Gidenin Üçü Güzel... BEDO
Bundan 27 yıl önce, 1993 yılının sıcak bir 3 Temmuz sabahına uyanmıştı Malatya
Nezir KIZILKAYA nezir.kizilkaya@hotmail.com
Sanat, bir haz, bir avuntu ya da eğlence değildir. Çok yüce bir şeydir. Sanat insanların bilincini ve aklını, duygu alanına aktaran bir insanlık yaşamı organıdır. Tolstoy
Gökyüzü akşamdan geceye dönerken, bulutların arkasında kalan Ay’ın cılız ışığına rağmen mavi bir karanlık çökmüştü sokaklara. Vakit ilerlerken, İstanbul’a hareket edecek olan Kurtalan Ekspres Treni’nin düdük sesi her akşam olduğu gibi yine yankılandı kulaklarda. Sessizliğin hâkim olduğu sokaklarda, İstasyon civarındaki her evden duyulurdu bu tren çığlığı o yıllarda. Gurbetin habercisiydi sılada kalanlara. Ardından demir tekerleklerin rayların üzerinde dönerken çıkardığı sesler, tren uzaklaştıkça zayıflamış, bir süre sonra duyulmaz olmuştu artık. Kahvehaneler de çoktan dağılmış, yatsı namazından çıkanların da evlerine varmaları ile sokaklar sessizliğe bürünmüş, şehir sabahı beklemeye başlamıştı.
O gün öğlenden sonra da sık sık yaptığı gibi Kışla Caddesi’ndeki Mustafa Nebioğlu’na ait kıraathaneye uğramış her zamanki neşeli tavırları ile şakalaşmışlardı. Eğlenceli bir günün sonunda kıraathaneden birkaç yüz metre aşağıdaki Melita’ya doğru yola koyulmuş restoran kısmına hiç uğramadan, doğrudan terasa çıkmış, geceyi bir inci dizisi gibi süsleyen Malatya’nın ışıklarına dalıp gitmişti.
Bedri Karahan'dan Gidenin Üçü Güzel türküsünü dinlemek için aşağıdaki çubuğun başlat işaretine tıklayın
Gözü caddenin karşı tarafında bulunan iş merkezine takılmış, her görüşte olduğu gibi yine yüreğine garip bir sızı ok gibi saplanmıştı. O güzelim “Şirket Han” ın yerine yapılan iş merkezine bir türlü ısınamamıştı. Sabahları Şirket Han’ın Arnavut kaldırımı taşları ile bezenmiş avlusunda bulunan havuzun kenarında akan suyun şırıltısı eşliğinde Darbukacı Muhlis ile yaptıkları sohbete eşlik eden çayların keyfini ve lezzetini başka bir yerde bulamamış, bu nitelikli mekânın durup dururken yok edilmesine oldukça içerlemişti. Geleneksel mimarinin en güzel örneklerinden olan Şirket Han bir beton yığınına kurban edilmişti.
Kışla Caddesi’nin alt köşesindeki “Melita” müşterilerini göndermiş şehrin sessizliğine ayak uydurmak için son hazırlıklarını yapıyordu. Restoranda müzik susmuş, son müşteriler de çıkmış, artık o günkü mesai sona ermişti. Restorandaki programını bitiren Kemancı Ömer Bay terasa, Bedo’nun yanına çıkmış, küçük bir keman konserinden sonra o da evin yolunu tutmuştu.
Kemandan dökülen nağmeler ruhunu ne kadar rahatlatsa da göğsünde bir yanma vardı Bedo’nun. Sıcaktan olacak düşüncesiyle soğuk bir meyve suyu içmiş fakat sıkıntısı geçmemişti. Oysa gelen krizin habercisi olduğunu hissetmemişti o daralmanın. Yığılıp kalmıştı masanın yanına. Yanında bulunanlar anlamamışlardı kalp krizi olduğunu ama yine de durumun ciddiyetinden hiç vakit kaybetmeden o zamanki SSK Hastanesi’ne yetiştirmişler, ancak nafile bir çaba olmuştu.
Bundan tam 27 yıl önce, 1993 yılının sıcak bir 3 Temmuz sabahına uyanmıştı Malatya. Şehri bir gerdan gibi süsleyen konakların eyvanlarına doluyordu güneş ama 56 yıl boyunca onu yaşatan, onlarca eserin doğuşuna tanıklık yapan kalbi sessizce durmuş, Bedo Malatya’sına veda etmişti.
Bedri Karahan'dan Benim Cilveli Yarim türküsünü dinlemek için aşağıdaki çubuğun başlat işaretine tıklayınız
Bedri Karahan, 5 Mart 1937 tarihinde Garip ve Zabite Karahan’ın oğlu olarak Malatya’nın Akpınar semtinde doğdu. Asıl mesleği aşçılık olan ve “Arasa”da (Buğday Pazarı) zahire ticareti yapan güzel sesli ve iyi bir bağlama sanatçısı olan babasından etkilenerek küçük yaşlarda bağlama çalmaya başladı ise de daha sonraları cümbüş ile devam etti. 9-10 yaşlarında geçirdiği ağır bir romatizma rahatsızlığı sonucu yürüyemez hâle gelerek akranları gibi koşup oynayamadığından bütün gün evde oturmak zorunda olması, onu tamamen müziğe yönlendirmişti. Kısa bir zaman içerisinde çalmayı öğrendiği bağlama ve cümbüşü ile kendisini müziğe vermiş ve içinde var olan yeteneği ortaya çıkmıştı.
Bedri Karahan'dan Gitme Sema türküsünü dinlemek için aşağıdaki çubuğun başlat işaretine tıklayınız
1960’lı yılların sonunda “Urfa’nın Sesi Plak” şirketinde “Gülüm Seninle Ben” ve “Zelho” adlı sözü ve müziği kendisine ait eserlerin bulunduğu ilk plağı olan 45’liği çıkarttı. İlk plağının yurt çapında ilgi görmesi üzerine düzenli aralıklarla İstanbul’a giderek yeni plak çalışmaları için stüdyoya girdi. Sayısı kesin olarak bilinmemekle beraber çoğunluğunda kendi eserlerinin yer aldığı 20’den fazla 45’lik plak yaptı.
Plaklarının da getirdiği şöhret ile Malatya düğünlerinin, özellikle de bayan düğünlerinin (eskiden avlularda, bahçelerde yapılan mahalle düğünlerinde kadınlara ayrı erkeklere ayrı eğlence düzenlenirdi) aranan ismi haline geldi. Kendi eserlerinin yanı sıra seslendirdiği Malatya merkez türkülerinin de önemli bir kaynak kişisi oldu. Cümbüşü ve sesi ile gönüllere taht kurdu. Plaklarının dışında Malatya’da Magosa Müzik, Elazığ’da da Yalçın Plak çatısı altında iki kaset çalışması yaptı.
1960’lı yılların başında Sivas Caddesi başında bulunan “Şehir Sineması” yanında küçük bir dükkânda müzik ve enstrüman dersleri vermeye başladı. Bu faaliyetini ilerleyen yıllarda Cumhuriyet Çarşısı’nda bir hanın 2. katında, son olarak da Turan Emeksiz Caddesi’nde, küçük bir işyerinde sürdürdü. 1980 yılından vefatına kadar Malatya Tekel Sigara Fabrikasında santral görevlisi olarak çalıştı. 3 Temmuz 1993 Cumartesi gecesinin ilk saatlerinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu 56 yaşında vefat etti. Cenazesi Malatya Şehir Mezarlığına defnedildi.
Malatya’nın ulusal şöhrete sahip bir sanatçısı olan Bedri Karahan, yaşadığı kentin, çevresinin ve gönlünün kaynaklık ettiği eserleri müzik dünyasına kazandırmış önemli bir müzik insanıdır. Ustaca kullandığı cümbüş âdeta kendisi ile özdeşleşmiş bir enstrüman hâline gelmiştir. Vefatının üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra bile cümbüş, Bedo’yu hatırlatan bir müzik aleti olarak hafızalarda yer almaktadır. Müziğe başladığı ilk yıllardan itibaren kendi eserlerini ortaya çıkartmak için çaba ve emek sarf etmiş, kendine has bir tarz yaratmanın peşinde koşmuş ve bunu da başararak yaşadığı dönemdeki olanaklar göz önüne alındığında oldukça zor bir sürecin sonunda hedefine ulaşmıştır. Ardı ardına ürettiği eserleri ve çıkarttığı plaklar bunun en iyi göstergesi olmuştur.
1970’li yıllar, sanatının zirvesinde olduğu yıllardır. Şöhreti Malatya’yı aşmış, ulusal çapta tanınan bir sanatçı hâline gelmiştir. Plakları listelere girmiş, eserleri dönemin ulusal gazetelerinde yayınlanan ayın en çok satan plakları listelerinde yer almıştır. Yaptığı müzik ile son derece uyumlu olan sesi, yorumladığı eserlerde oldukça ön plana çıkmaktadır.
Ulusal düzeyde tanınan pek çok sanatçının da seslendirdiği, Gidenin Üçü Güzel, Sema, Adana Yolları, Mahpushane, Kerneğin Tepeleri, Mavi Murat Gidiyor, Dam Üstünde Un Eler ve Dudağın Ateş mi Bilmem önemli eserleri arasındadır.
O ulusal boyuttaki şöhretini, sanatına olan aşkı, sabrı ve bu uğurda harcadığı emeği ile hak eden bir sanatçıdır. O hem Malatya hem de Anadolu türkülerine yeni renkler, motifler katmış, eserleri ve yorumu ile kültürümüzü zenginleştirmiştir. Bedo yalnızca bir sanatçı değil, genç müzisyenler için bir ağabey, arkadaşları için vazgeçilmez bir dost ve bulunduğu meclisler için tam bir espri kaynağı olmuştur.
Yakın arkadaşları onu hiçbir zaman engelli biri olarak görmemiştir. Bunda en büyük faktör Bedo’nun kendisiyle olağanüstü barışık olması ve yaşam sevinci olmuştur. Bu yüzden de yakın çevresinin ona olan sevgisi sanatçı kişiliğinden çok, iyi bir dost olmasından kaynaklanmıştır. Onlarca eser ortaya koyup, hiçbir şey olmamış gibi yaşamıştır. Sanata ve sanatçıya hak ettiği değer verilmediğinden, yazdığı sözler, bestelediği türküler milyonların hafızasına kazınmış olmasına rağmen yaptığı işin karşılığını alamamış biri olarak üretkenliğini devam ettirmiş, her şeye rağmen neşe ve yaşama bağlılığını hiçbir zaman kaybetmemiştir.
Ah Kerneğin Yolları türküsünü Bedri Karahan'dan dinlemek için aşağıdaki çubuğun başlat işaretine tıklayınız
Bedo, halkın içinden çıkmış, doğup büyüdüğü şehrin müzik kültürü içerisinde yoğrulmuş ve onu başarıyla temsil etmiştir. Yörenin geleneği olan eyvan toplantılarında bilgi ve becerisini geliştirmiş ve bu kültürü Malatya dışına, tüm yurda taşımayı başarmıştır. O geride bıraktığı eserleri vasıtası ile günümüzde bile bu kültür tanıtımını en iyi şekilde yapmaya devam etmektedir.
Bedri Karahan bir eyvan müziği ustasıdır. Anlam bakımından zengin güfte ve besteleri ile zevkle dinlenen ve icra edilen eserler ortaya koymuş, âdeta Malatya merkez müziğinin tanımını yapmıştır.
Onun eserleri yalnızca kendi yöresine değil, tüm Anadolu halkına hitap etmiştir. Bu da O’nun güzel sesi ve duygusal eserleri sayesinde olmuştur.
Malatya’nın yetiştirmiş olduğu bu güzide ses, müzik alanında herhangi bir eğitim almamış, eyvan kültürü çerçevesinde usta-çırak ekolü içinde yetişmiştir.
Bedo, iç dünyasında düşlediklerini ve hayallerini samimi, içten, duygusal ve duyarlı bir yaklaşımla, yaşadıkları ile harmanlamış, müziğini, duygularını ifade etmek için bir araç olarak kullanmıştır. Onun eserleri önceden duymasanız bile, dinlediğinizde “Bu bir Bedo eseri olmalı.” dedirten eserlerdir.
O ilhamını Malatya sokaklarından, caddelerinden, Malatya insanından almıştır. Bu yüzden Bedo’yu gurbette dinleyenler için onun eserleri âdeta bir Malatya gezintisidir. Karamsarlıktan uzak güfteler, onun içli ve duygusal sesi ile vücut bulmuş, dinleyenlerine tatlı, sıcak ve zevk aldıkları anlar yaşatmıştır.
Eserlerinde hem neşe, hem de hüzün saklıdır. Onun eserleri Leonardo Da Vinci’nin “Monalisa”sı gibidir. Aynı eser içinde hüzünlü bir mutluluk vücut bulmaktadır. Sanatını bir iletişim aracı olarak kullanmış, kendi iç dünyasında yaşadıklarını, sevdalarını, umutlarını, hüzün ve sevinçlerini eserleri aracılığı ile bir mesaj haline dönüştürmüş, tüm benliği ve enerjisi ile kendini müziğine vermiştir. Duygulandıran, sevindiren türkülerin yanında bazen öven, bazen yeren ve vicdanlarımıza kadar gelerek sorgulatan türküleri vasıtası ile Bedo, bizi muhabbete davet etmiştir.
Bedo, Malatya yerel müziğine gerçek anlamda emek vermiş, yaptığı katkılarla değerini yükseltmiş ve çok renkli sanat gücü ile Malatya’nın kültür belleğindeki yerini almıştır. Malatya’nın pınar başlarında, bağlarında, bahçelerinde, köyünde, ovasında, yaylasında, başı dumanlı dağlarında tek nefes dahi çeken herkes onun türkülerinde bir şeyler bulmuş, bulmaya da devam etmektedir. Yüreğini ortaya koyarak yaptığı eserleri ve bize kattığı güzellikler adına kendisine sonsuz teşekkür ediyor, rahmetle anıyoruz.
Bedri Karahan'dan Dilek Pınarı adlı türküyü dinlemek için aşağıdaki çubuğun başlat işaretine tıklayınız
_____
Nezir KIZILKAYA'nın malatyahaber.com'da yayınlanan tüm yazılarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiz