Malatya'da Kent ve Kültür-II
MALATYA’DA KENT VE KÜLTÜR-II: MÜZECİLİK
Orhan TUĞRULCA
Tarihçi – Yazar
otogrulca@hotmail.com
Müzelerin varlık nedeni olan ve besleyen arkeolojinin içine düştüğü çıkmazları ilk makalemizde vermeye çalıştık. Esasında müzeciliği arkeolojiden ayrı düşünmek de mümkün değildir. Biri diğerini tamamlar niteliktedir. Ancak arkeolojik materyallerin toplumun bilincine sunmak konusu söz konusu olunca müzecilik başlı başına bir alan haline gelmektedir.
Bu başlığımızda bir taraftan verileri bir araya getirmeye çalışırken diğer taraftan çağdaş müzecilik hareketinin vurgusunu yapmaya çalışacağız.
Zira artık günümüzde çağdaş müzeciliğin tanımı değişmiştir. Müzeler sadece eserlerin korunduğu ve sergilendiği bir mekân olmaktan çıkmış, toplumun eğitim ve kültürel ihtiyacını, gelişimini hedefleyen kurumlar haline gelmiştir. Çağdaş müzecilerin deyimiyle artık “Osman Hamdi Bey yaklaşımı” sona ermiştir. Arkeoloji ve müzecilik tarihimizin ilk simalarından olan Osman Hamdi Bey Anadolu’nun zengin geçmişini ihtiva eden materyallerin tahrip olmadan, dışarıya kaçırılmadan belli mekânlarda (müzelerde) toplanmasına gayret eden önemli bir şahsiyet olarak anılmaktadır. Osman Hamdi Bey, 19. yy sonlarında Osmanlı toprakları sömürgeciler tarafından işgal edilirken araştırmacı kılığı ile imparatorluk coğrafyasında dolaşan Avrupalı kara korsanları tarihi ve kültürel envanterimizi hırsızlayıp kaçırdıkları bir dönemde bunun önüne geçmek için uğraşmıştır.
Oysa bugün bize düşen sadece bu envanteri müzelerde muhafaza etmek değil, toplumun kendi geçmişi ile buluştuğu ve bilinç devşirdiği bir tür okul haline getirmektir.
Toplumun eğitimine ne oranda katkı sağladıkları ile ilgili olarak çağdaş müzeciliğin ortaya koyduğu performans ölçütleri genellikle şu başlıklar altında verilmektedir:
1.Ziyaretçi sayısı
2.Araştırma ve yayın sayısı
3.Geçici sergi sayısı
4.Tanıtım programlarının uygulanması
Bu parametreler üzerinden bir tablo oluşturduğumuzda şu rakamlar ortaya çıkmaktadır: Tablo I)
1)Müzelerin ziyaretçi sayısı (ücretli-ücretsiz) ve gelir toplamı:
Söz konusu tablo I incelendiğinde;
2009’ da Trabzon Kostaki Konağı Müzesi ile Trabzon Ayasofya Müzesini ziyaret edenlerin toplam sayısı 84.120 kişi iken Malatya Arkeoloji ve Etnografya Müzesini ziyaret edenlerin toplamı sadece 1.771’dir.
2010 yılında Trabzon Kostaki Konağı Müzesi ile Trabzon Ayasofya Müzesini ziyaret edenlerin toplamı 101.549 iken, aynı yıl Malatya Arkeoloji ve Etnografya Müzesi ile Beşkonaklar Etnografya Müzesini ziyaret edenlerin sayısı 36.181 olmuştur.
Aslantepe ören yerini ziyaret edenlerin sayısı ise 1.585 tir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 ve 2012 yılında müzelerin ziyaretçi sayılarının yanında toplam gelirlerini de vermiştir. Yine Tablo I deki rakamlar incelendiğinde Malatya 2011 yılında 31.081 ziyaretçi ağırlayarak 5.745 TL gelir elde ederken Trabzon 414.134 ziyaretçi ağırlayarak 1.927.523 TL gelir elde etmiştir. Türkiye’nin tüm müzelerinden elde edilen 253.892.756 TL dikkate alındığında Malatya’nın bu pastadaki payı 0,002 düzeyinde iken Trabzon’un aldığı pay 0,75 gibi bir rakama ulaşmıştır.
Mevcut ziyaretçi sayısı açısından bir değerlendirme yaptığımızda Malatya, Türkiye’ye gelen toplam 28.462.893 turistten sadece 31.082 ni ağırlamıştır. Türkiye toplamına oranladığımızda Malatya toplam ziyaretçilerin ancak 0,1’ini ağırlamış oluyor. Buna karşılık Trabzon toplam ziyaretçilerin 1,4’ünü ağırlamıştır.
2)Araştırma ve Yayın Sayısı: Müzelerin performansını belirleyen parametrelerden biri de ortaya koydukları araştırma ve yayın sayısıdır. TÜİK’in 2010 ve 2011 yılı verileri arasında Malatya Müzesi dâhil Türkiye’deki hiçbir müzenin araştırma ve yayın yapmadığını görüyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığının 2011 yılı faaliyet raporunda bu konuda herhangi bir bilgiye rastlamıyoruz.
3)Geçici Sergi Sayısı: Performans ölçütlerinden biri de geçici sergi sayısıdır. Kültür Bakanlığının 2011 yılı faaliyet raporunda 2011 yılı içerisinde 2’si yurt dışında, 10’u yurt içinde olmak üzere toplam 12 sergi açılmıştır. Yurt içinde açılan sergilerin 9’u İstanbul’da 1 tanesi de Ankara’da açılmıştır.
4)Tanıtım Programlarının Uygulanması: Şehirlerin mevcut kültürel ve turizm potansiyelinin yerli ve yabancı meraklılar tarafından fark edilmesi için belki de en önemli faaliyet tanıtım programlarıdır.
Kültür bakanlığının bu bağlamda Malatya için harcadığı rakam 32 000 TL. 2011 yılı faaliyet raporunda bu parayı, Malatya’da gerçekleştirilen “Uluslararası Malatya Türk Halk Müziği Sempozyumu” için harcamıştır.
Bunun dışında bakanlığın Malatya’da gerçekleştirdiği- katıldığı ya da planladığı faaliyetler şu şekilde sıralanmıştır:
1.“Melita’dan Battalgazi’ye Sanat Günleri”- Temmuz (raporda yazıldığı gibi alınmıştır)
2.23-27 Mayıs 2011 “Uluslarası Kazı, Araştırma Ve Arkeometri Sempozyumu”
3.Malatya-Battalgazi Koruma Amaçlı İmar Planı
4.Malatya Zengibar Kalesi Ve Yürüyüş Alanı (Darende)
5.Tarihi Millet Hanı
6.Malatya Merkez(Sokak)
7.Darende Balaban
8.Yeşilyurt
9.Malatya, Pütürge Nemrut Yolu Hizmet Evi Yapımı
10.Elazığ, Tunceli, Erzincan ve Malatya illeri sınırları içerisinde kalan ve Keban baraj gölü ile yakın seviyesini kapsayan, Elazığ, Tunceli, Fırat havzası Kültür Ve Turizm Koruma Ve Gelişim Belgesi’nin (2011/1976) çıkarılması
11.Malatya Hekimhan Yama Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi olarak ilen edilmesi (2011-187849) (Kültür Bakanlığı 2011 Faaliyet Raporu)
Müze Sayılarının Nüfusa Oranı:
Sonuç bölümüne geçmeden önce gelişmiş ülkelerdeki müze sayıları ile birlikte sayı ve nüfuslara oranına bakmamızda yarar var.
Tablo: 2 incelendiğinde müzecilikte ibret verici sonuçlara ulaşılmaktadır.
ABD’de 17.500 müze,
Almanya’da 6.501,
İtalya’da 3.790,
Avusturya’da 2400,
Brezilya’da 2000,
İngiltere’de 1850,
İspanya’da 1343,
Fransa’da 1.207 müze varken
Türkiye’de sadece 189 müze bulunmaktadır. (2011)
Müze sayıları bunlar. Ancak en ilginç rakamlar bir müzeye düşen kişi sayısında oraya çıkmaktadır. Söz konusu bu ülkelerin nüfusu sahip oldukları müze sayısına bölündüğünde;
Amerika’da bir müzeye düşen kişi sayısı: 17.600
Almanya’da; 12.613
İtalya’da; 15.835
Avusturya’da ; 3.333
Brezilya’da; 97.500
İngiltere’de; 30.810
İspanya’da; 29.784
Fransa’da 48.053 kişi düşerken
Türkiye’de bir müzeye düşen kişi sayısı 402.116 kişiyi buluyor.
Malatya’da mevcut 2 müzeye düşen kişi sayısı ise 378.500’dür.
Bu rakamlar ülkemizde ve Malatya’da müzeciliğin içinde bulunduğu çıkmazı açıkça göstermektedir.
SONUÇ:
1.Malatya, müzecilik performans kriterleri arasında yer alan başta ziyaretçi sayısı olmak üzere gelir, araştırma ve yayın, geçici sergi ve tanıtım programları konusunda ciddi eksiklikler yaşamaktadır.
2.Trabzon müzesi 4.502 adet eser sayısı ile 2010 yılında 101.549 kişi ağırlarken Malatya Müzesi 16.139 adet esere sahip olmasına rağmen çekebildiği ziyaretçi sayısı 36.181 olmuştur. ( bu rakama Beşkonaklar Etnografya Müzesi ziyaretçileri de dahildir)
3.Dünyada gelişen yeni müzecilik akımının rüzgârı ile kent müzeleri çok daha geniş mekânlara taşınarak bir eğitim kompleksine dönüşürken, Malatya’da ve Türkiye’nin genelinde hakim olan yaklaşım koruma ve güvenlik konseptinden çıkmamıştır.
4.Müzelerimiz “birer tapınak gibi saygın, ancak toplumun kıyısında, yalnız elitlere hizmet veren, yıl içerisinde sırf sayısal verileri şişirmek için öğrenci gruplarının zoraki gönderildiği kurumlar olmaktan çıkarılıp, gerçek anlamda bir eğitim merkezi haline getirilememiştir.
5.Bu haliyle müzelerimiz tarihi eşyaların yan yana dizildiği ve insanların bunların önünden geçmekle yetindiği mezarlıklara dönüştürülmüş durumdadır. Müzeler eşya odaklı olmaktan insan odaklı hale getirilememiştir.
6.Bu haliyle müzelerimiz, farklı dönemlerin, farklı din ve kültürlere ait eserleri bulundurmalarına rağmen, evrensel bir tarih bilincini temel alarak, toplumda barış ve karşılıklı anlayışı yaygınlaştırmaya aktif bir biçimde katkıda bulunmasını öngören “çeşitlilik içinde birlik” misyonundan uzaktır.
7.Okul- müze iş birliği yok denecek kadar azdır. Zaten her iki kurumun mevzuatı da iş birliğini zorlaştıran hatta imkânsız hale getiren bir durumdadır.
8.Müzeler çevrelerindeki tarihi mirası koruma konusunda yetersiz kalmışlardır.
9.Müzeler genellikle bir veya iki arkeologun ya da sanat tarihçilerinden oluşan kadrolarıyla, kimi bürokratik sorumluluklar altında ezilen, bütçeleri kısıtlı, eski eser kaçakçılığı ve tahribat karşısında çaresiz, bulundukları kentte koruma bilincinin geliştirilmesi için halk eğitim programları uygulamayı gündemlerine dahi alamayan içe kapalı kurumlar haline gelmişlerdir.
KAYNAKLAR:
•İstanbul Kültür Mirası Ve Kültür Ekonomisi Envanteri, 2010, Sektörel Araştırma Raporu. Ceyda Başkaya, Yüksek Şehir Plancısı
•http://www.haberler.com