SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Arapgir'in Hafızası; Asım Külah

Arapgir'in Hafızası; Asım Külah
A- A+ PAYLAŞ

..Arapgir ve dolayısıyla Malatya kimliğinin güçlendirilmesinde, var olanın korunması, yitirilmiş olan mekânın yeniden kazanılarak kent ile olan ilişkisini..   

Nezir KIZILKAYA nezir.kizilkaya@hotmail.com

Hatıraların olduğu yere memleket denir (Ara Güler) 

Bir kenti oluşturan ve ona özgün nitelikler kazandıran, yüzbinleri veya milyonları kapsaması değil, orada yaşayanların tarihsel, kültürel ve toplumsal olarak ortak değerlerde buluşması ve bu değerlerin ait olduğu toplumun her katmanı tarafından paylaşılabilmesidir. 

İşte bu açıdan bakıldığında yaşadığımız yerin geçmişini ve değişimini görebileceğimiz, görsel malzemeye dayalı çalışmalar, şehirlerin kimliğini ortaya koymada, yazılı bilgilerin yanı sıra büyük önem taşırlar. Adeta zamanı durduran bu objeler söz konusu yörenin yakın tarihinin bir yansıması olarak, kent belleğinin de güçlü bir unsuru olarak kabul edilirler. 

Kentlerin özellikle kültür süreçlerinin takip ve tespiti ile geçmişin mekânsal dokularının ve bunların yaşamla olan bağlantılarının anlaşılabilmesi için bu türden malzemelerinin korunmuş ve günümüze ulaştırılmış olması son derece önemlidir. 

Ayrıca, bu tür malzemelerin bir araya getirilerek sergilendiği, yörenin hafızasından silinmiş veya silinmeye yüz tutmuş hatıralar, mekânlar, günlük hayattan kesitlerin yeniden canlandığı ortamlar da yeni nesiller için görerek, dokunarak ve hissederek yapılan uygulamalı bir eğitim işlevini yerine getirir. 

Bizi birbirimize sımsıkı bağlayan, ortak düşünmemizi, ortak hareket etmemizi sağlayan, kültür de tam olarak bu mecralardan beslenerek hayat bulur. 

Genellikle resmi kurumlar tarafından ya da büyük bütçeli ticari kuruluşların sponsorluğunda yürütülen bu yöndeki çalışmalar, üst seviyede bilgi birikimi ve titizlik gerektiren, ayrıca önemli bir bütçe ile ulaşılabilecek hedeflerdir. 

İşte yukarıda bahsettiğimiz türden bir koleksiyonu, hiçbir kurumsal destek almadan, ömrünü bu işe adayarak Arapgir’de gerçekleştirmiş birini, Asım Külah’ı tanıyacağız bugün. Bilgi ve birikimini topluma gönüllülük yolu ile aktarmak misyonu uğruna yıllarını veren Asım Külah, zaten, önemli bir tarihi dokusu bulunan, geleneklerini yaşatan ve kültürel dinamikleri olan bir yer olan Arapgir’in marka kent olma yolundaki çabalarına önemli katkılar sağlamaktadır. 

Asım Külah, Arapgir ve dolayısıyla Malatya kimliğinin güçlendirilmesinde, var olanın korunması, yitirilmiş olan mekânın yeniden kazanılarak kent ile olan ilişkisinin güçlü bir hale getirilmesi bağlamında son derece önemli bir görevin yerine getirilmesi çabası içindedir.    

1952 yılında Arapgir’de doğan, İlkokulu Arapgir Cumhuriyet İlkokulunda okuyan ve askerlik görevini 1975 yılında Ankara’da yerine getiren Asım Külah, evli ve iki çocuk babasıdır.  

Gençlik yıllarında Arapgir’e kısa bir süre için İzmir’den gelen güzel sesli bir müezzinin okuduğu ezandan etkilenerek, 15 gün içinde bu müezzinden aldığı dersler ile ezan makamlarını öğrenmiş, sonrasında da kendi çabası ve çalışması ile tasavvuf ve ezan makam dersleri verebilecek seviyeye ulaşarak bu alanda çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Son yıllarda “Hat Sanatı” ile de yakından ilgilenen Asım Külah, aynı zamanda iyi bir mevlithandır 

Tarihe ve kültüre olan merakı küçük yaşlarda başlayan Asım Külah, 50 yılı aşkın bir süredir Arapgir ve köylerinden, yerel halk tarafından kullanılan yakın geçmişe ait malzemeleri topluyor. Tamamını satın alma yoluyla ve kendi bütçesi ile edindiği bu koleksiyonu da evinde sergiliyor, konuklarına böylesine devasa bir yerel koleksiyonu bir arada görme fırsatı sağlıyor.  

“Müze Ev”i ziyaret eden herkes gibi bizde bahçe kapısından içeri attığımız ilk adımda bulunduğumuz yere çakılıp kalıyoruz. Bizi geçmişe götüren önümüzdeki tablonun ruhumuzda yarattığı estetik güzelliğin tarifi mümkün değil.  

Geçmişin insan ruhunu sukuta erdiren kıyısında dolaşırken, gördüğümüz her şeyde, o yıllardan günümüze yansıyan öykülerin rüzgârına kapılmamak mümkün değil. Gördüklerimiz, dokunduklarımız, unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş, artık bir hayal olmaktan başka bir şey ifade etmeyen ne kadar hatıramız var ise getirip tam karşımıza koyuyor. 

Bizim geçmişten kopmamızı engelleyen, nice yaşamların gizli tanıkları olan bu koleksiyonun her parçası ile enteresan Arapgir öykülerinin izini sürüp onları yeniden keşfetmenin keyfini yaşıyoruz. Başka bir deyişle, bu koleksiyon geçmişe olan özlemimizi bir kez daha gün yüzüne çıkartarak bizi adeta baştan çıkartıyor. Her parça ayrı bir güzellik, ayrı bir duygu yaşatıyor.  

İçinde insan olan, onları yaşatan bu objeler, mazide kalmış hayatları, içinde bulundukları ıssızlıktan koparıp önümüze koyuyor ve geçmişi daha iyi anlamamıza önemli katkılar sağlıyor. 

Bu koleksiyona ait birçok unsura artık günümüzde ulaşmak mümkün değil. 100 yıllık manusa kumaşlarından, 150 yıllık mutfak eşyalarına, geleneksel tarım yapılan dönemlerde kullanılan araçlardan, tamamen el yapımı hırdavat malzemelerine yaklaşık 25.000 parçadan oluşan eşsiz koleksiyonda çok sayıda el yazması nadide eser de bulunmakta.  

Materyallerin seçimi ve sunumu, “Müze Ev”in sağladığı fiziki şartların uyumu ile birleşince çok sık rastlayamayacağımız bir titizlik ve incelik ortaya çıkıyor. 

Etrafımızda bunca sorun varken Asım Külah ile avluda yaptığımız sohbet ümitlerimizi yeşertiyor, pozitif gücü ile gönlümüzü aydınlatıyor. Onunla sohbet ederken bir zaman sonra farkında bile olmadan kulaklarınız devreden çıkıyor, kalbiniz ile duymaya başlıyorsunuz.  

Ziyarete gelen bütün misafirlere kendi yaptığı şerbeti, bir derviş bilgeliğindeki doyumsuz sohbetinin eşliğinde ikram ediyor. O çoktan rind olup rindân’lara karışmış. Onun hiçbir karşılık beklemeden gösterdiği, olağan dışı çabalar sonucu ortaya çıkarttığı muazzam eseri hayatımızı monoton olmaktan çıkartıyor, yaşantımıza renk katıyor.  

Ancak, ilerleyen yaşının getirdiği dezavantajlar ve sağlık durumu, “Asım Külah Müze Evi”nin geleceği için bizleri karamsar düşüncelere sevk ediyor. Bu koleksiyonun geleceğe taşınabilmesi için, mutlaka kurumsal bir desteğin verilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiş. Bu konuda yaşanacak bir gecikme hem Malatya, hem de Arapgir için telafisi olmayan kayıplara yol açacak, maddi ve manevi olarak büyük bir özveri ile oluşturulan bu koleksiyonun, başka bir deyişle, Arapgir’in geçmişine ve kültürel belleğine dair her şeyin heba olmasına yol açacaktır.  

Bu koleksiyonun kurumsal bir çatı altında daha kolay ulaşılabilir şekilde, düzenli ve sistematik olarak bir müze ortamında sergilenme zamanı gelmiştir hatta geçmektedir. Bunun için Arapgir’de çok sayıda mekân seçeneği de mevcuttur. 

Bir kentin sahiplenildiğinin en iyi göstergelerinden biri de, o kentin kültürel belleğine ilişkin olarak gerçekleştirilen çalışmalardır. Yerelde Arapgir’in, genelde de Malatya’nın özgün kültürel kimliği ile doğrudan bağlantılı ve her parçası birbirinden değerli bu koleksiyona sahip çıkılarak koruma altına alınmalıdır. 

Başta da söylediğimiz gibi, zaten önemli bir tarihi ve doğal dokusu bulunan, geleneklerini yaşatan ve kültürel dinamikleri olan Arapgir’i ziyaret etmek için yeterince sebep var. Buna bir de “Asım Külah Müze Evi” eklenince yolunuzu Arapgir’e düşürün derim. 

_________________

*Fotoğraflar için Süleyman Turan’a teşekkürler. 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

3 yorum yapılmış

  • Gero (2 yıl önce)
    Ne güzel bir hayat...
    0
    0
    Yanıtla
  • Mehmet Zeki Dinçarslan (2 yıl önce)
    Asım Bey gibi insanların yerel kültür için verdikleri emek çok değerli ve saygıdeğer. Nezir Kızılkaya; Asım Külah'a dikkat çekerek var olan bir hazinenin daha fazla insan tarafından bilinmesi için önemli bir adım atmış, kendisine teşekkür ediyorum. Bu yazıyı okuyana kadar böyle bir değerin varlığından habersizdim. Bundan sonra görev yerel yöneticilere düşer. Asım Bey'in yıllarca biriktirdiği bu koleksiyonu Arapgir'de ya da Malatya'da bir müzeye dönüştürmek bir fikir. Asım Külah'ı kaybolmaya yüz tutmuş ve hatıralarla dolu bu objeleri bir araya getirdiği, hayatını bu işe vakfettiği için ödüllendirmek başka bir fikir. Sağlığındayken yaptığının değerli olduğunu kendisine hissettirmek başka bir fikir. İyi niyetle, memleket sevgisiyle yola çıkılınca daha nice fikirler gelir insanın aklına. Bir noktadan sonra bu değerli çalışma tek kişi için bir yüke dönüşür, yerel yöneticiler içinse bu bayrağı devralmak yük değil şereftir diye düşünüyorum.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Muammer Yıldırım (2 yıl önce)
    Asım abi'me hayırlı uzun ömürler diliyorum.Ben de müze evi'ni ziyaret etmiştim. Kendisi ve İslam hocam ile beraber kahvaltı yapmıştık.Yöremin güzel insanlarına selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum.
    0
    0
    Yanıtla

Nezir Kızılkaya yazıları