Malatya'yı Kent Yapan Kurum; SÜMERBANK
..Malatya’da yeni bir yaşam tarzı filizleniyor, Malatya pek çok ilkle ve uygarlıkla..
Nezir KIZILKAYA nezir.kizilkaya@hotmail.com
“Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir! Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene, Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.” Yahya Kemal Beyatlı
İstiklal savaşı bitmiş, ülke daha zorlu bir savaşın içerisine girmişti. Mustafa Kemal Atatürk, 17 Şubat 1923 günü İzmir İktisat Kongresinin açılış konuşmasında söylediği şu sözlerle de bu savaşın neye karşı verileceğini işaret ediyordu. “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. Bu bakımdan en kuvvetli ve parlak zaferimizin bile sağlayabildiği ve daha sağlayabileceği yararlı kazançları belirlemek için ekonomimizin, iktisadî hâkimiyetimizin sağlanması, sağlamlaştırılması ve genişletilmesi gerekir” Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş mücadelesi artık ekonomik kalkınma için verilecekti. Bu mücadelenin temel hedefi de dışa bağımlılığı azaltacak üretim yapmaktı. Sümerbank, ülkeyi kuran kuşakların, yoksulluğun yakıcılığına buldukları ilk çözümdü ve bu savaşın en etkin silahlarından biri olmuştu
Sümerbank, vasıflı insan gücü yetiştirilmesi amacıyla, hem işletmelerinde sürekli eğitim uyguladı, hem de yurtdışına eğitim için öğrenciler gönderdi. Türkiye’nin bağımsızlığı için yapılan millileştirme ve devletleştirmelerde de Sümerbank önemli görevler üstlendi.
Sümerbank, Anadolu’nun değişik bölgelerinde, başka hiçbir sanayi tesisinin olmadığı yerlerde fabrikalar kurdu, istihdam olanağı sağladı.
Türkiye’nin “sanayi mektebi” Sümerbank, ekonominin gelişmesinde, halkın refah seviyesinin yükseltilmesinde, ülkenin siyasal bağımsızlığının temeli olan ekonomik altyapısının oluşturulmasında ve halk ile devlet arasındaki bağların güçlendirilmesinde etkin rol oynadığı gibi, bulunduğu bölgenin eğitim, kültür, sanat ve spor faaliyetlerine altyapı hazırlayarak kentlerin bu alanlarda da gelişmesinde öncü rol üstlendi. Sümerbank’ın işletmeleri, bir sanayi kuruluşu olmanın yanında bulundukları bölgelerde sosyal devletin bir temsilcisi oldu.
İlk dokuma fabrikası 1934 yılında Kayseri’de faaliyetine başlamış, Konya Ereğli, Aydın Nazilli ve Bursa’dan sonra bu şanslı illere Malatya da dâhil olmuştu.
Malatya’da bir dokuma fabrikası kurulacağı bilgisi ilk olarak, 1932 yılı Ağustos ayı başlarında ulusal basında yer alan haberlerde verilmiştir. 7 Ağustos 1932 Pazar günü yayınlanan Hakimiyeti Milliye gazetesinde yer alan habere göre “Yerli sanayii ıslaha hâdim fabrikalar” kurulacak, bu fabrikalardan biri de Malatya’da olacaktır. Haberin yayınlanmasından bir ay sonra da Türk ve Rus uzmanlardan kurulu bir heyet Malatya’da konu ile ilgili incelemelerde bulunmuştur.
Bu gelişmelerden yaklaşık iki yıl sonra, 1934 yılı Aralık ayının ortalarında, yerli malı haftası konuşmasında İsmet İnönü Malatya Dokuma Fabrikasının yapımına başlanacağını açıklamış, hemen ardından da Sümerbank, Malatya’ya bir mühendis göndererek fabrikanın o tarihlerdeki en önemli girdisi olan, enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla yeni bir elektrik santrali projesi hazırlatmıştır. Derme Suyunun eski yatağı üzerinde kurulu bulunan Tecde Elektrik Santralı fabrikanın enerji ihtiyacını karşılamaktan son derece uzaktır.
Malatya’da beş gün kalan Mühendis Zahid, Gündüzbey Pınarbaşı’nı santralin yeri için uygun bulup bir rapor düzenlemiştir. Bu arada Malatya’da ekimi yapılan pamuk türü ile ilgili de Sümerbank heyeti bir inceleme yapmış, pamuğun yüksek vasıflı ve dört numara iplik için uygun olduğu sonucuna ulaşmıştır. İlde pamuk ekiminin artması beklendiğinden ekonomik olarak ayrıca bir katkı da pamuk ziraatından sağlanacaktır.
Atatürk, 14 Kasım 1937'deki Malatya ziyaretinde fabrika inşaatında inceleme yaparken
1935 yılı Mart ayı başlarında elektrik santralının yeri ile ilgili yeni çalışmalar yapılmış ve 12 Mart 1935 tarihinde Malatya’ya gelen Mühendis Memduh ile İsviçreli Mühendis Haifel santralin Pınarbaşı yerine Kapılık mevkiinde, kurulu bulunan şimdiki yerine yapılmasını kararlaştırmışlardır.
Fabrika için bu ön çalışmalar sürerken Ekonomi Bakanı Celal Bayar, Kayseri Fabrikasının açılış töreninde yaptığı konuşmada Malatya’da kurulacak fabrikanın temelinin çok yakında atılacağı müjdesini vermiştir.
Artık iş oldukça ciddileştiğinden Ereğli Fabrikası Müdürü Celal Beyin başkanlığında kalabalık bir heyet 8 Şubat 1936 Cumartesi günü fabrikanın kurulacağı yeri belirlemek üzere Malatya’ya gelmiştir. Heyet çalışmaları sonucunda İsmetpaşa Caddesi üzerinde ve küçük mezarlığın yanındaki yeri her bakımdan uygun bulmuştur. Heyet ayrıca pamuk üretimi, elektrik meselesi, işçi tedariki, fabrikada hangi mamullerin üretileceği ve nasıl pazarlanacağı ile ilgili çalışmalar da yapmıştır.
Sümerbank Malatya Fabrikası genel görünüş
İsmi “Malatya Bez ve İplik Fabrikası T.A.Ş.”, amacı da “pamuktan bez ve iplik imal ederek işletmek, satmak ve pamuk ekimini himaye ve teşvik edecek her türlü tedbir ve yardımda bulunmak ve lüzumu görülen sınai müesseseleri tesis etmek” olarak belirlenen fabrikanın kuruluş kararnamesi 26 Eylül 1936 tarihinde yayınlanmış, Sümerbank, İş Bankası ve Ziraat Bankası ortaklığı ile yapılacak olan fabrikanın temeli 25 Mayıs 1937 günü atılmıştır.
Yapım ve montajında Avrupa’dan gelen teknik elemanların da görev aldığı Malatya Bez ve İplik Fabrikasının inşası yaklaşık olarak iki buçuk yıl sürmüş ve 14 Aralık 1939 tarihinde üretime başlamıştır.
Fabrikanın şehre en büyük katkısı, hiç kuşkusuz yarattığı istihdamdır. Tamamlandığı an itibariyle günün 24 saati, 3 vardiya şeklinde çalışması planlanan fabrika, 3.500 kişilik bir istihdam sağlayacaktır.
Fabrikanın üretime başladığı yıllardaki en büyük sorun ise bugün çok yabancı olduğumuz çalışacak işçi bulunamamasıydı. Bağ ve bahçelerde yapılacak iş olmayan kış aylarında, işçi problemi kısmen çözülse de, bahar aylarının gelmesi ile bahçe işleri için fabrikadaki işinden ayrılan çalışanlardan dolayı üretim durma noktasına gelmekteydi. Bu yüzden ilk zamanlar merkez ve yakın çevreden gençler neredeyse zorunlu olarak çalıştırılsa da sonradan Malatya ve çevre hapishanelerden getirilen 350 mahkûmun fabrikada çalışmaya başlaması ile üretim aksamamış, ilerleyen zamanlarda özellikle Batı ve Orta Anadolu’dan getirilen usta ve işçiler ile sorun ortadan kalkmıştı. Bu göçün sonucunda da Malatya’nın ekonomik ve sosyal yapısı kaçınılmaz olarak etkilenmişti.
Kuşkusuz Malatya şehrinin o güne kadar gördüğü ve göreceği en büyük yatırım olan fabrika, o yıllara kadar bir kasaba görünümünde olan Malatya’ya yeni bir kimlik kazandırmış, ekonomik ve sosyal olarak büyük bir dinamizm getirmişti.
Fabrika, sanayi üretiminin yanında, kente hemen hemen bütün alanlarda dokunmaya başlamıştı. Okuma yazma kursları açılmış, şehre ilk itfaiye teşkilatı burada kurulmuştu. Malatya’nın ilk pastanesi de yine fabrikada açılmış, bando, kreş, farklı spor branşlarında faaliyetler, işçi lokali, stadyum, hatta ilk duş tesisatının olduğu banyolar bile burada yapılmıştı. Şehir kütüphanesinden daha nitelikli bir kütüphanenin yanında güçlü uzman hekim kadrosu ile birçok ameliyatın yapılabildiği donanımlı bir hastane de fabrikada hizmet vermekteydi. Malatya’nın ilk toplu konut uygulaması olan işçi ve memur lojmanları da yerel kimlik ve ihtiyaçlar göz önünde tutularak bahçeli ve müstakil olarak yapılmıştı.
Sümerbank Fabrikası İşçi Evleri
1950 yılında hizmete alınan elektrik santrali, fabrika ve lojmanların yanında Gündüzbey, Yeşilyurt ve Bostanbaşı’nın da elektrik ihtiyacını karşılayacak, bu hizmet düzenli kesintilerin yapıldığı 1970’li yıllarda bile aksamayacaktı.
Çok amaçlı salonunda sinema, tiyatro, balo ve konser etkinlikleri yapılmış, kış aylarında voleybol maçları için kapalı spor salonu olarak kullanılmıştır. Fabrika arazisi ve çevresine yapılan park ve bahçelerle bölge bambaşka bir görüntüye kavuşmuş, benzerine günümüzde dahi zor rastlanacak tramplenli yüzme havuzu, yazın halka açılarak bu alanda çok sayıda sporcunun yetişmesine de öncülük etmiştir.
Malatya Bez ve İplik Fabrikası, yurt ekonomisine, ürettiği pamuklu kumaşlarla katkı sağlarken, sahip olduğu sosyal donatı ve olanaklar ile de Malatya’yı bir kent yapıyordu.
Malatya’da yeni bir yaşam tarzı filizleniyor, özetle Malatya pek çok ilkle ve uygarlıkla Sümerbank tesisleri sayesinde tanışıyordu.
1973 yılında makineleri yenilenen fabrika üretime ve ülke ekonomisine katkıya devam etse de 1980’li yıllara gelindiğinde giderek büyüyen dış ticaret açığı ülke ekonomisini dışa bağımlı hale getirmiş, bu durum ülkedeki bütün kamu fabrikaları için bir kırılma noktası olmuştur.
Ülkenin mali yapısı, bir kamu iktisadi teşebbüsü olan bu fabrikalara hazineden bütçe ayrılmamasına neden olmuş, bu da fabrikaları modernleştirme ve iyileştirme çalışmalarını engellemiştir. 1990’lı yıllarda bu fabrikaların özelleştirilmesi gündeme gelince durum iyice belirsizliğe sürüklenmiş, verimliliği olumsuz yönde etkilenen fabrikalar serbest piyasa koşullarına yenik düşerek kapatılmıştır
İşte yaşanan bu süreçten Malatya Sümerbank Fabrikası da payına düşeni almış, 2002 yılı Şubat ayı başlarında 63 yıldır işleyen makineler susmuş ve çalışanlar genel müdürlüğün talimatı ile süresiz olarak izne çıkarılmıştır. 2004 yılı başında da fabrika ve arazisinin satışı yapılarak tarih sahnesinden çekilmiştir.
Sümerbank, bu kentin uzun ama sonu iyi bitmeyen hikâyelerinden biri olmuştur. Malatya’nın kent olmasını sağlamış, ona değer ve anlam kazandırmış, kenti canlı tutmuş, kent kimliğine doğrudan katkı sağlamıştır. Fabrika ve donatıları kent dokusunda bir odak noktası oluşturmuştur.
Kent kimliği kente ait olan, o kenti diğerlerinden farklı kılarak, kente değer katan, kente özgü unsurların oluşturduğu bir bütündür. Diğer bir deyişle o kentin anlamıdır. Kentin ekonomisi, coğrafi konumu, tarihi, kültürü, mimarisi, gelenekleri ve sosyal yaşamı kent kimliğini biçimlendirir. Bu bilgiler ışığında değerlendirdiğimizde Sümerbank’ın kent kimliğinin oluşmasına yaptığı katkı daha iyi anlaşılacaktır. Bir diğer husus kent kimliğini oluşturan unsurların aynı zamanda kent hafızası olma işlevini de yerine getirmeleridir. Kent hafızasını da geleceğe mekânlar ve yapılar taşır.
Buradan asla kent kavramının değişime uğramadan statik bir yapı içerisinde olması anlamı çıkartılmamalıdır. Tam aksine kent, yaşayan bir organizma dinamizmi içerisinde olmalı, şehrin ruhunu yansıtan, hafızasını oluşturan ve kent kimliğine katkı sunan değerleri koruyarak, gelişerek değişmelidir.
Zaten günümüzde bu büyüklükte bir sanayi tesisinin şehrin göbeğinde üretime devam etmesi çok da mantıklı bir düşünce değildir. Yıkıcı olan Sümerbank’ın özelleştirilmesi değil, ondan geriye hiçbir şeyin bırakılmamış olmasıdır. Hatıraları ile avunduğumuz Sümerbank bölgesine bedenimiz katlansa da, ruhumuz uyum göstermemektedir. Oysa çok küçük dokunuşlar ile gönüllerde açılan bu yaranın tedavisine yönelik bir şeyler yapmak için hiç de geç değildir.
Sümerbank Fabrikası Kantini
Kentsel hafızaya ait olanı yaşatma ve sahiplenme içgüdüsü Malatyalıda vardır ve bu hayata geçirilmelidir. Çok bir şey değil, Sümerbank isminin lojmanların yerine yapılan parkta yaşatılması ve bir Sümerbank müzesi kurulması, kent ile aramızdaki bağların zayıflamasını engelleyecektir. Müze için gerekli her şey, fabrikadan geriye kalan malzemelerin bulunduğu depolarda fazlası ile mevcuttur.
“Sümer Park” ve “Sümerbank Müzesi”, çocukluklarında, gençliklerinde yaşamlarının bir parçası olan varlıkların bir bir göçüp gitmesiyle yalnızlaşan, aidiyet duyguları körelen, bu kentin sakinleri için bir huzur vesilesi olacaktır. Şeker ve Sümer Stadyumları, Emlakbank ve Belediye binası, İnönü Stadyumu, Kernek, Kanalboyu gibi son yıllardaki onca kayıpla ruhu hasar görmüş kenti bir nebze olsun huzura kavuşturacaktır.
“SÜMERBANK MARŞI Eskişehir'de mine, İzmir'de tül duvaksın, Erzincan'da karlı yol, Hereke'de bayraksın. Beykoz'da kundurasın, Antalya da mendilsin, Malatya'da renklerle çiçeklenen bir dilsin. Öncüsün, öğretmensin, ana sütünden aksın, Duysun adını cihan sen bizim Sümerbanksın.” Mehmet Ergönül (Cumhuriyetin 50. yılında Sümerbank)
_________________
Nezir Kızılkaya’nın malatyahaber.com’da yayınlanan tüm yazıları için aşağıdaki linki tıklayınız:
FOTOĞRAF: Fabrikanın İnönü Caddesi'ne cepheli nizamiyesi