SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Malatya'da Geleneksel Giyim

Malatya'da Geleneksel Giyim
A- A+ PAYLAŞ

Nezir KIZILKAYA

nezirs@mynet.com

İnsanların yaşam biçimlerini, büyük ölçüde yaşadıkları coğrafyanın özellikleri belirler. Coğrafi ve fiziksel koşullar, toplumun sosyal ve ekonomik yapısı, göçler, dil, din, tarih gibi unsurların belirlediği bu yaşam biçimi kültürel yapı olarak adlandırılır. Kültürel yapının şekillendirdiği unsurlardan biri de geleneksel giyim, takı ve aksesuarlardır. Giysi kültürü, insanlığın başlangıcından itibaren örtünme ihtiyacı ile ortaya çıkmış, ilerleyen zamanlarda süslenme aracı olarak kullanılmaya başlamış ve gelenekselleşerek günümüze kadar ulaşmıştır.  Malatya’da da geleneksel giyim bu kültürel miras içerisinde çevresel etkilerin süzgecinden geçerek değişim ve gelişim içerisinde günümüze ulaşmıştır. Asırlar boyu İpek Yolu yolcularını konuk etmiş, bölgeler arasında geçiş ve kavşak noktası özelliği tarih boyunca sürmüş bir bölge üzerinde yaşayan yöre halkı bu döngü içerisinde örf, adet ve gelenekleri ile kültürel dokuyu belirlemiş, geleneksel giyim ve aksesuarlar da bu yapı içerisinde vücut bulmuştur. Bu çalışmada günümüze kadar ulaşmış kadın ve erkek giysi, takı ve aksesuar örnekleri, fotoğraflar, belgeler ve kaynak kişilerden derlenen bilgiler ışığında geleneksel giyim kuşam özellikleri tespit edilmeye çalışılacaktır.

Giyinme barınmadan da önce gelen en temel ihtiyaçlardandır. Giyinme, tabiatın bir parçası olan insanoğlunun tarih sahnesine çıkışından bu yana, coğrafi koşullarına göre, korunma ihtiyacıyla başlayarak, kültürel gelişim sürecinde çeşitli fonksiyonlar yüklenmiş bir olgudur. Süslenme, ekonomik durum, coğrafik koşullar, tarihi süreç, dini inançlar gibi unsurlar ve toplumların bunlara verdiği sosyal cevaplar giyim-kuşam kültürünü oluşturur.

İnsanoğlunun doğal ihtiyaçlarından olan giyim, kuşam ve süslenme, sanayi toplumu dönemine gelindiğinde; ayrı bir sanayi dalı, yeni bir tasarım alanı, estetik bir düşünce biçimi ve çevreye değişik bir uyum yaklaşımına dönüşmüştür. Yüzyılların süzgecinden geçmiş belleklerde damıtılmış geleneksel giyim kuşamla yeni yaklaşım arasındaki yaşama savaşını moda faktörünün desteğindeki çağdaş giyim, kuşam kazanırken, geleneksel kıyafetler de müze vitrinlerindeki yerlerini almaya başlamışlardır. Bu kıyafetlerin bir bölümü ise, yalnızca belirli günlere özgü kalarak, halk oyunları ekiplerinin üzerinde sergilenme şansını bulabilmiştir. Halk oyunları, geleneksel giyim-kuşamın topluma sunulduğu, yaşatıldığı en önemli unsurlar arasındadır. Bu anlamda halk oyunları geleneksel giyim kuşam ve aksesuarların yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması noktasında da önemli bir görev yerine getirmektedir. Anadolu’da uzun yıllar boyunca yörelere özgü benimsenen ve kullanılagelen çeşitli biçimlerde ve motiflerle süslenen geleneksel kıyafetler her bölgede değişik özellikler göstermiştir. Kadın ve erkeklerin giydikleri geleneksel kıyafetlerin biçimi, renkleri, motif zenginliği ve zarafeti Anadolu insanının hayat tarzını yansıtmıştır. Her yörenin giyim-kuşamı başa, bedene, ayağa giyilen giysiler, süslemeleri ve takıları ile bir bütünlük oluşturmuştur Malatya bulunduğu coğrafya içerisinde en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Arslantepe’de yapılan kazılar tarihinin M.Ö.5000’lere kadar dayandığını göstermiştir. Bu köklü tarih yanında Doğu Anadolu Bölgesi sınırları içerisinde olmasına rağmen, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi ile komşu olarak sürekli olarak ilişki içinde olmuş ve bu bölgeler arasındaki geçişlerde tarih boyunca bir köprü olarak bahsi geçen bölge kültürleri ile etkileşim içinde olmuştur. Bu ilişki bütün yaşam alanlarında olduğu gibi giyim tarzı üzerinde de etkili olmuştur. Ayrıca hem Doğu Anadolu hem de Güneydoğu Anadolu Bölgesi iklim şartları özelliklerini taşıdığından giyim kültürü doğa şartlarına göre de şekillenerek bölgeye özgü giyim şekli oluşmuştur.

Malatya geleneksel sivil mimarisinde evler genellikle iki katlı, bazen köşk bölümü ile üç katlıdır. Bu evler mutlaka sokak cepheli, bahçeli ve yapılara bir konak özelliği kazandıran açık ya da kapalı eyvanlı binalardır. 17. Yüzyıl da Malatya’ ya gelen Evliya Çelebi o yıllardaki giyimi  “Ayan ve Eşrafı samur kürk ve renkli soflar giyerler. Fakirleri ise şal ve şal taklidi şapek giyerler. Orta hallileri çuha, rengârenk Malatya bezi ve kaftan giyerler. Zengin kadınları sağlam dokunmuş ferace ve yasıbaşı ile gezerler” cümleleri ile anlatmıştır. Yine Adnan Işık Kilis savaşı için Malatya’da bulunan Hafız Paşa’nın birliğinde görevli Prusya subayı H.Von Moltke’nin günlüklerinden bahsederken Moltke’nin tüm bölgeyi gezerek edindiği bölge insanının giyimi ile ilgili bilgileri ”Her yerde eski güzel elbiseler görülür. Sarık hem yakışıyor, hem de maksada uygun; insanın kendini güneşten ve yağmurdan koruma isteyişine göre şal başka tarzda sarılıyor. Pantolon çok defa belde toplanan ve alttaki köşelerinde iki delik bulunan dokuz arşın genişliğinde bir torbadır. Bu deliklerden alaca işlemeli çoraplar, içindeki ayaklar çıkıyor. Birkaç kat kumaştan çok defa zengin işlemeli mintan vücudu ihtiyaca göre koruyor. Bele sarılan geniş kuşak ya da şalın içine para kemeri, tütün kesesi, hançer, bıçak, tabancalar ve divit yerleştiriliyor.”şeklinde açıklayarak Türklere Frenk elbisesi giydirilmeden önce onların neden dünyanın en güzel insanları sayıldığının anlaşılmasının kolay olduğunu belirtiyor.

Yine bizlere Malatya geleneksel giyimi ile ilgili güvenilir ve geçerli bilgiler veren önemli bir yazışmaya dair belgelerden söz etmek istiyorum. 1926 yılında “Türkiye Cumhuriyeti Coğrafya Encümeni Riyaseti” tarafından Malatya Valiliğine yazılan ve 1925 yılında yapılan şapka ve kıyafet devrimi çerçevesinde oluşturulan giyim tarzına halk tarafından uyulup uyulmadığının tespitini amaçlayan 18 Ekim 1926 tarih ve 784 sayılı yazıda Malatya ve ilçeleri için erkeklerin, kadınların ve çocukların giyim tarzları ile ilgili bilgileri istenmiş, bu yazıya verilen cevaplarda o yıllardaki giyim-kuşam ile ilgili oldukça ayrıntılı bilgiler yer almıştır. 

Coğrafya Encümeni Riyaseti tarafından araştırılması istenilen bu konularla ilgili Malatya Valiliği tarafından ilçelere yazı yazılarak cevaplar istenmiş ve gelen cevaplar Malatya Belediye Başkanlığı’nın Malatya merkez ile ilgili cevapları ile beraber tekrar “Türkiye Cumhuriyeti Coğrafya Encümeni Riyaseti”ne bildirilmiştir. Henüz geleneksel giyim özelliklerinin kaybolmadığı bir döneme ait olan bu bilgiler son derece önemli olup, Malatya ve çevresinin giyim özellikleri ile ilgili yazılı ve güvenilir bilgiler içermektedir.

1926 yılında “Türkiye Cumhuriyeti Coğrafya Encümeni Riyaseti” tarafından “Malatya Vilayet-i Celilesine” yazılan ve 1925 yılında yapılan şapka ve kıyafet devrimi çerçevesinde oluşturulan giyim tarzına halk tarafından uyulup uyulmadığının tespitini amaçlayan 18 Teşrinevvel 926 (18 Ekim 1926) tarih ve Hususi 31/Umumi 784 sayılı yazıda şu soruların Malatya ve ilçelerindeki cevapları istenmektedir.

1. Vilayetinizde erkeklerin telebbüs (giyim) tarzları nelerdir? (İç çamaşırları, yaz elbiseleri, kış elbiseleri, başlıkları, yaz ve kış ayakkabıları.)

2. Vilayetinizde kadınların telebbüs (giyim) tarzları nelerdir? (İç çamaşırları, yaz elbiseleri, kış elbiseleri, tesettür için kullanılan libaslar, ayakkabıları.)

3. Vilayetinizde çocukların telebbüs (giyim) tarzları nelerdir? (Kundak, pörtbebe, çocuk elbisesi, yaz ve kış) 

Araştırılması gereken konular ile cevaplanması istenilen kadın giyimi ile ilgili soruya “Malatya Vilayeti Belediye Riyaseti” tarafından verilen cevap 14 Kanunevvel 1926 (14 Aralık 1926) tarih ve 2925/772 sayılı yazı ile şu şekilde bildirilmiştir.

1. Erkeklerin tarz-ı teblisleri ber-vech-i zirdir (Aşağıdaki gibidir). İç çamaşırları kış mevsiminde kısmen yerli ve pamuktan mamul bez gömlek, don ve yün fanile (fanila) ile kısmen iplik ve yün fanile, gömlek ve don giyerler. Fukara kısmının ise iç çamaşırları umumiyetle yerli bezlerdendir. Yaz mevsiminde kasaba halkının kısm-ı azamisi (çoğunluğu) ceket, pantolon, yelek, gömlek ve iplik fanile hasa veya melez (karışık dokuma) tabir olunan ince gömlek ve don giyerler.   Bir kısmı ise Palto, şalvar ve yelek giymektedirler. Köy halkının iç çamaşırları yerli bezi olduğu gibi elbiseleri dahi umumiyetle dâhilde imal edilen şalvar olup bellerine de yünden örme kuşak sararlar ve kısa iç entarisi giyerler. Kış mevsiminde kasaba halkı kalın kumaştan palto, kürk ve köylü ise aba tabir edilen yünden mamul elbise giyerler. Kasaba halkından vilayetli ve köylü yaz ve kış yemeni ve çarık giyerler. 

2. Kadınların tarz-ı teblisleri (Giyim tarzları) mevsimine göre iplik ve yün fanile ve yaz mevsiminde zarif ve muhtelif şekilde ipekli fistan giydikleri, kimi tesettür için kısmen manto ve çarşaf ve kısmen yerli mamulâtı beyaz ihram (Mahrama) istimal ederler.

3. Çocukların tarz-ı teblisleri (Giyim tarzları) gayet basit olup, mevsimine göre yün ve iplik elbiseden ibarettir.  Yerliler arasında hala kundak usulu caridir.

1927 yılında yani bu tarihlerde çekilmiş ve “Tecdeli Yunusun Ömeri” adlı kişiye ait bir fotoğraf bu bilgileri tam olarak doğrularcasına tarife bire bir uymaktadır. 

Aynı konudaki Akçadağ ilçesi kaymakamlığı’nın verdiği 8 Teşrinisani 1926 (8 Kasım 1926) tarih ve 686 sayılı cevap ise şu şekildedir. 

1. Bundan bir sene evveline kadar erkekler başlarına keçeden mamul külah üzerine siyah kenarlı saçaklı yazma veya Eğin’den siyah puşu, pamuktan mamul don gömlek üzerine önleri açık alacadan entari ve kış mevsiminde zenginleri kıldan şalvar ve fakirleri don gömlek üzerine keçeden mamul aba iksa ederler (giyerler).  Ayakkabıları çarık ve yemenidir.

2. Kadınları beyaz gömlek, alacadan don ve ketenden iç entarisi ve çivitten öksük sararlar. Başlarına tattadan mamul bir tabla üzerine fes ve bunun üzerine de zenginler ipek puşu olmak üzere her sene birer yazma sararak ölünceye kadar taşırlar. Ellisinde bir kadının başında taşıdığı fes bir metreye garib (yakın) bir irtifa/yükseklik peydah eder. Yaz kıyafetleri de aynıdır. Ayakkabıları çarık ve yemenidir.

3. Erkek çocuklar beyaz don gömlek başında fes ve zenginler ayağına yemeni giyerler Öllük tabir olunan toprağı bir beze sararak çocuğu içine yatırırlar ve diğer bezlerle sararlar. Pört bebe yoktur.

Akçadağ kaymakamlığının göndermiş olduğu yazıda tarif edilen kadın başlığı son derece ilgi çekicidir. Her yaş için başa sarılan bir yazmanın oluşturduğu başlığın 50’li yaşlardaki kadınlar için çapının 1 metreyi bularak geniş bir başlık oluşturması günümüzde unutulmuş ve hiç bir örneğine rastlanılamamıştır. 

Kadın Giyimi

Merkez ve merkeze yakın ilçe ve beldelerde kadınlar özellikle günlük yaşamda entari ve çiçek desenli kumaşlardan yapılan, alt ucunda boydan boya bir süsleme bulunan bervanik kullanırlar. Ev dışına çıkışlarda kısa 2 kenarında 5 cm kalınlığında kırmızı şerit bulunan beyaz pamuklu marhama ya da kareli çarşaf ile örtünürler. Ancak düğün, bayram gibi özel ve önemli günlerde canlı renklerden oluşan desenler ile döşenmiş kadife ya da basma kumaşlardan dikilmiş entariler giyerler. Entari boyu oldukça uzun olup altına çiçekli ya da parlak kumaşlardan uzun don/şalvar giyerler. 

Dağlık bölgelerde yaşayan kadınlar ise göz alıcı renkli kumaştan eteği fırfırlı entari, altına bol kesimli şalvar giyerler. Bele ise kuşak, puşi veya gümüş kemer bağlanmaktadır. En önemli özelliklerinden biri de bel kuşağı üzerine merkez de olduğu gibi bervanik denen bir önlük takılmasıdır. Başa Küllük denilen kısa keçe bir al fes giyilir. Fesin çene altından tutturulan bir bağı vardır. Fesin üzerine bakır ya da gümüş tepelik yerleştirilir. Tepelikler çeşitli taşlarla, minelerle ve yapraklı zincirlerle süslenir. Durumu iyi olanlar tepeliğin ön kısmına küçük altın dizerler. Fesin üzerine yazma ya da renkli puşu örtülüp uçları omuz üzerine dökülür. İçlik olarak çiçekli bezlerden dikilen yuvarlak yakalı ve yanları yırtmaçlı kolu dirsekten biraz uzun giysiler kullanılır. Alta parlak kumaşlardan (Kadife, Saten) ya da çiçekli pazen ve basmadan yapılan şalvar ya da don giyilir. Şalvarın peyki yok denecek kadar küçüktür. İçlik üstüne işlemeli feraceler, düz ya da çiçekli kumaşlardan dikilen ve alt kısmında fırfırlı süslemeler bulunan “zıbın” denilen entariler giyilir. 

Bele renkli yada beyaz ipek kuşak ile gümüş kemer takılır. Kadınlar ayaklarına beyaz yünden yapılmış üzeri nakışlı çoraplar ve kalın topuklu genellikle siyah renkli kuyruksuz yemeni giyerler. 

Erkek Giyimi

1930 yılların başında Malatya’da derleme çalışmaları yapan halkbilimci Mahmut Ragıp Gazimihal Malatya’da seyrettiği halk oyunları ekibindeki oyuncuların giyimlerini “Erkek oyuncular kara şalvar, ak ipekli mintan, düğmeli yelek giyerler. Bellerinde "puşu" dedikleri ak ipekten kuşak sarılıdır. Puşunun bir ucu omuzlarından sarkar. Başlarına da ak puşu dolarlar. Ayaklarda kulaklı kara yemeni vardır.“  şeklinde tespit etmiştir. 

Erkek giyiminde sadelik hâkimdir. Hemen hemen Malatya’nın tüm kesimlerinde erkek giyimi aynıdır. Her iki yanında cepleri bulunan renkli iplerden yapılmış uçkurlu ve peyki küçük kıl şalvar, gri veya mavi zemin üzerine siyah ya da füme çizgili yırtmaçsız gömlek, arkası saten astarlı siyah renkli kumaştan yapılan yelek dış giyimi oluşturur. Bele beyaz ipek şal bağlanır ve püskülleri sarkıtılır. Başa “Deveci Fesi” denilen kırmızı keçe fes giyilir. Üzeri siyah ve kırmızı şeritli etrafı püsküllü puşu bağlanır. Fes çevresine sarık gibi bağlanır. Erkek çorapları yünden örülmüş beyaz üzerine renkli motiflerle süslenmiştir. Çorap ağzındaki uzunca bir ip çorap üzerinden bacağa sarılarak bağlanır. Gümüşten yapılan muskalıklar boyna asılır. 

Yelek ceplerine zinciri fazla sarkıtılmadan köstekli saat konur. Yemeni ayağa giyilen değişmez ayakkabıdır. 

Son söz olarak önerimi ve temennimi de belirtmek istiyorum. Anadolu giysi kültürü ile ilgi çalışmaların yeterli olmamasına bağlı olarak Malatya giysi kültürü ile ilgili çalışmaların da oldukça yetersiz seviyede olduğu söylenebilir. Geleneksel giyim unsurlarının yok olmaya yüz tuttuğu günümüzde daha fazla zaman kaybetmeden, acil olarak saha çalışmalarına başlanması gerekmektedir. Öncelikle bu konuda araştırma yapacak, sahada çalışma yapabilecek farklı alanlarda uzmanlaşmış ekiplere ihtiyaç vardır. Ekip çalışması kişisel bakış açısı ile yapılabilecek olası hataları da önleyecektir. Üzerinde durulması gereken diğer bir önemli konu ise çalışma yapılan alan ile ilgilidir. Kültürel unsurların tespiti ile ilgili siyasi sınırlar değil kültürel bütünlük göz önünde bulundurulmalıdır. 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Nezir Kızılkaya yazıları