SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Su ve Taşın Sessiz Çığlığı, Ömer Ağa Su Değirmeni

Su ve Taşın Sessiz Çığlığı, Ömer Ağa Su Değirmeni
A- A+ PAYLAŞ

Nezir KIZILKAYA   
nezir.kizilkaya@hotmail.com

Tarihi kültürel miras deyince ilk anda aklımıza gelen hanlar, köprüler, çarşılar, camiler ve diğer ibadethaneler olur. Oysa en az bu saydıklarımız kadar insan yaşamı ile iç içe olmuş su değirmenlerini nedense bu gruba dâhil etmek pek aklımıza gelmez.

Aslında, su değirmenleri ilk çağlardan itibaren su gücü teknolojisinin kullanıldığı, toplumların kültürel yapısını ve yaşam biçimini yansıtan, endüstri mirası örnekleri olup, her biri kıymetli birer “tarihi belge” niteliği taşımaktadır

Bu mütevazı değirmenler, çoğu zaman bir taş yapıdan ibaret gibi görünse de Anadolu’nun beslendiği önemli hayat damarlarından biri olmuştur. Anadolu’da asırlar boyunca kesintisiz çalışan, buğdayı una, arpayı hayata, zahmeti nimete dönüştüren su değirmenleri fiziksel yapılarının çok ötesinde bir anlam taşımıştır. Suyun gücüyle dönen çarklarıyla yüzlerce yıl boyunca ekmeğin, dayanışmanın ve yaşamın kaynağı olmuş bu yapılar, aslında Anadolu kültürünün en sessiz ama en güçlü şahitlerindendir

Su değirmenleri yapıldıkları dönemlerin mimari özelliklerini taşımalarının yanı sıra, buralara geliş gidiş, buralarda bekleme ve değirmenlerden elde edilen ürünlerin kullanımı aşamasında yapılan pek çok geleneksel uygulama ile yöre kültüründe kalıcı izler bırakmışlarsa da, günümüz teknolojisi karşısında daha fazla direnememişler, son kuşak ustalarının da tükenmesi ile yavaş yavaş gündelik hayatımızdan çekilerek mazide kalan tatlı bir anı olmaktan ibaret hale gelmişlerdir. 

İşte bu kültürel miras hazinesinin birçok örneğine Malatya il sınırları içerisinde de rastlamak mümkün ama merkeze bağlı Samanköy Mahallesinde bulunan “Ömer Ağa Su Değirmeni” tarihi ve fiziksel yapısı ile gerçekten de nadide bir eser olarak karşımıza çıkıyor. 

Bir zamanlar suyun gücüyle hayat bulan ve iki asra yakın bir zaman kesintisiz hizmet veren Ömer Ağa Su Değirmeni, bugün 6 Şubat felaketinin yol açtığı hasara rağmen sessizce ayakta kalmaya çalışıyor. Yaklaşık 200 yıl boyunca yöre halkının ekmeğini, aşını, geçimini şekillendiren bu yapı, teknolojinin getirdiği avantajlara daha fazla direnemediğinden 30 yıl önce işlevini yitirmişse de, değirmenin sessizleşmesi, onun taşıdığı anlamı yok edememiş, aksine onu daha da kıymetli kılmıştır. Çünkü bu yapı, yalnızca bir üretim mekânı değil, aynı zamanda bir toplumun belleği, dayanışmasının simgesi ve kültürel sürekliliğinin taşıyıcısıdır.

Ömer Ağa Su Değirmeni, tarımsal üretimin merkezinde yer alan ve Anadolu’nun kırsal yaşam kültürünü biçimlendiren önemli yapılar arasında değerlendirilen su değirmenlerinin seçkin örneklerinden biridir ve zamana karşı direnerek günümüze kadar bütünlüğü bozulmadan ulaşabilmiştir. Uzun yıllar boyunca suyun sonsuz gücü ile tahıl öğütme işlevi gören bu değirmen, yalnızca bir ekonomik üretim aracı değil, aynı zamanda sosyal etkileşim ve kültürel süreklilik mekânı olarak da işlev görmüştür. Anadolu’nun küçük bir kasabasında 19. yüzyılda inşa edilen bu yapı, modern öğütme teknolojilerinin yaygınlaşmasına kadar kırsal ekonominin en önemli unsurlarından biri olmuştur.

Sessizce akan Horata Deresinin kenarında yükselen Ömer Ağa Su Değirmeni, iki asır boyunca şehrin kalbi, toplumun ruhu ve bereketin sembolü olmuş, her bir taşında, her bir ahşap kirişinde, nesiller boyu süren emek, dayanışma ve hayatın izlerini saklamıştır. İşte bu yüzden Ömer Ağa Su Değirmeni, yaklaşık otuz yıldır taşları dönmese de yalnızca yerel tarih açısından değil, aynı zamanda kültürel miras çalışmaları bakımından da dikkate değer bir örnek teşkil etmektedir. Bu yapı yörenin tarihine tanıklık eden bir anıt, bir kültür köprüsüdür.

İşlevsel açıdan değerlendirildiğinde de yalnızca bir üretim merkezi değil,  nesilden nesile aktarılan bilginin, emeğin ve geleneğin taşıyıcısı olmuştur. O taş duvarların arasında dönen çarklar yalnızca tahılı öğütmemiş; komşulukları, dostlukları, dayanışmayı da yoğurmuştur. İnsanlar sıraya girerken sohbet etmiş, çocuklar değirmenin soğuk taşlarına yaslanıp suyun melodisini dinlemiş, bir medeniyetin hafızasını, emeğin terini, komşuluğun sıcaklığını ve nesillerin hikâyesini işleyerek yörenin belleğinde silinmez hatıralara dönüşmüştür.

Bölge halkının yanında Malatya merkezinde yaşayan neredeyse her hanenin yolunun düştüğü bir mekân olarak,  hasat zamanı geldiğinde, buğday çuvallarını katırlarla, öküz arabalarıyla taşındığı, sıra beklerken sohbetlerin derinleştiği, kimi zaman tartışmaların dostlukları pekiştirdiği, yani sadece tahılın öğütüldüğü değil, aynı zamanda bölgenin gündeminin konuşulduğu, haberlerin paylaşıldığı, dostlukların kurulduğu bir buluşma noktası olan Ömer Ağa Su Değirmeni çok acıdır ki son nefesini vermeye hazırlanıyor

Kültürel bir sembol olmasına karşın tescili yapılmamış olan bu yapı hakkında, 6 Şubat felaketi sonrası üst katındaki küçük hasarlardan dolayı maalesef yıkım kararı alınmış ve sessizce, direnemeden ve derdini anlatamadan onca yaşanmışlığın yok sayılmasının kahreden vefasızlığı ile bir enkaz yığınına dönüştürülmesini beklemeye başlamıştır.

Onu yalnızca bir bina olarak görüp yıkım kararı vermek, İçindeki tüm hikâyeleri, emekleri ve anıları da yıkacak, zaten can çekişen kültürümüzü sonsuz bir girdabın içine atacaktır. Değirmenin her taşına sinmiş anılar, bizi biz yapan, bize aidiyetimizi ve köklerimizi hatırlatan manevi bir mirastır. Bu değirmen yıkıldığında, sadece taş ve topraktan oluşan bir yapı yıkılmayacak,  bir neslin çocukluk anıları, bir yörenin ortak ruhu ve kimliğinin somut bir parçası da yerle bir olacaktır. Onu kaybetmek, hafızamızdan bir sayfayı yırtıp atmakla eşdeğerdir.

Şehir kültürünün korunması için görev ve yetki verilmiş kurum ve kişiler derhal harekete geçmeli ve yapılması gereken yapılmalı, Ömer Ağa Su Değirmeni, tescillenip yıkılmaktan kurtarılarak bu şehrin kültür envanterine kazandırılmalıdır. Şehirde geçmişe ait ne varsa yitip gitmişken, bir hafıza mekânını da kaybetmenin acısını yaşamaya dayanma gücümüz de tahammülümüz de yok artık.  Artık şehir kültürü, şehir hafızası hakkında boş nutuk atmayı bırakıp bu niyeti sahada gösterme fırsatı gelmiştir. 

Bu ve benzeri kültür mirası yapıları koruyamıyorsak Malatya Kültür ve Turizm Müdürlüğünü kapatıp şehir olarak, Elazığ ya da Sivas Kültür Turizm Müdürlüğüne bağlanalım, mutlaka faydasını görürüz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

11 yorum yapılmış

  • Malatya yerlisi (5 gün önce)
    Hocam Söğütlü Camiinin minaresinin taşları nereye gitti. Ondan haber getirin. Biz o taşlar nerede derken caminin yeri de değiştirilmiş.
    0
    0
    Yanıtla
  • Cafer Dogan (2 hafta önce)
    Kültürel değerlerimizin ayak izlerini takip ederek, gün yüzüne çıkaran Nezir Kizilkaya'ya kendi adima teşekkürü borç bilirim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Akın (2 hafta önce)
    Şehrini seven, işini seven bir belediye başkanının ya da bir turizm il müdürünün koşa koşa gidip incelemesi gerekirdi…
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hasan KARAASLAN (2 hafta önce)
    Köyümüzün yaşayan tarihine sahip çıkılmasını istiyoruz.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Malatya'nın yerlisi (2 hafta önce)
    Çocukluğum burada geçti cennet gibiydi. Değirmenin yanında pınar gözü vardı cam gibi tertemiz, buz gibi su çıkardı. Baharda her yer papatya dolardı. Parayla satın alınamayacak kadar güzeldi. Her gördüğümde içim burkuluyor.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • bek (2 hafta önce)
    Belediye bu işe el atmalıdır.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Fikri Demirtaş (2 hafta önce)
    Araştırmacı-yazar Nezir Kızılkaya’nın duyarlılığı olmasa, Malatya Yeşilyurt Samanköy mahallesinde tescili dahi bulunmayan ‘Su ve Taşın Sessiz Çığlığı: Ömer Ağa Değirmeni’ belki de unutulmuşluğun gölgesinde kalmaya devam edecekti. Kızlkaya'nın kalemiyle yeniden hatırlanan bu sessiz tanık, yalnızca bir yapı değil; geçmişin, emeğin ve kültürel hafızamızın sembolüdür. Bu değeri görünür kıldığı ve beni de bu kadim mirası değirmene ka götürerek tanıklık etme imkânı sunduğu için kendisine içtenlikle teşekkür ediyorum Malatya’nın kültürel zenginliği şehrin dört bir yanında gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen sayısız eser var. Ne yazık ki bu potansiyel hak ettiği ilgiyi göremiyor. Malatya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün, bu mirası geleceğe aktarma sorumluluğu var. Ancak sahada yapılmayan araştırmalar, envanter eksiklikleri, uygulanmayan restorasyon ve koruma projeleri yüzünden değerli yapılar sessizce yok oluyor. Oysa Kültür İl Müdürlüğü belediyeler, üniversiteler, Milli Eğitim ve sivil toplum kuruluşları iş birliğiyle; bu eserler yalnızca korunmakla kalmaz, aynı zamanda turizme kazandırılarak Malatya’nın tanıtımına da büyük katkı sağlar. Gelecek İçin Bir Öneri: Değirmeni Hayata Döndürmek Ömer Ağa’nın su değirmeni, yalnızca onarım değil, yeni bir vizyon ile yeniden ayağa kalkabilir. Tescillenmeli ve koruma altına alınmalı, hak ettiği kahverengi levhaya kavuşmalı. Müze kimliği kazanmalı. Başka su değirmenlerinden toplanacak malzemelerle zenginleştirilebilir. Sosyal ve turistik bir merkez haline getirilmeli: Yerli Ürün Satışı: Un, bulgur ve tahıl ürünlerinin satıldığı bir dükkân. Tadım ve Atölyeler: Geleneksel tahıl yemeklerinin sunulduğu mutfak ve sosyal alan. Değirmen Deneyimi: Çocuklar ve turistlerin çarkların işleyişini görebileceği interaktif düzenekler. Böylece değirmen, yalnızca geçmişin bir hatırası olarak kalmaz; köye ekonomik canlılık katar, turizme yeni bir soluk getirir.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (2 hafta önce)
    sahipsiz malatya
    %60
    %40
    Yanıtla
  • Hacı bekır ALTUNTAŞ (3 hafta önce)
    Yıllarca değımende nice buğdayların un olmasına şahit olmuşuzdur kültürel miras olarak kalmasını umut ediyoruz bu şekilde tarihimizi yaşatmak istiyoruz ınşALLAH
    %91
    %9
    Yanıtla
  • Barış Ekici (3 hafta önce)
    Ömer amcamın Samanköy ile bütünleşmiş olan kültürel mirası yalnızca üretim mekanı değil; aynı zamanda bir toplumun belleği, kültürel sürekliliğin taşıyıcısıdır. İlginiz için teşekkür ederiz; yetkililere sizin aracılığınız ile duyurmuş oluyoruz Samanköy lüler olarak kültürel mirası koruma altına almalarını bekliyoruz.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Burak güçlü (3 hafta önce)
    Köyümüzün bu tarihî yapısının korunmasını ve onarılmasını istiyorum .
    %100
    %0
    Yanıtla

Nezir Kızılkaya yazıları