20 Nisan 2024.. Malatya'nın Vilayet Oluşunun 100. Yıldönümü
Nezir KIZILKAYA
nezir.kizilkaya@hotmail.com
1838 yılında, Osmanlı ordusu komutanı Hafız Paşa, karargâhını Harput Mezra'dan Malatya'ya taşıyınca, askerler bağlara göç eden halkın evlerine yerleşmiş, üstelik ordu, 1838-1839 kışını Malatya'da (Eski Malatya'da) geçirince de kent halkı zorunlu olarak kışı Aspuzu Bağlarında geçirmiş, askerler Nizip Savaşı için Eski Malatya'dan ayrıldıktan sonra da halk harap olmuş evlerine dönmemişti. Bağların bulunduğu Aspuzu yöresi artık Malatya’nın yeni kent yerleşim alanı olmuştu.
Birbirinden kopuk bahçe evlerinden oluşan ve doğru dürüst yolu bile olmayan bu yeni Malatya, bir şehir görünümünden oldukça uzaktı. Mamuret’ül Aziz vilayetine bağlı bir sancak olarak varlığını sürdüren şehir, 31 Mayıs 1920 tarihinde yeni meclisin kararıyla, mensup oldukları vilayete uzak olmalarından dolayı yaşanan aksaklıkların önlenmesi amacı ile Tokat, Amasya ve Denizli ile beraber bağlı olduğu vilayetten ayrılarak müstakil liva haline getirilecekti.
Malatya’nın il oluş tarihi ile ilgili tartışmalarda, 31 Mayıs 1920 tarihinin esas alınması gerektiğini savunanlar olsa da Büyük Millet Meclisi kararı dikkatle incelendiğinde bu şehirlerden vilayet olarak değil “liva” olarak bahsedildiği görülmektedir. TDK sözlüğüne göre de liva; Sancak, ilden küçük, ilçeden büyük olan yerleşim birimi olarak tanımlanmakta olduğundan burada bir vilayet kurulduğuna dair bir kanaat oluşmamaktadır.
Yani Malatya vilayet olmak için dört yıl daha bekleyecek, genç cumhuriyetin yeni anayasasının 89. Maddesinde belirtilen şartları taşıması ile de 20 Nisan 1924’de, yani tam 100 yıl önce vilayet olma sevincini yaşayacaktı. Fakat, henüz 100 yıllık bir geçmişi bile olmayan şehir, 1920’li yılların sonlarına gelindiğinde hala bağ evlerinden oluşan bir kasaba görünümünden kurtulamamıştı.
Bölgesinde yer alan bütün illere kıyasla ekonomik, sosyal ve siyasi olarak kıyas dahi edilemeyecek şekilde geride olan Malatya, makûs talihi ile baş başa kalmış, içinde bulunduğu bu ağır şartlardan çıkış yollarının arayışına girmişti.
Malatya’nın kabuğunu kırması için ilk hamle, şehre demiryolu ulaşımının getirilmesi için dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün olağanüstü desteği ile Büyük Millet Meclisinde 24 Mart 1926 tarihinde kabul edilen 793 sayılı “Malatya-Ergani-Diyarbakır Demiryolunun İnşası Hakkında Kanun” olacaktı.
Malatya’yı Anadolu’daki yalnızlığından kurtaracak olan ve 7 Şubat 1927 tarihinde yapılan ihale ile yapım işine başlanan bu rüya gibi proje, henüz üç yıl önce il olmuş, kasaba görünümlü Malatya halkı tarafından sevinç ve heyecan ile karşılanmıştı. 1929 yılında ortaya çıkan Dünya ekonomik buhranına rağmen çalışmalar aksatılmadan yürütülmüş, dönemin kısıtlı imkânları içinde oldukça hızlı ilerleyen çalışmalar sonunda döşenen raylar 1 Aralık 1930 Pazartesi günü saat 14.30’de Malatya’ya ulaşmıştı.
İstanbul’a gitmek için, önce yaylı arabalarla Sivas üzerinden Samsun’a, oradan da vapur ile bazen aylar süren seyahat, artık birkaç gün ile sınırlı hale geliyordu. Bu, Malatya için tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biriydi. Arazi yapısı açısından Anadolu’nun en zorlu güzergâhlarından olan ve dönemin en büyük tünel ve köprülerinin inşa edildiği bu hattın, kayda değer bir aksaklık olmadan, planlandığı sürede yapılması, hiç şüphesiz genç Cumhuriyetin Malatya’ya verdiği önem ve değerin göstergesiydi.
“Cumhuriyetin Yıldız Şehri” Malatya’ydı ve şehrin gelişimi, yapılan yatırımlar ile baş döndürücü bir hızla devam edecekti. 1930’ların başında demiryolunun gelmesi, 1935’den sonra ise oldukça büyük bir dokuma fabrikasının kurulmasının planlanması, şehrin gelişerek büyüyeceğini, nüfusun ve yapılaşmanın hızla artacağını işaret ediyordu. Bu durum da kentsel gelişim sürecinin planlanmasını zorunlu hale getiriyordu.
Cumhuriyet dönemin şanslı ili Malatya, hem kent planlaması ile çok erken tanışacak hem de bu planlama, uluslararası alanda bu konunun en iyilerinden biri olarak kabul edilen bir bilim adamı olan Prof. Jansen eliyle yapılacaktı. Şehir planının bir gereği olarak da inşaatına başlanan belediye ve hükümet konağı binaları hızla bitirilecek, şehrin merkezi olarak kabul edilen bu yapılar ile karşılarındaki Yeni Cami arasında kalan bölge bir kent meydanı olarak düzenlenerek kasabamsı görüntüden bir şehir hüviyetine geçilecekti.
Malatya’nın kaderini gerçek anlamda değiştirecek olan ve Malatya’yı her açıdan mamur hale getiren Sümerbank Dokuma Fabrikasının (Malatya Mensucat Fabrikası) temeli ise 25 Mayıs 1937 günü atılacak ve 14 Aralık 1939 tarihinde de üretime başlayacaktı.
Bu fabrikanın şehre en büyük katkısı, 3.500 çalışanı ile yarattığı istihdam olacaktı. Kuşkusuz Malatya şehrinin o güne kadar gördüğü ve göreceği en büyük yatırım olan fabrika, o yıllara kadar bir kasaba görünümünde olan Malatya’ya yeni bir kimlik kazandıracak, üretimi ve sosyal donatıları ile şehre ekonomik ve sosyal olarak büyük bir dinamizm getirecek, kısaca Malatya’yı gerçek bir kent yapacaktı.
Sümerbank ile beraber aynı yıl üretime başlayan Tekel Tütün Fabrikası ve 1 Ekim 1956 Pazartesi günü, dönemin Başbakanı Adnan Menderes tarafından hizmete açılan Şeker Fabrikası ile hem sanayi alanında eşsiz bir konuma gelinecek hem de tarıma dayalı bu sanayi tesisleri sayesinde tarımsal üretimde hayallerin ötesine geçilecekti.
Demiryolu ve karayolu bağlantısının yanında 17 Haziran 1946 Pazartesi günü Malatya’ya gelen ilk yolcu uçağı ile hava taşımacılığı da başlıyordu.
Demiryolu ile seyahat edecek olan Malatyalıların şehir merkezinden istasyona ulaşım problemi, 29 Ekim 1944 Pazar günü hizmete açılan raylı sistem ile çözülmüş, demiryolu hattı ilerleyen tarihlerde istasyonun batısında açılan Karakavak bölgesindeki havaalanına (daha sonra Hava İkmal Merkezi, bugünkü Askeri Lojmanlar ve Kara Havacılık Alayı'nın yerindeydi) kadar hizmet vermeye başlamıştı. Kente gelen ve giden demiryolu ve uçak yolcularının ulaşımı buharlı lokomotiflerin çektiği banliyö trenleri ile sağlanarak, üç büyük şehir dışında kent içi ulaşımda raylı sistem kullanan ilk il de Malatya olmuştu.
1973 yılına gelindiğinde, yeni kurulan Malatya Fuar Kurma ve Turizm Derneğinin çalışmaları ve Cumhuriyetin kuruluşunun 50. Yıldönümü kutlamalarının etkisi ile şehrin en önemli ürünü olan kayısı için festival fikri vücut bulacak, yıllardır üniversite hasreti çeken şehir, İsmet İnönü’nün vefatı ile oluşan atmosferi fırsata çevirerek, şehrin bütün dinamiklerinin ortak hareket etmesi sayesinde 1975 yılında üniversiteye de kavuşacaktı.
1970’li yıllara kadar baş döndürücü bir hızla gelişen ve bölge şehirleri ile arasındaki farkı lehine çeviren Malatya, 1980’li yıllardan itibaren maalesef duraklama ve gerileme evresine girmiş, Malatyalı bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal döneminde hayallerini gerçekleştirecek imkânlara sahip olmasına rağmen, sadece Turgut Özal Tıp Merkezi ve Organize Sanayi Bölgesi ile yetinmek zorunda kalacaktı.
Sonraki yıllarda şehrin lokomotif kuruluşları, Malatya Tekel Tütün Fabrikası ve Malatya Sümerbank Fabrikası kapatılmış, iki partnerini özelleştirme sonucu yitirerek artık yalnız kalan Şeker Fabrikası için de 2000’li yılların başından itibaren hızlı bir küçülme süreci başlamıştı.
Günümüzde şehrin en değerli arazilerinden birine sahip olan Şeker Fabrikası bünyesinde faaliyet gösteren Malatya Alkol (İspirto) Fabrikası, arıtma tesisinin olmaması gerekçesiyle 2004 yılında üretimine son verilerek kapatılmış, 2005 yılına kadar tek bir parsel olan yerleşkenin büyük bir kısmı da, bu tarihten sonra parçalar halinde çeşitli devlet kurumlarına devredilmiştir.
Malatya’ya demiryolunun getirilmesi, devasa sanayi tesislerin kuruluşu gibi hizmetler, dönemin kıt imkânlarına rağmen baş döndürücü bir hızla yapılmışken, günümüz imkânları ile çok daha hızlı yapılabilecek olan, ancak 30 yıldır bitmeyen hızlı tren, kuzey çevre yolu ve güney kuşak yolu, hizmet ciddiyeti konusunda her Malatyalının kafasında soru işaretleri oluşturmaktadır.
Günde bir metre dahi yapılsa bitirilecek ve şehir trafiğini rahatlatacak olan güney kuşak yolunu bitirmek şöyle dursun, şehri batıya bağlayan viyadüğü bile aynı hizada birleştiremeyen bir zihniyet 1930’ların ruhundan oldukça uzaktır.
1950’li yıllardan itibaren başlayan köyden kente göçün de etkisi ile yaşadığımız hızlı kentleşme ve kentin sürekli büyümesi, plansızlık ve kültürel kodların da göz ardı edilmesinin bir sonucu olarak bugünkü karmaşık yapının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Sürekli olarak büyüyen ve nitelik değiştiren kent tasarımı, rant ekonomisinin de baskısı ile kent kültürü ile uyum içerisinde olma hedefinden uzaklaşarak, bugünkü kimliksiz yapının önünü açmıştır.
Şehrin kimliğini ve kişiliğini yansıtan, çarşı ve meydanlar acımasızca yok edilerek farklı işlevler yüklenmiştir. Adeta huzurun ve sakinliğin simgesi olan Hükümet Meydanına Kapalı Çarşı inşa edilerek yerel yönetime gelir kapısı yapılmış, şehirde bulunan bütün simgesel yapılar adeta soykırıma uğrayarak yok edilmiştir.
Şehre kalıcı ve katma değeri yüksek hizmet üretemeyen yerel yöneticiler, sahip oldukları billboardlarda yapamadıkları hizmetler yerine “Teşekkürler Malatya, Geçmiş Olsun Malatya” gibi şehirde karşılığı olmayan sloganlar ile kendi fotoğraflarını sergilemişler ve sergilemeye de devam etmektedirler.
Şehirli olmak, o kentin emanetlerine sahip çıkmaktır.
O kentin geçmişine, değerlerine, inançlarına ve ruhuna karşı hassas olmak ve onları yaşatmak için çaba göstermektir. Şehre karşı adalet ilkesinden asla ödün vermemektir. Kenti idare edenler için bunun önemi ve vebali büyüktür. Görevi sonunda toplumla helalleşmenin ilk ve temel şartı imha değil, inşa etmiş olmaktır.
Malatya, bizler için sadece cadde, sokak ve binalardan oluşan bir mekânsal çevre değildir. Onunla duygusal bir bağımız ve iletişimimiz de vardır. Geçmişimizin ve anılarımızın ev sahibidir.
Bu yüzdendir ki bu kent bizim için, orada yaşadıklarımız, bir başka deyişle anılarımız ile değerlidir. Her köşesi geçmişimizi ve geleceğimizi süsleyen, her sokağı, caddesi bir anımızı saklayan, Derme'nin yeşile boyadığı bu büyülü şehir, can yoldaşıdır bizim için.
Bu şehir, 100 yıllık bir vilayet olmanın sorumluluğu ile daha dikkatli ve liyakatli bir yönetimi hak etmektedir.
_______________
KAPAK FOTOĞRAFI: Malatya Mutasarrıflık Binası (Nezir KIZILKAYA Arşivi)