ifade etmiştir.(22)
Bu dönemde Malatya ve çevresi ile ilgili tüm yazışmaları burada kaydetmemiz mümkün değildir. Sonuç itibarı ile şunu söyleyebiliriz: Mustafa Kemal’in 2 Eylül’de Sivas’a varması (23) ile başlayan “Malatya Vakıası” Mustafa Kemal’in etkin ve sonuç alıcı girişimleri ile etkisiz hale getirilmiştir. Başta Sivas, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Erzurum olmak üzere Mustafa Kemal’in öncülüğündeki hareketin kontrolüne geçmiş ve buralarda, Osmanlı merkezi hükümetin yönetimi son bulmuştur. 10 Eylül 1919 tarihi itibari ile bu bölgelerde Mustafa Kemal’in öncülüğünde şekillenmekte olan Kuva-i Milliye hükümetinin yönetimi başlamıştır.
_________________