SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Sizin Hiç Şehriniz Öldü mü?!

Sizin Hiç Şehriniz Öldü mü?!
A- A+ PAYLAŞ

Nezir KIZILKAYA   
nezir.kizilkaya@hotmail.com

“Yıkıldı yolunu bekleyen şehir, şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir…” Nurullah Genç 

Şehir dendiğinde öncelikle akla iki şey gelir. Şehrin silueti ve yaşam tarzının sembolü olan kültürü. Yani şehrin sokakları, mimarisi, müzeleri, ortak kullanım mekânları, referans noktaları, giyim-kuşam, konuşma dili, şehirde bulunan canlı cansız her şeye bir anlam yükler ve bize şehir adına her şeyi anlatır. O şehirden ne anladığımızı ve hissettiğimizi bize tanımlar. 

Her şehrin bir dili vardır ve o dili anlamazsak o şehirle iletişim kuramaz, anlaşamayız. Ve biz de kendi alışkanlık ve zevklerimizle bir başka deyişle, yaşam biçimimizle karşılaştırarak o şehri severiz ya da sevmeyiz, hatta bazen âşık oluruz.   

En sevdiğinden ayrı kalıp, onu hep gülümseyerek hatırlayanlar gibi hatırlıyorum ben de o âşık olduğum Malatya’yı, hele de çarşıyı. Şehrin ticaretinin can damarı, kadim semt ve bitmek tükenmek bilmeyen şehirli ve köylü kalabalığı. Adeta insandan bir sel, karmaşa. Burada her şey eski ya da öyle görünmek istiyordu. Şehrin yeni semtlerinin renksizliğinden ve yapaylığından eser yoktu burada. Alıştığımız gibiydi herşey. 

Mazinin en değerli hatıralarını saklayan o küçük ve dar sokakları, bir zamanlar "bahçeli şehir" olan buralar, gözlerimizin önüne o sıcak görünümlü, iki katlı eyvanlı konakları taşıyor, kerpiç kokusu hala orada burada karşılıyordu bizi. Yeşil ile iç içe olmuş kerpiç ve ahşap karışımı bu yapıların yanı başında, taş işçiliğinin tüm güzelliği ile yükselen Yeni (Teze)  Cami bütün heybeti ile yükseliyordu şehrin orta yerinde.  

Meğer ne kolay ve hızlı kaybediliyormuş sahip olduğumuz tüm güzellikler. Aklımızdan dahi geçirmediğimiz şeyler, bir anda hayatımızın bir parçası oluveriyormuş meğerse. 

Hayatın tadı tuzu kaçalı çok oldu, uzatmaları isteksizce oynamaya devam ediyoruz; yorgun, bıkkın. Artık hatıralarımızı da bıraktığımız yerde bulamıyoruz bu şehirde. 

Neredeyse 1,5 yıl geçti ama hiç birimiz hala alışamadık Malatya’nın bu haline. “Yıkım” tanımlamasını bir türlü konduramazken şehrime, 6 Şubat gibi güçlü bir travma karşısında, girdiği yoğun bakımdan maalesef çıkamadı ve gözlerimizin önünde yerinde yapılanma, rezerv alan, kuyumcu, Söğütlü cami tartışmalarının gölgesinde son nefesini verdi. Yıkıldı, can verdi. 

Depremden hemen sonra ortaya çıkan “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yaşananlardan unutamayacağımız dersler çıkardık” kanaati, yerini yavaş yavaş “bu depremi nasıl fırsata çeviririm” vahşiliğine dönüştü. Zaten 12 saat önce 1 liraya sattığı suyu, 6 Şubat günü 15 liraya satmaya başlayan pragmatizmin cirit attığı bir zihniyetten de başka bir şey beklenemezdi. 

Bizim çok öncelerden şehri ve hayatımızı depremin yasalarına uygun olarak planlamamız gerekirdi. Tabi burada biz derken sokaktaki vatandaşı değil, şehirden sorumlu ve yetkili olan bütün yönetici ve bürokratları kastediyorum. Özellikle de Sivrice depreminden sonra uzmanların neredeyse her gün uyarmasını, bu şehri yönetenler tribünden maç seyreder gibi izlediler. Bu küçük kıyamete düdük ve içinde bisküvi ile su olan bir çanta ile hazırlanmamızı istediler. Üstelik kamu arazileri de dâhil olmak üzere korsan yapılaşmaya çanak tutup af üzerine af getirip, bağın-bahçenin içine gökdelenleri diktiler. 

Aradan geçen bunca zamana rağmen henüz daha ne yapılacağına bile karar verilememişken, depreme hazırdık diyenlere ancak acı acı gülümsüyoruz. Depreme hazırdık demek cüretkâr bir tavırdır ve bu cüreti veren de bizlerin ancak ilkel topluluklarda görülen ortak bir toplumsal tavır gösteremiyor olmamızdır. 

Toplumun aslında her şeyin farkında olduğunu ama “amaaaan banane”ciliğini, Doğan Kuban 1999 Marmara Depremi sonrasında hazırladığı “Depremsel Barbarlıklar” başlıklı çalışmasında şu satırlara ne de güzel anlatmış oysa: 

“Bugün yakınlarını, evlerini, işyerlerini yitiren ve anlaşılması olanaksız acılar ve endişeler içinde kıvranan yüzbinlerce insan, bu felakette Tanrı’nın değil inşaatları yapan ve kontrol edenlerin suçlu olduğunu kuşkusuz biliyorlar. Tanrı’nın kendi apartmanlarını yıkıp, yanındakini neden yıkmadığını da düşünüyorlardır. Eğer düşünceleri ve gözlemleri, yaşadıkları süreç içinde bu bilinç aşamasına varmışsa, bundan bir sonraki aşama böyle bir gelişmeye kendilerinin nasıl alet olduğunu düşünmek olmalı.  

Biz Türkiye’de inşaat alanlarını uzmanların değil, politikacıların seçtiklerini biliyoruz. Biz kat yüksekliklerinin belediye meclisi kararları ile verildiğini biliyoruz. Biz belediyelerin bağış karşılığı inşaat izni verdiğini de biliyoruz. 

Toplumun sorunu deprem değildir. Bu ülkenin insanları sayısız depremi günübirlik yaşıyor. Bu depremin farkı, farkına varılmadan, hatta kayıt edilmeden geçen günlük yaşamsal depremlerin, doğal bir afetle özdeşleşerek, toplumun büyük bir zaafını ortaya çıkarması olmuştur. Depremin sonuçları, bizim doğanın sabrını suistimal ettiğimizi gösteriyor. Kuşkusuz böylesine büyük, binlerce kollu bir toplumsal afette çalışkan, fedakâr, yardımsever insanlar, yardım eden örgütler ve bütün eleştirilere karşın yine de büyük bir devlet var. Ancak iyilerin ağırlığı kötüleri ve cahilleri dengelemiyor.” 

Yapılanları ya da yapılamayanları, söylenenleri ya da söylenemeyenleri sorgulamamak, bütün enerjisini sadece güncel sorunlar için sarf etmek, sağlıklı bir toplum davranışı değildir. 

Bizlerin bütün yaşananlardan sonra, bilgi ve bilim ile yaşam arasındaki bağın koparılmasına asla müsaadede etmeme dersini almış olmamız gerekirken, hala toplumsal olarak bu kararı somutlaştıracak tek adım atmamış olmamız da oldukça düşündürücü ve manidardır. 

Aslında Malatya’nın uzun süredir maruz kaldığı niteliksiz göç ve bu durumun doğal sonucu olan kültürel ve sosyal değişim zaten şehrin sağlığını bozmuş ve tedrici bir yok oluşla karşı karşıya bırakmıştı. 

Geldiğimiz noktada yaşadığımız fiziksel depreme rahmet okutacak seviyede duygusal ve psikolojik bir deprem yaşadığımız da inkâr edilemez bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. 

Malatya’nın bugünlerini görene kadar şehirlerin refleksleri olduğuna inanırdım. Süreç içerisindeki bütün yaşananları düşününce, küçük istisnalar olsa da, şehirlerin kendilerini koruyacağına dair olan inancımı da yitirmiş durumdayım. 

Şehirlerin ölümü karmaşık ve çok boyutlu bir süreçtir, ancak doğru müdahaleler ve stratejiler ile bu süreç tersine çevrilebilir veya hafifletilebilir. 

Her şeye rağmen şehirler, güçlü liderlik, inovasyon ve yatırım ile yeniden canlanabilir. Bu süreç genellikle uzun vadeli bir strateji ve kişisel çıkarları öncelemeyen toplumsal katılımı gerektirir. 

Şehrin yönetici ve bürokratlarının, küçük grup ve belli kesimleri değil, bütün toplumun çıkarlarını önceleyen bir davranış ve karar süreci içinde olmaları gerektiğini söylemeye bile gerek yok. 

Şehrin yeniden inşasını şekillendirirken belirlenen ilkeler ve hedefler için itirazlar da her zaman olacaktır ancak her koşulda makul düzeyde konsensüs sağlanmalıdır. Önemli olan bu itirazların şehrin ortak kültürel değerleri üzerinde yoğunlaşmamasıdır. 

Ancak bugüne kadar yaşadıklarımız, bu şehirde böyle bir şeyin olamayacağına dair güçlü bir umutsuzluk duygusu vermekten de öteye gidemiyor. 

Kayıplar, yıkım, enkaz o kadar dolduruyor ki yüreğimi; bir şekilde içimden, üstümden atmak istiyorum kelimeler vasıtası ile.  Çok öfkeliyiz ama mazinin güzelliği susturuyor bizi. Yazacak şey çok ama bu güne kadar yaptığım gözlem ve yaşadığım deneyimler yapacak pek de bir şey olmadığını hissettiriyor bana. 

Keşke o siyah beyaz fotoğraflardan yeniden başlayabilsek, geleceğe taşıyabilsek bu şehri ama gitti gelmez güzel günler. 

Ne çok anı yaşandı, ne çok insan büyüttü, besledi bu şehir. Otomobil gürültüsünden çok insan sesi ile yaşardı bu şehir. Nereden bilebilirdik kendi ellerimizle yaptığımız bu koca beton yığınlarının bir gün mezarımız olacağını,  başımıza gelenler hiç aklımıza gelmemişti. Özlüyoruz, bu şehrin her şeyini özlüyoruz ama en çok da dostluğunu ve kardeşliğini özlüyoruz. 

Rahmetli Adnan Işık tarafından hazırlanan Malatya (1830-1919) kitap çalışmasında yer alan ve “Aşağışeherli halk şairi Hacı Ömer” tarafından, Kilis Savaşı nedeniyle Eski Malatya’nın boşaltılarak Aspuzu’ya yapılan göçten sonra şehirde oluşan harabiyeti anlatmak için yaklaşık iki yüzyıl önce yazılan, ancak günümüz Malatya’sını da son derece isabetli ifade eden “Malatya Şehrinin Destanı” başlıklı şu şiir ile de yazımı bitirmek istiyorum. 

Malatya Şehrinin Destanı 

Malatya şehrinden haber soranlar, 

Görmeyenler birkaç seneden beri, 

Kimi der yıkıldı, kimi der yalan 

İnanmayan gitsin alsın haberi 

Şehere gidiniz bellisiz yollar, 

Şeherin halini görenler ağlar, 

Yıkılmış pınarlar, kesilmiş sular, 

Varın Çekemlerden alın haberi. 

Evleri, yolları bilinmez olmuş, 

Camilerde namaz kılınmaz olmuş, 

Minarede ezan verilmez olmuş, 

İmamdan, müezzinden alın haberi. 

N’olmuş içindeki ağalar beyler, 

Yıkılmış konaklar, katılmış peğler, 

Bundan böyle orda kim gönül eğler, 

Ötüşen baykuştan alın haberi, 

Malatya şehrinin bir adı kalmış, 

İçini, dışını toz duman almış, 

Çarşısı, pazarı muattal kalmış, 

Varın hassabaşı’dan alın haberi, 

Kimisi damını yıkmış götürmüş, 

Kimisi peğini satmış kurtulmuş, 

Kiminin yerinde beğ mi oturmuş? 

Anın encâmından alın haberi 

Şeherin hakkında çokdürür sözüm, 

Hepsini söylemeye dutmuyor özüm, 

Keşke o hallarda görmese gözüm, 

Gidin görenlerden alın haberi 

Nice mamureler âhiri viran, 

Geldi, geçti nice bin türlü devrân, 

Sene bin iki yüz kırkda oldu bir talân, 

Malatya şeherinden alın haberi. 

 ________________

NOT: Fotoğraflar için Burhan Karaduman ve Bülent Korkmaz’a teşekkürler ediyorum. 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

27 yorum yapılmış

  • Haci (2 ay önce)
    Nezir bey.Çok güzel bir yazı olmuş.Emeğinize sağlık kardeşim .Bize en kısa zamanda evler yapılıp bitirilecek denmiş aradan 17 ay geçti.. zaman uzadıkça insan bulunduğu yere mecburen alışıyor.Bu seferde geri dönmeye korkuyoruz.Çünkü belirsizlik hâlâ devam ediyor.Hâlâ Ortada bir gelişme yok!.Bu belirsizlik kısaca kahrediyor.
    %67
    %33
    Yanıtla
  • Süleyman Tekgül (2 ay önce)
    Sevgili Nezir, Başlığı okumam boğazımın düğümlenmesine yetti. :((( Gerçekten bir şehrin öleceğini, onun ölümüyle çocukluğunuzun geçtiği sokakların, gençliğinizin geçtiği okullarınızın, ekmek yiyip oturduğunuz evin yani şehirle birlikte hatıralarınızında öldüğünü düşünmek acı geldi. Eline kalemine sağlık. Ağlattın beni. Yazarken bile yaş geliyor (((
    %72
    %28
    Yanıtla
  • Orhan (2 ay önce)
    Şehir ölmüş kimin umurunda. Bayramda gider kurbanı başka şehirde keseriz. Tatil yaparız. Daire başkanları da gezmeye giderler İstanbul'a
    %100
    %0
    Yanıtla
  • yilmaz (2 ay önce)
    Evet sehrin bu halinin tek sorumlusu deperem degil, uzun yillarin, yanlis uygulamalrin eseri ama kimse kenera cekilmesin, cunku bu tablo hepimizin eseri. herkes cok iyiydi de, sadece hirsli siyasiler ve ac gozlu mutahitler mi bu hale getirdi sehri. sehir bu halde, cunku, boyle olmamasi icin ortada bir irade, bir istek bir bilinc yoktu zaten bu sehirde yasayanlarda. bundan sonra olur mu, kisa vadede mikansiz, uzun vadede bile cok zor bence. duyarli bir kac kisinin yazisiyla bu tabloyu hatirlamaninda duruma cok katkisi olacagini sanmiyorum. cunku yikilan binalar degil, bizim degerlerimiz, bilincimiz, yillar gectikce daha duygusuz, hissisiz hale geliyoruz gibi geliyor bana. sehrine, kulturune, ortak degerlerine sahip cikma bilinci olan bir toplum olsaydik, on deprem de olsa sehri yikamazdi. cunku o bilinc o degerleri geri getirirdi. vesselam bu saatten sonra kimseyi suclamanin duruma bir katkisi yok, bundan sonra ne yapilabilire bakmak lazim
    %85
    %15
    Yanıtla
  • A Ali (2 ay önce)
    Bence insanlık öldü a z ye her konuna her ṣeyden batıyı avurpayı örnek veriyoruz halbuki batının bizden aldığı kültürü medeniyeti lale misalı biz onlara gıbtayla bakıyoruz Bizde ṣu konuda iyiyiz diyecek hiç bir ṣeyimiz yok insanlık ölmüṣ
    %84
    %16
    Yanıtla
  • Huzur (2 ay önce)
    Sadece başlık yanlış olmuş. SIZIN ŞEHRİNİZİ ÖLDÜRDÜLER Mİ? daha mantıklı olur.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Abdullah (3 ay önce)
    Gidemiyoruz Allah kahretmesin, güya taşındık ama 1 ay gitsekte, 2 ay burdayız. Hep düzeldi düzelecek diye bekliyoruz. Ama nafile, hep hayal kırıklığı, hep umutsuzluk. De hadi artık bir kez olsun güzel bir şey yapın da ufacıkta olsa bir umudumuz olsun.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Arif Gültek (3 ay önce)
    Öncelikle yazınızdan dolayı size teşekkür ediyorum. Yazdıklarınızı bizzat yaşayan biri olarak halen o günü ve sonrasını yaşiyorum ve içimden sessiz bir çığlıkla Malatyam biz sensiz kaldık diyeblliyorum.Bir buçuk sene çekti hale bir gelişme yok . Düşüncelerinize katılıyorum ellerinize ve yüreğinıze sağlik
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Malatya Malatya ah Malatya (3 ay önce)
    Malatya şehir bilinci kültürü oluşmadı. Hizmet desen hak getire. Doğudan sürekli vasıfsız insan göçü aldı. Kendi vasıflı insanlarını batıya kaydırdı. G.antep yuzbinlerce gastronomi turizmi yapıyor. Malatya'nın yani başında nemrut var bir kişi de turizmi canlandıramadi. Şehir dinamikleri de oldukça vasat (Halk,bürokrat,kurum müdürleri,siyasiler). Kültürel yozlaşma var, hoşgoru kaybı var. Yobazlaşan Malatya hızla ilerliyor ama görüyoruz ki bir gram şehirde ilerleme yok gerileme müthiş hızda.
    %93
    %7
    Yanıtla
  • Ruşen uçar (3 ay önce)
    yıkılan şehrin enkazlarindan fırsatçı ,acımasiz,açgözlü esnaflarımız filizlendi
    %97
    %3
    Yanıtla
  • Esnaf mi fırsatçı? Esnaf değilim ama Bir bak bakalım senin oy verdiğin iktidar nelere ne kadar zam yapmis. Dunyanin hiç bir ülkesinde olmayan yurtdışı çıkış vergisi 150 liradan 1500 yapıyor sen ne konuşuyorsun. Gecmedigin köprüden , kullanmadigin havalimanindan ülkenin kasasından belli başlı mutahitlere para aktariliyor. Kodamanlar vergi vermiyor üstüne vergileri siliniyor. Sen ben ödüyoruz. Önce iktidarı düzelteceksin kusura bakma. Dahiyane ekonomi modeli ile büyük çoğunluğu çok fakir azınlığı çok zengin eden sistem kurdular. Kur korumali mevduat ile ülke kaç katrilyon para kaybetti bilgin var mi? Nas modeli ile faiz düşürüp simdide faizi yüzyılın en büyük oranına çıkarldigi dönemde Türkiye neler kaybetti bilgin var mı? Araplardan , İngilizlerden yüksek faizli ne kadar borçlar alindi haberin var mı ? Bir şey bildiğiniz yok cikip marketi terörist ilan ediyorsunuz!
    %66
    %34
    Yanıtla
  • Ruşen uçar (3 ay önce)Mehmet isimli kullanıcı yorumuna
    mehmet bey ,oy verirken yanımdamiydıniz?
    %69
    %31
    Yanıtla
  • Metin (3 ay önce)
    Nezir Hocam bunca yıkıma rağmen yetkili kurumlar kaçak yapılaşma ya göz yumdukları daha sı adeta teşvik etmektedirler. Deprem çalıştayları düzenli yapılıyor. Merak ettiğim burada ne konuştunuz. Resmen Malatyamızı kaçak yapı merkezi yaptılar. Orduzu, Topsöğüt, Hatunsuyu, Yaka mahallerine baksınlar binlerce kaçak yapı görecekler. Hocam, kaçak yapılaşma ile ilgili yerel basında haber göremiyorum. Bu konuda sıkça yazılar yazmanızı, yetkilileri uyarmanızı bekliyorum.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ramazan (3 ay önce)
    Malatya yeni mi öldu . Seksenli yıllarda ilk taşı kim attı bir hatirlayin. O bahçeli evleri kanallı sokakları yok eden çok bilmiş bir mimar vardı. Şimdilerde eseri olan şehre hiç uğramayan. Bir de selefi aklıyla şekillendirilen şehrin yaşam tarzı. Bir zamanlar Diyarbakır dan denizliden büyük olan şehir şimdi cücük kadar kaldi. Al sana Malatya. Yıkıldı da kurtulduk.
    %86
    %14
    Yanıtla
  • O mimar olsaydı şimdi şehrinde raylı sistem vardı.. buyuksehire hazirladi o başkan seni.. bak otogara.. ilk yapıldığında doğu da öyle otogar yoktu.. en son TCDD ile anlaştı raylar senden vagonlar benden diye.. raylari TCDD yapacak durak ve vagon setleri malatya belediyesi alacakti.. ne oldu? Çerçevesinde kazandı.. bol bol cenaze evi gezdi.. saka gibisiniz
    %31
    %69
    Yanıtla
  • Çocuk masalimi birader çocuk musun. Hepi topu masti binası. Başka ne var. Yapacaktı edecekti. 10 yılda bir bina. Adamın döneminde sehir ciddi göç verdi. Ha yerlerinede gelen oldu.Geneli eğitimsiz niye . Esnaf kaçtı gitti. Sermaye gitti. Yok TCDD vagon verecekmiş. Yük katarımı bu. TCDD nin vagon verdiği nerede görülmüş. Hani proje. Adam nerde. 10 sene belediye başkanlığı, 5 yıl vekillik
    %58
    %42
    Yanıtla
  • Yaşının kaç olduğunu bilmiyorum... ama ben o dönemi yaşadım.. Turgut Özal başbakan olduğunda Seyhan sermercioglu belediye baskaniydi.. Özal bana proje getirin neyiniz eksik ise yapalım dedi.. bizim vizyonsuz başkanımız otobus, çöp kamyonu istedi.. o dönem körüklü otobusler geldi.. çöp kamyonlari geldi.. traktorler ile çöp toplama devri bitti.. doğu da en iyi otobusler ve çöp arabaları bizdeydi.. ama Özal kizdi.. ben bana proje getirin dedim adam benden otobus istiyor dedi.. degisitirin bu belediye baskanini mimar bulun dedi.. iste Münir Erkal devri başladı.. Özal 2 ci orduyu Konya dan, Turgut Özal tip merkezi vs kendi çabaları ile yaptı.. sırf malatya gelişsin diye uğraştı.. buyuksehir dönemi istekleri geldi 1991 de Diyarbakır Erzurum vs olduğu yıllar.. hakkı ile olsun diyerek torpil geçmedi malatya ya.. Münir Erkal geldi. Otogar yaptı, arıtma tesisleri yaptı, kanalboyu yaptı, ordu evi önündeki havuzlari hala duruyor yaptı, mismis parkı o yaptı, karakavak ta ki 35 mt lik ilk o yolu açtı.. en son cerci ile baskanlik yarisina girdiğinde bir dedikodu yayıldı.. yaptığım hizmetler karsisinda ceketimi assam kazanırım sözü.. o söz yankı uyandirdi ve başkanlığı kaybetti.. seçim çalışmaların da bilbordlar da raylı sisteme başlıyoruz gerekli yerler ile anlastik sözünu kimse umursama di.. ve malatya koskoca 5 yıl geriye gitti.. cerci hiç bisey yapamadi.. bol bol gezdi cenaze evlerini taziye gitti.. TCDD olayını vagon verecek mi yazmisim iyi oku? TCDD 5 ci bölge müdürlüğü raylari yapacak verecek vagonları belediye başka yerden satın alacak dedim.. Münir Erkal seçim çalışmalarında anlattı.. 1990 lardan bahsediyorum düşün.. taa o zaman yapacakti..göç verdi demissin.. göç 1999 depreminden sonra issizlik yuzunden göç verdi malatya.. 1 milyonluk şehir 700 bine düştü.. burda suçlu belediye başkanı mı oluyor.. sen Özal dan sonra başbakan Tansu çiller mandalina firlatirsan valilik önünde issizlik olur yatırım gelmez göç verirsin.. şimdi şehrine vizyon projeler katan birini başkan seçmek mi şehri kalkindirir yoksa gezen birini seçmek mi... 1980 den beri malatya da ne olmuş kim ne demiş, ne yapmış biliyoruz.. evet cocuk oyuncağı değil bu iş.. bak kayseri ye adamlar vizyonlari sayesinde uctular.. 1991 de Diyarbakır nüfus olarak malatya ile ayniydi neredeyse.. şimdi bak malatya nin 3 katı... vizyon ile bu olur..
    %75
    %25
    Yanıtla
  • Bak ne güzel söylüyorsun 1991 de Diyarbakır'ın nüfusu Malatya ile aynıydı. Peki ne oldu da Malatya geriledi. Mesele 1999 depremi olamaz çünkü bu söylediğin depremin etkisi tüm Türkiye'ye oldu. Malatya'nın nüfusu yerinde sayarken nasıl oldu da diğer şehirler bu kadar büyüdü. Mesele sosyolojik. Eğitimli nüfusun sermayenin şehirden kaçışı. Kibirli baskanin eseri.Ha diyorsun ya kanalboyu, mismis park.. kaldırım taşı. Fahri Kayahan. Semercioglu projesi
    %67
    %33
    Yanıtla
  • sizin hiç şehriniz, insanınız yıkıldı mı? (3 ay önce)
    sizin hiç şehriniz yıkıldı mı benim bir değil iki kere yıkıldı. kör oldum yıktılar aldılar götürdüler enkazını şehrimden ummazdım bunu kör oldum. ... siz hiç eviniz varken evsiz, siz hiç bir gecede birden fazla yakınınızı kardeşinizi anne-baba akrabanızı yitirdiniz mi?
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Vedat44 (3 ay önce)
    Boş duygusallık yapmayın şehir Zatn hindistan Pakistan karışmıdyi harabe eski binalar iç içe dapdar sokaklar Üzülmesi gereken şey tekrar aynı şekilde kurulması
    %85
    %15
    Yanıtla
  • Cahil (3 ay önce)
    1 liralık suyu 15 liraya satan zihniyet ve bunlara ders vermeyenlerin olduğu ülke zaten bitmiştir. Ders almayan, adaletin olmadığı toplumlar batmaya mahkumdur. Rantlarında boğulsunlar rantçılar. Kefenin cebi olmadığını öğrendiklerinde her şey bitmiş olacak.
    %80
    %20
    Yanıtla
  • İktidar iğneden ipliğe her şeye zam yaparsa esnaftan sen dur ya zam yapma diyemezsin! Esnafa değil iktidara sesiniz çıkmalı. Siz a haberden uzaklaşin bence ülkede olan bitenin %1 ini bile bilmiyoruz. Twitter'da dönen Türkiye gerçeklerine jet hızıyla haber yasağı geliyor hoş gelmese yayınlayacak kanal sayısı 2-3.
    %71
    %29
    Yanıtla
  • Hakim (3 ay önce)
    Ülkenin can çekiştiği yerde,depremlerle kendi halinde yaşayan,düzeni bozulan bizlerin durumu çok vahim.depremler öncesi genel düzeni ve özellikle ekonomi düzeni kaotik bir hale düşen ülkemiz, depremler sonrası rant bölgesine çevrilen liyakatsizler ordusu tarafından son umut kırıntıları da yok oldu.şehirlerimiz,1950 ler de başlayan mülkiyet hakkı furyasıyla bina yapımlarıyla katledilerek devam eden bir süreçte yaşanan şiddetli depremlere rağmen gerçek şehir kültürümüz olan müstakil yaşam tarzına değil de yine bina yapma yoluyla yok olan şehirler insanı bir yol belirlenmeden doğacak şehri komaya sokma yoluyla ranta kurban edilen şehirler ve insanların ülkesi gerçeği maalesef hiç değişmeyecek.herkese hayat imtihanın da başarılar dilerim.rezil bir düzenin maffolan nesillerine Yüce Allah merhamet etsin.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ah Le Malatya (3 ay önce)
    Nezir hocam güzel yazmışsınız, elinize sağlık. Ancak şunu not düşmem şart; şehir depremden önce zihnen ve ruhen ölmüştü zaten...
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Özcan (3 ay önce)
    İnsanlar sağır ve duyarsız olduğu günden beri öldük..
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Levent Aksoy (3 ay önce)
    Teşekkürler Nezir Hocam. Elinize sağlık. Malatya ,depremden .önce aldığı göçlerle zaten demografisini kaybetmişti.Şehir inanılmaz değişim yaşamıştı ama yine de Yapı iyi kötü ayakta durmaya çalışıyordu.Depremden sonra bir daha dönüşü olmayacak şekilde garip bir yapı içine büründü.Şehirde herkes binaların bir an önce yapılıp görüntünün güzelleşmesini bekliyor ama ,o eski kardeşlik,dostluk,güven,huzur ve samimiyet maalesef artık olmayacak. Şehrimizde durum gerçekten içler acısı.Sorunları çözmeye çalışan yöneticilerimiz de çaresizlik içinde.Ancak,şehrin geleceğini düşünerek karar vermek durumundalar.Her gün farklı duyumlar geliyor.Artık projeler netleşip uygulamaya geçilmeli.Şimdiye kadar yapılanlar inkar edilemez ama halkın kafası her konuda karışık.Bir an önce insanlar gelecek kaygısından kutulmalı.Ona göre kendine yol çizmeli.Gelincik Tepe ve İkizce'de anahtarlar teslim edildi ama eksikler çok fazla.Tribüne oynamaktan vazgeçilmeli.Sayın yöneticilerden beklentimiz,önce kendi aralarında birlik beraberliği sağlamaları,kararları ve uygulamaları ile halka güven vermeleri ve onları rahatlatmalarıdır. Allah hepimizin yardımcısı olsun.
    %90
    %10
    Yanıtla
  • Doğrucu Davut (3 ay önce)
    Şehir sanki neye benziyorduki yıkılsa ne olur halaya devam
    %70
    %30
    Yanıtla

Nezir Kızılkaya yazıları