Şehre Festival Geliyor Ama Mevsim Yine Aynı Mevsim
Kayısı festivalini bırakıp film festivaline sarılmak Malatya’ya hangi katkıyı yaptı ki!
Nezir KIZILKAYA nezirs@mynet.com
Geçen yıl yerel kanallarda Malatya Uluslararası Film Festivali açılışı öncesi yapılan canlı yayını izliyorum.
Kırmızı halı röportajında, davetli bir sanatçı (tanımadığım, hatta ilk kez gördüğüm için ismini veremiyorum) konuşuyor. “İlgi çok yoğun, beklentilerimin çok üzerinde” diyor. Açılış töreni henüz başlamış ve sadece akredite davetliler ile protokol var orada. Bir diğeri yine açılışta, “Sanki 7.si değil de 20. si 30. su yapılıyormuş gibi yerleşmiş buldum” diyor. Yine henüz açılış bile başlamamış.
Hani bu konuşmalar kapanış töreninde yapılsa anlayacağım ama henüz açılış bile yapılmamış ama beyefendiler gelecek yıl da davet edilme kaygısı ile işin dozunu kaçırıyorlar. Ortalama 8-10 kişiye oynayan hatta bazı seanslar için 0 (Sıfır) biletli seyircinin olduğu gösterimler için de her festivalden sonra “Malatya halkına çok teşekkür ediyoruz dolu salonlar, kuyruklar, izdihamlar oldu’” açıklaması ile gelecek yıl garanti altına alınmaya çalışılıyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse iflah olmaz bir sinema tutkunu olarak konuya bir el atmak istedim ve ilk iş festivalin web sitesine bir göz attım: “Sinemamızın kronik sorunlarının çözümüne katkıda bulunan festivaller, ulusal sinema endüstrisinin şekillenmesinde de etkin rol üstleniyor. Malatya Uluslararası Film Festivali, bu bağlamda, Türk sinemasının çekim merkezlerinden biri olarak sinemaseverleri her yıl Anadolu’nun kadim şehirlerinden Malatya’da buluşturuyor.”
Resmi web sitesinde böyle tanımlanan festival Malatya’yı bir çekim merkez yaptı mı, ya da bir kişi bile festival için bu kente geldi mi? Bu konuda yapılmış bir çalışma olmadığı için cevabı bilemiyoruz ama festival bütçesinden sağlanan ulaşım ve konaklama imkânları ile kalabalık bir grubu her yıl Anadolu’nun kadim şehirlerinden Malatya’nın en iyi otellerinde ağırladığımızı biliyoruz.
Festival açılışının ertesi günü, yani 10 Kasım 2017 tarihli on üç ulusal gazeteyi inceledim, hiç birinin 1. sayfasında en küçük bir şekilde dahi MUFF haberi yok. Hatta okuduğum altı yerel gazetenin üçünün 1. sayfasında da bu açılışa yer verilmemişti. Daha kendimizi inandıramamışız bu işe. Sinema ile ilgili ciddi bir platformda yayınlanan “Türkiye’de düzenlenen 30 film festivali” başlıklı yazı ilgimi çekti okudum, ilçe festivalleri bile var ama “MUFF” yok. Kendi kendimize bile tanıtamamışız, şu uluslar arası sıfatının ne kadar zorlama olduğu nasıl da sırıtıyor.
Günümüz sinemasında popüler olan isimler belli. Burada o isimleri tek tek saymaya gerek yok, ama günümüzde gişede ilk 10, 20 hatta 50 yapan filmlerin ekiplerinden bir kişi bile yok o kırmızı halıda.
Festivalleri, belirli ve gelenekselleşmiş gün ve tarihlerde yapılmak üzere tasarlanmış, toplum yaşamının değerli yönlerini kutlayan “temalı halk günleri” olarak tanımlayabiliriz.
Tanımında “halk günü” ne vurgu yapılan bu etkinliklerden beklenen faydanın sağlanabilmesi için yerel halkın desteği zorunludur. Yapılan çalışmalar da bu gerekliliği ortaya koymuştur. Aksi planlanan ve oluşturulan her organizasyon başarısız olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Festivallerin gelişmesini ve devamlılığını sağlamak için yerel halkın tepkisini ve tutumunu belirleyen faktörleri anlamak ve böylece onların desteğini kazanmak gerekmektedir.
Festivallerin başarısıyla olan ilişkisi nedeniyle yerel halkın algılarının ölçülmesi ve hesaba katılmasının gerekliliği apaçık ortadadır.
Aynı zamanda festivallerin başarısının ve devamlılığının, yerel halkın desteğine olduğu kadar planlamada ve uygulamada yerel aktörlerin katılımına bağlı olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Organizasyonda yerel dinamiklerin kullanılamaması şehrin sahiplenmesine engel oluyor. Biz bu organizasyonu Malatya’da yapıyoruz. Bunu Cannes gibi, Berlin gibi hatta İstanbul gibi değil Malatya gibi yapmalıyız. İşte o zaman bir özgünlük kazandırır ve değerli hale getiririz.
7.sini düzenlendi, hiç oturup değerlendirme yapıldı mı acaba bir hata yaptık mı? Ya da daha iyi nasıl yapabiliriz? En önemlisi yoğun eleştiri konusu olan şehir festivali yaşamıyor konusunda ne yapabiliriz? diye.
Benim baktığım yerden buna benzer bir değerlendirme ve öz eleştiri göremiyorum. Yapılmışsa da gizli yapılıyor herhalde! Bu festivalin Malatyalı tarafından içselleştirilmesi gerekiyordu.
Hiç olmazsa bir kortej geçişi ile başlanılabilirdi ama sanırım organize edememek ya da halkı korteje çekebilecek popüler sanatçıyı getirememek gibi bir çekince var. Öyle ya hiç kimse sırf nostalji otomobilleri izlemek için işini gücünü bırakıp kortej izlemeye koşmaz. Onları heyecanlandıracak, onlar için anı değeri taşıyabilecek bir şey olması lazım orada. Artık her yıl birbirini taklit edince de sıkıcı bir hal almaya başladı. Her seferinde aylar önce yükselen heyecan endeksimiz, festival sonrası Malatyalılar için “Selamsız Bandosu”na dönüşüyor. Şehre festival gelir, mevsim değişir” diye bir söz var ama bu değişikliği Malatya’da henüz göremedik maalesef.
Gerçekten bir festival şehirde mevsimi değiştirebilir mi? Değiştirdiğini geçmişte çok gördük. Kayısı Festivalinin bu şehrin havasını nasıl değiştirdiğini hiç kimse inkâr edemez. Bunu unutan varsa dönemin hem yerel, hem de ulusal gazetelerine bir göz atmasını öneririm. Özel festival gazeteleri dahi yayınlanıyordu bu kentte.
Festival demek illaki eğlence demek değildir. Artık bu kentin en önemli unsurunun “Kayısı” olduğunu en güzel şekilde ifade eden “Kayısı Fuar ve Festivali”ne sahip çıkarak, tüm enerji ve birikimimizi buraya aktararak, en güzel kayısıyı, bahçeyi seçme yarışmalarına bu kenti yeniden kavuşturmalıyız.
Şehrimize “Fuarlar Kenti” unvanını veriyoruz ama dünyaca ünlü ürünümüze festival ve fuar yapmıyoruz. Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin yapımına başlayacağını duyurduğu modern fuar merkezinin açılışının da, kayısının etkin bir biçimde pazarlanması ve tanıtımı stratejisi doğrultusunda günümüz şartlarına göre yeniden yapılanmış şekli ile düzenlenecek bir festival ve fuar ile taçlandırılması, “Fuar Merkezi”ne anlam ve kimlik kazandıracaktır. Bu organizasyonu düzenleyecek olan Kültür A.Ş.’nin personeli ile bu işin altından rahatlıkla kalkacak seviyede ve yerel olması da ayrı bir avantajdır.
Kayısı festivalini bırakıp film festivaline sarılmak Malatya’ya hangi katkıyı yaptı, hangi katkıları yapacak? Ne kazandırdı, elimizde veri var mı?
Maliyeti ile her zaman gündemde olan bu festival onca yıldır “Fotoğraf Makinesi Müzesi”nin bir yılda yaptığı kadar kente katkı yaptı mı? Yakında açılacak olan “Radyo ve Gramofon Müzesi” kadar insanları heyecanlandırıyor mu? Şu saydığım iki harika müze kadar şehre konuk çekiyor mu? Yine bu iki müze gibi yapılan yatırımın karşılığını verebiliyor mu? Kaldı ki bu iki eşsiz müzenin maliyeti bir yıllık festival bütçesi bile değil.
Bir an önce bu israfa son verilmeli ve elle tutulan, Malatya kimliğine ve kent kültürüne katkı sağlayan alanlara yönelmelidir. Her ne kadar ithal organizasyoncular yoğun ilgiden dem vursa da kimse kimseyi kandırmasın. Biz üç kişiyiz birbirimizi biliriz. Zorlamaya gerek yok.
Malatya’nın genleri film festivaline uymuyor. Ha! Amaç sadece şehrin tanıtımı ise alternatif çok. Oldu olacak bir de karnaval düzenleyelim. Madem maksat tanıtım, inanın dünyada duymayan kalmaz, Uluslar arası kanallar canlı yayın bile yaparlar.
Eminim bu festivale destek veren yerel kurumların yetkilileri de bunun farkında. Festivale gelenler, yani Malatya’da ağırlananlar organizasyonu o kadar çok övüyorlar ki, acaba herkes faydasını görüyor da bir ben mi fark edemedim şüphesi ile yalnız oldukları hissine kapılmışlar. Yetkili birisi kral çıplak dese de bu azap herkes için bitse.
İnönü Üniversitesi bu işi zaten yıllardır yapıyor. Belli bir deneyim ve bilgi birikimi de oluştu bu konuda. Öğrenciler, akademisyenler MUFF’un bütçesi ile ilgisi dahi olmayan bir bütçe ile bu işi başarılı bir şekilde yürütüyorlar. Gelin bu işi onlara bırakalım. Varsa hevesimiz, buraya destek vererek orayı daha da geliştirelim
En önemlisini en sona sakladım. Bu arada zannediyorum unuttuğumuz ya da hatırlamak istemediğimiz bir şeyi not etmek istiyorum: “Kayısı festivali aslında bize Özal’ın da bir mirasıdır.”
Onun bu festivale ne kadar önem verdiğini ve suikasta uğradığı yıl dışında her yıl mutlaka geldiğini (Henüz ağır bir kalp ameliyatı olmuşken, hasta hali ile bile) hatırlatmama gerek var mı?
1973 yılındaki ilk Kayısı Festivali açılışından (Foto: Ertaç ÖNAL Arşivi)
Turgut Özal ve eşi Semra Özal, Malatya'da bir kayısı festivalinde
2017'deki 7. Film Festivali'nin İstanbul tanıtımında Malatya yöneticileri
7. Film Festivali'nde ödül alanlar