SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Nerede O Eski Bayramlar?

Nerede O Eski Bayramlar?
A- A+ PAYLAŞ

Nezir KIZILKAYA   
nezir.kizilkaya@hotmail.com

Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir! 

Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! 

Çok sürse ayrılık, aradan geçse de çok sene, 

Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.  

Kaybolan Şehir - Yahya Kemal Beyatlı 

“Nerede o eski bayramlar” sözünü hep kullanır, çocukluğumuzun bayramlarının özlemi içinde eski bayramları ararken, bir önceki bayramı bile “Nerede o eski bayramlar” diyerek yad edeceğimiz kimin aklına gelirdi ki. Daha da acısı, bayramı Malatya’sız geçireceğimizi kim bilebilirdi ki. 

Çok genç yaşta kaybettik Malatya’yı, henüz 200 yaşında bile değildi. Yani genç yaşına rağmen iyi beslenemediği ve doğru tedavi yöntemleri uygulanmadığı için biraz da ihmalden, gençliğinin baharında, ebediyete yolcu ettik güzelim şehri. Ne biz ona doyabildik, ne de o bize 

Aslında sebep, yaşadığımız, yerkürenin sahip olduğu sistemin bir gereği, coğrafi bir vaka idi ama bunu afet haline getiren tamamen bizlerin yaptıkları ya da yapmadıkları oldu. 

ARŞİV FOTOĞRAF: 1970'li yıllarda Malatya kent merkezi

“Rabbim memleketimizi her türlü afetten korusun, bir daha bu günleri göstermesin” sözünden başka hiçbir önlemin alınmadığının farkına vardığımızda, herşey için çok geç olmuştu. Ne biz eski biziz, ne de Malatya eski Malatya idi artık. Avucumuzdan uçup giden bir kuş misali, kaybolup gitti çok sevdiğimiz şehrimiz. Bizler için bir anlamı, bir karşılığı olan, bizi kente bağlayan ve onu sevdiren herşeyi de alarak, öylece gitti bir anda. Ancak, geçmişimizle bağımızı koruyan ve yaşatan mekânların yok olmasının verdiği acı tahammül edilenin çok ötesinde. 

Zaten son yıllarda, bu kentte çocukluklarını yaşamamış, sokaklarında koşmamış, oyun oynamamış taşra yöneticisi kabiliyetli, yerel idarecilerin, bilerek ve isteyerek, yani taammüden yok ettikleri kurumlar ve yapılar içimizi yakmış, kent belleği onarılamaz hasarlar almıştı. Biz kaybettiklerimizi yeniden yaşatma mücadelesi verirken, koca kent bir anda siliniverdi yeryüzünden. Yok olan ise sadece binalar, sokaklar, caddeler olmadı. Yaşanmışlıklarımız, anılarımız ve geçmişimiz de kaldı o enkazların altında. Ölü kente ağıt yakmaktan başka hiç bir şey gelmedi elimizden. 

Neredeyse kente dair bütün anılarımızı yutan bu afete karşı aslında, önceden gece-gündüz çalışarak önlem almamız ve hazırlanmamız gerektiğini de çok acı bir deneyimle öğrenmiş olduk. Bu kent ile ilgili ne kadar hatıramız varsa, geleceğe dair ne kadar umudumuz ve planımız varsa, hepsinin bir gece sabaha karşı, ölüm dışında bir sebeple yalan olacağı, aklımıza gelecek en son şeyden de bir sonrası idi. Çocukluğumuzun, gençliğimizin kısacası anılarımızın ev sahibi Malatya, artık bizler için hayal olmaktan öte bir şey değildi. 

Sadece bu bayram değil, daha uzun seneler bu kentin sokaklarında bayram coşkusunun yaşanamayacak olmasının verdiği hüzün, her yanımızı sarıyor. İmkanları ölçüsünde, şık giysiler içerisindeki hanımfendi ve beyefendilerin tatlı bir telaş içerisindeki bayramlaşma koşuşturmaları çok uzaklarda artık. Çocukların neşe içerisinde, sevinç çığlıkları atarak şenlendirdiği cadde ve sokaklarda, iş makinelerinin kulakları tırmalayan homurtulu gürültüsünden başka bir şey duyulmuyor maalesef. Bütün geçmişimizi devasa kamyonlara yükleyip götürüyorlar. 

FOTOĞRAF: Depremde büyük hasar gören Turgut Temelli Caddesi'ndeki bina enkazlarının kaldırılması..

Şimdi artık az da olsa şehrin yeniden inşası konuşulmaya ve gündem olmaya başladı. Bu sürecin yönetilmesinin, bu kentte çocukluklarını yaşamamış, sokaklarında koşmamış, oyun oynamamış kişilerin işleri olmadığı, geçmişte yaşanan acı deneyimler ile anlaşıldığından, ortak bir kent aklı ile hareket etmek bir zorunluluktur. Bilime dayanan verilerle hazırlanan teknik planlar kadar, bu kentin kültür insanlarının düşünceleri de bu süreçte önemlidir. 

Bu kentin kimliğinin güçlendirilmesinde, var olanın korunması, yitirilmiş olan mekânların yeniden kazanılarak Malatyalıların kent ile olan ilişkisinin güçlü bir hale getirilmesi bir zaruriyettir. Yeniden yapılanma sürecinde amaç, her şeyin aynılaşmasına asla rıza göstermeden, özel ve özgün alanları göz ardı eden, önemsizleştiren bir bakış açısı ile kenti beton yığınına çevirmek olmamalıdır. Kentin kimliğini güçlendirecek, var olanı koruyacak, yitirilmiş olan mekânları yeniden bu coğrafyaya kazandıracak çalışmaların yapılması, Malatyalıların kent ile olan ilişkisinin güçlü bir hale getirilmesi için oldukça önemlidir. Geçmişlerine ait olanı görmek, öğrenmek ve hissetmek her Malatyalının hakkıdır. İşte bu yüzden de kültür insanlarının karar verme süreçlerinde olmaları bir zorunluluktur. 

Her Malatyalının anılarını yeniden yaşatabileceği, aidiyet duygusunu güçlü olarak hissedeceği binalar, sokaklar, caddeler ancak bu şekilde vücut bulacaktır. İşte o zaman bayramlarımıza yeniden kavuşmanın sevinci içimizi dolduracak, ruhumuzu okşayacaktır. İşte o zaman “Nerede o eski bayramlar” desek de, sadece çocukluğumuzun özlemini ifade etmiş olacak, içimizdeki bayram coşkusu, tüm sevdiklerimiz ve tüm kentimizle beraber sonsuza kadar yaşayacaktır 

Ey Malatya! Dermenin yeşile boyadığı büyülü şehir. Geçmişimizi ve geleceğimizi süsleyen sokaklar, caddeler. Her köşesine bir anımı sakladığım can yoldaşım. Sana ve eski bayramlara yeniden kavuşmanın hasretini yaşıyoruz.  

FOTOĞRAF: Deprem sonrası Gündüzbey'deki bir fırın

Derme deresinin, avlulu evlerin bir kenarından aktığı, güzel evlerde yaşamış, her şeyin az, zamanın ve sevginin bol olduğu günlerin kahramanları, içimizde yaşayacak, hayallerimizi süslemeye devam edecektir.  

Bugünkü yazımı bize bir nebze de olsa teselli vereceğine inandığım, Fransız seyyah Poujoulat’ın, tabiatın görkemli bir sanat eserine dönüştürdüğü  Malatya’yı ilk görüşü ile ilgili düşüncelerini paylaştığı bir mektubu ile bitirmek istiyorum. 

“Yeryüzünde bir Cennet burası. Bir aydan beri kızgın ve kıraç tarlalardan başka bir şey görmeyen gözlerim artık elemli yalnızlığından sıyrılıyordu. Bu o kadar büyülü, o kadar zengin ve insana gülen doğanın bağrında,  adeta kendimi yeniden hayata doğmuş gibi hissediyor, büyük bir mutluluk içinde şırıldayan suların sesini, bülbüllerin şarkılarını, yaprakların insanları ferahlatan hışırtısını dinliyorum.  

Yeni Malatya’da da tabiat Avrupa’nın hiç bilmediği doğunun harikalarından birisidir.  Malatya ıssız ve sonu olmayan çirkin bir çölün ortasında harikulade bir vaha gibidir. Bu şehir göz kamaştırıcı meyve bahçeleri ile çevrilidir. Bu güzel bahçelerde yeşil bir beşiği andıran iki tarafı ağaçlı ıssız yolların uzandığı görülür. Sonra bu korulukların arasında açmış binlerce çiçek ve yüze gülen çayırlıklar. Beydağı’nın eteklerinden kaynayan şırıl şırıl dereler Tanrının dünyayı yarattığı ilk günlerdeki saf ve temiz olarak ovaya doğru yayılır.  Burada sessizliği, geçip giden zamanı ve yaşamı adeta solur gibi olursunuz” 

_____________

KAPAK FOTOĞRAFI: 1970'li yılların ilk yarısında Malatya Yeni Cami

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

16 yorum yapılmış

  • yavuzca (1 yıl önce)
    Elinize sağlık demekten öteye başka ne yazılabilir ki? Üstat Kızılkaya yine yorumsuz bir yazı armağan etmiş biz okuyucularına.. Teşekkürler..
    0
    0
    Yanıtla
  • Ali Yiğit (1 yıl önce)
    En Buruk Bayram.. Bayram arefesinde bir yakınınız vefat eder bayramınız buruk geçer ama bu bayram koca bir şehrin bayramı buruk geçiyor. Yeni camide kaç rekat namaz kıldığımı,Yeni cami ile söğütlü cami arasında kaç tur attığımı sayamadım.Ayakkabıcılar çarşındaki ayakkabı kokusunu, peynirciler çarşına 200 metre kala çökelek,peynir kokusunu unuttuk. Sebze bazarında sebzecilerin domatese gel bibere gel nidalarını duymayalı neredeyse 300 gün oldu.Bakırcılar çarşısındaki çekic sesleri unutulur mu? Bayram arefesindeki Akpınar'daki insan seli, çocukların şeker toplayacakları mahalleler virane oldu. Bu bayram en buruk bayramımız oldu Nezir abi
    %50
    %50
    Yanıtla
  • kadir (1 yıl önce)
    aynen doğru diyorsun nezir bey öyle eski bayramlar yok ve sene geçtikçe dahada kötüye gidiyor.. benim anlamadığım deprem sonrası özellikle esnaflar tam bir fırsatçı oldu.. malatyada fırın kültürü vardır bu gelenek yıllarca devam ediyordu ekmek aldığın taktirde götürdüğün yemeklerde ve lahmacunda pişirme parası alınmıyordu bu bir kültürdür ama bakıyorum deprem sonrası bütün fırınlar ekmek almana rağmen yemeklerde pişirme parası alınıyor.. ben bunu derken kesinlikle parasında değilim veya neden alıyorlar demiyorum alsınlar söylediğim olay bu bir malatyada güzel bir kültürdü bu kültürün bitmesi. depremi fırsat bilip on katı kira istemeler.esnaflar için boş konteyner olmasına rağmen gitmeyip efganistan gibi sokak ve çadır esnafları dolmuş çok kötü bir görüntü .ben bişe diyimmi malatyayı ve malatya esnafını ayağa kaldıracak ne milletvekili var.. ne belediye başkanları var.. ne esnaf ve sanatkarlar odası var nede TSO başkanı var nede çalışan vali var herkes elini kolunu bağlamış duruyor öyle. tamam allahttan gelen bir deprem var allahtan gelene amenna ama bu saydığım malataya yöneticileri yaraları sarmak için ne yapıyorlar esnafı ayağa kaldıracak hiç kıbırtama yok ben esnaf değilim memurum ama bu memleketi ayağa kaldıracak esnaf kesimidir
    %84
    %16
    Yanıtla
  • Zeynel Eren (1 yıl önce)
    Ağlayarak ve geçmis hatıraları anarak okudum. Ellerinize sağlık. Bayramınız kutlu olsun. Teşekkürler Nezir bey.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Yunus (1 yıl önce)
    Malatyalıların yerine Elazığlı ve Adıyamanlıların malatyada dolması gayet normal. Ben bir kamu kurumunda calışıyorum ve dikkat ediyorum tayinle Malatya'yadan gitmek isteyenlerin %80 ni malatyalı. Yani Malatyalı Malatyada kalmıyorsa kim kalacak...
    %48
    %52
    Yanıtla
  • MUSTAFA (1 yıl önce)
    Deprem nedeni ile Malatya yı terkedenler gittikleri yerlerde kendilerine yeni hayatlar kurmak zorunda kaldılar. Giden Malatyalı ların yarıdan fazlasının bir daha Malatya ya döneceğini sanmıyorum. Tıpkı ülkemizde yabancıların çoğalması ile Türklerin azınlıkta kalması gibi Malatyalılar da Malatya da ne yazık ki azınlıkta kalacak.
    %73
    %27
    Yanıtla
  • Malatyalı (1 yıl önce)MUSTAFA isimli kullanıcı yorumuna
    2000 Tl lik kirayı 10-12 bin TL ye çıkartan Malatya'lı sonrada millet Malatya'dan niye kaçıyor diyorlar
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Şahin Doğan (1 yıl önce)
    Sevgili Nezir Kızılkaya yüreğine ve kalemine sağlık . Malatya 'ya olan aidiyet duygumuzu çok veciz ifadelerle etmişsiniz. Sağolun- varolun
    %58
    %42
    Yanıtla
  • Mehmet can (1 yıl önce)
    Allah rahmet eylesin çocukluğumuzun karamurat i Battalgazi si ülkeye gelmiş geçmiş en karizma artist
    %67
    %33
    Yanıtla
  • Mehmet can (1 yıl önce)
    Nerede o eskide Malatya iki merkez ilçe nin belediye başkanı bile Malatyali değil belediyelere gidin çalışanlara bakın yüzde 80 i Malatyali değil ne yazikki Malatya da Malatyalilar ötekilendi hor görüldü issiz bırakıldı bir çoğu da kenti hatta ülkeyi terk etti ne yazikki Malatya nin okuyan gençleri vasıflı olanlar Malatyayi çoktan terk etti durumda ortada zaten kaymağını yabancı yer üstüne bir de mülteciler dolduruluyor Malatya artık bir ortadogu cehennemine sürükleniyor durum bu Gerçek Malatyalilar a selamlar Hayırlı bayramlar olsun..
    %57
    %43
    Yanıtla
  • Fazilet-ül cehalet (1 yıl önce)Mehmet can isimli kullanıcı yorumuna
    Hemşehrim mualesef başka hiçbir doğu şehrinde olmuyan bu durum Malatya da var.Malatyanın durumu her konuda ortada.
    %67
    %33
    Yanıtla
  • Bugün bayram farkında mısınız? (1 yıl önce)Mehmet can isimli kullanıcı yorumuna
    İlginç. Anlamak için zorluyorum kendimi. İstanbul eskiden çok güzeldi. Sonra bizim Malatyalılar Sivaslılar Kastamonulular Karadenizliler geldi. Mehmet Can bey kardeşime göre gelmemeli idiler. Mehmet Can bey Malatyalılar o zaman dönsün hepsi memleketine elini taşın altına koysun. Adıyamanlı Elazığlı Sivaslı Maraşlı olanlar bu şehri terk etsin. Hatta bu şehirlerden biri ile evli olan Malatyalılar eşlerini boşayıp göndersinler. Hatta Malatyalı ile Malatyalı olmayan evlenmesin. Aynen Grogoryen Ermeniler gibi dışarı evliliğe de Malatyalılar için yasak getirelim. Sahi siz hangi çağda yaşıyorsunuz? Ne yaptığınızın farkındamısınız? Kayseri’den adam gelip Malatya’ya fabrika açtı binlerce Malatyalı çalışıyor. Türkiye hepimizin. Başka şehre giden depremzede hemşehrilerimize Allahtan sizin gibi bakan davranan az. Siz ve sizin gibi az bir kesim farkına vararak yada varmayarak ülkeye şehre zarar veriyor. Gözünüzü seveyim ayrıştırmayın toparlayın. Yapay zeka, uzay, digital dünya vb konuşulduğu bu zamanda bizi karasabana mahkum edecek bu söylemlerden uzak durun. Malatya’ya kim layıkı ile hizmet ediyor, kim Malatya’yı seviyor, kim Malatya için bir çivi çakıyorsa asıl Malatyalı odur. Kim Malatyanın geleneğini yaşatıyorsa Malatyalı odur. Kim Malatyaspor’u tutuyorsa Malatyalı odur. Atası dedesi nereleri benim umurumda değil. Banada Malatyalı değil deyip rahatlayabilirsin. Ama senin rahatlaman Malatya’yı rahatlatmayacak. İyi bayramlar olsun Malatya’yı seven herkese, İyi bayramlar olsun Malatya’ya sahip çıkan herkese, iyi bayramlar olsun Malatya’da yaşayan herkese…
    %69
    %31
    Yanıtla
  • İstanbul örneğini Malatya ve çevre illeri ile olan ilgisi açısından kıyaslamak pek doğru olmaz.Bir Malatya bir istanbul kadar tarihin hiçbir döneminde heterojen bir şehir değildi.Tabiiki herkesin heryere seyahat etme,oturma hakkı vardır.Hele geldikleri şehre katma değer sunanlar tam tersine baştacı edilmeli , teşvik edilmelidir.Malatyanın sorunu bu değildir.Malatyanın sorunu çevre illerden aldığı niteliksiz aşırı göçlerle şehrin sosyal,kültürel yapısını bozmuş olmasıdır..Bu durum Malatyalıları o kadar çok etkilemişdirki; Bundan 10-15 sene önce bile ''Malatyada yaşayan Malatyalılar derneği bile kurulmuştu!' Malatyadaki sıkıntının benzeri bu bölgenin hiç bir ilinde yoktur.Zaten olamaz,ona izin de vermezler.Gidin bakalım Erzurumun,Gaziantep,Elazığın,Maraşın,Bingölün,Muşun,Adıyamanın vs. bu bölgede hangi ilin merkez nüfusunun yarısı yabancıdır?Örneği yoktur.Bir zamanlar Kendine yeten Malatya aldığı aşırı niteliksiz göçlerle hem ekonomik gücünü kaybetmiş hemde şehrin sosyal,kültürel yapısı bozulmuş yani şehir evet net olarak cehalete koşturulmuştur.Saydığım illerden nüfusuna göre yaşanan adli olayların çokluğu,giderek artması da şehirdeki bu artmış kozmopolit yapıyı çok güzel özetlemektedir.Bu şehirde bir zamanlar yazlık sinemalar,10 dan fazla kapalı sinema,Tiyatro hep seyirci çeker,Okuyanı yazanı seven.Eğitim seviyesi yüksek bir ildi.Devletin her kademesinde yetiştirdiği insanlarla tanınan bir ildi.Gelen aşırı niteliksiz göçe bile malatyalı her konuda yardımcı oldu.Ama kendisi yabancı kaldı. Daha da önemlisi malatyada yaşayan ama kendini malatyalı görmüyenlerle doldu.Bunu her alanda kullandılar,kullanmaya devam etmektedirler.Malatyanın ekmeğini yiyen,suyunu içen ama kendini,alışkanlıklarını değiştirmemiş insanlarla doldu malatyalı tabikii eskiyi özler..Tabikii bu şartlarda Malatyayı terk etmek zorunda kalır.Doğu ve güneydoğuyu çok iyi bilen,26 sene bu bölgelerde gezen biri olarak söylüyorum.Malatya mualesef küçük kaliteli bir şehirken büyük bir köy oldu..
    %54
    %46
    Yanıtla
  • Asım Demirkök (1 yıl önce)
    ''Malatya ıssız ve sonu olmayan çirkin bir çölün ortasında harikulade bir vaha gibidir. Bu şehir göz kamaştırıcı meyve bahçeleri ile çevrilidir. Bu güzel bahçelerde yeşil bir beşiği andıran iki tarafı ağaçlı ıssız yolların uzandığı görülür. Sonra bu korulukların arasında açmış binlerce çiçek ve yüze gülen çayırlıklar. Beydağ'ının eteklerinden kaynayan şırıl şırıl dereler Tanrının dünyayı yarattığı ilk günlerdeki saf ve temiz olarak ovaya doğru yayılır. Burada sessizliği, geçip giden zamanı ve yaşamı adeta solur gibi olursunuz” Tamda yazarın anlattığı güzelim Malatya'mızı 1945 yıllarında Çilesiz'in içinden yeşillikler arasından salına salına bugünkü yıkıma uğrayan Bostanbaşı'ndan geçerek Tohma'ya ulaşmaya çalışan çayda yüzmeyi öğrenen ve o anlatılan güzellikleri yaşayan biri olarak, Malatya'm için söylenecek bütün güzellikleri ve çirkinlikleri söyleyen yazan biri olarak Malatya'mın bu yıkımından sonra da yapılması gerekenleri söyleyen yazan bir olarak; daha ne söyleyeyim sevgili hemşerilerim değerli okurlar ne söyleyeyim Siz söyleyin?
    %88
    %12
    Yanıtla
  • Hayırlı Bayramlar (1 yıl önce)
    Öncelikler tüm hemşehrilerimin ve sizlerin bayramı kutlu olsun. Nezir bey kardeşim iyi niyetli yazınızı anlıyorum. Lakin yıkılan bir şehir var. Acılar var. Hüzün var. Memleketin umuda, güzele, neşeye ihtiyacı var. Mekanları anlamlı kılan insanlardır. Kıymetli olan önce insandır. Hatıralar kalpte ve hafızadadır. Asıl insanlar gidince şehir gider. Hafıza ve yürek insanla beraber giderse işte o zaman kayıp olur. Adı üstünde bayram. Her ne olursa olsun her ne şartta olursa olsun Allahın Müslüman kullarına hediyesi. Bayram yapın neşelenin paylaşın dediği gün. Lütfen geçmiş güzellemeleri ile günü kaybetmeyelim geleceği kaybetmeyelim. Elbette hafızayı koruyalım. Ama körü körüne yada hamasetle değil. Akıl, mantık ve samimiyetle. Estetiği, sanatı, insaniliği, geleneği, dikkate alarak hep birlikte yeniden yeni şehri inşa edelim. Umut aşılayalım, iyiliği önce biz yapıp örnek olalım. İyilere sahip çıkalım. Hasbi olalım. Kavga edeceksek hasedle, cehaletle, mikro milliyetçilikle kavga edelim. Kardeşlik, selamet, barış, adalet, ahlak, edep, merhamet ve vicdanı barındıran aklın bilimin sundukları ile yeniden şehri kuralım. Eski bayram denince aslında çocuksu masumiyete, çocuksu sevince, kin tutmayan, gülüşler yüzünden eksik olmayan insanlığı savunalım. İçimizdeki çocuğu yaşatalım. Önce biz çocuksu yüreklerimizi ortaya çıkarıp sonrada çocuksu temiz yüreklere sahip çıkalım. Bu şehrin hesapsız çocuksu yüreklere ihtiyacı var. Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz…Hayırlı bayramlar…
    %85
    %15
    Yanıtla
  • Levent Aksoy (1 yıl önce)
    Teşekkürler Nezir kardeşim.Eline yüreğine sağlık.
    %91
    %9
    Yanıtla

Nezir Kızılkaya yazıları