Beydağı'nın Hamido'su..
"..Bendeniz Malatya Milletvekili Hamido olarak, parlamentoya geldiğim günden..."
Nezir KIZILKAYA nezir.kizilkaya@hotmail.com
Kentsel mekânlar, fiziksel olarak bireylerin aidiyet duygularına katkı yapan önemli unsurlardır. Aynı şekilde kentte yaşayan bireylerin aidiyet duygularını arttıran diğer bir önemli unsur da kentin yetiştirdiği, kentle bütünleşmiş önemli şahsiyetlerdir. Bu açıdan baktığımızda Malatya’daki her şeyin bizler için bir anlamı bir karşılığı vardır ve bizi bu kente bağlayan, onu sevdiren de işte bu unsurlardır. Binaları, yolları, dağları yani coğrafyası kadar insanları da içimizdeki sevgiyi besler ve büyütür.
İşte bu sevgimize kaynaklık eden eşsiz bir şahsiyeti, yaşadığı coğrafyanın kahramanlarının farkında olmayan bir kuşağın yetişmesine engel olmak ve ait olduğumuz kente karşı sorumluluklarımızı az da olsa yerine getirmek için tanımaya ve anlamaya çalışacağız. Tam 41 yıl önce, 17 Nisan 1978’de karanlık eller tarafından gelini ve iki torunu ile beraber şehit edilen, Şehit Hamit Fendoğlu’nu, namı diğer “Hamido”yu bir kez daha şükran ve rahmetle anacağız.
Vefatından kısa bir süre önce yazmaya başladığı hatıralarında kendisi için “Hamido bir aşiret çocuğudur” tanımlaması yapan, Şehit Hamit Fendoğlu, 1919 yılında, Hüseyin ve Besime Fendoğlu çiftinin çocuğu olarak Malatya merkeze bağlı Bulgurlu köyünde dünyaya gelmiştir.
İlk ve ortaokulu Malatya’da, liseyi Eskişehir’de bitirmiş, askerlik görevi sonrası köyüne dönerek çok sevdiği Mukaddes Fendoğlu ile evlenmiş ve çiftçiliğe başlamıştır. Onun cesur, adil ve açık sözlü kişiliği, henüz gençlik yıllarında bile mücadele dolu bir yaşamın içerisinde olacağına dair izler taşımaktadır. Her zaman gerçekleri güçlü bir şekilde dile getirmek gibi vazgeçemediği bir yapısı olduğundan hem lise, hem de askerlik görevi sırasında problemler yaşasa da, güçlü kişiliği ile bunları aşmasını bilmiştir.
1950’li yılların başında Malatya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü görevini yürütmüş, başta futbol, güreş ve boks olmak üzere Malatya’da spora büyük katkı sağlamıştır. Yine bu yıllarda Demokrat Parti saflarında yer almış ve “Son Söz Milletindir” adlı bir gazete de çıkartmıştır. 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrası tutuklanmış ve Yassıada Mahkemelerinde yargılanmıştır.
1965 yılında yapılan seçimlerde Adalet Partisi'nden Malatya Milletvekili olarak meclise girmiş, cesur, adaletli, idealist yapısı ve haksızlık karşısında susmayıp gerçekleri dile getirmesi, onu bir anda Meclisin en çok konuşulan milletvekillerinden biri yapmıştır. Mecliste diğer milletvekilleri ile yaşadığı kavgalar sadece Malatya’nın değil Türkiye’nin de sık sık gündemine oturmuştur.
Özellikle ulusal basında, kavgacı kimliği ile ilgili bir algı oluşturulması yönünde yapılan haberler sıklaşınca da Hamido, 1967 yılında Malatya’da yayınlanan Ufuk gazetesindeki “Kravatlı Eşkıyanın Karşısındayım” başlıklı yazısında, aslında kavgacı biri olmadığını, ama herkesle anladığı dilden konuşulması gerektiğini de şu cümleler ile ifade ediyordu. Bu yazı onun ne denli açık sözlü biri olduğunun anlaşılması açısından da çarpıcı bir örnektir.
“Bendeniz Malatya Milletvekili Hamido olarak, parlamentoya geldiğim günden beri, memleketime ve milletime hizmet etmek, fikre fikirle mücadele etmek şiarımdır. Fikriyatı bırakıp kaba kuvvetle başvuranlar, şarlatanlık metodu ile Meclisi çalıştıramaz hale getirmek isteyenlerin karşısında elbette ki ben HAMİDO olarak mukabele edeceğim. Bizler iktidar partisi mensubu olarak meclis çalışmalarını yürütmek isteriz. Çünkü vatandaşlar bizlerden iş ister, hizmet ister. Mecliste kavga yapmayı asla istemez.
İktidarımızı hazmedemeyenler eğer bu yolda muvaffak olacaklarını sanıyorlarsa biz çoktan bu yolu kesmeye kararlıyız. Bana muhaliflerim eşkıya diyorlar. Bu şekildeki eşkıyaya âmin derim. Şeref ve haysiyetten mahrum olarak, şerefli insanlar karşısında elini kolunu sallayarak böbürlenenlerin karşısındayım.
İktidarımız bu memlekete huzur getirme yolundadır ve hizmet asli gayemizdir. Başka yol tanımıyoruz. Bir avuç insan ekseriyete tahakküm edemez. Tehlike nereden gelirse gelsin aynı şekilde cevap vermek zorundayız. Hürmetlerimle”
1965 seçimlerinden sonra seçmenlerine hitap etmek ve seçilmeden önce verdiği vaatlerini hayatı pahasına da olsa tutacağını ifade etmek için, kendi sesinden bir 45’lik plak doldurmuş ve milli davalarımızla beraber mukaddesatımızın da müdafi olacağına, her sınıf köylüsünden, kentlisine, içtimai toplulukların haklarını koruyacağına, dertlerini dile getireceğine, Milletvekili seçildikten sonra seçim bölgesini, seçmenlerini ve milletini ziyaret ve temas için dört sene beklemeyeceğine, çalışma zamanlarını eğlence yerlerinde değil halkın hizmetinde geçireceğine, memleketin her köşesinde ve her davasında en küçüğünden en büyüğüne, hiçbir davaya ilgisiz kalmayacağına, vatandaşların ve hemşehrilerinin haklı davalarında her türlü arzusunu yerine getirmek için elinden geleni esirgemeyeceğine şeref ve namus sözü vermiştir.
Aynı plakta, çok sevdiği “Hamido” adını da şu şekilde açıklamıştır. “Ben “ha” ile haktan yana, “mi” ile milletten yana, “do” ile doğruluktan yanayım.”
Hamido'yu doldurduğu plakta kendi sesinden dinlemek için aşağıdaki linkte 'başlat' işaretini tıklayınız
[audio mp3="http://malatyahaber.com/wp-content/uploads/2019/04/Hamido-Plak.mp3"][/audio]
Bir dönem yaptığı Milletvekilliği sonrası uzun bir ara verdiği siyasete, 1977 yerel seçimlerinde Malatya Belediye Başkan adayı olması için şahsı üzerinde yoğun bir talep olması üzerine yeniden döndü. 1970’li yılların o karanlık döneminde, temelde aynı fikirde olan kişilerin bile küçük ayrıntılar yüzünden kavga ettiği günlerde, “Hamido” ismi insanları bir araya getirmeye yetmişti. Milliyetçi, muhafazakâr seçmen tabanının bağımsız Belediye Başkanı adayı olarak girdiği 1977 yerel seçimlerini kazanarak Malatya Belediye Başkanı olmuş, davullu zurnalı zafer kutlamalarının ardından makamını zemzem suyu ile yıkatarak görevine başlamıştı.
Onun, diğer siyasetçilerin dışında kimseye benzemeyen özgün bir yapısı vardı. Birleştirici gücü ile farklı siyasi ve dünya görüşlerine sahip seçmenin önemli bir kısmının desteğini arkasına almıştı. Her fikirden ve her kesimden insan, onun "çok özel" ve “bilge” bir kişiliği olduğu yönünde fikir birliği içindeydi. Makamın değer kattığı değil, makamına değer katan, kararlı, adaletli ve idealist bir başkan olarak, inancı, kültürü ve tarihi ile barışık bir Malatya hedefliyordu.
Ancak, deneyimlerini Malatya için uygulama şansı bulamayacak, başkanlığının henüz 4. ayında, 17 Nisan 1978 Pazartesi günü çok sevdiği, Yassıada’dan hücre arkadaşı Kasım Önadım adı ile Ankara Emek postanesinden gönderilen bombalı paketin patlaması sonucu gelini ve iki torunu ile birlikte şahadet mertebesine ulaşacak, 59 yıllık ömrü içi sır dolu bir olay ile sona erecekti. Onun ölüm haberini alan her Malatyalı kendisini bir gönül yangınının tam ortasında bulacaktı.
Malatya tarihinin en büyük trajedilerinden biri olan bu olay ile karanlık eller hedefine ulaşmış, suikastı protesto gösterileri, matemin verdiği ruh hali içindeki halkın galeyana gelmesi ile bir yıkım eylemine dönüşmüştü. Tahrip edilen işyerlerindeki hasarın büyüklüğü, Malatya ekonomisini uzun yıllar derinden etkileyecekti.
Malatya siyasetinde kalıcı izler bırakan, Beydağı’nın bu bilge yiğidini, şahadetinin ardından geçen bunca yıla rağmen bu kent hiç unutmadı. Vefatının ardından bunca yıl geçmesine rağmen, camilerde ve konferans salonlarında onun için toplananların dualarını alıyor olması, bu sevginin hala yaşadığının da en büyük göstergesidir. Milyonların gönlünde taht kuran bu Malatya sevdalısını, sevenleri her zaman minnetle hatırlayacak, düşünceleri ve yaptıkları ile Hamido adı asla unutulmayacaktır.
Her devirde bir Hamido bulmak çok zor. Bulunsa da Hamido bulmak her kente nasip olmuyor. Böyle bir hemşehrileri olması, tüm Malatyalıların kendilerini ayrıcalıklı hissetmelerini de sağlamıştır.
Cesareti, dürüstlüğü ve insan sevgisiyle Malatyalının gönlünü fetheden, halkın kendisine olan sevgisini "Hamido" diyerek gösterdiği “Bilge Yiğit” Hamit Fendoğlu, Malatya’nın yetiştirdiği önemli bir hizmet adamı olarak daima rahmet, özlem ve şükranla anılacaktır.
malatyahaber.com