Nezir KIZILKAYA
nezir.kizilkaya@hotmail.com
Bazı yapılar vardır ki sadece duvarları, pencereleri, kapıları yoktur onların. Onlar, geçmişin suskun tanıkları, geleceğe bırakılmış birer emanettir. Malatya Hükümet Konağı da işte böyle bir sembol yapıdır.
Cumhuriyet henüz çok genç, şehirler yorgun ama umutlu, her sokakta yeni bir başlangıcın, her evde daha iyi bir yarının hayalinin olduğu 1930’lu yıllar. Ve genç cumhuriyetin çiçeği burnunda vilayeti Malatya’da, halkın devleti daha yakından hissedeceği, adaletin, idarenin ve halk iradesinin bir araya geleceği, vilayet olmanın sembolü bir hükümet konağı yapımı şehrin en önemli gündem maddelerinden biri olmuştu.
Ama öyle sıradan bir bina değil; bir milletin yeniden dirilişinin ve kendi ayakları üstünde durmaya çalıştığı dönemin sembolü olmalıydı. Genç cumhuriyetin getirdiği değişime tanıklık eden, yeni bir yaşamı, yeni bir umudu temsil eden, sadece bir yönetim binası değil, milletin kendi kaderine yön verme iradesinin vücut bulmuş hali olmalıydı.
Mimarisinde dönemin modernleşme arzusunu, ruhunda ise bir milletin yeniden doğuşunu yansıtmalı, sadece bir bina değil geçmişten geleceğe uzanan bir köprü, gelecekte de şehrin hafızası olmalıydı.
Çünkü biliniyordu ki bu bina yalnızca devlet dairelerini barındırmayacak, aynı zamanda şehrin özgüvenini, birlik duygusunu, yıkıntıların arasından yeniden yeşeren umudunu da güçlü bir şekilde ifade edecekti.
O günlerde Malatya henüz il olmuş, bugünkü kadar geniş, gösterişli bir şehir değildi. Ama insanlar gözlerinin önünde yükselen binaya her baktıklarında güçlü bir aidiyet bağı oluşuyor ve “artık biz de varız” diyordu. Modern yapısı, önündeki geniş meydanı, şehrin tam merkezindeki konumu ile bir vakarı, bir kararlılığı simgeliyordu Hükümet Konağı. O sadece bir bina değil, Malatya'nın kalbi olmuştu.
Peki, nasıl yapılmıştı bu sembol yapı? Yeni bir şehre en iyi katkıyı hangi konumda verebilirdi? Bütün bu sürecin ve diğer gelişmelerin olukça merak uyandırıcı bir öyküsü olmalıydı.
1930’lu yılların ortaları, modern bir şehir olma yolunda, Malatya Şehir Planı için harekete geçilmiş, atılan bu adımdan yaklaşık bir ay sonra da Defterdarlığa, Finans Bakanlığı tarafından Malatya Hükümet Konağı yapımı için 8.000 liralık bir yapı tahsisatı gönderilmişti. Hükümet konağının nereye yapılacağı ile ilgili olarak şehirde çeşitli söylentiler dolaşsa da, bunun şehrin imar planına bağlı bir mesele olduğu ve plan kesinleşinceye kadar inşaata başlanmayacağı açıklanmıştı.
Kısa bir zaman sonra şehir planı ana hatları belli olmuş, 4 Eylül 1935 Çarşamba tarihli Fırat Gazetesinde yayımlanan “Bayındırlık Planı Geldi” başlıklı haberde de Hükümet Konağı ve yerleşim bölgeleri için Çukurdere-Koyunoğlu ile İstasyon arasındaki bölgenin seçildiği anlaşılmıştı.
Plana göre resmi kurumlar tepemsi bir yerde kurulacak, Hükümet Konağı da geniş bir bahçe ortasında olup, asıl bina Divan Sokağı’nın içindeki çıkmazın tam sonuna yer alacak, açılacak olan, 15 metrelik Hükümet Caddesi de yeni açılan İnönü Caddesi ile ikinci derece yollarla birbirine bağlanacaktı. Ancak bu planın bir taslak olduğu ve kesinleşmediği özelikle vurgulanmış, İçişleri Bakanlığı ve Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Kurulu tarafından onaylanması gerektiğine dikkat çekilmişti.
Ancak, Hükümet Konağı için planda belirtilen yerin çarşıya uzaklığından ötürü daha yakına alınması Malatya Belediyesi tarafından talep edilince, Hükümet Konağı için yeniden iki yer daha gösterilecekti. Bunlardan Valilik makamınca da kabul edilen ilki, çarşıya 800 metre mesafede Tahtalı Minare Sokağı ile yeni İnönü Caddesi arasındaki adada, Arslanbey Camii çıkmazından az ileride, diğeri ise İnönü Caddesi üzerinde Can sineması ile Tekel Başmüdürlüğü arasındaki bölgede yer almaktaydı.
Dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün talimatları ile Malatya şehir planı için çalışmaya başlayan dünyaca ünlü şehir plancı Prof. Jansen’in şehirde yaptığı incelemelerden sonra Hükümet Konağının yeri planda değişikliğe uğramış ve Jansen, Malatya şehir planı üzerindeki görüşlerini bir mektup ile Valiliğe iletmişti. Şehir plancı uzman, Belediye ve Hükümet Konağı için Hamikoğlu Han ile Mutasarrıflık arasındaki bölgeyi yani bugünkü yerlerini işaret ediyordu.
Jansen bayındırlık planındaki Belediye ve Hükümet Konağı binasının yer değişikliğinin sebepleri ile ilgili olarak gazetecilere yaptığı açıklamada, hâlihazırda Hükümet ve Belediye binalarının bulunduğu bölgenin konumundan dolayı değerli olduğunu, bunların uzak bir bölgeye taşınmasının buranın değerini düşüreceğini, bunun da buradaki mülk sahipleri için bir haksızlık olacağını belirtiyordu.
Jansen, farklı bir yere taşınması durumunda da yine aynı şekilde bu kurumlarda çalışanların konut ve alışveriş ihtiyaçlarından dolayı yeni bir emlak rantı oluşturacağına da dikkat çekmiş, diğer yandan şehrin mümkün olduğu kadar toplu hale getirilerek, mevcut dağınıklığa son verilmesinin de bir zorunluluk olduğunu vurgulamıştır
Jansen’ın önerdiği bu değişikliği görüşmek ve karara bağlamak üzere 13 Ocak 1936 günü, Malatya Valisi İbrahim Ethem Akıncı, Milletvekili Hilmi Taner ve Belediye Başkanı Tevfik Temelli ile Şehir Kurulu üyelerinin katıldığı toplantıda Bayındırlık Planı ile ilgili tartışmalar Hükümet Konağı’nın yeri konusunda yoğunlaşmıştır.
Belediye Başkanı Tevfik Temelli, Jansen’ın teklif ettiği yerin bataklık olduğunu bu yüzden de önceki seçeneklerin daha uygun olduğunu savunmuş, Şehir Kurulu üyeleri de plan hakkındaki görüşlerini sunmuşlardır. Temelli’nin Hükümet binasının, önceki planda 3. seçenek olan Doğumevi’nin yanındaki bahçeye yapılması ile ilgili olarak sunduğu teklif Şehir Kurulunda oylanmış, yapılan oylama sonucu 10 kabul ve 10 ret oyu çıksa da Başkan’ın oyu kabul olduğu için öneri kabul edilmiştir.
Önerinin yine de yapılacak düzeltmelere açık olduğu ile ilgili bilgi verilmesi üzerine Avukat Bay Hüsnü tekrar oylama istemiş, bu defa yapılan oylamada 13 olumsuz oy ile teklif reddedilmiştir. Uzun süren tartışmalardan sonra kurulda bir fikir birliği oluşmuş ve planda inceleme yapan Prof. Jansen’ın İnönü Caddesi üzerinde yaptığı tadilatın yeniden incelenmesi ve Hükümet Konağının Hamikoğlu Han ile Mutasarrıflık arasındaki alana yani bugünkü yerine yapılması kararlaştırılmıştır.
Uray Fen İşyarı (Belediye Fen Memuru) Bay Sabri, 14 Mayıs 1936 tarihli Fırat Gazetesinde yayımlanan açıklamasında, Hükümet ve Belediye binalarının yerini şu şekilde tarif etmektedir.
“Atmalı sokağı, şarka doğru Ferhadiye caddesi, eski Telgrafhane yolu, çarşıyı takiben Atmalı sokağının başı. Bu çevre içindeki saha yeni Hükümet ve Uray (Belediye) kurağlarına tahsis edilmiştir. Hükümet avlusundan geçen suyun şarki Uraya, garbi Hükümet binalarına bırakılıyor. Hamikoğlu hanının, şimdi arabaların bekleme yerinin biraz gerisine Hükümet ve şimdiki Hükümet (Mutasarrıflık) avlusuna da Belediye binaları yapılacaktır”

Şehir planında Hükümet Konağı yerinin kesinleşmesi sonrası, 1935 yılı Aralık ayı sonlarında Bayındırlık Bakanlığı tarafından hazırlanarak Malatya’ya gönderilmiş bulunan, binanın proje ve planları doğrultusunda inşaat hazırlıklarına başlanmış, 20.564,46 lira keşif bedelli temel inşaatı işi, Malatya Vilayeti Nafia (Bayındırlık) Müdürlüğü tarafından 25 Ağustos 1936 tarihinde ulusal ve yerel gazetelere verilen ilan ile ihaleye çıkartılmıştır.
1936 yılı Aralık ayında başlayan inşaat çalışmaları, temel kazısı sonrası çıkan suyun fazlalığı nedeniyle uzun bir süre durdurulmuşsa da, Nafia Vekâletinin (Bayındırlık Bakanlığı) talimatıyla “zemine göre bir temel tahkim etmek” kararı alınarak yaklaşık altı ay sonra yeniden başlamıştır.
Hükümet Konağı inşaatının yanında, meydanda bulunan ve virane görünümlü han, ambar ve dükkânlar da yıkılmış, Yeni Caminin de etrafı açılarak cami önünde son derece kötü inşa edilmiş tuvaletler kaldırılıp, modern tuvaletlerin inşaatına başlanmış, bölge eski harap halinden kurtularak Hükümet Konağına uyumlu olarak modern bir görünüm almıştır.
Bodrum kat, kâgir ve betonarme iskelet inşaatının 32.997,5 lira, elektrik, kalorifer ve diğer sıhhi tesisat aksamının da 34.000 lira bedelle 1938 yılı Eylül ayında Müteahhit Sait Merzeci’ye ihale edilmesi ile artık Hükümet Konağı yükselmeye başlamış ve fiziksel yapısı ortaya çıkmıştır.

1941 yılında artık inşaat çalışmalarında sona gelinmiş, büyük çoğunluğu kiracı olarak bulunduğu binalarda hizmet veren şehirdeki bütün resmi daireler Ankara’dan gelecek heyetin hükümet konağının geçici kabulünü yapması sonrasında taşınma hazırlıklarına başlamışlardır.
Binanın kabulü ile de Malatya Hükümet Konağı, 1 Eylül 1941 Pazartesi günü kalabalık bir topluluğun katılımı ile davetlilere yapılan pasta-şurup ikramı ve Malatya Valisi Fahri Özen’nin yaptığı kısa bir konuşma sonrası törenle açılmıştır.
Konağın açılışı sonrası 1943 yılı başlarında bodrum katı polis yatakhanesi ve maliye ambarı olarak düzenlenmiş ve 1943 yılında ön tarafa, 1945 yılında da arka tarafa taş duvarlar örülerek özgün bir çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Malatya Hükümet Konağı, 80 yılın üzerinde bu şehre hizmet etmiş, nice valiler gelmiş, nice kaymakam, memur, vatandaş girmiştir o kapıdan. Başbakanları, Cumhurbaşkanlarını ağırlamış, şehrin kaderine yön veren kararlar alınmış, hüzünlü ve sevinçli nice anlara tanıklık etmiştir. Ama her şeyin üstünde bir aidiyet hissi vermiştir şehrine bu sembol yapı. Halkın devlete, devletin de halka dokunduğu yer olmuştur. Ve belki de bu yüzden, Malatya Hükümet Konağının her odasında bir insan öyküsü, her duvarında bu şehrin kültürü, kimliği, tarihi yer almıştır.
Bugün Malatya Hükümet Konağı belki eski tuğlasıyla, eski harcıyla aramızda değil ama yeni haliyle de onu yapan ellerin duası, onu gören gözlerin hayranlığı ve onu sahiplenen halkın sevgisi ile yeniden şehre aidiyetin sembolü olmaya ve bu şehre hizmete devam edecektir.

Malatya’nın şehir kültürünü, kimliğini yansıtan bu sembol yapısının, aynı yerinde ve aynı özellikleriyle şehre kazandırılmasında emeği olan herkes takdiri hak etmiştir.
Ancak tam da nihayet yolunda giden bir çalışma oldu derken 85 yıldır Malatya’nın sembolü haline gelmiş, şehir merkezindeki –maalesef- tek yeşil alan olan Vilayet Parkının otopark olarak düzenleneceği kararı ile yüreğimiz sızladı.
Bu konuda çok şey yazılıyor, söyleniyor ama ben sadece Sayın Malatya Valisi Seddar Yavuz’un birkaç gün önce Battalgazi Şehit Oğuzhan Günaydın Halk Eğitim Merkezinde, Battalgazi Muhtarları Toplantısındaki açıklamalarından bir bölümü hatırlatmak istiyorum.
“Bizim medeniyetimiz istişare kültürüdür. “Ben bilirim” anlayışı yerine, hep birlikte konuşarak ama doğru bildiklerimizden de taviz vermeden hareket etmek zorundayız. Farklı görüşler olabilir, önemli olan ortak bir akılda buluşmaktır.
Malatya, demokrasinin en yüksek sesle yaşandığı şehirlerden biridir. Ancak çok seslilik içinde bir ortak karar çıkaramazsak, vakit kaybı yaşarız. Bu da şehre zarar verir. Bu yüzden konuşacağız, karar alacağız ve hep birlikte uygulayacağız. Kararlar ortak olacak ve hepimiz bu kararların arkasında duracağız”
Kamuoyundan gelen tepkiler değerlendirildiğinde, şehrin tercihi Vilayet Parkından yanadır ve kamu vicdanı yaralanmamalı, ortak akılda buluşulmalıdır.
